TKP-ML Avrupa Komitesi: MARAŞ KATLİAMI’NIN HESABI SORULACAKTIR!

MARAŞ KATLİAMI’NIN HESABI SORULACAKTIR!

1978 yılının 19-24 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen Maraş Katliamı üzerinden tam 42 yıl geçmesine rağmen unutulmadı/unutulmayacak.

Saldırı sonucu yüzlerce kişi katledildi; evler, işyerleri, partiler, demokratik kuruluşlar ve dernekler yakılıp yıkıldı. Yüzlerce kişi yaralandı; insanlar evlerinden, barklarından göçe zorlandı.

TC’nin tarihi böylesi saldırı, katliam ve soykırımlarla doludur. Maraş saldırısı ve katliamı tam da devletin bu yapısının bir sonucudur. Katliam, Türkiye’de faşizmin resmi ve sivil güçlerinin saldırılarının doruğa çıktığı ve buna karşı, devrimci-demokrat kesimlerin de aktif bir direniş ve mücadele içerisine girdikleri dönemde bir yapıldı. Amaç, devrimci yapılarca göğüslenen, püskürtülen ve karşı-devrim güçlerine karşı verilen onurlu mücadeleyi etkisiz hale getirmekti.

Bu saldırının özgün bir nedeni daha vardır: ABD’nin başını çektiği emperyalizmin uluslararası alanda neo-liberalizm politikaları dayatması sonucu, pazar durumunda olan bağımlı ülkelerde bu modelin uygulanması için devrimci hareketlerin bastırılmasına ve kısmi istikrarın sağlanmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu durum -başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere- darbelerle sağlanmıştır. Nitekim, Maraş Katliamı sonrası, Türkiye’de de kanlı 12 Eylül Darbesi yapılmış ve emperyalizmin ve de komprador burjuvazinin çıkarları doğrultusunda neo-liberalizm denilen yeni bir ekonomi-politik sürece girilmiştir.

Maraş Katliamı bunun sonucudur. Böylece ülkenin birçok yerinde verilen mücadele, devletin tüm kurumlarıyla azgın saldırısına maruz kalırken Maraş’ta Alevi, Kürt ve devrimci kesimler hedef alınmıştır.

Katliamı Organize Eden Kontrgerilladır!

12 Eylül öncesi devletin sömürü, baskı ve saldırıları üst boyutlara tırmandırıldı. Ülkenin birçok ilinde devrimci ve demokratlara yönelik resmi ve sivil faşistler tarafından saldırılar yapıldı. Maraş da bu saldırıların yapıldığı illerden biriydi. 19 Aralık 1978 tarihinde saat 21.00’de ırkçı “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı filmin oynatıldığı Çiçek Sineması’nda bomba patlatıldı. Bu patlama önceden planlanmış ve CIA’nın güdümündeki kontrgerilla ve MHP güçlerince gerçekleştirilmişti. Patlama ile karşı devrimci güçler, devrimcilerin ve Alevilerin olduğu semtlere saldırdılar. Bunun sonucu CHP, TÖB-DER binalarına, derneklere, Alevilerin yaşadıkları semtlere yöneldiler. Evler, işyerleri ve tüm mekanlar hedef alındı. Saldırıların başladığı an şehirdeki polisler geri çekildi ve meydan tümden faşist saldırganlara bırakıldı. Saldırının ilk gününde iki öğretmen katledildi. Faşistlerin sayısı giderek artırıldı ve saldırılar daha acımasız boyutlara tırmandırıldı. Öyle ki, Maraş dışından gelen faşistler de saldırılara katılmıştır.

Devlet ve güdümündeki kontrgerilla ile MHP tarafından örgütlenen bu katliam, bu güçler tarafından sevk ve idare edilmiş, onların denetiminde gerçekleştirilmiştir. Daha açık bir ifadeyle; Maraş Katliamı bizzat devlet tarafından yapılmıştır. Faşist ve gerici mihraklar, katliama gerici kitleleri seferber ederken şoven sloganlar ve dini dürtüleri de körüklemişlerdir.

19 Aralık’ta başlayan saldırılar 24 Aralık’ta sona ermiştir. Resmi rakamlara göre öldürülen kişi sayısı 111’dir. Oysa gerçek rakam 500 civarındadır. 210 ev yakılmış, yıkılmıştır; 70 işyeri de tahrip edilmiştir.

Maraş ve Tüm Katliamların Hesabı Sorulacaktır!

25 Aralık 1978 gecesi MGK toplanmış ve Maraş’la birlikte 13 ilde daha sıkıyönetim ilan edilmiştir. Böylece Maraş Katliamı ve sıkıyönetim ile 12 Eylül Cuntası için bir adım atılmıştır. Türk hakim sınıfları ve bağımlı oldukları ABD emperyalizminin plan ve tasarısına göre, kısa bir dönem sonra yapılacak darbe ile hem devrimci mücadele hem de kitlelerin düzene karşı oluşan hoşnutsuzluğu bastırılacak ve neo-liberalizm dönemine girilecektir. Dolayısıyla denilebilir ki; Maraş Katliamı, Türk hakim sınıflarının devleti ile ABD emperyalizminin güdümünde yapılmıştır. Katliamın üzerinden 42 yıl geçmiştir ve hesabı mutlaka sorulacaktır.

Sistem ve uluslararası kapitalizmin üzerinde inşa olduğu yapının temelleri giderek sarsılmaktadır. Krizlerinin üstesinden gelememektedirler; sınıf çelişkileri, siyasi sorunlar giderek daha katmerli boyutlara tırmanmaktadır. Hem ülkemizdeki hem de dünya çapındaki durum çok daha keskin ve çetrefilli bir dönemece girileceğinin işaretlerini taşıyor.

Bu durum, bir yandan ezen ve sömürenlere karşı mücadelenin koşullarını da olgunlaştırıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu durum açıktır. Mücadele daha üst boyutlara tırmanacak, daha keskin bir hatta yer alınacak ve de tüm katliamların hesabı sorulacaktır. Bundan hiç kimse kuşku duymamalıdır!

TKP-ML Avrupa Komitesi

20.12.2020