KADINLAR KAZANACAK, FAŞİZM YIKILACAK!
Cinsiyetçiliğin üstündeki örtü kalkmıştır. Kadın-erkek bölünmesinin biyolojik bölünmenin çok daha ötesinde, insanın ezenler ve ezilenler bölünmesi olduğu bilgisi bugün artık eylemin konusu olmuştur.
Kapitalizm, erkek egemenliği ve heteroseksizm özdeşliği dolaysız bir iktidar biçimi olarak kadınların karşısına dikilmiştir. Sınıf ve cins çelişkisi kapitalizmin yapısal krizi halini almıştır. Tarihin tam bu anında cins çelişkisinin kapsamı ve şiddeti, kapitalizm ve erkek egemenliğini sarsacak bir derinliğe ulaşmıştır.
Bu nesnelliğin içinden kadın özgürlük mücadelesinin tarihsel ve güncel olarak önemli bir momenti olan 8 Mart’a doğru ilerliyoruz. Kadınlar ve ezilen cinsel kimlikler kolektif özneleşme hattından kapitalizme karşı mücadelelerini büyütüyor, yaygınlaştırıyor ve derinleştiriyorlar.
Kadın hareketinin coğrafyamızdaki özneleri, erkek egemenliğinin coğrafyamızdaki adı ve kurmay heyeti olarak AKP-MHP faşist diktatörlüğüne karşı mücadele hattından ilerliyor, eşitlik ve özgürlük için savaşıyorlar. Cinsiyet farkındalığı cins bilinci düzeyine sıçrıyor, ki bu bile kadın hareketi bakımından son derece önemli bir başarıdır. Ancak sadece bu da değil, hareketimiz, beden ve emek sömürüsü bağlamında gündeme gelen politik çarpışmaların sonucunda da kazanımlar elde ediyor saldırıları püskürtme kabiliyeti kazanıyor.
Tek Tek Kazanımlardan Faşizmi Yıkma Mücadelesine Sıçramak İçin
AKP-MHP faşist diktatörlüğü, toplumsal rıza üretme gücünü çoktan kaybetmiştir. Ne ekonomik ne de siyasi olarak böyle bir marjı vardır. Elindeki tek kuvvet zora dayalı siyaset tarzıdır. Yıkım, kırım, işgal, yoksullaştırma, katletme, yok etme tek yoludur. Ancak bu yol da faşist diktatörlüğe çıkış imkânı vermiyor. Kadınları biat ettiremedi, Boğaziçi direnişini kıramadı, HDP’yi hizaya sokamadı, dağlarda ve kentlerde milis ve gerilla eylemlerinin “sonunu” getiremedi, Gare’de zafer nidaları yükseltemedi…
Saldırı pozisyonundan savunma pozisyonuna çekilmek zorunda kaldı. Elbette daha şimdiden yeni saldırıların hazırlıklarına girişti. Hiç tereddüdümüz yoktur ki, saldırının hedefinde kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi ve kazanımları vardır.
Kadınların öncü özneleri olarak, tam buradan kendimize görev çıkarıyor ve saflarımızı yeniden düzenliyoruz.
Faşizme karşı tutarlı mücadele, erkek egemenliğine ve hetoroseksizme karşı mücadeleyi içermek zorundadır. Tersinden erkek egemenliğine karşı mücadele, faşizme karşı tutarlı bir mücadele hattından ilerlemeksizin ileri sıçrayamayacaktır.
Erkek şiddetine karşı öz savunma da dâhil her tür araçla karşı çıkan kadınla, cinsiyetçi eğitime karşı çıkan ve kadın üniversitesine itiraz eden genç kadının; onurlu bir aydın olmaktan taviz vermeyen akademisyen kadınla, fabrikada ve atölyede insanca bir yaşam ve iş güvenliği için greve çıkan kadının direnişi birleşmelidir. Toprağını ve doğasını savunan emekçi köylü kadınla, hapishanelerde özgür yaşamda ısrar eden kadının kararlılığı birbirini güçlendirmelidir.
İstanbul Sözleşmesi kazanımına karşı mücadeleyle, eş başkanlık kazanımına karşı mücadele birbirini tamamlamalıdır. Kürdistan dağlarının bombalanmasına, belediyelere kayyum atanmasına karşı mücadeleyle taciz ve tecavüze karşı mücadele ortaklaşmalıdır. Kadın kırımına karşı mücadeleyle gerilla kadının bedenine işkence eden vahşete karşı isyan, aynı devrimci şiddette yankısını bulmalıdır.
Yani biz kadınlar kadınlara, ezilen cinsel kimliklere karşı nereden gelirse gelsin kaynağını faşizmden alan her türlü saldırıya karşı birleşmeli, birleşik direnişi örgütlemeliyiz.
Faşizmin tüm ezilenlere karşı saldırısı karşısında da tüm ezilenlerle birleşmeli, faşizme karşı birleşik halk direnişinin öncü kuvveti olmayı başarmalıyız.
İspanya’da, İtalya’da, Bulgaristan’da, Yugoslavya’da, Polonya’da Stalingrad’da, Rojava’da faşizme karşı silahlı mücadelede saf tutan ve faşizmi yenen kadınları kendi mirası olarak gören Kadınların Birleşik Devrim Hareketi olarak, tarihimizin bu mirasına da yaslanarak kadınların, LGBTİ+’ların ve tüm ezilenlerin en öndeki kuvvetlerinden biri olma bilinciyle, bir kez daha tüm kız kardeşlerimizin 8 Mart’ını kutluyoruz.
Erkek egemenliğine, ırkçılığa, şovenizme ve sömürgeciliğe karşı mücadele için ayaktayız, barikattayız, siperdeyiz, dağlarda ve kentlerde mevzilerdeyiz.
Tarihte vardık, şimdi varız ve yarın da var olacağız; faşizmi yıkacağız!
KBDH