Doğuş Fırat Doğan

Doğuş Fırat Doğan

Ölümsüzleştiği tarih: 24 Kasım 2016

1998 Erzincan doğumlu olan Doğuş Fırat Doğan yoldaş aslen Dersim Pülümür’lüdür. Erzincan’da lisede okurken gençlik örgütümüz TMLGB saflarında örgütlenen yoldaş, gençliğin devrimci mücadelesinde çeşitli görevler almıştır.

Doğuş Fırat Doğan yoldaş, 2015 Ağustos’unda TİKKO’ya katılmıştır. Kültür sanat çalışmalarında da yer alan yoldaş TİKKO Müzik Topluluğu üyesi idi.

Doğuş Fırat Doğan yoldaş, 6 Mayıs 2016 tarihinde devrimci bir görev için bulundukları Geyiksuyu-Okurlar (Askesor) köyü kırsalında TKP-ML TİKKO gerillalarıyla TC güçleri arasında 6 Mayıs gecesi başlayan ve 7 Mayıs’a kadar devam eden çatışmada ölümsüzleşen Haydar Arğal ve Murat Tekgöz yoldaşların anısına misilleme eylemi olarak gerçekleştirilen, Hozat-Pakire Karakolu’na yönelik yapılan saldırıda yer alan yoldaşlardan biriydi.

Doğuş Fırat Doğan yoldaş, faşist TC devletinin 24 Kasım 2016’da Dersim Aliboğazı’na yönelik hava ve kara saldırılarında Ahmet parti isimli Yetiş Yalnız, Munzur parti isimli Serkan Lamba, Tuncay parti isimli Murat Mut, Orhan parti isimli Alican Bulut, Cem parti isimli Umut Polat, Ekin parti isimli Gamze Gül Kaya, Özlem parti isimli Hatayi Balcı ve Zilan parti isimli Esrin Güngör yoldaşlarla birlikte ölümsüzleşti.

Düşmanın saldırısına karşı 28 Kasım’daki TKP-ML TİKKO gerillalarının devrimci eyleminde ise Aşkın parti isimli  Hasan Karakoç, Bakış parti isimli Samet Tosun ve Hakan parti isimli Ersin Erel yoldaşlar ölümsüzleşmişlerdir.

Parti ismi Ferdi olan Doğuş Fırat Doğan yoldaş ölümsüzleştiğinde TKP-ML Militanı TİKKO Savaşçısıydı.

 

Dersim Aliboğazı Ölümsüzleriyle ilgili Fransa’da yapılan bir grafiti

******

AÇIKLAMALAR:

TKP/ML Dersim Parti Komitesi: “Yangınlara Fazla Bakan Gözler Yaşarmaz! 12’ler Savaş ve Mücadele Gerekçemizdir!”

TKP/ML Dersim Parti Komitesi: “Yangınlara Fazla Bakan Gözler Yaşarmaz! 12’ler Savaş ve Mücadele Gerekçemizdir!”

TKP/ML GYDK Açıklaması: “12’lerin Aliboğazı’nda Gösterdikleri Kahramanca Direniş Halk Savaşında Yeni Bir Manifestodur!”

TKP/ML GYDK Açıklaması: “12’lerin Aliboğazı’nda Gösterdikleri Kahramanca Direniş Halk Savaşında Yeni Bir Manifestodur!”

TKP/ML TİKKO ROJAVA KOMUTANLIĞI: “12’leri anmak, onların boş kalan mevzilerini doldurmaktır!”

TKP/ML TİKKO ROJAVA KOMUTANLIĞI: “12’leri anmak, onların boş kalan mevzilerini doldurmaktır!”

Enternasyonal Özgürlük Taburu Aliboğazı Ölümsüzlerini Andı

Enternasyonal Özgürlük Taburu Aliboğazı Ölümsüzlerini Andı

******

“Bu büyük bir cüret tam da devletin kırmak istediği şeydi bu cüret. Onun aklına gelen ilk şey ya da attığı ilk adım buydu.”

-Ocak ayı nedeniyle yaşamını yitiren devrimcilere ilişkin yaptığımız söyleşilere devam ediyoruz. Siz de bize tanıdığınız devrimcilere, Partizan’lara dair aklınızda kalanları, anıları aktarır mısınız?

Doğuş’tan başlayabiliriz istersen..

-Doğuş’un örgütlendiği dönemler, aslında toplumsal muhalefetin bir kabarma noktasına geldiği hem gençlik hem diğer toplumsal kesimlerin çok ciddi hareketlerinin olduğu yani neredeyse eylemsiz bir günün bile olmadığı ve Gezi İsyanı’yla en üst noktaya gelen süreçti.

Bu süreç birçok yerde hareketimiz de, örgütümüzde de böyle oldu, dalga dalga örgütlenme eğilimini yükseltti. Doğuş’un örgütlendiği, mücadeleye katıldığı yer Erzincan’dır. Bu bölgede hem geleneğimizin faaliyeti çok köklü hem de ciddi bedellerin de ödendiği bir bölge. Orada devrimci anlamda faaliyet yürüten birkaç kurumdan biri.

Gezi döneminde de bölge çok hareketliydi. Gezi dönemi ve sonrası süreçte ciddi bir sirkülasyon, hareketlilik vardı. Gençlerin bir şeyler yapma isteği şu anki durumla kıyaslandığında belki fersah fersah üzerindeydi.

Bu dönemde onlarca insan kurumumuzla böyle ilişkiye geçti. O dönemde ilişkiye geçen insanlardan birkaç yoldaşımız mücadelede adanma noktasına kadar geldi. Kendi yaşamında onu bugünün dünyasında bu sisteme bağlayan birçok geri noktayı böyle tereddütsüzce silip atma noktasına geldi, bu yoldaşlardan biri de Doğuş Doğan.

Doğuş yoldaş örgütlendiği zaman 16-17 yaşlarındaydı. Doğuş yoldaşın bilinç düzeyini bugünkü gençlik profiliyle birlikte düşündüğümüzde ciddi bir fark olduğunu çok kısa sürede anlayabiliriz. Yaşadıklarımız, insanın sorgulaması, gündelik faaliyete yaklaşımı, ileriye dönük planları, aile ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri, bir yoldaşıyla ilgili duyduğu sorumluluk…

Bunlar göz önünde bulundurulduğunda mücadeleye gerçekten adanan yoldaşlarımızın ciddi bir fark oluşturduğunu gözlemlemek zor değil. Mesela onlarca gençle ilişkiye geçiyorduk ama onların örgütlenmesi, hangi pratik faaliyet içerisinde şekilleneceği, hangi alanda faaliyet yürüteceğimiz, hangi yerde yayın dağıtacağımız, yayın dağıtırken insanlara ne soracağımız, ne söyleyeceğimiz, ne anlatacağımız vb. ile ilgili gerçekten sorumluluk alan insan sayısı da azdı.

Doğuş yoldaş yeni ilişkilendiğimiz her bir insanla yaşına vesaire bakmaksızın gerçekten ilgilenen, onu mücadeleye daha fazla kazanmak için çabalayandı. Çabalama özelliği gerçekten farklıydı onun.

Bunu sadece siyasi yaşamla ilgili değil, aile meselelerinde de görüyoruz. Mesela bugün birçok gençte, değil ailesi, içinde bulunduğu toplumun kendisiyle bile sorumluluklarının bilincine ulaşmama gibi bir durum söz konusu. Hepimizin ailesinde çeşitli sorunlar yaşanıyor.

Bunun bir benzeri aslında Doğuş’un ailesinde de vardı. Yani toplumda diğer bütün ailelerde nasıl sorunlar yaşanıyorsa bunun gibi sorunlar Doğuş’un ailesinde de vardı ve o gerçekten bunlardan çok etkileniyordu ama etkilenmeyle kalmıyordu, bazen radikal tepkileri oluyordu, bazen daha yumuşak tepkileri oluyordu.

O ailedeki en küçük bireylerden biri olmasına rağmen ailede yaşanan sorunları gören, algılayan, yorumlayan ve çözmek için çaba sarf eden bireylerden biriydi. Mesela hem hareketimizde hem genel toplumdaki bilinç o düzeyde olmamasına rağmen, öyle ya da böyle kadından yana taraf olma hali vardı, bu perspektiften, pencereden olayları yorumlama, aktarma kabiliyeti vardı.

Bu konuda hem kendisi çaba sarf ediyordu hem de örgütün gücünü seferber etmeye çalışıyordu. Bence bu, önemli bir ayrım noktası. Yaşadığı bir yerdeki sorunu çözme iradesi aslında örgütsel mücadelede de bireyi şekillendiriyor. Bu anlamda yaşamamızın hiçbir alanını birbirinden ayırmamamız gerekiyor.

O kişilik bütünlüğüne ulaşabilmek, devrimci bütünlüğe ulaşabilmek adına birey olarak kendi yaşadıklarımız, ailemiz, arkadaş çevremiz ya da mücadeleye kazanmak istediğimiz bir ilişkinin sorunlarını görmek ve bunun için mücadele etmek bence Doğuş’un yaşamından, devrimcileşme sürecinden örnek alabileceğimiz bir şey.

O kendi yeteneklerinin, kendi özelliklerinin de biraz farkındaydı ve bunu işlemeye de çalışıyordu her yerde. Mesela Pir Sultan Abdal’da açlık grevleri vs. olmuştu o zaman. Gece gündüz nöbet tutuluyordu. Böyle ortamlarda o, her an bulunduğu ortamda motivasyonu, mücadele gücünü artıran bir özneye dönüşüyordu.

Tutuk değildi o yaşamda. Sürekli bir şeyler yapma arzusu olan, mücadeleye-devrime içinde bulunduğu alana, oradaki durumu geliştirmeye çalışan bir çaba içerisinde oluyordu.

Sadece bu alanlar da değil, mesela mitinglerde de çıkıp oraya katkı sağlamayı hedefleyen biriydi. Bunu şu anki aynı nesille kıyas ettiğimizde biz bunu çok az görüyoruz.

Bu tarz bir sorumluluk bilinciyle hareket eden sayısı oldukça az.

Tanıştığımız ilk günlerden beri mücadelede bir savaşçı olmak ve gerçekten yaşamın her yerini buna göre şekillendirme düşüncesi vardı. Zaten yaşadığı bölge mücadelenin savaş alanına yakın, her an, baktığı her şey, gerilladaki yoldaşlarını hatırlatıyordu ona.

Böyle her gün onları anan, oradaki sorunları anlamaya çalışan, oradaki gerçekliği kavramaya çalışan ve kendisini de onların bir yerine koyan bir düşüncesi vardı. Ve gün bekliyordu katılım için.

Nitekim katılımı da 20 Temmuz şehitlerinin hemen sonrasına denk geldi. Bir yerde şehitler uğurlanıyordu. Dersim’e de Çağdaş Aydın’ın cenazesi gelmişti. Bir taraftan da mücadele devam ediyor; hem ülkedeki koşulların gerçekliği hem devrim mücadelesinin de ciddi bir gerçekliği bu durum.

Devletin genel olarak halk gençliğine korku salmaya çalıştığı örneklerden bir tanesiydi Suruç katliamı ya da sürecin bütünü zaten böyle. Toplumsal mücadeleyi devletin sindirmeye dönük adımlarını güçlü atmaya çalıştığı dönemlerden biriydi

Öyle bir dönemde, şahit olabildiğimiz son paylaşımımız Suruç şehitlerinden bir devrimcinin cenazesine katılmak oldu. Bunu takiben attığı adımda gerçekten bütünen şehitlerin yerini doldurmaya dairdi.

Bu büyük bir cüret tam da devletin kırmak istediği şeydi bu cüret. Onun aklına gelen ilk şey ya da attığı ilk adım buydu.

Bu açıdan şehitleri anlamak, anlatmak açısından Doğuş’un en ön plana çıkan yanlarından bir tanesi bu olabilir.

Bir yoldaşı

*****

VİDEOLAR

 

****

Doğuş Fırat Doğan yoldaş hapishanelerdeki hak gasplarına yönelik Erzincan’da yapılan destek açlık grevinde türkü söylerken.