Afganistan Komünist (Maoist) Partisi: Hoş geldin 1 Mayıs, Uluslararası İşçi Bayramı!

Hoş geldin 1 Mayıs, Uluslararası İşçi Bayramı! Emperyalizme ve Taliban’ın gerici rejimine ölüm!

1 Mayıs uluslararası işçi günüdür, devrimci komünistlerin davalarına olan bağlılıklarını yenileme, sömürü ve baskıdan arındırılmış bir dünya için mücadele etme günüdür 1 Mayıs. 1889’da İkinci Enternasyonal’in Birinci Kongresi’nde kabul edilen Uluslararası İşçi Günü, o zamandan beri, dünya komünistleri komünist dava uğruna mücadele etme yeminlerini her yıl yenilemektedirler. Uluslararası komünist hareket işçi sınıfının öncüleri olarak yüzyılı aşkın bir süredir muazzam fedakarlıklar yapmış ve büyük zaferler ve yenilgiler yaşamıştır.

Bu yıl 1 Mayıs işçi sınıfının ve dünya halklarının koronavirüs salgınının dehşetinden ve katliamlarından henüz tam olarak kurtulamadığı; emperyalist sistemin Ukrayna’da yıkıcı ve saldırgan bir savaş yürüterek dünya halklarına dehşet ve diğer savaşları dayattığı, milyonlarca Ukraynalıyı yoksulluğa, sefalete, yerinden edilmeye ve ölüme sürüklediği ve bu ülkeyi yok ettiği bir zamanda geliyor.  Kapitalizm-emperyalizmin dünyada işlediği suçlar, felaketler ve katliamların yükü, her şeyden önce işçi sınıfı ve emekçilere fatura edilmekte ve onların üzerinde sömürü ve zulmünü büyük ölçüde artırmaktadır.

Ukrayna çatışması, dünyanın en büyük emperyalist devletleri arasındaki çatışmayı daha da şiddetlendirdi, nükleer savaş riskini artırdı ve dünyanın diğer bölgelerinde savaş ve güvensizliği yaydı. Emperyalist ülkeler arasındaki çatışmayı ve genel olarak kapitalizmin krizini derinleştirmenin yanı sıra, emperyalist ülkeler ile dünyanın ezilen ulusları arasındaki çatışma yoğunlaşmış ve dünyanın emperyalist ve kapitalist ülkelerinde kapitalist hükümetler ve egemen sınıflarla işçi ve emekçilerin mücadelesini yoğunlaştırmıştır. Emperyalistlerin bu büyüyen krizden kurtulma mücadelesi dünyada daha fazla çatışmaya yol açacaktır. Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve kadın düşmanlığı başta Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünyada yoğunlaşmış ve aşırı sağ akımların yükselişine neden olmuştur. Nükleer savaş tehlikesi, çevre krizi ve saldırgan emperyalist savaşlar, insanın hayatta kalmasını her zamankinden daha fazla tehlikeye attı.

Afganistan, Suriye, Yemen ve Somali gibi savaşın parçaladığı ülkeler hala gerici savaşın, güvensizliğin, yoksulluğun, açlığın ve yerinden edilmenin eşiğinde mücadele ediyor.

Asya, Afrika ve Latin Amerika’nın işgal altındaki ülkeleri başta olmak üzere dünya genelinde yüz milyonlarca insan yoksulluk, açlık ve kronik hastalıklar içinde yaşıyor.

Taliban’ın ülke üzerindeki gerici hakimiyeti ile Afganistan’daki işçiler ve tüm çalışkanlar yeni bir karanlık ve baskı dönemi yaşıyorlar.

Afganistan’da yerinden edilme, yoksulluk, açlık ve işsizlik artıyor ve insanlar acı çekiyor. Ülke nüfusunun yarısından fazlası hayır kurumları ve dilencilik yardımı ile sokaklarda hayatta kalmaya çalışıyor. Aileler hayatta kalabilmek için çocuklarını ve organlarını satmak zorunda kalıyor, birçoğu da ülkeyi terk etmeyi düşünüyor. Taliban’ın seyyar satıcıları gasp ve şantajları, esnaflar ve devlet dairelerindeki, -özellikle de Pasaport Müdürlüğü’ndeki- rüşvetler, emekçilerin yoksulluğunu ve yoksunluğunu önemli ölçüde artırdı ve alanı o kadar daralttı ki, sadece ülkeden kaçmayı düşünüyorlar.

Başta İran, Türkiye ve Pakistan olmak üzere yabancı ülkelerde yaşayan ülke işçileri ve yerinden edilmiş insanlar, çok perişan bir durumda olup sürekli hakarete uğramakta, aşağılanmakta ve taciz edilmektedir.

Taliban köktendincilerinin Afganistan üzerindeki baskısı ve egemenliği ülkeyi terör yuvasına dönüştürdü. Genç nesil ülkeden kaçıyor ve gelecekleri için hiçbir umut ya da istek görmüyor. Kadınlar kamu ve özel makamlardan kapsamlı ve kolektif olarak kovuldu, Taliban kadınları temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakan yasalar çıkardı ve Taliban yönetimi altındaki yoksulluğun ve yaygın toplumsal işsizliğin yükü ilk önce kadınların üzerine yüklendi. Genç kızların ve kadınların gizemli ve şüpheli cinayetleri arttı ve zorla evlilikler ve kız çocuklarının satışları yıllardır artmaktadır.

Taliban’ın Afganistan’daki egemenliği şu anda psikolojik ve sosyal güvensizliğin, yoksulluğun ve işsizliğin, savaşın ve ülke halkının yerinden edilmesinin ana nedenidir, ancak Taliban Afganistan’da güvenliği sağladığını iddia ediyor. Ancak geçtiğimiz hafta yüzlerce çocuk ve okul öğrencisi ve masum insan okullarda ve camilerde katledildi. Afganistan’da etnik ve dini bir grup olarak Hazaralar ve Şiiler IŞİD güçleri ve diğer İslami köktencilerin hedefi oluyor. Gerçek şu ki, Taliban Afganistan’ı asla güvence altına alamayacak. Afganistan halkı, işçiler, kadınlar ve gençler bu gruptan nefret ediyor. Afganistan her geçen gün daha fazla gerilemeye, daha fazla yıkıma ve daha gerici bir iç savaşa doğru ilerliyor. Taliban siyasi olarak yetersiz ve ideolojik olarak yenilgiye uğradı. Taliban’a duyulan derin nefret, toplumun tüm kesimlerini etkisi altına almış ve onları bu boğucu durumdan bir çıkış yolu bulmaya zorlamıştır.

Geçmişte olduğu gibi bugün de İslami gericiliğin yönetimi, Afganistan toplumu ve halkı için yıkım ve gerilemeden başka bir şeyle sonuçlanmamıştır. Öte yandan, işgalci emperyalizmin ABD ve Batılı müttefiklerinin feci yenilgisi ve Afganistan’daki diktatörlük rejimlerinin düşüşü, Afganistan’daki emperyalist ve liberal planların yenilgisi anlamına geliyordu. Yirmi yıldır, emperyalist işgalin, ezilen ulusların tutsaklığından ve köleleştirilmesinden başka bir şeyle sonuçlanmadığı açıkça ortaya çıktı.

Afganistan’daki emperyalist işgalcilerin yenilgiye uğratıldığı ve cihatçı-Talabani İslamcı gericilerin rezil ve kötü şöhretli oldukları doğrudur. Fakat bu kendi başına kitlelerin emperyalizmin ve gericiliğin pençesinden ve esaretinden kurtuluşuna yol açmaz. Afganistan’daki kitlelerin silahlı direnişi hala emperyalizme bağlı gerici sınıfların elindedir ve yeni bir demokrasi ve sosyalizmin kurulması için gerçek bir devrimci mücadelenin yolu henüz açılmamıştır. Bunu başarmak için devrimci mücadelenin yazılı plana ve pratiğe ek olarak devrimci cesaret, ciddi çaba ve azim de gereklidir.

Komünistler, sınıf mücadelelerinin araçlarını ciddi bir şekilde hazırlamalı, komünist partiyi nicel ve nitel bir biçimde güçlendirmeli ve halkı devrim için birleştirmelidir, bu arada, siyasal bilgiyi ve komünist devrimin doğru politikasını teşvik etmek için çalışmak gerekir.

Afganistan’ın ve dünyanın tutsak ulusları ve halkları birleştirebilecek, kitlelerin mücadelelerini açık bir plan doğrultusunda yükseltebilecek, yeni bir dünya yaratabilecek ve eski kapitalist sınıf sisteminin yıkılmasına önderlik edebilecek tek şey komünist düşünce ve bilimdir.

Sınıf mücadelesi, işçi sınıfı ve toplumun diğer emekçi sınıfları, komünizm bilimi ve Komünist Partisi olmadan sona ermeyecektir, çünkü Komünist parti önderliğinde silahlı mücadele olmadan mücadeleyi ilerletmek ve başarılı bir devrim gerçekleştirmek ve gerici sınıfları devirmek imkansızdır. Bu nedenle Marksist-Leninizm-Maoizm temelinde proleter partiyi güçlendirmek gerekir. Halk savaşı hazırlıklarını ilkesel olarak sona erdirmek için, Halk Savaşı’nın başlatılması ve kitlesel bir ordunun yaratılmasıyla, gericileri ve emperyalizmi devirmek için Afgan emekçilerinin geniş ittifakı ve yeni bir demokratik devrimin zaferi ve sosyalizme doğru ilerlemek mümkündür.

Yaşasın 1 Mayıs Dünya İşçi Bayramı!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Emperyalizme ve İslami Gericiliğe Ölüm!

 

Afganistan Komünist (Maoist) Parti

Mayıs 2022, 99 Mayıs (9029)

Farsi: https://www.tkpml.com/اطلاعیه-حزب-کمونیست-مائوئیست-افغانست/?swcfpc=1