Bu zulmün hesabını sorarlar bir gün, sorarlar!
AKP-MHP-Ergenekon faşist koalisyonu güç kaybı hızlandıkça her konuda daha fazla alçalıp pervasızlaşıyor. Artık ne yiyicilikte sınır tanıyorlar ne yüzsüzlükte ne de faşist terör ve saldırganlıkta. Çürüme ve korku paçalarından akıyor.
Umudu kalmamış işçi ve emekçiler işsizlik ve açlık yüzünden çoluk-çocuk intihar ediyor, kendilerini yakıyorlar. Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanı kalkıp “memlekette yoksulluğu ortadan kaldırdık” diyebiliyor.
“Sizler Saray’da, konaklarda, lüks lokantalarda padişah sofraları kurarken insanlar kuru ekmeği zor buluyor” deniyor. AKP’li bir milletvekili kalkıp “kuru ekmek bulabiliyorlarsa aç sayılmazlar” diyebiliyor. Sonra bu vicdansızın yüzbinlerce liralık kebap ve yemek faturasını Denizli-Çivril Belediyesi’ne ödettiği açığa çıkıyor.
Lise diplomasının bile olmadığı açığa çıkan bir Saray yanaşması banka yönetim kurulu üyesi yapılıyor; Saray’ın baş sansürcüsü ve karısının 4’er-5’er maaş aldıkları açığa çıkıyor “ne sakıncası var” arsızlığına vurup milyonlarca işsizle dalga geçiyorlar.
Korona salgınının başından beri bu iktidar halklarımıza yalan söyledi. Sırf ekonominin çarkları durmasın diye hem hasta sayısını sakladı hem de ölü sayısını. Şimdi Türkiye dünyada salgının ve ölümlerin hızını kesmediği ülkeler arasında geliyor. Ortada ne tedbir var ne aşı var. Ancak parası olanlarla bu faşist iktidar yandaşları el altından aşılanıyor.
Siyasi ve toplumsal çürüme, ahlaksızlık, yüzsüzlük gibi faşist devlet terörü ve zulüm de başını alıp gitmiş durumda.
Cezaevleri tıklım tıklım. Yaklaşık 300 bin kişi zindanlarda. AKP-MHP faşizmi döneminde tam 5 kat arttı cezaevlerinde yatanların sayısı. Bunlardan bin 600’ü ağır hasta, kendisine bakamayacak durumda. Boynundan aşağısı tutmayan bile tahliye edilmiyor.
Cezaevlerindeki zulüm örnekleri saymakla bitmez. İnsan onuruna aykırı bu uygulamalardan biri de çıplak arama. Cezaevine ilk girişte, mahkeme ya da hastane gidişlerinde tutsaklar ve ziyaret günlerinde ziyaretçileri “arama” bahanesiyle aşağılanıyor. Geçenlerde bir HDP milletvekilinin dediği gibi “Bu iktidar başörtüsüne saygı diyerek işbaşına geldi şimdi kadınların iç çamaşırlarını çıkartıyor”.
İçişleri Bakanı koltuğunda oturan tetikçi Soysuz, masum Kürt köylülerinin helikopterden atılıp arkasından yüzlerce jandarma ve polis tarafından dövülerek öldürülmelerini “onlar teröristti” diye savunabiliyor. Kürt illerinde neredeyse her ay bir çocuk ya polis kurşunuyla öldürülüyor ya polis panzerleri tarafından eziliyor.
Bu faşist iktidarın elinden gelse kendisinden izinsiz nefes almayı bile yasaklayacak. Kimsenin hak aramasına izin vermiyorlar. Yıllardır ödenmeyen maaşlarını isteyen madencilerin ya da işten atılmalarını protesto eden metal işçilerinin önleri polis-jandarma barikatlarıyla kesiliyor, kadınların, gençlerin, demokratik kurumların masum bir basın açıklaması bile çoğu kez polis zoruyla engellenip dağıtılıyor.
Çünkü korkuyorlar! Faşizme, bu zulüm, bu sömürü-soygun saltanatına duyulan öfkenin alev almasından korkuyorlar. Bu kıvılcımlardan birinin Lübnan’da, Şili’de, Sudan’da olduğu gibi büyük bir yangına dönüşmesinden korkuyorlar!
Korkuları büyüdükçe zorbalıkları da artıyor! HDP’ye yönelik siyasi soykırım operasyonlarının vites büyütmesi bu korkudandır! Binlerce Kürt siyasetçinin, Demirtaş’ların, Yüksekdağ’ların, Selçuk Mızrak’ların, Gültan Kışanak’ların yıllardır rehin tutulması yetmezmiş gibi bunlara her gün yenilerinin eklenmesi bu korku yüzündendir! Leyla Güven gibi bir direniş abidesinin uydurulmuş bir gerekçeyle 22 yıl hapse mahkum edilip apar topar tutuklanması bundandır!
Ona ve partisine yapılan baskı ve saldırıları protesto etmek için basın açıklaması yapmak isteyen HDP’liler arasında yer alan engelli milletvekili Musa Piroğlu’nun polis tarafından özel olarak hedef alınıp tekerlekli sandalyesinden yere atılması, yerdeyken tekmelenmeye kalkışılması ise artık sözün bittiği yerdir!
Lâkin unutulmasın: Her gecenin bir sabahı vardır! Her sabahın da bir sahibi! İşte onlar o zaman sorarlar bütün bu zulümlerin hesabını! Bu hayasızlıkların, bu azgın sömürü ve talanların hesabını! Faşizmin ve faşistlerin burnundan er ya da geç fitil fitil getirilir yaptıklarının acısı!..
HBDH Avrupa Komitesi – KBDH Avrupa Komitesi