
Filistin Ve Lübnan Halk Direnişlerinin Yanındayız,
Siyonist İsrail Döktüğü Kanda Boğulacaktır!
Emperyalizm tüm vahşeti ile yeniden tarih sahnesine dönüyor. Birinci ve ikinci paylaşım savaşlarıyla kan gölüne çevirdiği dünyamızı yeniden yaşanılmaz kılmaya çalışıyor. Faşizm, siyonizm, dikta ve tüm gerici kollarıyla tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da giderek daha fazla kan döküyor, soykırım gerçekleştiriyor.
“Aksa Tufanı” olarak adlandırılan ve Filistin’in İsrail zulmüne karşı, tüm güçleri ile gerçekleştirdikleri eylemden bu yana bir yıl geçti. Bu eylem, 75 yıldır kan döken İsrail’in tüm prestijini yerle bir etmiştir. Ezilenlerin yaratıcılığını ortaya koyan bir eylem olması itibariyle, önemli bir deneyim olarak tarih sahnesinde yerini almıştı. Prestiji sarsılan eli kanlı siyonist İsrail devleti, geçen zaman içinde Gazze’de büyük bir soykırıma imza atmıştır. Ezilenlerin belleğinden kolay kolay silinmeyecek bu soykırım Gazze’yi aşarak Lübnan’da devam ettirilmektedir. Mevcut durumda bölgenin haydutu, siyonist İsrail’in hedefi; Gazze’yi yeryüzünden silmek, Lübnan’ın güneyini ise işgal etmektir. Bu, aynı zamanda dünya halklarının bir numaralı düşmanı ABD ve İngiliz emperyalizminin amacını göstermektedir. Siyonist devlet, Litani nehri ve Golan tepeleri ile birlikte tatlı su kaynaklarını denetimi altına almak; Filistin, Lübnan ve sonrasında Suriye topraklarını adım adım işgal etme hedefindedir.
Gelinen aşamada 42 binden fazla insan Gazze ve Lübnan’da katledildi. Direnişin önderlerinden Hasan Nasrallah ve Hizbullah’ın önemli direniş komutanları, siyonist İsrail’in sivil gözetmeksizin yapılan saldırıları sonucu katledildiler. Hasan Nasrallah, bir dönem İsrail’i yenilgiye uğratan tek güç olan Hizbullah’ın, lideri ve direnişin sembolü durumundaydı.
Yaşanan bu soykırımlar ve yapılan suikastler, işlenebilecek tüm savaş suçları eşliğinde gerçekleştirilmektedir. Siviller hedeflenerek büyük miktarda bombardımanlar yapılmaktadır. Kullanılması yasak olan fosfor bombaları kullanılmakta, Lübnan’ın güneyi insansızlaştırılmak istenmektedir. Ezilen halka karşı işlenen bu suçları ile, siyonist İsrail devleti elbette yalnız değildir. ABD ve İngiliz emperyalizmi ile bölgedeki taşeronları olan Türk, Suudi, Katar, Ürdün, Mısır devletleri, soykırımın suç ortakları olarak tarihe geçtiler.
Ezilen dünya halkları, özelde Ortadoğu’nun çilekeş halkı bu soykırımları asla unutmayacaktır. Siyonist İsrail devleti, her geçen gün kendisine olan nefreti büyütmektedir. ABD, İngiliz, Fransız, Alman emperyalistleri İsrail siyonizmini desteklerken, dünyanın ezilen halklarının yüreği Gazze’de, Beyrut’ta atmaktadır.
Dünyanın baş haydutu ABD, İsrail vasıtasıyla Akdeniz’in doğu kıyısına tümden sahip olmak ve Kızıl denizi adeta kendi “denizi” haline getirmek istemekte, bu amaçla askeri yığınaklarını yoğunlaştırmaktadır. Yaşanan soykırım devam ettirilerek bölgesel bir savaşın kapısı aralanmıştır. Yaşananlar aynı zamanda NATO’nun, Rus ve Çin emperyalizmine karşı, Ortadoğu’ya yönelik bir hamlesidir.
Bir yandan Filistin ve Lübnan’da, diğer yandan ise Kürdistan dağlarında aynı zihniyetin işgali sürdürülmektedir. İlkini siyonist İsrail, ikincisini ise faşist TC devleti yürütmektedir. Her iki yakada, dağlardan ve kentlerden, emperyalizmin farklı kolları olan faşizme ve siyonizme karşı ezilenlerin savaşı sürmektedir. Bu anlamda emperyalizm girdiği her alanda, kendi karşıtı olarak halkların direnişini doğurmaktadır.
Ortadoğu halklarının kurtuluşunu, bir diğer emperyalist ve işbirlikçi güçlerden beklemek, soykırımların devamını dilemek demektir. Ne Rus-Çin bloğu, ne de ABD-İngiltere ve AB’li emperyalist güçler ezilen halklara çare olabilir. Yaşanan soykırımın tek çaresi halkların birliği, direnişlerin sürdürülmesi ve enternasyonal dayanışmadır.
40 binden fazla kayba rağmen Filistin direniş güçleri; yüzlerce sivilin katledilmesine, önderlik kademesindeki önemli kayıplara rağmen Lübnan ve direniş güçleri geri adım atmamaktadırlar. Bu direniş ezilen bölge halklarının karşı koyuşu olarak okunmalıdır. Gazze’nin yıkıntıları arasından, Lübnan’ın yer altında mevzilenen direnişçilerinden, Kürdistan dağlarının doruklarından halkların kurtuluş umudu filizlenip boy vermektedir. Bu umut, faşizm ve siyonizmi döktükleri kanda boğacaktır.
Filistin ve Lübnan’da sürdürülen direnişi selamlıyor, enternasyonal alanda tüm devrimci-demokratik ve yurtsever kurum, kuruluş ve güçleri, Ortadoğu halklarının yükselttiği direnişe omuz vermeye çağırıyoruz. Gün, tüm gücümüzle mücadeleyi yükseltme günüdür. Kürdistan, Lübnan ve Filistin’de yürütülen mücadele ile enternasyonal dayanışmayı güçlendirme günüdür. Bu anlamda, mevcut durumdan daha ileride sınıfı, halkı ve ezilen tüm kesimleri devrim mücadelesinde örgütlemenin ve eylemsellikleri yükseltmenin zamanıdır. Nasıl ki tarihte emperyalizme karşı zafer kazanıldıysa; bugün de emperyalizme, faşizme, feodalizme, ataerkiye, şovenizme ve her türden gericiliğe karşı savaşarak yeni zaferler kazanacağız.
Yaşasın Filistin ve Lübnan halklarının direnişi!
Siyonizmi döktüğü kanda boğacağız!
Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!
TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi
02.07.2024