Rosa Luksemburg, Meral Yakar, Sakine Cansız Öncülüğünde Özgür Yarınlara Yol Alıyoruz
Mücadeleleri, direnişleri, öncülükleri destansı olan Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin), Leyla Şaylemez (Ronahi), Meral Yakar (Kinem), Lale Çolak, Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ı şehadetlerinin yıldönümleri vesilesiyle saygı ve minnetle anıyoruz. Faşist erkek egemen devletten soracağımız hesap ve alacağımız intikam tarihi olacaktır.
Kapitalist erkek egemen sistem gerçekliğinde, kendiliğinden özgürlük ve eşitlik kazanılamaz. Yürünecek mücadele yolu, alınacak tavır, söylenecek söz ve gelişecek eylem sömürgeci ataerkil sistemin karşısında olmalıydı. Bu yolda kadın olmak mücadele gerekçelerini de engelleri ve zorlukları da arttırıyordu.
Sadece emperyalist kapitalist sistem güçleri değil, erkek egemen aklın tutsaklaştıran gelenekleri, toplumsallaşan cinsiyetçilik de aşılması gereken yerdeydi. Tırnaklarıyla kazıya kazıya özgürlüğe yol açacaklardı, özgürlüğe yol yapacaklardı. Tutkulu devrimcilikleriyle bu yolda yürüyecek, ölüme meydan okuyacaklardı. Binyıllardır dayatılan köle kadın rollerine aykırı kadınlardı onlar. Tereddüt yaşamadılar, kendileri olarak yaşayacak, savaşacak, bayrağı kaldıracak ve toplumu özgürleştirmek için ne gerekiyorsa gözlerini kırpmadan mücadele yoluna koyulacaklardı. Sınıflı ve devletli uygarlık güçleri tarih boyunca ezilenlerin öncülerinden başlayarak kirli yöntemlerle direniş odaklarına saldırıyı esas aldı.
‘… En zor görevlerin aşk ve coşku, fedakarlık ve duygudaşlık, cesaret ve dayanıklılıkla başarmaya azmetmiş insanlara ihtiyacı vardır’ diyerek devrimci öncülüğü tarif eden ‘Güzel ve haklı umutlarımızı mezara gömdürtmeyeceğiz!”, “Vardık, varız var olacağız!’ diyerek de devrimci onurlu duruşundan taviz vermeyen Rosa Luksemburg 15 Ocak 1919’da Berlin’de tutuklanarak katledildi, ölümsüzleşti. Yıllar sonra ve binlerce kilometre ötede Türkiye devrim hareketinin ilk kadın devrimcilerinden ve ilk kadın şehitlerinden Meral Yakar (Kinem) yoldaş İstanbul’da yaralı olarak yakalandı, işkenceye karşı onurlu direnişinde 25 Ocak 1973’te ölümsüzleşti.
Üç yıl sonra Kürdistan Özgürlük Hareketinin ilk kadın devrimcilerinden Sakine Cansız (Sara) yoldaş karşı devrim güçleriyle tavizsiz kavgaya başladı. İlk adımları ardından girdiği zindanda; ölüm ve işkence kusan cellatların yüzüne tükürdü. Kadın özgürlük mücadelesini ifade eden 37 yıllık devrimci yaşamında zindanda direnişin, dağlarda gerilla iradesinin, toplumsal mücadelede serhildanların güç kaynağı oldu. Fidan Doğan (Rojbîn) ve Leyla Şaylemez (Ronahî) yoldaşlarla birlikte Paris’te Faşist Tür devletinin planıyla MİT, Fransız istihbaratlarının işbirliğince 9 Ocak 2013’te katledildiler, ölümsüzleştiler. Kendi zamanlarının sınırlarını aşan ileri bilinç ve inançlarıyla yolu açtılar, ilk adımları cesaretle yürüyerek, yolculuğa ve yoldaşlığa dair ölçü oldular. Karşı devrimin zorba ve sinsi karakterine karşı; mücadelede radikal bilincin, sağlam örgütlülüğün ve etkili eylemlerin sahibi oldular.
‘Çitlerin olmadığı’ bir dünya hayaliyle devrimci mücadelede yerini aldı Lale Çolak. F tipi tecrit sistemine geçişin adımı olan, 20 zindanda eş zamanlı yapılan katliam saldırısına karşı bedenini direniş mevzisine dönüştürerek ölüm orucu eyleminde 8 Ocak 2002’de ölümsüzleşti.
Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar; halkların özgürlüğüne adadıkları yaşamlarıyla Kürt halkının özyönetim direnişlerine öncülük yaptılar. Silopi’de 4 Ocak 2016’da ölümsüzleştiler.
EYLEMLERİ, İRADELERİ, MÜCADELE KARARLILIKLARI YOLUMUZU AYDINLATIYOR
Onlar kadın özgürlük mücadelesinin öncüleriydi. Gaddarca bedenen aramızdan alındılar. Zorba iktidarlar devrimcileri tutsak ederek, işkence yaparak geri adım attıracağını, kurşuna dizerek özgürlük mücadelelerini bitireceğini hesap etti. Her biri eski hesapları bozarak kadın özgürlük mücadelesine kararlarıyla, fikirleriyle, eylemleriyle ve gün geldi bedenleriyle ruh ve can verdi. Erkek egemen faşist, sömürgeci iktidarlara korku salarken, kadınlara, ezilen sınıflara, inkar ve soykırıma mahkum edilen halklara bilinç, cesaret, moral ve azim verdiler.
Zor ve belirsiz zamanlarda karar ve uygulama güçleriyle inatlarıyla yürüdüler yolda. Direnişin tüm mevzilerinde halk içinde, zindanda, dağlarda, şehirlerde yürüttükleri çalışmaların niteliğini savaşçılıkları belirledi. Devrimci sözün ve pratiğin savaşçılarıydılar. Oldukları zamanı ve mekanı; kararlılığın, zafer inancının, örgütlülüğün ve eylemin rengine büründürdüler.
Onların izinde devrimci kadınlar olarak onların ruhu, sözleri ve direnişleriyle zincirleri kırıyor, safları sıklaştırıyor birleştikçe çoğalıyor, kadın devrimine doğru yürüyoruz.
Ocak ayında ölümsüzleşen öncü devrimci kadın yoldaşlarımızı saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşların şehadetlerinin 10’uncu yıldönümü yaklaşırken 23 Aralık günü yine Paris’te ikinci bir katliam gerçekleştirildi. Yaşamını devrime adamış bir başka yoldaşımız, 34 yıllık gerilla, kadın hareketi öncüsü Evîn Goyi (Emine Kara) ve iki değerli yurtsever Abdurrahman Kızıl ve Mîr Perwer hedef alındı. Şehitler kervanına katıldılar. Tüm devrim şehitlerimize ve yoldaşlarımıza mücadeleyi zafere taşıma sözümüzü yineliyoruz:
İntikam Alıyoruz Kadın Devrimi Yapıyoruz!
Vardık, Varız Özgür Var Olacağız!
Jin Jiyan Azadi!
Faşizmi Ve Ataerkil Devleti Yıkacağız, Özgürlüğümüzü Kazanacağız!
İleri…Daha İleri!
Yaşasın Birleşik Kadın Devrimimiz!
KBDH Genel Konseyi