Savaş ancak emperyalizm kökünden sökülürse durur

Savaş ancak emperyalizm kökünden sökülürse durur

Açıklama: People’s March dergisinin Haziran 2022 tarihli sayısından alınmıştır

24 Şubat, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırganlık savaşının başladığı gündü. O zamandan beri savaş, emperyalistler arası çekişmeye dair derin bir tartışma kaynağı haline geldi. Devrimin gelişen koşullarını ve dünya proletaryasının görevlerini anlamak için meseleyi derinlemesine araştırmak sürecin ihtiyacıdır.

Tüm dünya, Lenin’in dediği gibi “emperyalizmin savaş” olduğunun farkındadır. Evet. Savaş, emperyalizmin eseridir. Ve mevcut savaş emperyalist bir savaştır. Bu, dünya hegemonyası için yoğunlaşan emperyalistler arası çekişmenin bir tezahürüdür. Devam eden gelişmeler savaşın kısa sürede bitmeyeceğini gösteriyor. Ukrayna, emperyalistler arasında bir köpek dövüşü arenası haline geldi.

Tarih

Ukrayna, Doğu Avrupa’da bir ülkedir ve Rusya’dan sonra Avrupa’nın en büyük ikinci ülkesidir. Kuzeyde Beyaz Rusya, doğuda Rusya, güneyde Azak Denizi ve Karadeniz, batıda Macaristan, Slovakya ve Polonya ile komşudur. Ukrayna, ülkenin üçte ikisine yayılan dünyanın en verimli çernozemik topraklarından birine sahiptir. Ülke, buğday ve patates üretiminde Avrupa’da ilk sırada yer alıyor. Dünyanın en büyük şeker pancarı üreticisidir. Bu, buğday ve Ayçiçek yağı dünyanın birçok yerine ihraç edilmektedir. Kırım, Rusların ana nüfus olduğu ve ülkede azınlık oluşturduğu Ukrayna’nın bir parçasıdır.

Ukrayna uzun zamandan beri işgalle karşı karşıya. Polonya-Litvanya ve Rusya tarafından işgal edildi. Çar döneminde Rusya’nın bir parçasıydı. Sovyetler Birliği kurulduğunda Ukrayna gönüllü olarak katıldı. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız bir ülke oldu. Sovyetler Birliği dağılınca ABD NATO’yu genişletmeye başladı. Bu, Rusya’ya verdiği sözü ihlal ediyordu. Başlangıçta 12 ülke ile kurulan ittifak 30 ülkeye genişletildi. Varşova Paktı üyesi Polonya, Romanya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’ı birleştirdi. Beş yıl sonra Estonya, Letonya ve Litvanya’yı da bağladı. Bu ülkeler Rusya ile komşudur. Ukrayna da 21. yüzyılın başlarından beri NATO’ya üyelik istiyor.

2008’de ABD, Gürcistan ve Ukrayna’yı NATO’nun bir parçası yapacağını ilan etti. Ukrayna NATO’nun bir parçası olursa, ittifak Moskova’ya 500 kilometrelik bir mesafeye ulaşabilir. Bu, ABD’ye askeri olarak yardımcı olacaktır. ABD’nin Ukrayna’ya füze yerleştirmesi Rusya için tehlikeli hale gelecektir. Ve bu da, Rusya’nın Karadeniz’deki hegemonyasını etkileyecektir.

Bu nedenle Rusya, bu alanlardaki hegemonyasını sürdürmek amacıyla bazı agresif tedbirlere başvurmuştur. Rusya’nın sosyal-emperyalist bir ülke haline gelmesinden bu yana dünya hegemonyası için ABD ile yarış içinde olduğu bilinen bir gerçektir.

Rusya’yı liderliğe taşımak için ülkenin liderleri Afganistan, Kırım ve benzeri ülkelere saldırılar düzenliyorlardı. Bunun bir parçası olarak Putin, 2008 yılında Gürcistan’daki iç çatışmalar sırasında ordu göndererek kontrolü altına aldı. Ukrayna’da Rusların çoğunlukta olduğu Kırım adasındaki ayrılıkçılara askeri destek verdi ve onu Rusya’nın bir parçası yaptı. Rusya, Beyaz Rusya ve Kafkasya’ya da müdahale etti ve Asya ülkelerinde etkisini artırıyor. Çin’in aşağı yukarı 2014’ten beri yeni bir sosyal-emperyalist ülke olarak ortaya çıkmasıyla birlikte, Rusya ve Çin siyasi müttefikler haline geldi. Rusya’nın CSTO’su (Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü –ÇN) ve BRICS’in (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti –ÇN) Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika ile birleşmesiyle güçlenen Şanghay İşbirliği Örgütü’nü (ŞİÖ) kurdular.

Ukrayna emperyalistler için jeostratejik olarak önemli

Ukrayna coğrafi olarak stratejik bir konumdadır ve ABD ile Rusya’nın emperyalist çıkarlarına hizmet edebilir. Bu nedenle bir yanda ABD-AB ve NATO, diğer yanda Çin’in desteklediği, Rusya ülke üzerinde kontrol kurmaya çalışıyor. ABD-NATO, Ukrayna’nın doğu bölgesindeki Rus isyancıları bastırması için kışkırttı ve yardım etti. ABD uzun süredir Ukrayna’ya para ve silah yardımı yapıyordu. Ukrayna’yı NATO’ya katmaya çalışıyordu. ABD’nin ve Ukrayna’nın çıkarları, ülkenin yönetici sınıflarını ABD’nin uşağı haline getirdi.

Rusya etki alanlarını sürdürmeye çalışıyordu ve ittifaklarıyla birlikte oldukça saldırganlaştı. Ukrayna’nın doğu bölgesinde bağımsızlık için hükümete karşı savaşan Rus isyancılara yardım etti. 2014 yılında Beyaz Rusya’nın Minsk kentinde Rusya ile Ukrayna arasında ateşkes anlaşması imzalanmıştı. Belarus, Rusya’ya yakındı ve onun emperyalist çıkarları için kullanılıyordu. Ancak Ukrayna, ABD’nin kışkırtmasıyla bu bölgelere bir kez daha saldırdı. Fransa ve Almanya araya girerek Rusya, Fransa, Almanya ve Ukrayna arasında Minsk-2 anlaşmasını yaptı. Anlaşma, Donetsk ve Luhansk’a özel statü ve kendi kendini yönetme hakkı verdi.

Emperyalistler arası çekişme yeni seviyelere ulaştıkça ve ittifaklar yeni biçimler aldıkça, ABD Ukrayna’nın NATO’ya katılması konusunda çok istekli hale geldi ve Ukrayna da buna heveslendi. ABD, aslında, dünya üzerindeki azalan hegemonyasını ayakta tutmaya çalışıyor. Rusya ve Çin’in yükselen ittifakından endişe duyuyor ve yeni ittifaklar yapıyor. Diğer emperyalist ülkeleri hileyle kontrol etmeye çalışıyor. Çabalarının bir parçası olarak, Rusya’yı gerginleştiren birçok yönden Ukrayna’ya yardımcı oldu. Bu şekilde ABD, Ukrayna’yı stratejik bir bakış açısıyla NATO’ya katılarak rakiplerine karşı koymak için sürekli çaba sarf ederek savaşın kışkırtılmasında önemli bir rol oynadı.

Emperyalistler arası çekişme sonucu planlı bir savaş

Hem ABD hem de Rusya ve diğer emperyalist ülkeler savaşın başlayacağını biliyorlardı. ABD ittifak ortaklarını toplamak ve Ukrayna’ya silah sağlamakla meşgulken, Rusya Ukrayna sınırlarına ordular yerleştiriyor ve müttefiklerinden destek alıyordu.

Rusya, Ukrayna’ya en insanlık dışı yıkıcı saldırıları yaptı ve yapıyor. Önce başkent Kiev’i hedef aldı. Evler hasar gördü. Bütün şehir kısa sürede harabeye döndü. İnsanlar hayatlarını kaybetmemek için evlerinden kaçmak zorunda kaldı. Birçok insan hısım akrabasını kaybetti. Çocuklar yetim kaldı. Ebeveynler çocuksuz kaldı. Birçoğu eşlerini kaybetti. İnsanların hayatı kökten paramparça oldu. Başta Avrupa ve ABD olmak üzere savaş karşıtı gösterilerin artmasına neden olan yıkımın fotoğraflarını tüm dünya gördü.

Rusya daha sonra Mariupol şehrini ele geçirmeye başladı. Mariupol da aynı şekilde saldırıya uğradı. Zelensky, Mariupol’u ayakta tutmaya çalıştıklarını söylüyordu ama nihayetinde Rusya, en son saldırdığı Çelik fabrikasını ele geçirdi ve bununla Mariupol da Rusya’nın kontrolüne geçti.

Rusya, bu süreç boyunca, bunun Ukrayna’da rejim değişikliği için değil, sadece belirli bölgelerin kontrolü için olduğunu savundu.

Bu saldırılarda dünya binlerce insanın ve aynı zamanda askerin kaybına tanık oldu. Ukrayna’da yaşayan 44 milyon insanın dörtte biri evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ukrayna’nın üç buçuk milyona yakın insanı mülteci listesine eklendi. 60 yüz binin üzerinde insan evsiz kaldı. Yüzlerce aile su, yiyecek ve ilaçtan yoksun. Savaşın ilk ekonomik etkisi petrol fiyatlarındaki yükselişte görüldü. Ham petrol fiyatları savaşın başlamasından birkaç gün sonra varil başına 110 dolara yükseldi. Bunun dışında en çok Ukrayna’dan ithal edilen Ayçiçek yağı, Buğday, Alüminyum ve diğer metallerin fiyatları da yükseldi. Başta petrol fiyatlarındaki artış, tüm dünyada günlük tüm emtia fiyatlarına yansıdı. Fiyatlar insanların satın alma kapasitesini aştı. Birçok ülkede enflasyonda artış var. Hindistan da bu durumdan etkilendi.

Emperyalistler sadece kimin başarılı olacağı konusunda gergin

ABD, Rusya, Ukrayna ve diğer ülkelerin başkanları sadece savaştaki başarılarından endişeli. Putin, sadece ‘Özel Askeri Operasyonlar’ yaptığını ve rejimde bir değişikliğe değil, sadece Ukrayna’nın doğusundaki Rus nüfusun yaşadığı bölgelerin kontrolüne ihtiyacı olduğunu açıkladı. ABD, Rusya’yı Ukrayna’nın kendisiyle savaşmasına yardım edeceği konusunda uyardı. Zelensky medyada sürekli canlı yayında. Şu veya bu sayıda Rus askerini ortadan kaldırdıklarını ve kaybeden tarafta olmadıklarını söylüyor. Halkın hayatı giderek daha acıklı hale gelirken, emperyalistler ya da Ukrayna, artan evsizler ve mülteciler hakkında tek kelime etmedi.

ABD hemen Rusya’ya yaptırım uyguladı. Analistler, yaptırımların Rusya’yı etkilese de etkilemese de ekonomisi düşüşte olan ABD’yi etkileyeceğini söylüyor. Rusya’nın 2016-2020 yılları arasındaki dünya ham petrol ihracatındaki payı yüzde 50’dir ve ekonomisi bu ihracata bağımlıdır.

Yaptırımlar Rusya dışında birçok ülkeyi etkiliyor. Almanya, Hollanda, Bulgaristan ve Macaristan gibi Avrupa ülkeleri, enerji için büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı olduklarından, Rus petrol ve gazına karşı daha sert yaptırımlara hazır değiller. Almanya, kömürünün yüzde 34’ünü ve ham petrolünün yüzde 32’sini Rusya’dan ithal ediyor. Yani emperyalistlerin rekabetlerinin bir parçası olarak uyguladıkları yaptırımlar tüm dünya halklarını ciddi şekilde etkiliyor.

Bu süreçte Tayvan konusu gündeme geldi ya da “ortaya çıkarıldı”. Bu sorun vardı ve emperyalistler arası çekişmenin bir parçası haline geldi. Çin, Tayvan’ı bir parçası olarak görürken, Çin’e göre ABD her zaman Tayvan’a ana muharebe tankları ve ana savaş gemileri gibi değil, mayınlar, gemi karşıtı seyir füzeleri ve hava savunma sistemleri gibi küçük, ucuz ama sofistike silah ve teçhizatla asimetrik savaş geliştirmesi için baskı yapıyor.

Hindistan zor durumda

Savaş başladığında Hindistan zor bir duruma düştü. ABD’ye yakın bir ülke olarak Rus işgaline karşı çıkması gerekiyordu. Ama Rusya ile de silah anlaşmaları var. Ayrıca AUKUS’un* kurulması, ABD’nin Hindistan’ı ikinci planda tutan dünya hegemonyasını sürdürmek için başka düzenlemeler yaptığını kanıtladı. Hindistan, BRICS’te Çin ve Rusya ile birlikte olmasına rağmen, ABD ile olan bağlarını ve koşullarını koparamaz.

Yine de Hindistan, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı Birleşmiş Milletler kararında iki kez çekimser kaldı. Joe Biden, Hindistan’ın bu konuda bir “istisna” olduğu konusunda uyarıda bulundu. Başbakan Modi, Hindistan’ın tutumunun “Rusya ve Ukrayna ile bağlantılara” dayandığını söyledi.

Bunun dışında Hindistan, Ukrayna’da okuyan Tıp öğrencilerini eve götürme sorunuyla uğraşmak zorunda kaldı.

Çin’in rolü

Kış olimpiyatlarının sonlarına doğru hem Rusya hem de Çin, Çin-Rus ilişkilerinde ‘sınır yoktur’ açıklamasıyla ortaya çıktı. Çin, Rusya’yı Ukrayna’ya sürekli olarak savaş açmaya “kışkırtmakla” ABD’yi suçluyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wen-bin geçtiğimiz günlerde “Çin ve Rusya iki büyük ülke. ABD’nin onları kontrol altına alma ve bastırma girişimi başarılı olmayacak. ABD, Ukrayna krizindeki sorumlulukları üzerinde düşünmeli, hayali düşmanlar yaratma, diğer ülkelerin siyasi ve güvenlik kaygılarını görmezden gelme ve blok çatışmasını harekete geçirme uygulamasını gözden geçirmeli ve düzeltmelidir” dedi.

Çin Dışişleri Bakanı, Çin’in “küresel çok kutupluluğu geliştirme ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesi” çabalarına devam edeceğini söyledi.

ABD savunma bütçesini artırıyor

Dünyanın bir numaralı düşmanı olan ABD’ye gelince, son Rus işgalinden önce bile Pentagon’un 2023 mali yılı için bütçe tahminleri 770 milyar dolara yükselmişti. Gerçek rakamın 800 milyar dolara kadar çıktığı tahmin ediliyor. Beyaz Saray, Kongre’den 2023’te Pentagon için 773 milyar dolar da dahil olmak üzere 813 milyar dolarlık bir ulusal savunma bütçesi talep etti, bu da 2022’ye göre yüzde dört artış demek. Teklifinde Çin’in “yükselen meydan okuması” ve devam eden “Rus saldırganlığı”ndan bahsetti.

ABD medyasına göre bütçe, Avrupa Caydırma Girişimi** için 6,9 milyar dolar ve Hint-Pasifik bölgesindeki ABD askeri varlığını genişletmek için 1,8 milyar dolar içeriyor. Ve Ukrayna’nın Rusya ile savaşması için 682 milyon dolar daha var. Bütçe teklifinde ayrıca İran ve Kuzey Kore’nin oluşturduğu “sürekli tehditler”den de bahsedildi. Çin’in 2022’deki savunma bütçesi yaklaşık 230 milyar dolar. ABD askeri bütçesi Çin’in neredeyse dört katı.

Pentagon ayrıca, Pentagon’un caydırıcılığı sürdürmek ve güçlendirmek için acilen harekete geçeceğini ve Çin’in en önemli stratejik rakip olduğunu belirten gizli 2022 Ulusal Savunma Stratejisini Kongre’ye iletti. Pentagon, Rusya’nın Ukrayna’daki özel operasyonunun arka planında ABD’ye “akut bir tehdit” sahneye koyduğuna inanıyor.

Son olarak,

‘Soğuk savaş’ emperyalistler arası rekabetle ortaya çıkmış bir kelimedir. Şimdi devam eden savaş, ultramodern silahların kullanıldığı bir savaştır. Mevcut savaşta nükleer silahların kullanımı tartışılmaktadır. Nükleer silah yapmakla her zaman İran, Irak veya Suriye’yi suçlayan ABD’nin 30 ülkede 336 biyo-laboratuvarı mevcut.

Rusya büyük ölçüde silah üretiyor. Ancak özellikle Avrupa’daki ABD füze savunma sistemleri konusunda endişeleri mevcut. Çin’in Afrika’da bir askeri üssü ve Rusya’nın eski Sovyetler Birliği toprakları dışında iki üssü var.

Bu arka planda, mevcut savaşın 3. Dünya Savaşı’na yol açacağı genel bir fikirdir. Dünya proletaryası, daha önceki iki Dünya Savaşından alınan dersler ve Rusya’daki Ekim Sosyalist Devrimi ve Çin’deki Yeni Demokratik Devrim deneyimiyle yola çıkma görevleri konusunda net olmalıdır.

 

* AUKUS, 15 Eylül 2021 tarihinde Avustralya, İngiltere ve ABD tarafından ilan edilen üçlü bir güvenlik paktıdır (ÇN)

** 2017’den önce Avrupa Reasürans Girişimi olarak bilinen Avrupa Caydırma Girişimi, Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından ilhak edilmesinden yaklaşık üç ay sonra, Haziran 2014’te Beyaz Saray tarafından ABD’nin Avrupa’daki varlığını artırmak için başlattığı bir programdır. (ÇN)

Englısh: https://www.tkpml.com/war-stops-only-if-imperialism-is-rooted-out/?swcfpc=1