Afganistan Komünist Partisi (Maoist): İran’ın diktatörlük rejimi kargaşa içinde, İran halkı isyanda

İran’ın diktatörlük rejimi kargaşa içinde, İran halkı isyanda.

İran’ın ayağa kalkan kitlelerinin mücadelesini destekliyoruz!

İran ülkesi, halkının devrimci ayağa kalkışına tanıklık ediyor. Devasa bir ayaklanma. Büyük bir ayaklanma ve özgürlük ile esaretin, bilgi ile cehaletin, adalet ile adaletsizliğin, tek kelimeyle halk ile halk karşıtlığının amansız mücadelesinin karşı karşıya gelmesine ve çarpışmasına yol açan bir ayaklanma. İstikrar ve sadakat, sağlamlık ve itidal ve İran halkının kaybedilmiş hakları konusunda ısrar gerektiren çetin bir mücadele. Bu haklar 44 yıl önce İran’ın din adamlarının temsilcisi Gaddar Humeyni iktidara geldiğinde İran’ın tüm sosyal katmanlarına gölge düşürmüş ve dayatılmıştı. İran halkının büyük ayaklanması, İslam Cumhuriyeti’nin köktendinci ve teokratik yönetimine karşı ayaklanan başta İran’ın sosyal emekçi sınıfları olan işçi ve köylüler olmak üzere tüm halk sınıfları adınadır. Mehsa “Amini”nin ölümü, Hamaney ve onun ikiyüzlü düzenbazlar grubu tarafından yönetilen eski ve köhnemiş sistemin bedenini sarsmayı başaran birlik noktasıdır.

Mahsa “Amini”nin ölümü, Kürdistan’dan Belucistan’a, Azerbaycan’dan Bender Abbas’a yayılan ve dünyanın dört bir yanından küresel destek alan kitlesel bir hareketi ateşleyebilen birlik noktasıdır.

Bu bir ilham, enternasyonalist bir mesaj, kapsamlı bir mesaj, dünyanın kulaklarını sağır eden net bir çığlıktır! Şan olsun İran halkının büyük kitlesel kahramanlığına!

İran’daki işçi sınıfı ve köylülük ile tüm toplumsal sınıf ve tabakalar Mehsa’nın ölümünü İslam Cumhuriyeti rejiminin ölümü olarak adlandırmakta, taşeronluğun ölümü, çağdışılığın ölümü ve egemen tiranlığın ölümü olarak görmekte ve esaretten kurtulmak için yüreklerinin derinliklerinden haykırmaktadır.

“Zulmün olduğu her yerde mücadele vardır.” Bu sloganın bir örneğini bugün İran’da görüyoruz. Tek bir kıvılcımla (Mehsa’nın ölümü) İran mollalarının azgın rejimini saran bir yangının başladığını gördük. Bu yangın eski gerici sistemi yok edecektir. İkiyüzlülük ve yalan üzerine kurulu bir sistem, her korkunç suçun ardından İranlı kitlelere kanlı bir baskı uyguladı ve bu çifte sosyal baskılar İran’ın tüm sınıflarını ve sosyal katmanlarını öfkelendirdi ve onları birleştirdi ve hep bir ağızdan haykırdılar: “Hamaney’e ölüm”.

İran’ın ayağa kalkan kitleleri!

Şimdi savaş zamanı. Sonsuz bir savaş, övgüye değer bir savaş! İranlı kadın hareketinin önderlik ettiği bir savaş. Yıllar sonra kadın hareketinin niteliksel sıçramasını gösteren bir savaş. Ateşi protesto etmek için eşarplarını çekip atan, saçlarını tıraş eden ve özgürlükçü çığlıklarla İran İslam Cumhuriyeti’nin teokratik sisteminin yapılarına ve binalarına saldıran cesur kadınlar ve kızlar ve geniş kadın hareketindeki bu niteliksel sıçramanın gururu, İran’a ait Kürdistan’ın Saqez şehrinde başladı. İran devrimci kadın özgürlük hareketinin öncüsü olarak kabul edilen bir şehir. Kadınların taşlama, köktencilik ve baskıyla yüzleşmesi, emekçi sınıflarının çocuklarını da içeren İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı devrimci demokratik mücadelelerinin çok önemli bir yönüdür.

Bugün İran sokaklarında Hamaney diktatörlüğüne ve onun zorbalarına karşı rejime ölüm sloganları atanlar İran’ın emekçi kitleleridir. Her ne kadar tüm öğrencilerin sloganı okulların ve üniversitelerin kapatılması olsa da üniversite profesörlerinin eylemsizliği, pragmatizmleri ve hareketin saflarına katılmaları uzun sürmeyecektir.

Böylece mevcut İran halk hareketi mücadelesinin başlangıcı Mahsa “Amini”nin öldürülmesiyle oldu ve İranlı kadınların teokratik tiranlığa karşı mücadelesi başladı. Yavaş yavaş hareket ülke çapında yayıldı. Bu hareketin ülke çapında yaygınlaşması, tüm sisteme onu devirmek için meydan okudu ve onu kızdırmaya devam ediyor. Görüldüğü üzere, mücadele safları her geçen gün daha da sıklaşmakta ve genişlemektedir ve başlangıcından bu yana neredeyse 19 gün geçmesine rağmen protestoların yelpazesi hala genişlemektedir. Resmi adı “Sosyal Güvenliği Geliştirme Projesi” olan, İran İslam Cumhuriyeti polis gücünün bir icra programıyla, “Kapsamlı İffet Planı” başlığı altında Kültür Devrimi Yüksek Konseyi’nin kararı doğrultusunda uygulanan İslami Rehberlik Devriyesi’ne karşı halka açık meydanlarda, polis güçlerine ve Basiji’ye karşı sloganlarla başlayan protestoların ardından İran hükümetine meydan okudu. Halkın memnuniyetsizlik düzeyini vurgulayan ve “özel kuvvetlerin” doğrudan müdahalesiyle karşı karşıya gelme noktasına kadar giden protestolar. İran’ın kolluk kuvvetlerinin “özel birlik” birimlerinden biri, sadece İran hükümetine karşı terörle mücadele operasyonlarına katılan “Nopo” (eyalet muhafızlarının özel kuvvetleri) olarak adlandırılıyor. Şimdi, “Özel Kuvvetler”in yoğun varlığıyla, İran İslam Cumhuriyeti’nin katı teokratik yönetiminden cinayet dışında ne bekleyebiliriz?

“Özel birliklerin” doğrudan müdahalesi, İran kolluk kuvvetleri, Ölüm Kolordusu olarak bilinen İran Devrim Muhafızları, İslam Cumhuriyeti’nin sert yaşam kuralını kısıtlayan ve yoğunlaştıran İran’ın ana siyasi-askeri ve ekonomik arterleri haline geldi. Ancak tüm bu olgulara ve bu güçlerin tepeden tırnağa silahlı olmasına rağmen, şimdiye kadar İran halkının kitlesel protestolarını ve devrimci hareketini teslim alamadıkları gibi, İslam Cumhuriyeti’ne karşı direniş her geçen gün genişledi. Ayrıca İran’ın ayağa kitleleri tüm hükümet yapılarına ve binalarına saldırmakta, ateşe vermekte, öfke ve tiksintilerini dünya düzeyinde sergilemektedir. İslam Cumhuriyeti’nin teokratik hükümeti, tüm gücü ve aygıtlarıyla hala korkaktır. Kitlelerin öfkesi ve tiksintisi karşısında korkaktır ve eski ve yıpranmış İslami köktendinci düzenlerini kaybettikleri için korkaktır.
İran İslam Cumhuriyeti, gerici sistemini kaybetme korkusuyla orduyu, Basij’i ve özel birlikleri harekete geçirdi. Akhandi rejiminin bu yolla İran halkı arasında terör estirmesini istiyorlar; ancak İran halkının ayağa kalktığı ve otoriter rejimin baskıcı ve terörize edici güçlerinden korkmadığı gerçeğinden habersizler. Sokaklarda kalmaya ya da geri çekilip sessiz kalmaya karar verecek olan İran halkıdır. Mücadeleleri tüm yönleriyle şekillenir ve ileriye doğru giderse, İran İslam Cumhuriyeti’nin üzerine ağır bir balyoz gibi düşebilir.

Şimdi ayaklanma zamanı, büyük bir ayaklanma. İran halkının karşı karşıya olduğu büyük bir ayaklanma ve kurtuluş hareketinin lideri olacak ve İran’ın tüm farklı sınıflarından milyonlarca örgütü tek bir seferde birleştirecek ve bu bağlantı iki büyük süreçten geçecek: Yerel çıkarlara dayalı yerel birlik süreci ve ulusal birlik süreci, tüm İran halkının çıkarlarına dayanmaktadır. İran’ın inişli çıkışlı tarihi ve İran’ın devrimci hareketleri, bir yerin çıkarlarına dayalı toplantılar ve protestolar başlatan yerel ittifakların, her ne kadar bastırılmış ve parçalara ayrılmış olsalar da zamanla aynı sürecin gerçekleştiğini çok iyi kanıtlamıştır. Mevcut ulusal hareket İran’da açığa çıkmıştır ve devamını garanti etmektedir. Ayağa kalkan ve kitleselleşen bu küçük hareketleri gözden kaçırmamalıyız. Gerçi geçtiğimiz 44 yıl boyunca İran İslam Cumhuriyeti’nin teokratik rejiminin zalim hapishanelerinde çok sayıda kadın farklı şekillerde can verdi ama hiçbiri böylesine büyük bir ayaklanmanın kaynama noktası haline gelmemişti. Mevcut mücadelenin ağırlık merkezi, İran rejiminin kadınlara yönelik baskısını “İslami İrşad Devriyesi”nin aşırı davranışları üzerinden aktarmasıyla ortaya çıkan çifte baskıdadır ve başlangıçta “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganıyla yaygınlaşırken zamanla yerini “İrşad devriyesi bahane, hedef sistemin ta kendisi” sloganına bırakmıştır.

Dikkat edilirse, kadınlar ve İslami yasalar arasındaki çatışma, özgürlük ve tiranlık arasındaki çatışmanın alt kümelerinden biri olarak, İran ve dünyadaki tüm sosyal katmanların katılımıyla sürekli mücadele ve sokak direnişi çatışmalarının birleşmesi yoluyla biçimini halk ile dini otorite arasındaki çatışmaya, yani halk ile İslam Cumhuriyeti arasındaki çatışmaya dönüştürdü ve bugün bu İranlı pan-İslamcı köktendincileri yakacak.

Mahsa “Amini” öldürülmüş olsa da onun ölümü İran halkının ayaklanması için bir bahane değildir, onun ölümü İran devrimci hareketinin kaynama noktası olarak kabul edilir. Bu kıvılcımdan bir yangın başlatabilir ve bu ateşten zulüm sarayını yakabilirsiniz. İran toplumunun iki önemli çatışmasından biri olarak kabul edilen kadınlar ve teokratik köktendinci sistem arasındaki çatışma, ana çözüme, İran halkı ile İslam Cumhuriyeti rejimi ve emperyalist destekçileri arasındaki çatışmaya bağlıdır.

Bu çelişkiyi çözmek için İran’ın ayağa kalkan kitleleri rejim içindeki çelişkileri kullanmaya çalışmalı ve gerici güçlerin saflarında istikrarsızlık yaratarak onu körüklemelidir. Mao Zedong’un sözleriyle: “Anti-komünist sertlik yanlılarına karşı mücadelede, çelişkilerden yararlanmak, çoğunluğu kazanmak, azınlıkla savaşmak, düşmanları teker teker ezmek; haklı olmak, zafer peşinde koşmak ve büyüklüğü korumak içindir” ilkesi gözetilmeli ve çelişkilerden devrim yararına yararlanılmalıdır.
İran devrimci hareketi bu çelişkileri kullanarak mücadeleyi bileşen düzeyinden, yani zorunlu başörtüsünün kaldırılması mücadelesinden çıkarıp sınıfsal boyutlara ve yeni demokratik devrimin ve sosyalizme doğru ilerlemenin temel hedefine taşımakla yükümlüdür. Aksi takdirde bu planın dışındaki her türlü hareket bu taleplerin donuklaşmasına yol açacak, gerçek özgürlüğe ulaşamayacak ve başarısızlığa yol açacaktır.

Kadınların özgürlük mücadelesi ve zorunlu başörtüsünün kaldırılması, mücadelenin önemli bir bölümünü içermiyor demiyoruz. Bu mücadele sadece özgürlük ve erkeklerle eşitlik mücadelesinin önemli bir bölümünü içermekle kalmıyor, aynı zamanda tüm toplumsal alanlarda özgürlüğün temelini atıyor. Bu mücadele, İran’ın devrimci güçlerinin bu mücadelelerin liderliğini üstlenmesi koşuluyla, tüm toplumsal sınıfların önderliğinde yeni bir demokratik halk hükümetinin oluşturulması için önemli bir parçadır. Devrimci önderlik olmaksızın, kadın ve erkek emekçi kitlelerin özgürlüğü mümkün olmayacaktır.
Toplumsal hareketlerin iniş ve çıkışları sırasında elde edilen kazanımlara bakmalıyız. İran halkının, devrimci hareketinin iniş ve çıkışları sırasında iyimser hareket etmemeli ve hareket düşüşe geçtiğinde hayal kırıklığına uğramamalıyız, çünkü devrimci bir toplumsal hareketin evrimi ve derinleşmesi kesin bir şeydir, ancak aynı zamanda uzun vadelidir. Şu anda karşılaşılacak tek beklenti, İran İslam Cumhuriyeti’nin zalim ve baskıcı yönetiminin kanlı baskısı karşısında uzlaşma ruhunun olmamasıdır. Başarısızlıkla sonuçlanan her toplumsal hareket, esas olarak liderlerinin uzlaşma ruhuyla övünür ve hareketin liderlerinin uzlaşma ruhu, bir sınıf ve halk hareketinin evriminin dogmatik ve kuru bir görüntüsünden başka bir şey değildir.

Bu noktada açıkça ifade edilebilir ki, Mahsa “Amini”nin ölümü nedeniyle İran’da Marksist-Leninist-Maoist partilerin yokluğunda başlatılan ve ülke çapına yayılan hareket gerçekten övgüye değerdir.

Şu anda İran genelinde İslam Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen mücadelenin iki yönü vardır: bir yanda ayağa kalkan halkın ilerlemesi ve zalim ve vampir yönetimin geri çekilmesi, diğer yanda zalim ve vampir yönetimin ilerlemesi ve yükselen halkın geri çekilmesi. Öte yandan, ki asıl mesele de budur, sınıf mücadelesi dengesiz bir hareket içerisine girmiştir ve bu hareket bir tarafın diğer taraf üzerindeki hakimiyetine, yani hakim sınıfların nihai yenilgisine ve İran Yeni Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde yeni bir düzenin kurulmasına kadar devam edecektir. İran’ın ayağa kalkan halkına mesajımız, düşmanın tam zaferi ve yenilgisine kadar, İran’ın ulusal hareketinin gerilemesine neden olan her türlü aşırı iyimserlikten kaçınmaları ve zafere ya da yenilgiye götürse de başlamış olan yola kararlılıkla devam etmeleridir. Ancak başarısızlık karamsarlığa ve umutsuzluğa neden olmamalıdır.

Şimdi İran, tarihi devriminin büyük olayına tanıklık ediyor. Sınıfların ve sosyal grupların mutlak çoğunluğunun İslam Cumhuriyeti sistemini istemediği açıktır ve İran’da yükselen hareketin hareket seyrini güçlendirmek, altı ay ila bir yıl sürse bile İslam Cumhuriyeti’nin teokratik sistemini zorla devirme aşamasına bir yol vermek gerekir. Mehsa “Amini”nin ölümüyle küreselleşen ve mücadelesine devam eden harekete dünyanın kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına kapsamlı bir destek eşlik etti. İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin ve Komala Kürdistan Örgütü’nün 6 üssünün Çarşamba günü insansız hava araçlarıyla bombalanması, İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm varlığının korkuyla, yıkım korkusuyla, alaşağı edilme korkusuyla ve siyasi iktidarının ortadan kaldırılma korkusuyla dolu olduğunu ve bu korkunun hareketin bundan daha fazla ilerlemesine izin vermeyeceğini göstermektedir. Ve bu, İslam Cumhuriyeti’nin başvurduğu kanlı ve acımasız baskının en üst sınırı olacaktır.

Mahsa “Amini”nin öldürülmesi ve “İslami Rehberlik Devriyesi”ne karşı sloganla başlayan protesto hareketinin ardından “Geşt İrşad bahane, hedef sistemin ta kendisi” sloganıyla ülke çapında yapılan protesto hareketi ve ardından İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin ve Kürdistan Komala Örgütü üssünün bombalanması İran’ın iç durumundaki nicel ve nitel değişikliklere işaret etmektedir. Afganistan Komünist Partisi (Maoist) kendisini İran halkının son hareketlerini desteklemek ve İran ve Afganistan halklarının mücadelesine yönelik karşı devrimci mücadele kampanyasına karşı çıkmak ve her iki ülkedeki otoriter İslami teokratik rejimleri yıkmak için hiçbir çabadan kaçınmamakla yükümlü görmektedir. Bu tür hareketlerin evrim yolunu göstermek ve halkın yeni demokratik devriminin zaferine doğru ilerlemek zorundayız.

Dolayısıyla, halkın yüksek çıkarları doğrultusunda, tüm gücünüzle ilerleyin!

Yaşasın halkın enternasyonalist dayanışması!

Yaşasın İranlı kitlelerin özgürlükçü ve demokratik hareketi!

Afganistan Komünist Partisi (Maoist)

Güneşin 13’ü 1401

5 Ekim 2022

Farsı: https://cmpa.io/blog/category/اعلامیه-ها/