İbrahim Kaypakkaya, Dörtler ve Haki Karer!

İbrahim Kaypakkaya, Dörtler ve Haki Karer’in ölümsüzlük yıldönümü değerlendirmesi

 

TKP-ML TİKKO’dan Cemil Amed, İbrahim Kaypakkaya, Dörtler ve Haki Karer’in ölümsüzlük yıldönümünde bir değerlendirmede bulundu.

Cemil Amed yaptığı değerlendirmede şunları ifade etti.

Birleşik devrim mücadelesinden ne anladığımız nasıl bir anlam yüklediğimiz önemlidir. Türkiye işçi sınıfı başta olmak üzere emekçilerin ve ezilenlerin Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkına sahip olma mücadelesinin birlikteliği ve ortaklığı olarak anlaşılmalıdır. Kürt ve Türk halkı başta olmak üzere farklı milliyetlerden emekçilerin kurtuluş ve özgürlük istemlerinin ancak birlikte ortak mücadelesi olarak anlamak gerekir. Sömürülen ve ezilen sınıf ve tabakaların ulus, inanç ve cinslerin özgürlük ve kurtuluş arayan her kesimin ortak ve birlikte mücadelesi olarak anlamak gerekir.

Keza kurtuluş ve özgürlük mücadelesini demokratik halk devrimiyle sınırlı tutmamak oradan sosyalizme doğru yürüyen devrimin devam ettirilmesi ve sürdürülmesi birlikte örgütlenmesi olarak anlamak gerekir.

En temel demokratik hak ve özgürlükleri başta olmak üzere devrime ve kurtuluşa ait tüm görevlerin birlikte ele alınıp örgütlenmesi anlamak gerekir. Demokratik halk devrimi doğru anlaşılıp kavranırsa birleşik devrimin kendisidir.

Kaypakkaya’nın faşizmin bir devlet biçimi olduğu geçici ve süreli bir olgu olmadığını parlamento ve seçim sisteminin olmasının faşizm gerçekliğini ortadan kaldırmadığını anlamak gerektiğini anlatıyor. Kurumsallaşan TC devlet yapısının temel kolonlarının faşizm olduğunu hatırlatıyor. Demokrasiden uzak özgürlüklerden yoksun bir diktatörya olduğunu anlatıyor. Parlamento kürsülerinde seçim meydanlarında söylenen sözlerin verilen vaatlerin faşizm gerçekliğini örten maske olduğunu anlatıyor. Parlamentonun varlığına ve biçimine bakarak sürekli gerçekleştirilen seçim sistemine dayanarak demokrasiyle hiçbir alakasının olmadığını hatırlatıyor.  AKP-MHP ittifakında, faşizmin günümüzde almış olduğu biçim olarak anlamak gerektiğini anlatıyor. Yüz yıllık TC tarihinde demokrasiye ait her şeyin gerçeklikten uzak boş sözler ve vaatler olduğunu bilmek ve anlamak gerekir. Kaypakkaya TC devlet yapısını ve tarihini deşifre ederek gerçekleştirmek istediği demokratik halk devriminin yolunu çizmiştir.

TC devlet gerçekliği hakkında hiçbir yanılgıya ve tereddüde meydan bırakmayacak bugüne ışık tutacak gerçek tahlil yaparak yol gösterici rolü oynamıştır.

Haki Karer’i partileşme yolunda atılan ilk cesur adım olarak anlamak gerekir.  Bu adım mutlaka militan yoldan olarak kavramak ve uygulamak gerekir. Tohum halinde devrimci düşüncelerin halka militanlara ait olması yolunda yapılan büyük fedakarlık olarak anlamak ve tanımlamak gerekir. En zor koşularda devrim ve özgürlük inancının tükenmemesi mücadelesinin sürdürülmesi olarak anlamak gerektiğini düşünüyorum.

Dörtler nasıl ki karanlığın en koyu anında yanan aydınlık ateşi olarak değerlendiriyorsak Leyla Güven şahsında bugün devam eden zindan direnişini aynı tarihsel anlamda süren benzerlik olarak değerlendiriyorum. Dörtler büyük bir uyanışın önemli tarihsel kesitiydi. Leyla güven arkadaş şahsında sürdürülen direnişin de büyük kitlesel uyanışın yeniden kazanma fikrinin ve idealinin cesur adımı olarak görüyorum. Leyla güven ve zindan direnişçilerinin büyük fedakarca direnişi en zor koşullarda ve anda kazanma ve başarma inancı olarak değerlendirmek gerekir.

Tecrit bir öndere bir devrimciye bir militana yönelik bir saldırı olarak görmemek gerekir. Tecrit bir halkın özgürlük idealine vurulmak istenen en büyük zincir olarak okumak gerekir. Zindan direnişini de bu ağır kuşatma saldırısına yönelik bir cesaret duruşu olarak değerlendiriyorum.

İbrahim Kaypakkaya yoldaş yapamadığımız ve layıkıyla yerine getiremediğimiz görevlerimizi yeniden hatırlatıyor. En ileri bilinci kuşanmak için cüret ve cesareti kendimize ilke edinmeliyiz. Bilinç ve cesareti birlikte irademize işleyerek yürümemiz gerektiğini hatırlatıyor. Her koşul altında hakikati arayarak imkansızı istemeyi statükocu bürokrat dogmatik anlayış ve yaklaşımlardan kopmayı her bakımdan nitelikli sıçramayı emrediyor. Reformizm-Revizyonizmle aramıza kalın kesin çizgi çekmemizi nihai hedefe ulaşmanın yolu arayışı ve mücadelesini daha fazla büyütmeyi anlatıyor ve hatırlatıyor.

Her gün yeniden ve yeniden Kaypakkaya’nın düşünce ve yaşamına, savaşma ve zafere olan inancına fikirlerine sarılmak gerektiğine ihtiyaç olduğunu anlatıyor. Söylem ve istemin yetmediğini harekete geçmek gerektiğini anlatıyor.