SURUÇ ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
33’LERİN DÜŞLERİNİ DEVRİMİN ADALETİYLE TAMAMLAYACAĞIZ
Türkiye-Kürdistan birleşik devrimine gençlik köprüsü olmak için yola çıkan ve AKP-IŞİD ortaklığıyla katledilen Suruç Şehitlerini, ölümsüzlüğe yürüyüşlerinin beşinci yıl dönümünde saygıyla anıyor, devrimci gençlik mücadelesinin 33 kızıl karanfiline bağlılık sözümüzü yineliyoruz. Onlar, Gezi Ayaklanması’ndan Rojava Devrimi’ne giden yolda, birleşik devrimimizin genç öncüleri ve sembolü oldu. Birleşik devrim hareketimiz, onların düşlerini yarım bırakmayacak ve 33 düş yolcusu başta olmak üzere tüm devrim şehitlerinin anısını zaferle taçlandıracaktır.
Onlar, tam da söylendiği gibi büyük düşlerin sahibi olan devrimci-sosyalist gençlerdir. Halklarımızın onur ve özgürlük direnişi olan Gezi Ayaklanması’nı ve Kobane Direnişi’ni, “Beraber Savunduk Beraber İnşa Edeceğiz” diyerek birleştirmeyi amaçlamışlardır. Gezi’nin çocuğu Berkin Elvan’ın umutlarını, Kobanêli çocukların devrimine taşımak için yola çıkan Suruç Şehitleri, ateş altındaki devrim topraklarına gitmekte tereddüt etmemiştir.
Kobanê’nin yeniden inşası için gerçekleştirilen bu devrimci eylem, devrimci gençlik hareketi içinde önemli bir kopuş ve militanlık örneğidir. Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin devrimci mirasını bugünlere taşıyan Suruç Şehitleri, halklara karşı sevgi ve bağlılığın güncel örneklerinden birini sergilemişlerdir. Tıpkı Denizlerin ve nicelerinin Filistine gittiği gibi Kobanê’nin yollarına düşen sosyalist gençler, 68 kuşağının Zap’ta inşa ettiği Devrimci Gençlik Köprüsü’nden ilham alarak Kobanê’nin yeniden inşasına katılmışlardır. “Dayanışma ezilenlerin inceliğidir” diyen ölümsüz devrimci Che Guevara’nın sözleri, düş yolcularının kutup yıldızı olmuştur.
SURUÇ KATLİAMI BİRLEŞİK DEVRİMİMİZE SAVAŞ İLANIDIR
Sömürgeci faşist saray rejiminin IŞID çeteleri ile birlikte gerçekleştirdiği Suruç Katliam saldırısı, Türkiye-Kürdistan tarihinin en kanlı gençlik katliamıdır. Faşist sömürgecilik tarafından bir devlet kararı olarak uygulanan bu katliam saldırısı, halkların birleşik devrimine yönelik topyekun savaş ilanı olarak gerçekleşmiştir.
Bilinmelidir ki, sömürgeci faşist rejimin sosyalist gençlerin eylemini hedeflemesi ve saray darbesini Suruç Katliamı ile başlatması bilinçli bir tercihin sonucudur. Birleşik devrimimizin iki devrimci merkezi olan Gezi ve Rojava’nın birlikteliği, Suruç Katliam saldırısı ile engellenmek istenmiştir. Sosyalist gençlerin sömürgeci sınırları tanımayarak devrim topraklarına gidecek olması faşist saray rejiminin korkusu olmuştur.
Bu bakımdan Suruç Katliamı, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan devrimci durumu sonlandırmayı amaçlayan kanlı bir katliam saldırısıdır. Gezi Ayaklanması ve Rojava Devrimi’nin ardından, 7 Haziran 2015 seçimleri ile birlikte ağır bir yenilgi yaşayan AKP iktidarının planı, katliam saldırısıyla birlikte devrimci demokratik kitleleri yılgınlığa sürüklemek ve teslim almaktır. Devrimci öncülerin iradesini kırmadan bu amacına ulaşamayacağını bilen faşist rejim, Suruç Katliamı’nın hemen ardından Medya Savunma Alanlarına yönelik başlattığı bombalama ve işgal saldırılarını bugüne kadar aralıksız sürdürmüştür. Devrimci öncülere dönük siyasi ve askeri her türlü imha saldırısına başvuran faşist şeflik rejimi, bu yolla devrimci hareketin iradesini kırmayı, özgürlük savaşını etkisizleştirmeyi ve sokakta büyüyen fiili meşru mücadeleyi sınırlandırmayı amaçlamıştır.
Yine vurgulamak gerekir ki bu kanlı katliam, devrimci gençlik hareketleri başta olmak üzere bütün devrimci demokratik kuvvetlere “Kürdistan’ın sömürgeciliğe karşı direnişinden uzak durun”, “Kürt halkının özgürlük mücadelesini desteklemeyin” mesajıdır. Faşist şeflik rejimi, birleşik devrimimizin öncü kuvveti olan gençliği şovenizme, pasifizme ve düzen sınırlarına hapsetmek istemiştir.
33’LERİN DÜŞLERİ DEVRİMDİR, DÜŞLERİNİ ZAFERE TAŞIYACAĞIZ
Suruç Katliamının ardından geçen beş yıl gösteriyor ki sömürgeci faşist rejim uğursuz amaçlarına ulaşamadı, birleşik devrimimizi yenilgiye uğratamadı. Faşist terörün yalana ve zora dayalı bütün biçimlerine başvuran AKP-MHP faşist ittifakı, halklarımızı ve onların devrimci öncülerini teslim alamamıştır. Dağlarda, şehirlerde, hapishanelerde, militan sokak mücadelelerinde kahramanca direnişler sergileyen birleşik devrimimiz, büyük bedelleri göğüsleyerek yürüyüşünü sürdürmüştür.
Ancak unutulmamalıdır; faşist diktatörlük kesin bir yenilgi yaşayana kadar birleşik devrimimize saldırmaktan vazgeçmeyecek, işgal saldırıları ve faşist baskı politikalarıyla halklarımız üzerindeki topyekun savaş konseptini devam ettirecektir. Siyasi, askeri, ekonomik ve toplumsal olarak büyük bir kriz ve kaosun içerisine bulunan sömürgeci AKP-MHP faşist ittifakının, saldırganlıktan başka bir seçeneği yoktur. Bu yüzden Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın devrimci demokratik kuvvetlerine yönelik faşist baskı politikalarını yoğunlaştırıyor, Güney Kürdistan ve Rojava üzerindeki sömürgeci işgalini büyütmek istiyor ve Yeni Osmanlıcı işgal planlarına yenilerini ekliyorlar. Tüm bunlar saray diktatörlüğünün son çırpınışlarıdır. Artık bu faşist ittifakın etrafına yer alan herkes ve onun yürütücü şefi Erdoğan da çok iyi biliyor ki, mücadelenin büyümesiyle birlikte yıkılacaklar ve tarihin çöplüğüne gideceklerdir.
Artık gün faşist sömürgeci saray diktatörlüğüne karşı direnişi ve devrimci savaşımı büyütme günüdür. Zaman, Suruç Şehitlerinin yükselttiği birleşik devrim bayrağını zafere ulaştırma zamanıdır. Halkların birleşik devrimi, düş yolcularının mirasını omuzlayan Türkiye ve Kürdistan gençliğinin omuzlarında yükselecek ve 33 kızıl karanfilin yarım kalan devrimci düşleri mücadelenin içerisinde tamamlanacaktır. Bu sözü zaferle buluşturmayı amaçlayan devrimci gençlik, birleşik eylem çizgisinde yürüyüşünü güçlendirmeli, Suruç Şehitlerinin yaptığı gibi militanca öne çıkmalı ve düzenden kesin bir kopuş gerçekleştirerek birleşik devrimci savaşımımızın öncüsü olmalıdır.
Faşist AKP-MHP bloku, Suruç Katliamı ile birlikte birleşik devrimimize karşı topyekun savaş ilan etmiştir. Öyleyse yapılması gereken Gezi’nin, Kobanê’nin ve Suruç’un birleşik devrimci ruhunu kuşanmaktır. Suruç Şehitlerinin düşleri, kavga meydanlarında, sokak direnişlerinde ve birleşik devrimci mücadelenin büyüdüğü her yerde yaşatılacaktır. Suruç Şehitleri’nin izinden yürüyenlerin yolu, faşist sömürgecilikten hesap soran birleşik devrim milisleriyle buluşacak ve gerçek adaleti devrimin zaferi olarak kabul eden gerillalarımızla birleşecektir. Hiçbir düş yarım kalmayacak sloganı, Türkiye-Kürdistan gençliği başta olmak üzere tüm halklarımız için faşist AKP-MHP bloğuna karşı devrimci savaş çağrısıdır.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak bir kez daha yineliyoruz; AKP-IŞİD işbirliğiyle katledilen Suruç Şehitlerimiz, birleşik devrimimizin yolunu aydınlatan genç yıldızlarımızdır. Birleşik devrim hareketimiz, onların birleşik devrim düşleriyle, onur ve özgürlük savaşını yükseltecektir.
Söz veriyoruz, halklarımızın özlemini duyduğu gerçek adaleti faşist sömürgeci rejimden hesap sorarak getireceğiz ve herkes için adaleti devrimin zaferiyle yaratacağız. Devrim ölümsüzlerinin düşleri asla yarım kalmayacak…