Bolivya’dan Türkiye’ye
EMPERYALİZME VE SÖMÜRGECİLİĞE KARŞI TEK YOL DEVRİM!
Başta sömürülen-ezilen Türkiye işçileri, kadınları, gençleri, inanç gurupları, işgal ve ilhaka uğramış mazlum Kürt ulusu olmak üzere, Bütün halklar ve yoldaşlarımız;
Uluslararası emperyalizmin bunalımı şiddetle derinleşiyor!
Son günlerde emperyalist çöküşün emareleri oldukça çoğaldı!
Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya bir taraftan halkların başkaldırısı yükselirken diğer taraftan Amerikan emperyalizminin halklar üzerine askeri yönelmeleri yaşanıyor.
Latin Amerika’da Şili, Arjantin, Ekvador ve Brezilya’daki ileri halk hareketliliğine paralel olarak bölgemizde, Ortadoğu’da Beyrut’tan Irak’a halk hareketliliği yükseliyor. Bölgemizdeki yükselişe 2011’deki gelişmelere atıfla yeniden “Arap Baharı” ismi takılırken Latin Amerika’dakine keza 2000’lerin başındaki demokratik sol dalgaya benzerliğiyle “pembe bahar” deniyor.
Ancak gene aynı bölgelerde, yani Latin Amerika ve Ortadoğu’da halkların demokratik istemlerini yükseltmelerine karşın uluslararası emperyalist burjuvazi gelişen kitle hareketlerini dejenere etmekte, doğrudan karşı-devrimci askeri operasyonlarla, bu hareketlerin diri yönlerini tasfiye ederek ideolojik-siyasal-askeri hegemonyasına yedeklemeye çalışmakta, gelişen kitle eylemlerini kendisine yedekleyerek egemenlik alanlarını geliştirmeye çabalamaktadır.
Irak’ta ve Lübnan’da, daha önce Maidan ve Dara’da yaptığı gibi kitle eylemlerini provokasyona zorlarken diğer taraftan bölgeyi Siyonizmin ve Türk devletinin saldırılarına açık tutup süreci “herkesin herkesle savaşı” haline sürüklemeye çalışıyor. Latin Amerika’da ise, tıpkı bugün Bakur’da yapageldiği gibi seçilmiş halk temsilcilerini uyduruk davalarla hapse atıp etkisizleştiriyor ya da seçim şaibeleriyle yarattığı sözde haklılık üzerinden kontur gerilla ve ordu egemenlikleri kurmaya çalışıyor.
ABD emperyalizmi, daha önce Brezilya’da ve Venezüella’da yaptığı yeni sömürgeci emperyalist operasyonlarından birini şimdi Bolivya halkı üzerinde uyguluyor.
Bugün Bolivya’da ABD emperyalizminin kendine bağladığı, tıpkı AKP/RTE tüccar-müteahhit sınıfı gibi 20 Ekim seçimlerini geçersiz ilan ederek bütün ideolojik yapılanmasını Bolivya’nın yerli halk düşmanlığı üzerine kuran ordu desteğiyle iktidarını ilan etmiş durumdadır. Kır yoksulu ve yerli halk üyesi kimliğiyle Bolivya devlet başkanı olan Morales ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır.
Emperyalizmin ve emperyalist işbirlikçisi sömürücü sınıfların Bolivya’da da Türkiye’de de Kürdistan’da da derece derece yaptıkları hep budur. Ve önümüzdeki süreçte bölgede ve ülkemizde bu süreç daha da yoğunlaşacaktır. Emperyalizmin son bunalım dönemi göstermiştir ki Latin Amerika mutfağında deneylenen her şey mutlaka Türkiye sofrasına da servis edilmiştir.
Peki çalışan yoksul halklar toplumun büyük çoğunluğunu oluşturmalarına karşın bu bir avuç sömürgeci, emperyalist işbirlikçi sınıflara karşı iktidarlarını niçin koruyamamaktadırlar?…
Bunun çok basit bir cevabı vardır; emekçi sınıflar kendi mücadelelerinin önderliğini salt emperyalist, karşı devrimci terörden korunmak adına emek sermaye çelişkisinin uzlaşmazlığına göre değil, ezen ve ezilen sınıfları birbirine uzlaşık tutmaya gayret eden liberal burjuva ve küçük burjuva kesimlere bırakmışlardır.
Morales’in ve benzerlerinin sorunu bir ve aynıdır; emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı devrimci ve sokağı esas alan bir tutum almayı ısrarla zorlamamaktadırlar. Morales orduyu ideolojik ve siyasal olarak safça kendi çizgisine ikna etmeye çalışmasıdır.
Türkiye’nin işçileri, kadınları, gençleri ve ezilen halkları…
Bugün dünyada, bölgelerde ve ülkelerde nerede insana, insanlığa acı veren bir olay yaşanıyorsa bunun mutlak nedeni uluslararası emperyalizm ve sömürgeciliktir, çünkü bugün uluslararası emperyalizm 70’lerden beri gelen uzun bunalımının en yoğun halini yaşamaktadır. Emperyalizmin ve sömürgeciliğin bu bunalımdan kendini koruyarak çıkmasının biricik koşulu insanlığı büyük ve kanlı savaşlara sürüklemektir. Emperyalizmin bu savaşlar için birbiriyle savaştıracağı halklara ve kendine hizmet edecek işbirlikçi sınıflara ihtiyacı vardır.
Bugün dünyada, bölgelerde ve ülkelerde nerede insana, insanlığa acı veren bir olay yaşanıyorsa bu sorunların çözümü devrimde, çalışan halkların iktidarındadır. Emperyalizmin savaşlarına karşı devrimci savaşların yükseltilmesidir.
Emperyalizmle barışık, uzlaşık, işbirlikçi bir yanyanalık bütün halklara, bütün sınıflara, bütün siyasal temsilcilere sadece tarihin lanetini getirecektir.
Biz bu laneti taşıyan, taşımaya aday olanlara tarihin yıldırımlarını birleşik devrimci savaş hattımızla sevk edeceğiz.
Türkiye’nin işçileri, kadınları, gençleri ve ezilen halkları…
Latin Amerika ve Ortadoğu, Vietnam’dan Küba’ya çizilen aynı gök kuşağının altında emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı savaşın birleşik mevzileridir. Bolivya’da, Ekvador’da, Şili’de toplumsal muhalefetin yükselmesi nasıl Ortadoğu’daki anti emperyalist, anti sömürgeci, anti siyonist mücadeleyi yükseltecekse, bu muhalefetin kıtanın diğer ülkelerinin devrime yönelmesinde, Türkiye ve Kürdistan’da yükselecek birleşik devrimci savaş hattının da kesin bir etkisi olacaktır.
Bizler, Türkiye ve Kürdistan’daki halklarımızın kardeşliğini Rojava’da, Dersim’de, İstanbul’da devrimlerimizin kan kardeşliğine yükselttik. Bundan böyle birleşik devrimin bayrağını Türkiye ve Kürdistan emekçisi, yoksulu, kadını ve genci için düşmanın kalelerine, bankalarına ve fabrikalarına dikerken bileceğiz ki aynı zamanda bu bayrak bütün Latin Amerika halkları içindir. Uluslararası emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı uluslararası proletaryanın savaşı da genişlemekte, yayılmakta, kendi birleşik kanallarını aramaktadır.
Emperyalizmin bunalımı sosyalizmin arifesidir, diyorsa Lenin o halde şehitlerimizin izinde görevimiz İstanbul’dan Amed’e, Sao Paulo’dan La Paz’a “Tek Yol Devrim!” şiarını bütün siyasal ve sosyal sorunlarımızın şifresi haline getirmektir.
Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!
Yaşasın Birleşik Devrimci Savaşımız!
TKP-ML Avrupa Komitesi – DKP Avrupa Komitesi – MKP Avrupa Komitesi
21 Kasım 2019