Bir gazeteci Prashant Bose (Kishanda) yoldaşla röportaj gerçekleştirdi

Bir gazeteci Prashant Bose (Kishanda) yoldaşla röportaj gerçekleştirdi

Açıklama: Yayınladığımız bu röportaj People’s March dergisinin Haziran 2022 sayısında yayınlandı.

HKP (Maoist) Merkez Komitesi ve Polit Bürosu üyesi Prashant Bose yoldaş, Kasım 2021’de hayat arkadaşı ve MK üyesi Yoldaş Sheela Marandi (Sheeladi) ile birlikte tutuklandı. Tutuklanmasından birkaç ay önce, bir gazeteci olan Anand Dutta, -röportajcı tarafından yazıldığı gibi-, kendisiyle internet üzerinden yapılan bir röportaj yaptı. Samyam Srivastav tarafından düzenlenen röportaj, 14 Aralık günü saat 15.00’te TV9 Bharatvarsh web portalında yayınlandı. Burada Hintçe verilen röportajın bir çevirisini yayınlıyoruz.

Soru – İçişleri Bakanlığı sizi görüşmelere davet ederse hazır mısınız? Azad ve Padma’nın çatışmaları (katledilmeleri kastediliyor çn.) gibi olayları unutmaya hazır mısınız?

Cevap – Size şunu söylemek isterim ki, görüşmelere gitmek yere, zamana ve somut duruma bağlıdır. Bazen devrimci mücadeleye yarar sağlarsa görüşmelere gidebiliriz. Değilse görüşmelere gitmemek doğru olacaktır. Merkez Komitemiz, tarihin deneyimini, daha önceki deneyimlerimizi, bugünkü somut durumu, devrimci hareketle ilgili genel durumu ve benzeri diğer konuları inceledikten sonra doğru politikayı benimsemiştir.

  1. Yeşil Av Operasyonu’nun durdurulması gerekiyor. Paramiliter güçler geri çekilmelidir. Hükümetin halka yönelik saldırısı durursa, halkın karşı şiddeti de duracaktır. Birçok aydın ayrıca, hükümet saldırısı yoksa, halkın karşı saldırıya geçmesine gerek olmadığını belirtti.
  2. Partimiz üzerindeki yasak kaldırılmalıdır. Tüm kitle örgütlerimizin yasağı kaldırılmalıdır. Bize halkı harekete geçirmemiz için demokratik fırsat verilmelidir. Demokratik bir şekilde çalışacak bir atmosfer varsa, o zaman görüşmelere gidebiliriz.

2004 yılında Andhra Pradeş hükümetiyle görüşmelere katılan Riyaz yoldaş yakalandı, işkence gördü ve öldürüldü. Görüşmelere katılan diğer yoldaşlar hedef alındı ve saldırıya uğradı. Onları öldürme girişimleri oldu. Daha sonra, görüşme sürecinin yolunu kolaylaştırmaya çalışan Azad yoldaş öldürüldü. Hükümete güvenip illegal yoldaşları gönderemeyiz.

Bu nedenle, eğer hükümet önder yoldaşlarımızı hapisten serbest bırakırsa, onlar doğrudan partiyi temsil edeceklerdir.

Bunun dışında, Chhattisgarh’daki sivil toplumdan çok az gazeteci ve kişi barış görüşmelerine gitmek için seslerini yükseltiyor. Dandakaranya Özel Bölge Komitesi bu konuda 12 Mart 2021 tarihinde bir basın açıklaması yayınladı. Bildiride, “Eğer sivil toplum barış için gerçekten samimiyse, merkezi ve eyalet hükümetlerinin karşı-devrimci ‘SAMADHAN’ saldırısına derhal son verilmesini talep etsin; Maad da dahil olmak üzere tüm Bastar Tümeninde polis, Paramiliter ve Askeri güçlerin yoğun bir şekilde konuşlandırılmasına karşı uzun süre mücadele eden Bastar kabilesi halkının lakhlarına (yüzbinlerine anlamında çn.) destek versinler.

S: Öncekine kıyasla daha az sayıda halk mahkemesi var. Bu, halkın artık bunlara ihtiyaç duymadığı anlamına mı geliyor yoksa artık size ihtiyaç duyulmadığı anlamına mı geliyor?

A – Şurası bir gerçektir ki, “kuşatma ve temizleme” ve “SAMADHAN ve Prahar” saldırıları nedeniyle, halk mahkemelerinin kurulmasında önemli bir azalma vardır. Ancak bu, halkın mahkemelere ihtiyaç duymadığı anlamına gelmez.

Devrimci Halk Komiteleri’nin ve Krantikari Kisan Komiteleri’nin (Devrimci Köylü Komitesi-çn.) etkili olduğu bölgelerde, halk mahkemeleri gelişmiş bir şekilde yapılır. Anlaşmazlıklar önceki zamanlardan daha iyi çözülüyor. Örneğin, Janatana Sarkar’ın (Maoistler önderliğinde Adivasilerin örgütledikleri kolektif politik ve ekonomik örgüt) Chhattisgarh’taki (DK) işleyişi hakkında bilgi edinmiş olmalısınız. Janatana Sarkar birkaç bölümden oluşur ve bunlar her işi halkın çıkarları doğrultusunda yapar. Bu alanda halk mahkemeleri popüler hale geldi ve geliyor.

Benzer şekilde, Krantikari Kisan Komitesi Jharkhand’ın çeşitli yerlerinde faaliyet göstermektedir. Anlayışına göre, en gizli şekilde işlev görür. Ezilen halk mahkemelerini elinde tutuyor ve hala tutuyor. Bu konudaki küçük zayıflıkların düzeltilmesi gerekiyor.

S: Savaştığınız kapitalist sistemden silah mı satın alıyorsunuz?

A – İlk şey, silahları kim üretiyor? Şüphesiz, işçilerdir. Hiçbir işçi kendi başına silah veya ürün yapamaz. Aslında üretim tarihi kolektif üretim sistemidir. Bu, bugünkü toplumda, bir yandan kapitalist sanayinin üretim yapısının kolektif olduğu, ancak ürünlerin sahibinin kapitalist olduğu anlamına gelir. Bu nedenle, kapitalist sisteme karşı savaşırken, kapitalistler tarafından üretilen malları satın almamamız gerektiği veya bu konuda yanlış bir şey yaptığımız sorusu ortaya çıkmaz.

Aslında, üretilen malların tamamının sahibi, kaçınılmaz olarak işgücünü satmak zorunda kalan işçi sınıfıdır. Kapitalist, malları yağmalar. Kapitalistlerin fabrikalarında üretilen malların satın alınması ile kapitalist mülkiyet sınıfına karşı mücadele arasında böyle bir çelişki yoktur. İkincisi, zaman zaman silah satın almamızdır. Ancak, silah satın almak temel politikamız değildir. Temel politika, düşmandan silah ve mühimmat ele geçirmektir.

S: Parlamento sizin için henüz dokunulmaz mı?

A – Bakın, sorun Parlamentonun bizim için henüz dokunulmaz olup olmadığı değil. Görmemiz gereken mesele Parlamentonun halk için ne olduğudur. Dolayısıyla ‘dokunulmaz’ kelimesini vurgulamak yerine, kelimeyi kullanırken özü görmemiz, yani biçim ve içeriği görmemiz ve içeriğe dikkat etmemiz gerekiyor. Bunun dışında, deneyimlerimizden görüyoruz ki, halkın çoğunluğu Parlamento’ya güvenmiyor ve inanmıyor.

Mevcut Parlamentoya bakarsak, hiçbir hükümet halkın çoğunluğunun desteğine sahip değildir. Parlamentonun yüzde 88’i milyoner, 43’ü suçlu. Ortaya çıkan soru, bu demokrasinin nasıl olduğudur. Parlamenter yol, demokratik sistemi kuran yol değildir. Bu açıdan Parlamento’nun dokunulmaz olduğunu söylemek yerinde ve doğrudur.

S: İktidara gelirseniz, hükümet demokratik mi olacak yoksa askeri yönetim mi olacak? Format nasıl olacak?

C: Eğer halk iktidara gelirse, onun başlıca ve merkezi görevi, mevcut yarı-sömürge, yarı-feodal sistemin kökünü kazımak ve demokratik halk devletini kurmak olacaktır. Demokratik halk devleti, emekçi halka her türlü özgürlüğü, iktidarı ve demokrasiyi garanti eder. Herkes konuşma, yazma ve yayınlama hakkına sahip olacak. Toplantı yapma, örgüt kurma, gösteri yapma ve özgürce yaşama hakkına sahip olacaklar. Ayrıca eğitim, sağlık, asgari istihdam ve benzeri güçlere sahip olacaklar.

Zalim gericiler dışında, 18 yaşını dolduran tüm vatandaşlar, belirli bir aşamada seçilmiş temsilcileri seçme ve geri çağırma hakkına sahip olacaklardır. Bu, halkın devlet iktidarını kontrol etme hakkını garanti eder ve bu hakkı azaltmaya çalışan her türlü girişime karşı çıkar.

S: Sol partilerin parlamenter siyasette ne kadar umutları var? Şimdi nasıl bir umudunuz var?

A – Bakın, parlamenter siyasette ne kadar sol partiler olursa olsun, mevcut durumda onlardan olumlu bir umut duymak neredeyse mümkün değil. İşçilerin ve emekçilerin de sol partilerden umudu yok. Örneğin, Hindistan’daki “sol” partilerin acınası durumu bunu kanıtlıyor. Geriye umut kalıp kalmadığı sorusunun cevabı hayır olacaktır. Evet. HKP-KPM dışında, halkın yaşamı ve ulusal yaşam gibi yakıcı konularda anti-faşist Birleşik Cepheler oluşturabileceğimiz sayısız sol parti ve grup var. Bunlar çok var.

S: Sol partilerde yeni liderler geliyor; Yeni partiler geliyor ama bunların hepsi sizi tamamen uzak tutuyor. İdeoloji açısından bile. Siyasi desteği kesinlikle kaybetmiyor musunuz? Bunu yerine getirmek için ne yapacaksınız?

A – Sol partilere kim lider gelirse gelsin ya da hangi yeni partiler gelirse gelsin, gerçek şu ki, bunların hepsi parlamento yolundadır ve devrimden korkmaktadır. Bu nedenle bizden uzaklar. Bunlar işçilerle ve çiftçilerle sözde, ancak eylemde sömürüye dayalı toplumu sürdürmeye çalışıyor. Emperyalistlerin, toprak ağalarının ve komprador bürokratik kapitalistlerin hizmetkârları olarak hizmet ederler. Hiçbir partinin halkın desteğine sahip olmadığına inanıyoruz. Halkla maksimum ilişkilerimiz var. Onlardan tam destek alıyoruz. Gerçek şu ki, partimizin ideolojisi ile bu partilerin ideolojisi arasında çok fazla fark var ve bu çok doğal.

Q – RSS (Raştriya Swayamsevak Sangh- Ulusal Gönüllü Örgütü, Hint milliyetçi örgütü kastediliyor. Çn) ve Komünist Parti 1925’te kuruldu. Ancak bunların her ikisinin de ideolojide aşırı farklılıkları var.

A-RSS, Hintçe-Hindu-Hindustan fikrini uyguluyor. Manusmriti onun ideolojik temelidir ve kast sistemi, Hindu dini, Hindu gelenekleri ve benzeri yollarla aşırı milliyetçi fikri kışkırtır. Bhartiya Janata Partisi’nin temel programı, teorik temelini pratikte uygulama sorumluluğunu yerine getirmektir. Modi hükümeti bunu başarıyla yerine getiriyor. Ancak Hint toplumunun buna çok ihtiyacı olduğunu söylemek yanlıştır.

Modi hükümeti Hindu raj’ın oluşumuyla ne kadar övünse övünsün, halkın yüzde 30-32’sinden fazlasının desteğine sahip değil. Geniş halk, Modi hükümetinin halk karşıtı politikalarına karşı çeşitli şekillerde mücadele ediyor. Özellikle üç tarım yasasına, iş kanunlarına, NRC, NPR ve CAA’ya karşı verilen mücadeleler halkın neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Eğer ideolojimiz günümüzde küçük bir etki bile göstermiyorsa, neden Maoistlerin iç güvenlik için tüm Hindistan’da en büyük tehdit olduğu söyleniyor ve neden Yeşil Av, SAMADHAN ve Prahar gibi kapsamlı ve rezil askeri kampanyalar onları kökünden söküp atmak için şeytani bir saikle serbest bırakılıyor? Neden tüm ülkede Maoizm ve Maoist hareket hakkında bu kadar çok tartışma var? Şirketlerin kontrolündeki medya, Modi medyası ya da hükümetin yayın ve propagandası, herhangi bir şeyin etkisinin boyutunu kanıtlamak için kriter değildir.

S: Partiniz hareket içinde ölen Maoistlerin aileleri için ne yapıyor?

A – Gerçeği söylemek gerekirse, eğer kızıl askerler veya aktivistler ölürse, parti mevcut durumda aileleri için gerektiği kadar bir şey yapamaz. 8-10 yıl önce yapabildiklerimizi, düşmanın bugünkü şiddetli saldırısında şimdi yapamıyoruz. Ancak halkın ve yerel partinin yardımıyla mümkün olanı yapma çabaları devam ediyor. Şehitlerimizin ailelerine bakamadığımız için üzülüyoruz.

S: Savaşçıları silah vermeden önce eğitiyor musunuz ve eğer öyle değilse neden? Sizden böyle rica ediyorum, çünkü teslim olmuş birkaç kişiyle karşılaştığımda, devriminizi anlamış gibi görünmüyorlardı.

A – Partimizin, partiye veya HKGO’na üyelik için belirli bir politikası vardır. Parti, üyeleri, aktivistleri ve savaşçıları için bir ders programı hazırladı. Buna göre, düzenli çalışmalar yürütülmektedir. Bu amaçla özel bir eğitim bölümü bulunmaktadır. Etkimizin olduğu kırsal alanlarda, kız ve erkek çocukların eğitim gördüğü okullar işletiyoruz. Teslim olmuş kişilerden siyasi tartışmaları dinlemeyi ummak belki de doğru değildir. Teslimiyet sadece fiziksel teslimiyet değildir. Devrimci siyaset ile komünist ahlakı terk etmek demek, sömürücü sınıfın siyasetini ve tüketimci bakış açısını kabul etmek, sömürücü egemen sınıflara uşak olarak hareket etmek ve onlara köle olmaktır.

S: Pathalgarhi hareketine (Pathalgadi hareketi, Jharkhand’ın khunti bölgesindeki kabileler tarafından egemen toprak hakkı da dahil olmak üzere haklarını savunmak için bir direniş hareketi olarak başlatıldı. Çn.) ve şiddetine doğrudan veya dolaylı olarak katılıp katılmadığınızı asla açıkça kabul etmediniz mi?

A- Öncelikle şunu söyleyebilirim ki, ben veya partimiz Pathalgarhi hareketini kabile halkının meşru bir hareketi olarak görüyoruz. Pathalgarhi halk hareketinin barışçıl bir hareket olduğunu düşünüyoruz. Yani ‘Pathalgarhi şiddeti’ demenin doğru olmadığını söylemek istiyorum. Gerçek şu ki, haklı Pathalgarhi hareketi “anti-ulusal”, “hain” hareket olarak damgalanmıştı ve devletin merkezi ve mevcut Raghuvar Das’ın BJP hükümeti ona karşı acımasız şiddetli baskılar uyguluyor.

Pathalgarhi hareketine katılan binlerce ve binlerce aktivist henüz hapiste. Pathalgarhi hareketine karşı duruşumuzu çok açık bir şekilde ifade ettik. Haklı bir harekete tam destek vermek siyasi görevimizdir. Bu bakış açısına göre, bu haklı harekete destek olmak için ne gerekiyorsa yapmak için çaba sarf ettik.

S: Polise ek olarak, TPC, PLFI ve benzeri diğer örgütlere karşı da savaşmanız gerekir. Son zamanlarda çok fazla çatışma yok. Sizi kabul ettikleri için mi, yoksa etkileri arttığı için mi, yoksa ikiniz arasındaki herhangi bir gizli anlaşma yüzünden mi?

A – TPC, JJMP, PLFI, JPC ve polis ekipleri ve karşı-devrimci goonda çeteleri gibi diğer çeteleri görüyoruz. İstihbarat departmanının ve polis departmanının üst düzey yetkilileri onları yönetiyor.

Bu nedenle, bu gruplarla olan ilişkimiz kesinlikle düşmancadır. Onlarla çatışmada bir azalma olması bu grupların etkili olduğu veya bizimle gizli bir anlaşmaları olduğu anlamına gelmez.

S: Saranda’nın kalın ormanlarında son birkaç yıldır yollar döşeniyor. Sözleşmeler yapıldı ve durmadan devam ediyorlar. Bir soruşturma ajansı kuran Jharkhand’ın büyük bir müteahhidi Maoistlere ağır miktarda ödeme yapıldığını ve bu nedenle çalışmaların sorunsuz bir şekilde devam ettiğini iddia ediyor.

A – Herkes 2011’de barbarca bir askeri kampanya olan “Anaconda Operasyonu”nun Saranda’daki devrimci hareketi ortadan kaldırmak için şeytani bir saikle yürütüldüğünün farkında. Hükümet, Maoist hareket nedeniyle uygulayamadıkları tek başına Saranda’daki şirket devi şirketlerle 13 MoU’ya (Memorandum of understanding-Mutabakat zaptı, anlaşma anlamında çn.) girdi ve Anaconda Operasyonu’nu başlatmasının nedeni budur. Bölge üzerinde kontrolü ele geçirmek ve kapsamlı bir şekilde polis kampları kurmaktır. Önce genel güvenlik ve polis koruması ile yollar döşemeye başladılar. Ancak, halk onlara şu ya da bu şekilde direnmeye çalıştı. Sonunda polis güçlerini konuşlandırdılar ve yollar açtılar.

Her neyse, halkın direnişi nedeniyle tek bir MoU’yu bile uygulayamadılar. İkincisi, Saranda’nın stratejik alanlarımızdan biri olmasıdır. Burada üs alanı kurma perspektifiyle çalışıyoruz. Buna göre, yolların döşenmesine izin vermek ve bunun üzerinden vergi toplamak politikamıza aykırıdır. Bu kuralı ihlal eden olursa disiplin cezası alınır. Dolayısıyla, Maoistlerin ağır miktarda para aldıkları ve yolların döşenmesine izin verdikleri iddiası yüzde yüz yanlıştır ve sahte ve şeytani bir propagandadır.

S: Parlamento değerlendirmesine göre, Maoistler 53 bölgede toplandı. Bunun doğru olduğunu düşünüyor musunuz? Yoksa onunla savaşmak ve politik hale getirmek için fon elde etmek için sayı artırıldı mı?

A – Bu doğru bir soru. Bu kişilerden iki şekilde yararlanılır. İlk yararı, Maoistlerle savaşmak için merkezi hükümetin Maoistlerin güçlü olduğu bölgelere özel bir ekonomik paket vermesidir. Onu alıyorlar. Jharkhand’da Maoistler adına 514 gencin teslim olması bunun yeni bir örneğidir.

Tüm bunların teslim olması ve Ranchi’deki eski Birsa Munda Merkezi Hapishanesi’ne konulması şaşırtıcıdır. Ancak polis kayıtları, hangi polis memuruna teslim olduklarını göstermiyor. Bu gençleri teslim etmek için teslim politikası gereğince aldıkları fon onlar tarafından alındı. Ve mevcut Jharkhand DGP ve mevcut BJP Parlamentosu, SS fonunun on milyonlarca rupisinden yararlanıyor. Bunun dışında, yolsuzlukla ilgili olarak birkaç polis memuru ve idari departmanın memurları hakkında da iddialar ve soruşturmalar yapılıyor, bu sadece Jharkhand’ın değil, Maoistlerin güçlü olduğu bölgelerin tamamının resmidir. Birkaç eyalette geniştir ve büyük ölçekte görülür. Bunun bir diğer faydası da Maoistlerin güçlü olduğu bölge gerekçesiyle polis kamplarının kurulacak olmasıdır. Halk, hükümetin halk karşıtı politikalarına karşı jal-jungle-zameen (Su, Orman, Toprak, çn) hakkı için mücadele ettiği her yerde, Maoist destekli hareket olarak damgalanır ve baskıyı arttırmak için yeni polis kampları kurulur. Acımasız polis baskısı ve halk hareketinin bastırılması bu polis kampları aracılığıyla arttırılır. Gerçeği söylemek gerekirse, halk tetiğin gölgesinde yaşamaya zorlanıyor.

S: Bu soruyu soran ilk gazeteci ben değilim, birçoğu sizi daha önce sorguladı. Ancak soru hala geçerli. İhtiyacınız olan para sanayicilerden. Sıradan insanların çok fazla parası yoktur. Sizi sempatileriyle destekleyemezler. Peki kiminle mücadele ediyorsunuz?

A – Bakın, ilk şey, halk karşıtı olanın BJP hükümeti olduğudur. Maoistlerin önderliğindeki devrimci hareketi tamamen bastırmak için, ABD emperyalistlerinin “Düşük Yoğunluklu Çatışma”sının rehberliğinde çok yönlü bir saldırı başlatıyorlar.

Polis, paramiliter ve ordu aracılığıyla sadece barbarca bir savaş kampanyası başlatılmakla kalmıyor, aynı zamanda psikolojik savaş da yapılıyor. Bunun tek görevi, Maoist parti, parti liderleri ve Maoist hareket hakkında sahte propaganda yapmaktır.

Bu hastalıklı propagandanın bir yönü, sizin de sorduğunuz gibi, “paraya ihtiyaçları var, bu sanayi sınıfından geliyor, o zaman mücadeleniz kime karşı”. Öncelikle şunu söylemek isterim ki, partimizin-tüm partinin elinden geldiğince uyguladığı belirli bir mali politikası vardır. “İhtiyaçlarımızı karşılamak için üç ana kaynak var – biri parti üyelik ücretleri, vergi ve halktan gelen mali yardım. İkincisi düşmanın mallarına el koymak, üçüncüsü ise vergidir. Gerilla bölgelerinde ve üs bölgelerinde artan oranlı vergi şeklinde vergi topluyoruz.” Ayrıca, “ulusal burjuvazinin, küçük tüccarın ve serbest çalışanların, Yeni Demokratik Devrim’in bir parçası olduğunu ve bu nedenle onlardan kapasitelerine ve düzeylerine göre fon topladığımızı açıkça yazdık.

‘Okul, hastane, kumanya dükkanı ve istihdam projeleri gibi kamu faaliyetlerinden vergi toplamıyoruz’. Politikamızdan, ulusal burjuvaziden, yani küçük ve orta kapitalistlerden fon toplayabileceğimiz açıktır. Büyük kapitalistler olarak gördüğümüz, komprador bürokratik burjuvazi dediğimiz ve Hint halkının üç düşman sınıfından, yani devam eden devrimin hedefi olan emperyalistlerden, toprak ağalarından ve komprador bürokratik kapitalistlerden para almıyoruz ya da vergi toplamıyoruz. Bu bizim politikamıza aykırıdır. Bu, bu tür sanayicilerle ilişkimizin düşmanca olduğu anlamına gelir.

Englısh: https://www.tkpml.com/a-journalist-interviews-comrade-prashant-bose-kishanda/?swcfpc=1