Ambedkar*’ın Siyasi Değerlendirmesi

Ambedkar*’ın Siyasi Değerlendirmesi

Açıklama: People’s March dergisinin Haziran 2022 tarihli sayısından alınmıştır

HKP (Maoist) Merkez Komitesi, “Hindistan’da Kast Sorunu-Bakış Açımız” konulu belgesini zenginleştirdi. Dalit halkının savunucusu ve Hindistan Anayasası’nın yazılmasının bir parçası olan BR Ambedkar anlayışında önemli değişiklikler oldu. Burada ilgili bölümü veriyoruz.

Ambedkar, sadece kast hiyerarşisinde en çok ezilen konumda olan Dalitlerin eşitliği için değil, işçiler ve kadınlar için de mücadele verdi. Ona göre Hint toplumunda eşitlik, bağımsızlık ve egemenlik bir arada bulunur. Emperyalizme gelince, onun anlayışı, ülkedeki toprak sahipleri, fabrika sahipleri ve tefeciler gibi emperyalizmin dostlarına karşı savaşmadan, emperyalizme karşı hiçbir şekilde etkin bir savaşa giremeyeceğimizdir. Ambedkar, sadece stratejik bir bakış açısıyla sömürge yönetimine karşı sürekli tarafsız bir tutum benimsedi. Ona göre, herhangi bir araca sahip olmayan Dalitler, aynı anda tüm bu güçlü düşmanlarla savaşamazlar. O, temelde Kongre’yi toprak sahiplerinin ve kent kapitalistlerinin temsilcisi olarak görüyordu ve onların anti-emperyalist bir savaş yürüttükleri görüşüne meydan okuyordu. Kast sistemini Hindu emperyalizmi olarak eleştirdi ve İngiliz emperyalizmine kıyasla daha kötü olduğunu belirtti.

Ambedkar gerçek anlamda ezilen sınıfların temsilcisidir. Tüm dokunulmazlara**, mazlum kastlara, ezilen insanlara ve kadınlara tek bir sınıf olarak hitap etti. Bastırılmış insanların tamamını “depresif sınıflar” olarak adlandırdı. Marathi’de onlara “Dalit” diye hitap etti. Bu ‘depresif sınıf’ kavramı, kast sisteminin ancak sınıf bakış açısıyla örgütlenerek yıkılabileceği içeriğine sahiptir. Ancak bu halkın cemiyet sınıfını akıllıca birleştirme fikri, Marx’ın sınıf kavramına aykırıdır. Ambedkar, Brahmanizm ve kapitalizmin Hintli ezilen kitlelerin iki düşmanı olduğunu defalarca söyledi. Bu depresif sınıf, onun liderliğindeki halk seferberliğinin ve halk hareketlerinin bir parçası oldu. Bunlar, önce sosyal ve yurttaşlık hakları ve öz saygı için, daha sonra da Dalitlerin, köylülerin, işçilerin ve kadınların demokratik haklarıyla ilgiliydi. Feodalizm karşıtı mücadelenin önemli bir parçası olan birçok kast karşıtı mücadeleye öncülük etti. O ve önderliğindeki hareket böylece o dönemin demokratik güçlerinin ve hareketinin önemli bir bölümünü oluşturmuştur.

Ambedkar hayatını esas olarak Dalitlerin haklarını ve refahını sağlamaya adadı. Ancak amacına ulaşmak için parlamenter demokrasiye yaklaştı. Bu tutum, pratikte onları militan mücadele yolundan saptırmış ve Parlamenter sistem üzerinde yanılsamalar yaratmıştır. Öte yandan, hizmetleri 1941’den sonra İngiliz emperyalistlerine ve 1947’den sonra komprador bürokratik burjuvaziye ve feodal sınıflara yardımcı oldu. Ambedkar, genel olarak, yaşamının amacı olarak kastın yok edilmesini seçti ve Dalitlerin ve baskı altındaki insanların çıkarları için elde ettiği her fırsatı içtenlikle tüm gücüyle kullanmaya çalıştı. Hep bir mücadele ve mücadele yöntemi arayışı vardı. Her zaman değişime hazırdı. O, geniş Hint Yeni Demokratik Devrimi’nde tarihi bir dost güçtür. Bu bakış açısıyla toplumsal dönüşüm için onun olumlu yönlerini ele almalıyız. Devrim yolunun önünde duranları atmalıyız. Ambedkar’ın önderlik ettiği hareket ve edebiyatı kesinlikle kastın yok edilmesi ve demokratik bir toplumun inşası için verilen mücadeleye ilham veriyor. Onları eleştirel bir bakış açısıyla incelemeliyiz. Aynı zamanda Ambedkar’ı çıkarları için kullananlara, onun fikirlerinden yanlış çıkarımlar yapanlara ve halkı saptıranlara karşı mücadele etmeliyiz. Ambedkar’ın kastın yok edilmesi teorisi, demokratik toplumun uzun süren inşa sürecinin önemli bir parçasıdır. Ama nihai olanı değil. Bu teori tek başına yeterli olmayacaktır. Bu süreç Ambedkar’dan önce başladı ve halen devam ediyor. Sonuna kadar götürmek zorundayız. Bu amaçla, özellikle Dalitlerin kurtuluşunun tek doğru yolunun, ezilen sınıfların, Dalit’in ve diğer ezilen kastların ve diğer ezilen kesimlerin proletaryanın önderliğinde birleşik militan mücadelesi olduğu ve proletaryanın önderliğindeki birleşik militan mücadele olduğu yönündeki siyasi propagandayı özellikle ele almalıyız ve bu Yeni Demokratik Devrim ve hepsini büyük bir güç olarak örgütlemektir.

Uzun süredir Dalitlerin sorunlarının çözümü için birçok kurum ve dernek çalışma yürütüyor. Siyasi partiler, Dalitler adına yönetici sınıf, küçük-burjuva, kast ve alt kast bazında kuruluyor ve çalışıyor. Bu örgüt, dernek ve Partiler Ambedkarizm’i kendi isteklerine göre yorumlamakta ve kendi teorileri olduğunu iddia etmektedirler. Bunların arasında, yönetici sınıf Dalit partilerinin, Ambedkar adına Partimize karşı çıkan ve çıkar sağlayan Dalit örgüt ve derneklerinin yönetici sınıf karakterini/yönetim yanlısı siyasi oportünizmini halkın gözü önünde teşhir etmemiz gerekir; bunu yaparken liderliği halktan ayırmalıyız. Diğer Ambedkarite, Dalit örgütlerini ve derneklerini geniş bir demokratik hareket içinde sürdürmek, onlarla dostane bir tavırla çalışmak amacıyla çaba sarf etmemiz gerekecek. Parti, mücadelelerine destek vermelidir. Onlarla birlik olmak ve birlikte mücadele etmek zorundayız. Aynı zamanda, Dalit halkının kurtuluşu amacıyla Dalitlerin sorunları üzerine geniş bir temelde bağımsız güçlü hareketler ve örgütler inşa etmeliyiz.

Ambedkar’ın ideolojisi

Ambedkar teorik olarak Marksizm’e karşı değildi. Marksizm’i mümkün olduğu ölçüde yaydı. Çalışmalarını Marksizm standartlarına göre yaptı. Kendisine yakın bir felsefe varsa o da Marksizm’dir derdi. Ancak “London School of Economics”te okurken Deve Fabianizminden etkilenmiştir. Bu teorik fikirleri pragmatizm veya araçsalcılık olarak adlandırdı. Enstrümantalistler bilimsel ideolojiyi gerçekleştirirler.

Ambedkar’ın ‘Kastın Yok Edilmesi’ konusunda seçtiği ve uyguladığı pragmatist bakış açısı nedeniyle, sosyal ve ekonomik temele önem vermedi. Bu soruna dair, kastın karakteristik olarak dini teorilere bağlılıktan doğduğu, kast ayrımcılığını ortadan kaldırmanın yolunun, bu ayrımcılığın temeli olan dini duyguları yok etmekten geçtiği ve kastın Hint toplumunun eski üretim ilişkilerden doğmadığı, Hindu dininden doğduğu şeklindeki yanlış anlayışı sundu. Bu nedenle, toplumsal sistemi değiştirmek yerine Hindu dinini reforme ederek kastın kökünün kazınabileceğini düşündü. Böylece, Vedaları ortadan kaldıracak ve tüm Hindular için kabul edilebilir ortak bir otorite Hindu dini metni oluşturmak için, herhangi bir kasta açık sınavlar yoluyla rahiplerin atanması için yasalar önerdi vb. Böylece, yalnızca erkeklerin düşünce ve fikirlerindeki değişikliklerin kast sisteminin sonunu getireceğini düşünüyordu. Bu nedenle, kastlar arası evliliklerin sürekli olarak teşvik edilmesine rağmen, kastın sosyal ve ekonomik temelini bozmadan, kast sisteminin yalnızca kısmen ortadan kaldırılmasına yardımcı olacağını anlamıyordu. Hindu dininde reform önerisi ve daha sonra din değiştirmesi, kastın neden Hindistan’da İslam, Hıristiyanlık, Sihizm ve hatta Budizm’de çeşitli biçimlerde ısrar ettiği sorusuna cevap vermedi. Bu nedenle, doğal olarak, Budizm’e son dönüşümü, kast sisteminden bir kurtuluş yolu gösteremedi.

Üstelik bu fikir, kastçılara karşı mücadelede İngiliz yönetimine önemli ölçüde güvenmesine neden oldu. İngilizleri, Hindu kast ideolojisine karşı olan batı Hıristiyan felsefesine inananlar olarak gördü. Bu nedenle, pratikte, İngiliz emperyalistlerinin ülkedeki sömürücü ve baskıcı yönetimleri için feodal kast köktenci güçlerine bağımlı olduklarını anlamakta başarısız oldu.

Son olarak, Ambedkar, burjuva liberal düşünceleri nedeniyle devletin doğası hakkında yanlış bir anlayışa sahipti. Burjuva tarafsız bir devlet kavramına inanarak ve onun sınıf niteliğini ve bir baskı aracı olduğunu görmeyerek, devletin karakterinin kanunlardaki değişiklikler ve anayasal reformlarla değiştirilebileceğini düşündü. Burjuva demokratik “Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik” ilkelerinden ilham almasına rağmen, burjuva demokrasisinin temel burjuva sınıf diktatörlüğü karakterini tanımlayamamıştır. O özellikle emperyalizmin ve onun temsilcisi olan Komprador Bürokratik Burjuvazi ve Hindistan devletinin gerici karakterini tanıyamadı. Bu nedenle toplumsal değişimi sağlamak için esas olarak yasalara, Parlamentoya, mahkemelere ve Anayasaya güvendi.

Merkezi hükümetteki Brahmanik Hindu faşist BJP ve tüm iktidar partileri ve revizyonist partiler kendi çıkarları için durmaksızın Ambedkar’ın Hindistan Anayasasının kurucusu olduğunu, onun Parlamenter demokrasinin yaratıcısı olduğunu ve onun muazzam tanınırlığını göz önünde bulundurarak ideolojik olarak şiddet ve devrime karşı olduğunu Dalit halkı ve diğer ezilen kastlar arasında propaganda ediyor. Bütün bu partiler, Ambedkar’ın Dalitlerin yapısal değişiklikler ve demokratik yöntemlerle hayatlarını iyileştirmek için sabırla çaba göstermeleri gerektiğini söylediğini yaymak için yarışıyor. Böylece tüm sömürücü sınıf partileri Ambedkar adını kullanır ve Dalitleri burjuva ve küçük-burjuva reformlarıyla sınırlandırır ve onların militan sınıf mücadelelerine girmemelerini ve Yeni Demokratik Devrim’de örgütlenmemelerini titizlikle sağlamaya çalışırlar. Modi hükümeti 1947’den bu yana görülmemiş bir şekilde, Brahman Hindutwa faşisti Sangh Parivar’ın gündemine göre devleti ve Brahmanik Hindu komünal kast şovenist güçlerini çok daha fazla faşistleştiriyor. Bir yandan Modi hükümeti ve çeşitli eyalet hükümetleri devrimci harekete karşı çok yönlü saldırılarını yoğunlaştırırken, diğer yandan Sangh Parivar güçlerinin Dalit, Adivasi, Azınlık, Laik, Demokratik ve Devrimci gruplara karşı teorik, siyasi, kültürel ve fiziksel saldırılarından zevk alıyor. Bunlar, faşist hükümetlere karşı taviz vermeden savaşan devrimci güçlere ve diğer militan demokratik güçlere son derece acımasız bir baskı uyguluyorlar. Bu faşistler havuç ve sopa politikasıyla hareketin diğer güçlerini teslim ederek ülke halkını sınırsız bir şekilde sömürmeye ve ezmeye ve ülke halkını köleliğe itmeye çalışmaktadırlar. Modi liderliğindeki BJP hükümeti, 125. doğum yıldönümü kutlamalarında Ambedkar’ı göklere çıkardı.

Egemen sınıfın kendi çıkarları doğrultusunda benimsediği bu Ambedkar sembolizasyonunun ardındaki kötülüğü ortaya çıkarmalıyız. Ambedkar’ın geniş demokratik mücadelede etkin bir güç olarak yerini korumalı ve güçlendirmeli, onu egemen sınıfların kalesinden çıkarmalı ve hayatını uğrunda adadığı kişilerin gerçek sembolü olarak yerleştirmeliyiz.

* Bhimrao Ramji Ambedkar, Babasaheb olarak da tanınır. 14 Nisan 1891-6 Aralık 1956 tarihleri arasında yaşamış Hint politikacı, filozof, antropolog, ekonomist ve tarihçi. (ÇN)

** Dokunulmazlar, Hindistan’daki kast sisteminin en alt basamağında bulunan kesimi ifade etmektedir. (ÇN)

Englısh: https://www.tkpml.com/political-assessment-of-ambedkar/?swcfpc=1