TKP-ML EB: Hindistan’daki Militan Çiftçilerin Ve Tarım İşçilerinin Haklı Mücadelesiyle Dayanışma İçindeyiz

HİNDİSTAN’DAKİ MİLİTAN ÇİFTÇİLERİN VE TARIM İŞÇİLERİNİN HAKLI MÜCADELESİYLE DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ

Devrimci dayanışmamızı ve desteğimizi, Modi liderliğindeki Hintli yönetici sınıfların hükümeti tarafından dayatılan gerici ve halk karşıtı yasaların yürürlükten kaldırılmasına karşı mücadelelerinde kararlı bir “halkların birleşik gücü” olarak bir araya gelen militan köylüler ve tarım işçilerine iletiyoruz.

Protestolar, açgözlü finans kapitalin ve şirketlerin tarım sektöründeki etkisinin yayılmasının önündeki tüm yasal engelleri ortadan kaldırmak için tasarlanmış üç yasanın çıkarılması beklentisiyle, 2020 yılının ağustos ayı ortalarında Kuzey Hindistan’da başladı. Eylül 2020’de Modi Hükümeti, protestoları görmezden gelip parlamentodaki çoğunluk konumunu kullanarak, üç yıkıcı yasa tasarısını zorladığı parlamento prosedürlerini atlatarak geçirdi. Bu tartışmalı yasa tasarıları, 1995 yılında imzalanan Hindistan-DTÖ anlaşmalarının tarım sektörünü de kapsayacak şekilde genişletilmesinin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırıyor. Bu, Hindistan tarım endüstrisinin yerel ve uluslararası finans kurumlarına daha fazla sömürü ve talan etmek için toptan devri anlamına gelebilir.

Bu halk karşıtı faturalara öfkelenen on binlerce çiftçi, özellikle de kuzeydeki Pencap eyaletinde, -neredeyse üç aydır boş yere protesto ettikten sonra-, 26 Kasım 2020’de başkent Yeni Delhi’ye yürüyüşlerine başladı. Gerici Modi hükümeti, tazyikli su ve göz yaşartıcı gazla donanmış, barikatlar, jiletli teller ve çiftçilerin şehir merkezine yolculuğunu engelleyen başkentin sınırlarında otoyollara kazılan derin hendeklerle korunan paramiliter birlikleri konuşlandırarak karşılık verdi. Militan çiftçiler, şiddetli girişimleri savuşturdu ve yetkililerin kaba kuvvetine karşı haklı zeminlerini korudu.

Protestolar o zamandan beri tüm ülkeye yayıldı ve bugüne kadar Hindistan’da çiftçilerin şimdiye kadarki en büyük kitlesel seferberliğini temsil ediyor. Şu anda, tahmini 500.000 köylü çiftçi ve tarım işçisi şehrin çevresinde kamp kurmuş durumda. 32 çiftçi ve işçi sendikasından oluşan bir ittifakın önderliğindeki tarihi protesto, topluluk mutfakları, halk kütüphaneleri, film gösterimleri ve siyasi toplantılar için platformların bulunduğu yaklaşık 20 km’lik bir kamp alanına dönüştü. Şimdiye kadar 90’dan fazla kişi protestolarda öldü. Bazıları soğuktan öldü, bazıları siyasi bir açıklama olarak protesto amacıyla intihar etti.

Şimdiye kadar, çiftçilerin temsilcileri ve hükümet organları arasında on bir tur sonuçsuz tartışma ve müzakereler yapıldı. Hükümet protestoları bitirmeyi hedeflerken, çiftçiler bu yasalar yürürlükten kaldırılmadıkça evlerine dönemeyecekleri konusunda kararlı.

26 Ocak’ta Hintli yönetici sınıflar tarafından “Hindistan’ın Bağımsızlık Günü” olarak tanımlanan kutlamalar için protesto organizatörleri barışçıl mitingler ve yürüyüşler için çağrıda bulundular. Polisle üzerinde anlaşmaya varılan yolları müzakere etmişlerdi. Ancak kitlelerin gösteri yolları yetkililer tarafından kapatıldı. Kargaşa sırasında, polis şiddetine ve ablukalara rağmen bir grup militan çiftçi, bu törenlerin genellikle yapıldığı Kızıl Forth’u sembolik olarak işgal etti. Böylece hiçbir şeyin kararlılıklarını durduramayacağını veya engelleyemeyeceğini gösterdiler.

Köylü çiftçilerin militan protestolarının yükselişi ve direnci ve bunun ülke geneline yayılması, Modi hükümetine ve Hindistan’daki işçi sınıfına ve diğer emekçi kitlelere yönelik kılık değiştirmemiş saldırılar olarak gerçekleştirilen “böl ve yönet” politikaları için önemli bir darbedir. Görev süresi boyunca, Hindutva faşizminin bayrağını dalgalandıran Bay Modi, sosyal bölünmeyi ve toplumsal şiddeti ağırlaştıran birçok gerici önlemi hayata geçirdi. Yine de bu protesto toplantılarında Hindu, Müslüman ve Sihler de dahil olmak üzere her köken ve farklı topluluklardan köylü çiftçiler birlikte yaşıyor, aynı yemeği paylaşıyor ve mitinglerinde aynı sloganları atıyorlar. Yetkililere karşı kararlı bir şekilde omuz omuza duruyorlar. Kırsal ekonominin bel kemiği olan kadınlar, mücadelelerde ön saflarda rol oynadılar. Genellikle kırsal kesimde en ağır el emeğini üstlenen Dalitler, bu mücadelelerde önemli bir rol oynuyorlar.

Hintli yönetici sınıflar Hindistan’ın bugün dünyadaki “en büyük demokrasi” olduğunu iddia ederken, hükümete karşı her türlü protestoya karşı en acımasız baskıyı uyguluyorlar. Silahsız köylü çiftçilere ve protestoculara fiziksel olarak saldırmak ve gaddarca davranmak için hükümeti destekleyen Hindutva faşist haydutlarını serbest bıraktılar. Rejim, protestoların özellikle son üç haftasında Yeni Delhi ve çevresine internet ve mobil erişimi kesti. Protesto haberlerini yayan birçok sosyal medya kanalını kapatmaya zorladı. Gerici Modi Hükümeti, protestoculara karşı “isyan yasaları” kullanmaya giderek daha fazla başvurdu. Hindistan’ın İngiliz yönetimi altında olduğu 1870’lere dayanan bu yasalar, şimdi protestocuları sindirmek ve mücadelelerini sınırlamak için yeniden canlandırıldı.

Yine de tüm baskılara rağmen militan çiftçiler mücadelelerine devam ediyor. 18 Şubat 2021’de, ulusal protesto gününü ve tren istasyonlarındaki işgallerle, mücadelelerini sürdürmedeki kararlılıklarını ifade etmeye çağıran başka protestolar başlattılar.

Hintli köylülerin bu tür gerici politikalara karşı bugün verdiği mücadele, direnişin boyutu ve genişliği bakımından emsalsizdir. Ancak bu yeni bir fenomen değil. Hindistan’da büyük ölçüde küçük çiftlik ve geçimlik tarımdan oluşan tarım sektörü, nüfusun %50’sinden fazlası için gelir kaynağıdır. Bu nedenle köylüler hem Britanya doğrudan yönetimi sırasında hem de iktidarın Hint egemen sınıflarına geçtiği 1947’den beri egemen sınıfların bu tür gerici entrikalarına karşı her zaman duyarlı olmuştur.

Tarihsel olarak Pencab, 1960’larda ortaya çıkan kötü şöhretli “Yeşil Devrim”in merkez üssü oldu. Hindistan’daki “Yeşil Devrim”, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD emperyalizminin desteklediği genel bir politikanın yerelleştirilmiş versiyonuydu. Sovyetler Birliği ve Mao Tse-tung liderliğindeki Çin Halk Cumhuriyeti’ne sempati duyan köylü devrimlerine öncülük eden komünistlerin etkisini bastırmak için kapsamlı bir politika olarak tasarlandı. Feodal ilişkilerin devrimci dönüşümüne karşı, karşı-devrimci bir süreçle son vermeyi ve devlet destekli bir reformu dayatmayı hedefliyordu. Özellikle Pencap’ta, 1947’deki bağımsızlığın ardından ve 50’ler ve 60’lar boyunca, komünistlerin önderliğindeki köylü hareketleri tarafından toprak reformu ve tarım devrimi için önemli militan mücadeleler vardı. Hindistan’daki “Yeşil Devrim”, komünist etkinin yayılmasını durdurmak için Latin Amerika (Guatemala) ve Güneydoğu Asya (Filipinler), Orta Doğu (İran ve Türkiye)’de benzer örnekleri takip etti. “Kıtlık ve yiyecek azlığı”nın üstesinden gelmek için bir girişim olarak savunuldu. Bu, ABD’nin buğday, pirinç ve diğer nakit mahsullerin üretimini artırmak için yüksek verimli gübre aç tohumlar sağladığı ve endüstriyel tarımın temel bir biçimini geliştirdiği tarıma uygulandı. Keynesyen bir bakış açısıyla, Hindistan hükümeti projeyi sübvanse etti ve bu tarım ürünleri için asgari fiyatlar sağladı. “Yeşil devrim” ABD’ye ve tohum, kimyasal gübre ve diğer tarım ürünlerinin tedariğine giderek daha derin bir bağımlılık getirdi.

Hindistan ve ABD emperyalizmindeki gerici egemen sınıflar ve onun temsilcileri bunu bir başarı öyküsü olarak selamlarken, çok sayıda köylünün mülksüzleştirme ve yoksullaştırma süreçlerini yeni boyutlara taşıyan etkisi sahada görüldü ve hissedildi. Gerçekte “Yeşil devrim”, feodal ilişkileri, sınıf yapısını ve baskı kast sistemini bozmadan sürdürmeyi ve mevcut toplumsal ilişkilerle bütünleştirmeyi amaçlıyordu.

Bugün, Modi hükümeti bu yasaların “Yeşil Devrim 2” olarak tanıtılmasını selamlıyor. Bunun çiftçilerin ücretlerini ve gelirlerini ikiye katlayacağını iddia ediyor. Yine de tüm istatistikler aksini gösteriyor. Enflasyonun sabit bir ortalama %7,5 olmasıyla, çiftçilerin geliri son on yılda istikrarlı bir şekilde azaldı. Kötüleşen yaşam koşulları, köylülerin artan borçlarının ve iflasının bir göstergesi olarak intihar oranı dramatik bir artış gösterdi. Eylül 2020’de Hindistan parlamentosu, yalnızca 2019’da çiftçiler ve günlük ücretliler arasında kaydedilen intihar sayısının 42.480 kişi olduğunu belirten haberler duyurdu. Bazı tahminler intihar sayısının giderek arttığını ve yalnızca son on yılda 300.000 çiftçi ve günlük ücretlinin intihar ettiğini gösteriyor.

Açıktır ki, emperyalist kalkınma modeli ve onun endemik krizi sorunun kökenindedir. Hindistan, emperyalist güçler ve onların işbirlikçileri tarafından kaynakları ve pazarları daha kapsamlı bir şekilde yağmalanmaya hazırlanıyor. Bu çıkarlara hizmet eden Hintli yönetici sınıflar, en azından son 25 yıldır “neoliberal” politikalar uygulamaya çabaladılar ve ülke içinde yerel ve uluslararası finans kapitalin genişlemesini kolaylaştırmak için daha fazla araç sağlamak için her girişimi yaptılar. Yine de her fırsatta ve her girişimde, egemen sınıflar halkın militan direnişiyle karşı karşıya kaldılar. Açıkça görülüyor ki, ne onların “Yeşil Av Operasyonu” olarak gizlenen maden kaynaklarını yağmalamak hedefiyle kabile topraklarını müzayedeler yapmak için tasarlanmış politikaları, ne de “Indian Walmart”a mega-mağazanın açılması veya yerel ve Bay Modi hükümeti tarafından geçirilen son üç tasarı ile kolaylaştırılan tarımdaki uluslararası finans kapital, devrimci dönüşüm için çoktan gecikmiş, yozlaşmış, çökmekte olan ve gerici bir sistemin krizini çözebilir.

Hindistan’daki Hintli köylülerin mücadelesi, emperyalizme ve gericiliğe karşı işçilerin ve diğer ezilenlerin dünya çapındaki mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sömürgeciliğe ve emperyalist tahakküme karşı ve bir halkın demokrasisi için mücadelesinde Hindistan uzun ve şanlı bir tarihe sahiptir. Hindistan’da haklı mücadelelerinde böylesi militan gelenekleri sürdüren köylüler, yurtiçi ve yurtdışındaki tüm ezilen ve proleter güçlerin desteğini, dayanışmasını ve sempatisini çekeceklerdir. Onların ısrarlı mücadelesi, şüphesiz Hindistan’da ilerici demokratik ve komünist güçlerin devam eden devrimci mücadelelerine katkıda bulunacak ve bunları genişletecektir.

Hindistan’daki tüm işçilerin ve diğer ezilen halkın devrimci mücadelesiyle omuz omuza duruyoruz.

Dayanışmamızı Hindistan’daki köylü hareketinin haklı mücadelesiyle iletiyoruz.

Hint devletinin emperyalist destekli gerici saldırısına karşı haklı ve militan mücadelelerinde ezilen köylülere zafer!

 

Türkiye Komünist Partisi-Marksist-Leninist

Enternasyonal Büro

Şubat 2021

English: https://www.tkpml.com/tkp-ml-international-bureau-in-solidarity-with-the-just-struggle-of-militant-peasant-farmers-and-agricultural-workers-in-india/