TKP-ML ve MKP Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı Andı

TKP-ML ve MKP Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı

Anma Etkinliği Gerçekleştirdi.

18 Mayıs 2019 tarihinde TKP-ML ve MKP Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı Ölümsüzlüğünün 46. Yılında DKP/BİRLİK, DKP/BÖG, MLKP, THKP-C/MLSPB, TKEP/L ve TEV-DEM’in katılımıyla birlikte andı.

Etkinlik parti-devrim ve sosyalizm şehitleri için yapılan saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşu sırasında okunulan şiir ile Kaypakkaya’nın bıraktığı mirasa vurgu yapıldı. Sonrasında konuşmalarını yapmak üzere TKP-ML ve MKP temsilcileri söz aldılar.

TKP-ML’yi temsilen söz alan Cemil Amed şu ifadelere değindi: “Tüm şehitler değerli ve özeldir, ancak mayıs ayının kendine özgü karakteristik özellikleri vardır. 9 Mayıs DKP kurucusu Ulaş Bayraktaroğlu yoldaşın şehit düştüğü tarihtir. 6 Mayıs Deniz’ler Hüseyin’ler ve Yusuf’ların şehit düştükleri tarihtir. Keza 18 Mayıs’ta önderimiz İbrahim Kaypakkaya yoldaş başta olmak üzere, dörtlerin Amed zindanlarındaki karanlığı parçalayan dört yoldaşımızın şehit düştüğü tarihtir. PKK’nin partileşme ve kadrolaşma öncüsü olan Haki Karer, buna bir de mayıs ayında Sovyet devriminin Nazi’lerden 9 Mayıs’ta kurtuluşuna ait milyonlarca şehidi eklemek gerekir. Dolayısıyla bu şehitleri anarken biz hepsine vurgu yapamayacağız.

Bugün İbrahim Kaypakkaya başta olmak üzere Dörtleri ve Haki Karer yoldaşı anacağız. Herkes özgürlüğü arar, herkes özgürlük için mücadele eder, ancak öncüler herkesten daha güçlü özgürlükleri istedikleri için öncüdür. Dolayısıyla Kaypakkaya yoldaşımız da, Dörtler, Haki Karer… Bu yoldaşlarımızın hepsi kendi tarihsel kesitleri içerisinde oynadıkları rol ve düşünceleriyle bıraktıkları izlerle öncüdürler. Ve bu yüzden onları asla ve asla unutmayacağız. (..)

Kaypakkaya yoldaşımız övgüye ihtiyacı olmayan bir önderdir. Zamana ve mekana sığdırılamayan bir önderdir. Ölürken bile gösterişsiz, gürültüsüz ama aşılamayan bir eşiktir Kaypakkaya yoldaş. Kaypakkaya yoldaşı ne kadar saklamak, gizlemek ya da onun düşüncelerini önemsiz göstermek isteseler de o sönmeyen bir meşaledir. O dönemindeki bütün yargıları kıran, şovenizme saldıran büyük bir devrimci önderdir.

Kaypakkaya yoldaş devrimci ilkelerle tanışıp mücadeleye başladığında büyük bir arayış içine girmiştir. Türk devlet yapısını tahlil etmiştir. Keza bu topraklarda yaşayan Kürtlerin bir ulus olduğunu, onların özgürce ayrılma hakkı olduğunu, Kürtlerin tarihten bu yana başta emperyalistler olmak üzere, bölge gerilicikleri tarafından parçalandığını ifade etmiştir. Ve en büyük mücadelesini Türk şovenizmine ve milliyetçiliğe karşı vermiştir. (..)

Kürdistan dağlarında ilk gerilla ateşini yakan önderdir. Dersim topraklarında, Malatya Kürecik’te, Siverek’te, Amed’de bir Kürt uyanışı var. Bir de Kaypakkaya yoldaşın örgütlediği bir devrimci uyanış vardır. Bu yüzden özgürlük arayışında olan herkes onun görüşlerinde kendilerini bulabilirler. (..)

Söylediklerini yapan, inandıklarını uygulayan bir devrimci önderdir. Masa başında, parlamento salonlarında, fikir kulüplerinde olmamıştır. Onun için düşünceleri ve pratiği dağlarda, işçi direnişlerinde, üniversitedeki boykotlarda ve Kürdistan’ın özgürlük mücadelesindeki dağlarında yer almıştır.”

MKP’yi temsilen söz alan Cafer Baran şu ifadelere değindi: “Partimiz Maoist Komünist Parti adına sizleri mayısın kızıllığıyla selamlıyorum. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya şahsında tüm parti ve devrim şehitlerini saygıyla anarken, sizlere hoş geldiniz diyorum. Mayıs ayı tarihsel direnişlerin geliştirildiği ve aynı zamanda büyük şehitlerin verildiği aydır. Bu bilinçle çok açık ki, tarihsel köklerimize bugünle sıkı sıkıya sarılmak, bugünde pratikleşemede onları projektörlerimiz ya da öncülerimiz olarak ağırlamak ve bu bilinçle hareket etmek durumundayız. Bundandır ki şehitlerimiz her şeyden önce doğru yaşam gerçekliği, doğru çizgi göstericiliği ve doğru temelde pratikleşme adımıdır, hareketidir.

Mayıs ayı ve diğer aylar tarihsel direnişlerin geliştirildiği ay olmakla birlikte 18 Mayıs 1915’de Beyazıt meydanında Mateus Sarkisyan, yani Paramaz kod adlı Ermeni sosyalisti ve 19 yoldaşı katledilmiştir. Ve Türkiye Kuzey Kürdistan topraklarına ilk sosyalist tohumlarının atması itibariyle de sosyalist yoldaşlarımızı anmadan ve selamlamadan geçemeyiz. Ve yine aynı şekilde 1920’lerde Mustafa Suphi TKP’sinin komünist mirasçıları durumundayız. Bu yönüyle de Kuzey Kürdistan toprakları büyük direnişlerin, büyük mücadelelerin coğrafyasıdır. Ve ideolojik, siyasal ve kültürel olarak, yaklaşık 50 yıllık TC devletinin kuruluşundan itibaren 50 yıllık yasalcılık, revizyonizm ve her türden gericiliğe karşı komünist doğuşla ileriye çıkarak büyük proleter kültür devriminin ürünüyüz diyerek yeniden komünizm bayrağını nicel olarak ilerleten komünist önder Kaypakkaya’yı yoldaşın 18 mayıs 1973’de katledilişi, ancak aynı zamanda faşist Türk devletinin en zor şartlarda, yani zindanlarda, işkencehanelerde stratejik olarak yenilgiye uğratılışının ayı olarak tarihe not düşmüştür.

Ve yetmemiş, Kürt ulusal hareketinin adeta ruhu haline gelen Haki Karer yoldaş katledilmiştir. Yine 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan 1982’nin gecesinde dörtler, yani Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin yoldaşlar teslimiyete ve ihanete karşı direniş bayrağı olarak bedenlerini ateşe vermişlerdir. Ve yine aynı şekilde komünist önder Kaypakkaya’dan aldığı mirasla 12 Eylül askeri faşist cuntasının işkencehaneleri karşısında komünistçe direnerek katledilen Süleyman Cihan yoldaşımızı anmadan geçemeyiz. (..)

Dolayısıyla Türkiye Kuzey Kürdistan ile Ortadoğu’yu adeta bir tecrit, tasfiye politikalarıyla zulüm ve sömürü cenderesine boğan emperyalistler, komprador tekelci kapitalistler, faşizme ve her türden gericiliğe karşı komünist önderlerimizin gözlerine bakarak neler ifade ettiğini, hangi yöntemlerle mücadele etmemiz gerektiği açısından geçerliliğini ve güncelliğini korunduğunu ifade edebiliriz. Mutlaka ama mutlaka kazanacağız! An serkeftin, an serkeftin!”

MKP adına yapılan konuşmadan sonra günün anlam ve önemiyle ilgili sinevizyon gösterimi sunuldu ve sonrasında katılım sağlayan örgütler açıklama yaptılar.

DKP/BİRLİK adına yapılan açıklamada; (..) “Bugün yıldızlara karışışının 46. Yılında Kaypakkaya yoldaş bizimle birlikte dimdik ayakta. Onlar revizyonizme, reformize karşı, dönemin düzen solculuğuna karşı, onlar cüretin, gençliğin ve arayışın önderleriydiler. Onların yürekleri dünyayı sarsan devrimci dalgaya eş çarpıyordu. (..) Selam olsun yaşamı uğruna ölecek kadar çok sevenlere ve onların yoldaşı olanlara.” (..) ifade edildi.

DKP/BÖG adına yapılan konuşmada ise; (..)” Komünist önder İbrahim Kaypakkaya, dörtler, Haki Karer, Deniz’ler, Ulaş Bayraktaroğlu’nun önünde saygıyla eğilerek selamlıyorum. Yolumuz ölümsüzlerimizin yoludur. Yolumuz Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın, Dört’lerin, Haki Karer’lerin, Ulaş Bayraktaroğlu’nun yoludur. Emin adımlarla yürüyoruz, zafere yürüyoruz, birleşik devrime yürüyoruz” denildi.

MLKP temsilcisi konuşmasında; ” (..) İbrahim Kaypakkaya sömürgeciliğe karşı başkaldırıdır. Kemalizme karşı bir isyandır. Örgütüzlüğe karşı bir direniştir. Pasifizme ve reformizme karşı silahlı mücadeleyi geliştirmektir. Onlar bize bayrağı teslim ettiler, bizim görevimiz bu bayrağı daha yükseklere taşımaktır. (..)” dedi.

MLSPB/THKP-C adına yapılan konuşmada; “(..) Mart’ta, Mayıs’ta şehit düşenler bizlerin önderleri, bizlerin bugün burada olmamızın gerekçeleridirler. Onlara olan minnetle, bize bugünü yaşatanları ve bugünü bize miras bırakanları anıyoruz. Yaşasın halkların kurtuluş savaşı” denildi.

TKEP/L adına okunan açıklamada; “(..)Birleşik devrimimizin ser verip sır vermeyen kahramanı büyük devrimci İbrahim Kaypakkaya’nın yüce anısı önünde saygı ile eğilirken, ölümsüzleşen tüm devrim savaşçılarımıza birleşik devrimi armağan edeceğimiz sözünü bir kez daha yineliyoruz.”

TEV-DEM adına yapılan konuşmada; “(..) Onların mücadelelerini ancak onlar gibi pratiğe dökerek sahip çıkabiliriz. Bugün her zamankinden daha çok pratiğe sarılmalıyız. (..)”

Son olarak, Muzaffer Oruçoğlu’nun etkinliğimize ulaştırdığı konuşmasında; “(..) İbrahim Kaypakkaya’nın 46. Ölüm yıldönümünde onun yoldaşlarını sevgiyle kucaklıyorum. İbrahim Kaypakkaya’nın tezlerinin içinde milli mesele önemli bir yer tutuyor. Ulusal sorun konusunda yapılan tartışmalarda belirginleşmiş ve darbeden sonra da İbrahim’in son bir çalışması ve araştırmasıyla ve arkadaşlar konuşmasıyla kesinleşmiştir. Ulusal sorun konusunda ki görüşlerini birkaç nokta da önemsiyorum: birincisi Kürt ulusunun ayrılık, bağımsız bir devlet kurma hakkıdır. İkincisi; milli zulmün bütün ulusa yönelttiği tespitidir. Sosyalist devrimler neden yıkıldı? Devlet neden yerle bir oldu sorusunu sorduğumuz da aklımıza ne gelir? Bir avuç hain çıktı, devrime ihanet etti.  Ve devrimi gasp etti (..) Taktik olarak veren, stratejik olarak kazanır. Hem halkın gönlünde kazanır hem de bütün devrimci-demokratik güçlerin gönlünde kazanır ve dünyanın vicdanında kazanır. Kuşandığınız ateş önünde saygıyla eğiliyorum” İfadelerine yer verdi.

Anma etkinliği “Devrimci Dayanışma, Birleşik Devrim Mücadelesinin yükseltilmesi” vurgusu yapılarak sonlandırıldı.