ÇELİK ALDIĞI SUYU UNUTMADI, UNUTMAYACAK!

ÇELİK ALDIĞI SUYU UNUTMADI, UNUTMAYACAK!

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş, bundan 47 yıl önce 18 Mayıs 1973’te Türk faşist devleti tarafından katledildi. Ancak, çeşitli milliyetlerden Türkiye işçi sınıfı onu asla unutmadı ve unutmayacak.

O, bunu büyük bir öngörüyle ifade etmişti: “Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor; belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”

Kaypakkaya’nın “çeliği”, hiç kuşkusuz, Türk, Kürt uluslarından, diğer azınlık milliyet ve inançlardan Türkiye işçi sınıfıdır. O çelik, çoğalmaya, örgütlenmeye ve sınıf bilincini kuşanmaya devam ediyor.

Kaypakkaya, Türkiye ve Kürdistan devrimci hareketi içinde çok tanınan birisi olmasına karşın, onun düşünceleri, özellikle de Kemalizm ve Kürt Ulusal Sorunu ve Türkiye işçi sınıfına bakışı hep göz ardı edilmiş ya da görmezden gelinmiştir.

Kaypakkaya, kurucusu olduğu Türkiye Komünist Partisi-Marksist-Leninist ile birlikte anılır. Çünkü, Marksizm-Leninizm ve Mao Zedung Düşüncesi temelinde kurduğu TKP-ML, işçi sınıfının öz öncü örgütü olması amacıyla kurulmuştur.

Kaypakkaya’yı 1971 kuşağından temelde ayıran esas öğe burasıdır: İşçi sınıfının dünya görüşüne sahip çıkmak ve onun ideolojik, siyasal ve örgütsel olarak temsilcisi olmaktır.

Bazı küçük burjuva oportünistler, geçmişte de günümüzde de “Kaypakkaya bir köylü hareketi önderiydi” çarpıtmasında ve inkarında ısrar etmeye devam ediyorlar. Oysa, Kaypakkaya, TKP-ML’nin işçi sınıfının hareketi olduğunu daha ilk başta ısrarla belirtmiştir: “Biz işçi sınıfı hareketiyiz, onun öncü müfrezesiyiz. Köylü hareketi asla değil. Ülkemizin bugünkü somut koşulları bize köylülük ile ilgili görevler yüklüyor, ama bu geçicidir, bizi esas görevimize yaklaştıran geçici bir adımdır.” Bundan dolayı da işçi sınıfı partisinin isminin “TKP-ML olmalıdır”, demiştir.

Kaypakkaya’yı şekillendiren iki şey olmuştur. Birincisi, Büyük Proleter Kültür Devrimi ve ikincisi ise, 1970 15-16 Haziran İşçi Hareketi.

Komünist önder Kaypakkaya, o zamanın küçük burjuva devrimci TİİKP (İhtilalci İşçi Köylü Partisi) saflarında Marksizm-Leninizm’le tanışmış ve giderek görüşlerini geliştirmiştir. TİİKP’nin oportünist-revizyonist görüşlerini eleştirerek, ML görüşlerin ne olması gerektiğini ortaya koymuştur.

1970’lerin başlarında “halkçılığın”, “ikinci kurtuluşçuluğun” ve sosyal şovenizmin Türkiye Devrimci Hareketi (TDH) içinde yaygın olduğu bir süreçte; Kemalizm’in faşizm olduğunu ve Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkını savunmak, MLM’i kavramaktan ve bu konuda sınıf bilincini kuşanmaktan geçtiği açıktır.

O süreçte, küçük burjuva ihtilalci akımların “Kemalizm’in ikinci kurtuluşçuluğu” ve “1960 anayasasını savunmak”la kendi ideolojik sınırlarını belirlerken; Kaypakkaya ise, işçi sınıfının kısa ve uzun vadeli hedeflerini ortaya koymaktaydı: “Sosyalist toplumda sınıflar ve proletaryanın diktatörlük aracı olarak devlet varolmakla birlikte ne sömürü vardır ne de zulüm. Sömürü sosyalizmin inşasıyla birlikte ortadan kalkar.” … Yine bizim partimiz, komünizme geçmek için bir devletin, Paris Komünü tipinde, Sovyet tipinde vb… bir devletin zorunluluğunu kabul etmekle birlikte, nihai olarak her türlü devleti kaldırmak amacındadır.”

Ve Kaypakkaya, işçi sınıfının nihai hedefinin ne olduğunu ise net olarak belirlemektedir: “Komünizm dünyasında sınıflarla birlikte, uzlaşmaz sınıf çelişmelerinin ürünü olan egemen sınıfların diğer sınıflar üzerindeki baskı aracı olan devlet de ortadan kalkacaktır.”

Küçük burjuva oportünist ve revizyonist düşüncelere ve sosyal şovenizme karşı işçi sınıfının kızıl bayrağını Mustafa Suphi’lerden devralan Kaypakkaya, onu düşünsel olarak daha ileri bir noktaya çekerek, işçi sınıfının gerçek kurtuluş yolunu berrak bir şekilde ortaya koymuştur.

İbrahim Kaypakkaya, “ser verip sır vermeyen bir yiğit” olmasının ötesinde, onun Kaypakkaya yapan esas özgün yan: O bir komünisti ve MLM düşüncelere sahipti!

Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür!

Yaşasın Partimiz TKP-ML, Halk Ordumuz TİKKO, Komünist Kadın Örgütümüz KKB, Gençlik Örgütümüz TMLGB!

TKP-ML Fransa Taraftarları