TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği: 8 Mart, Emekçi Kadınların Öfkesinin, İsyanının ve Mücadelesinin Günüdür!

8 Mart, Emekçi Kadınların Öfkesinin, İsyanının ve Mücadelesinin Günüdür!

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Kazanılmış haklarına dönük saldırıların arttığı, şiddetin boyutunun günbegün yükseldiği ancak kadınların sokakları terk etmediği, işçi direnişlerinde mücadeleyi azimle sürdürdüğü, dipten gelen dalganın köpüklerini oluşturduğu bir süreçte karşılıyoruz 8 Mart’ı…

Pandemi ile artan yoksulluğun, egemen sınıfların çıkarlarına göre değiştirilmeye çalışılan çalışma koşulları, bunun sonucunda derinleşen esnek ve güvencesiz emeğin sahibi kadınların öfkesi ile karşılıyoruz 8 Mart’ı…

Pandemi karşısında yaşlı-çocuk-hasta-engelli ev halkının ağırlaştırdığı bakım yükünün sahibi, tırmanan erkek-devlet şiddetinin hedefi ve fakat aynı zamanda ülkeden ülkeye yayılan, sınırları aşan kadınların isyanıyla karşılıyoruz 8 Mart’ı…

Suriye ve Rojava topraklarında Türk devletinin işgali ve emperyalistlerin hegemonya dalaşı devam ederken, bu dalaşın bir diğer alanı haline getirilen Ukrayna üzerinde ABD-AB ve Rusya-Çin emperyalist bloklarının savaş sesleri arasında karşılıyoruz 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü…

Ekonomik krizin yükü altındaki kadınların emek mücadelesidir 8 Mart!

AKP-MHP iktidarının yaşadığı çoklu krizin en önemli konu başlıklardan biri kuşkusuz derinleşen ekonomik ve sosyal koşullardır. AKP, 15 Temmuz’un ardından süreklileştirilen OHAL rejimi ile geniş halk kitlelerinin temel hak ve özgürlüklerini hedefe koymuş ancak bununla yetinmeyerek kitleleri Cumhuriyet tarihinin en derin krizine mahkum etmiş ve pandemi koşulları ile birlikte büyük bir yoksulluk dayatmıştır/dayatmaktadır. Bir süre “teğet geçti, geçecek”, “dış güçler”, “dünya bizi kıskanıyor” söylemleriyle ve “Eyyy IMF” efelenmeleriyle; kayıtdışı gelirle, kredi kartı harcamalarıyla, inşaat sektörünün parlatılmasıyla ötelenebilen krizin artık “idare edilebilecek” bir yanı kalmamıştır.

Böylesi dönemlerin geniş emekçi kesimleri derinden etkilediği bilinirken yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik vb.lerinden payına en fazla yük düşenin kadınlar olduğu bir gerçektir. AKP-MHP iktidarı, rakamlar üzerinde oynayarak manipülasyon yapmakta ya da kadın istihdamındaki artıştan dem vurmaktadır. Ancak gerçek şudur ki, Covid-19 etkisiyle iş kaybı ve geniş tanımlı kadın işsizliği oranı yüzde 43’tür. (DİSK-AR). Yani her dört kadından sadece biri çalışmaktadır ve kadın işgücü son bir yılda yüzde 8.2 oranında azalmıştır.

Yoksulluk giderek daha fazla kadının adıyla anılmakta, kadınlar yoksullaşırken, yoksulluk da kadınlaşmaktadır. Bu durum, tek başına işsizlik oranlarında değil, aynı zamanda kadınların “eşit işe eşit ücret” alamayışı, işyerlerinde mobbing ve tacize uğraması, kayıtdışı ve vasıfsız işlerde kadınların tercih edilişi, ücretsiz aile işçisi olarak özellikle tarımda kadın emeğinin yoğun kullanımı, aile içi ücretsiz-karşılıksız bakım emeğinin sahibi oluşu gibi başlıklarda da sabittir. Bu tabloya eklenmeye çalışılan “nafaka hakkının” sınırlandırılmaya çalışılmasıyla da derinleştirilmek istenmektedir kadınların yoksulluğu. Buna karşılık, uysal emek olarak görülen kadınların giderek “makbul olmayan” yani hakkını arayan, isyan eden emeğin sahibi oluşundaki yükseliş de dikkate değerdir.

İşte 8 Mart, değersizleştirilen, yok sayılan, karşılıksız bırakılan kadın emeğinin mücadelesinin günüdür!

Katledilen kadın ve LGBTİ+’ların öfkesidir 8 Mart!

Egemen sınıfların ekonomik ve siyasi krizi derinleşirken, toplumsal alanda kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddet, trans/homofobi giderek yaygınlaşmakta, diğer yandan ataerkil sistem gözlerden gizlenerek bütün suç “ekonomik sıkıntılara” yüklenmeye çalışılmaktadır. Yoksulluğun kadın ve LGBTİ+’lara yönelik şiddetin artışında önemli bir etkisi olsa da, belli oranda bir ekonomik refahın olduğu “gelişmiş” kapitalist ülkelerde de söz konusu şiddetin artışı, tek başına ekonomik sebeplerle açıklamanın mümkün olmadığını göstermektedir. Partiarkal sistem bir bütün ortadan kalkmadan kadın ve LGBTİ+’lara yönelik şiddet, cinayet, taciz-tecavüz, homo/transfobi ortadan kalkmayacaktır.

8 Mart, kadın ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü şiddete karşı ataerkil sisteme öfke ve isyanın günüdür!

8 Mart, hapishanelerde Garibe Gezer gibi ölüme sürüklenen kadın ve LGBTİ+’ların, Aysel Tuğluk gibi tecrit altında katledilmeye çalışılan hasta tutsakların sesinin yankılanması gereken gündür!

Haksız savaşların yükünü omuzlayan kadınların çığlığıdır 8 Mart!

Emperyalistler arasındaki çelişki ve hakimiyet dalaşı başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın dört bir yanında çatışma merkezleri ve vekalet savaşları ile sürerken, bu çelişki ve dalaş, NATO’nun Rusya topraklarına doğru genişletilme çabası ve karşısında Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal saldırısı ile yeni bir evreye girdi. Emperyalistlerin aldığı savaş kararları yine ezilen halklara ölüm, göç yolları ve sınırsız yoksulluk olarak geri dönüyor.

İster ABD-AB, isterse Rus-Çin vb.leri olsun, emperyalizm, dünya işçi sınıfı ve ezilen halkları için katliam, ölüm, tecavüz, yoksulluk, açlık, göç demektir… Bu tablonun yükünü en ağır şekilde yaşayan-yaşayacak olan yine kadın ve çocuklar olacaktır.

İşte 8 Mart, haksız emperyalist savaşlara karşı kadınların çığlığıdır! Bu çığlığa işçi sınıfı ve ezilen halkların haklı savaşlarıyla yanıt verilmelidir.

Dört parçada Kürt kadınların direniş çağrısıdır 8 Mart!

Faşist Türk devleti, Suriye’den Irak’a, Kıbrıs’tan Libya’ya, Ermenistan’a geniş bir coğrafyada “imparatorluk” rüyasıyla saldırgan ve işgalci politikalarla hareket etmektedir. Kürt ulusal sorununda imha ve savaş-işgal siyasetinde ısrar eden AKP-MHP iktidarı, içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik krizi, resmi sınırlarının dışında savaş, sınırlarının içinde ise faşist diktatörlüğün azgınca saldırılarıyla gidermeye çalışmaktadır.

Sınırların içinde ve dışında bu saldırganlığın en büyük hedefi elbette Kürt Ulusal Hareketi ve Kürt halkı olmaktadır. Öyle ki, bir yandan milyonlarca insanın oy vererek seçtiği milletvekillerinin dokunulmazlıkları teker teker kaldırarak hapishanelere atılırken, diğer yandan kontrgerilla yöntemleri ile Kürt kurumlarına ve halka yönelik saldırılar düzenlenmektedir. Tıpkı Deniz Poyraz’ın katledildiği, HDP İzmir il binasına yönelik saldırı ve Konya’da aynı aileden 7 kişinin öldürüldüğü katliamda olduğu gibi…

8 Mart, Türk devletinin tüm bu saldırganlığına karşı her alanda mücadeleyi kuşanan Kürt kadınların direniş çağrısıdır!

Komünist Kadınlar Birliği, 8 Mart’ta tüm kadınlara örgütlenmeye ve mücadele etmeye çağırıyor!

2022 yılı, işçi direnişlerindeki yükselişle başladı. Bu eylemlerin büyük bir bölümünde en etkili ve dirençli olanların kadınlar olması çok önemlidir ve mücadelemizin geleceği adına umut ve güven vericidir. Direnişlerin en moralli ve özverili, bu anlamda en direngen kesimini oluşturan kadın işçiler, her yeni gün mücadele tarihimize yeni ilham sayfaları eklemektedir. Çünkü kadınları eyleme geçiren ek nedenler var ve kadınlar eyleme geçene kadar birçok engeli aşmak zorundalar. Düşük ücretlerin yanısıra eşit ücret için, başta patronlar olmak üzere amir, yönetici vb.lerinin mobbing, hakaret ve sendika düşmanlığına karşı da mücadele ediyorlar. Bu nedenle kadınların direnişine bakmak ilham vericidir. Emekçi kadınların bu mücadelesi yeni mevzi ve barikatlar oluşturmaktadır. Tüm bu kavgaların her birimize büyük bir güç kattığına ve kadınların kurtuluşu yolunda önemli bir birikim yarattığına kuşku yoktur.

Yakın ve orta vadede sınıf mücadelesinin çok daha ciddi karşılaşmalara sahne olacağı öngörüsünde bulunmak da zor değildir. Bu durum hem emperyalizmin dünyadaki gidişatı hem ülkemizdeki hakim sınıfların izlediği seyre ilişkin verilerden rahatlıkla gözlenebilir. Ülkemiz açısından, bölgedeki sıcak gelişmelerin etkisiyle faşizmin azgın saldırılar örgütlediği, katliam ve baskıya hız verdiği bir süreçten geçiyoruz. Ancak bütün ezilenlerin, yoksullar ve emekçilerin tepki ve öfkesi de büyümektedir. Egemenler bu mücadelenin ateşini düşürmek için elbirliği yapmakta, sömürü ve çökme rejimini korumak için seferber olmaktadır. Bu sürece müdahale edebilmenin biricik koşulu; direnişçi tüm dinamiklerle buluşmak ve örgütlenmektir.

Sistemin kadını kat kat saran zincirlerini tek tek yıkarak örgütlenen, önderleşen tüm kadınlar ilham kaynağımız ve zafer teminatımızdır. Onların ayak izlerini takip ederek mücadelemizi yükseltmenin, zafere ulaşmanın yolunda yürüdük, yürüyoruz ve yürüyeceğiz…

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Yaşasın Partimiz TKP-ML, TİKKO, KKB, TMLGB!

TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği

Mart 2022

Englısh: https://www.tkpml.com/tkp-ml-communist-union-of-women-march-8-is-the-day-of-anger-revolt-and-struggle-of-working-women/?swcfpc=1