TKP-ML ve MKP’den Ortak Açıklama: KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’NIN TARİHE VURDUĞU NEŞTER, İDEOLOJİK- POLİTİK GÜZERGAHIMIZDIR!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’NIN TARİHE VURDUĞU NEŞTER, İDEOLOJİK- POLİTİK GÜZERGAHIMIZDIR!

Geleneğimizin kuramcısı ve kurucularından komünist önder İbrahim Kaypakkaya ’ya yoldaşı ölümsüzlüğünün 46. Yılında komünizmin savaşçıları olarak sevgi ve minnetle anıyoruz.

Kaypakkaya’nın bizlere bıraktığı miras büyüktür. Tarihin akışına yön verecek, coğrafyamızda devrimi gerçeğe büründürecek, keskin bir bilince, ihtilalci komünist fikirleri içinde barındıran bir mirasa sahiptir. Bu özellikleri nedeniyledir ki en tehlikeli ihtilalci komünist fikirlere sahip Kaypakkaya, tutsaklık koşullarında işkenceyle katledildi. Ve ardıllarına paha biçilmez büyük bir miras bıraktı. O miras ki tüm çarpıtmalara, görmezden gelmelere ve içini boşaltma çabalarına rağmen bir meşale gibi karanlıkları aydınlatmaya devam etmektedir.

O sönmeyen bir meşale yol gösteren bir kutup yıldızıdır. İbrahim Kaypakkaya’yı derinden anlamalı ve ondan yeniden ve yeniden öğrenmeliyiz. Kaypakkaya yoldaşın tarihe vurduğu neşter, ideolojik, politik, pratik güzergahımızdır.

Kaypakkaya 71 radikal devrimci komünist kopuşunun komünist adıdır. Kaypakkaya bilimin ulaştığı üçüncü nitel aşamanın coğrafyamızdaki izdüşümü, yol göstericisidir. Diyalektik ve tarihsel materyalizmin, Büyük Proleter Kültür Devrimi’yle kazandığı birikimin Maoizmle ulaştığı bu yeni seviyenin coğrafyamız halklarına bütünlüklü ulaşmasının adıdır. Gerçekleşen tüm devrimlerin ve ileriye doğru atılmış adımların devrimci eleştirisi üzerinden yükselen, bilimsel dünya görüşünün zamanı yakalayan ve zamana cevap olan doğrulanmış en ileri bakış açısıdır. Kaypakkaya somut koşulların somut şartlarından hareketi referans alan bilimsel yöntemler bütünlüğüdür. Devletin faşist niteliğinin, Kemalizmin burjuva gerici karakterini, şovenizm, ezilen ulus burjuva milliyetçiliği karşısında Kürt ulusunun ve azınlık milliyetlerin kendi kaderini tayin hakkının kararlı savunusudur. Emperyalizm ve gericilik koşullarında silahlı devrimci zorun ilkesel kabulünün, devrimci mücadelenin başından itibaren illegal temelde silahlı örgütlenmesinin, tüm diğer örgütlenmelerin devrimci zora hizmet temelindeki konumlanışının teori pratiğidir. Kitleleri esas alan, devrimin kazanılmasında ve devrimin sürdürülmesinde kitlelerin örgütlenmesi ve inisiyatifinin açığa çıkarılması, kitlelere üstenci bakış açısının eleştirisinde, devrim kitlelerin eseridir anlayışının kızıl bayrağıdır.

Kaypakkaya somut şartların somut örgütlenmesinde, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir felsefik bakış açısı taktik doğruların teori haline getirilmesinin keskin eleştirisidir. Barikat savaşlarından partizan savaşlarından, toplu ayaklanmalardan, gerilla savaşlarından öğrenerek geliştirilen silahlı devrim mücadelesinin siyasal coğrafyamızda devrimi ete kemiğe büründürecek yolun adıdır.

Kaypakkaya her türden anarşist, legalist, şef tipi örgütlenmeler değil, demokratik yaşamıyla iradileşen, eylemiyle merkezileşen, kendi içindeki disiplinli işleyişiyle devrimin stratejik silahı, öncü kurmaylığıdır.

Kaypakkaya ideolojidir. Kaypakkaya siyasettir. Kaypakkaya stratejidir. Kaypakkaya örgüttür. Kaypakkaya bilimsel metodolojidir. Kaypakkaya komünizme yürüyüşün silahı olarak proleter devrimci duruş, devrimci bir yaşam, komünizme kilitlenmiş militan devrimciliktir. Kaypakkaya devrim mücadelesinin yolunu gösteren özetlenmiş aklıdır.

Dostlar, yoldaşlar, ezilen emekçi halklarımız;

Siyasal coğrafyamız her türlü haksızlıkların, hukuksuzlukların, eşitsizliklerin, katliamların, ötekileştirilmenin, inkar ve asimilasyonun, aşağılanmanın en ağırına, en şiddetlisine, en bayağısına tanıklık etmektedir. İşçi sınıfı ve emekçilerin ellerinde kalan son hakları da gasp edilmek üzere. Açlık yoksulluk ve işsizlik günbegün artmaktadır. Kadınların katli sıradan hale getirilmiş, siyasal İslamla daha bir azgınlaşan erkek egemen sistem devlet kurumlarından okullara, burjuva medyadan semtlere, evlere kadar tüm alanlarda kadının yaşam hakkını sınırlamaktadır. LGBTİ’lere yönelik nefret duyguları körüklenerek, her türlü şiddet ve katliama maruz kalmakta, ötekileştirilmektedir. Aleviler başta olmak üzere, ezilen inanç toplulukları, egemen siyaset ve egemen siyasal İslam karşısında baskı altında tutulmakta, yok sayılmakta ve kapıları işaretlenerek katliamla tehdit edilmektedir.

Kürt ulusu en azgın saldırıların hedefi durumunda, her türden anti demokratik uygulamayla karşı karşıya, teslim alınmaya, diz çökertilmeye çalışılmakta, evleri başlarına yıkılmakta, yerlerinden yurtlarından kopartılmakta, katledilmekte, en insani temel hakları dahi ellerinden alınarak terörist ilan edilmektedir.

Rant uğruna doğamız sınırsızca tahrip edilmekte, HES’lerle yaşam alanlarımız zehirlenmekte, yaşam ve üretim alanlarındaki doğal denge onarılamaz biçimde gittikçe bozulmaktadır. Toplumsal sosyal yaşam alanlarımız zindana dönmüş, uygulanan şiddet politikalarıyla, yasaklarla, hak gasplarıyla, ayrımcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı, kriminalize edici politikalar eşliğinde cezaevlerindeki tecrit politikası tüm toplumun üzerine karabulut gibi çökmüştür. Nefes alamaz duruma getirilen halkların, devrime olan ihtiyacı bugün çok daha güncel ve acildir. İşçisinden memuruna, köylüsünden esnafına, işsizinden üreticisine itirazlar yükselmektedir. Kadınlar birlikte güçlüyüz diyerek, erkek egemen sistemin kuşatmasına sokakta cevap vermeye başladılar. Gençler birlikte mücadelenin arayışındalar. Kürt ulusu gasp edilen iradeleri karşısında öfkelerini bilemekte, tecrit politikasına karşı Kürt kadını Leyla Güven öncülüğünde, binlercesi de yaşamak direnmektir diyerek mücadele etmektedirler.

Halkların devrimci komünist öncülere ihtiyacı olduğu açıktır. Tüm itirazları, arayışları, sokağı öfke ve direnişleri bir araya getirecek, birlikte hareket etmesini sağlayacak ve faşist Türk devletine gereken cevabı verecek öncülere ihtiyacı vardır. Yaşamın olduğu her alanda mücadeleleri birleştirmek, geliştirmek ve devrim mücadelesinin bir bileşeni olarak ileri taşımak ertelenemez bir görev, tarihi bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun getirmiş olduğu bilinç ve ciddiyetle, yakın tarihlerde duyurulan TKP-ML 1. Kongresini ve MKP 4. Kongresini komünizm savaşçıları olarak selamlıyoruz.

Komünist önder Kaypakkaya yoldaşın ardılları, bu tarihi sorumluluğun bilincinde olarak öne çıkmalı ve devrimci rolünü oynamalıdır. Kaypakkaya yoldaşın ardıllarına bıraktığı mirasının derin anlamı devrime yol göstermektedir. Biz TKP-ML ve MKP’li yoldaşlar olarak, savaşçılar olarak komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı ölümsüzlüğünün 46. Yılında saygıyla anarken, bıraktığı mirası bugünlere onurla taşıyan, Süleyman Cihan, Kazım Çelik, Cüneyt Kahraman, Mehmet Demirdağ, Cafer Cangöz, Yılmaz Kes, Meral Yakar, Barbara Anna Kistler, Sefagül Kesgin, Nubar Ozanyan, Lorenzo Orsetti şahsında komünizm mücadelesinde tüm yitirdiklerimizin anılarına olan bağlılığımızı yineliyoruz.

Geleneğimizin kuramcısı ve kurucularından komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı ölümsüzlüğünün 46. Yılında, komünizm savaşçıları olarak sevgi ve minnetle anıyoruz.

Önderimiz İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!

Devrim ve komünizm Şehitleri Ölümsüzdür!

Yaşasın Birleşik Devrim Mücadelemiz!

TKP-ML       MKP