TKP/ML MK’dan 18 Mayıs Açıklaması: “SELAM EDER, GÖZLERİNİZDEN HARARETLE ÖPERİM”

“SELAM EDER, GÖZLERİNİZDEN HARARETLE ÖPERİM”

Yoldaşlar, dostlar;
Bundan 41 yıl önce, İbrahim Kaypakkaya, 28 Şubat 1973’te Amed Zindanı’nda yazdığı son mektubunda bizlere böyle seslenmekte ve mektubunu “Daha sıkı, daha sağlam, daha kararlı bir savaş dilerim. Hoşçakalın” sözleriyle bitirmektedir.
İbrahim Kaypakkaya, katledilmesinin üzerinden 41 yıl geçmesine rağmen Türkiye devrimi için önemini korumaya devam etmektedir. Günümüzde işçi sınıfı adına politika yapanların, halkın genel çıkarlarını savunduklarını iddia edenlerin hemen hemen hepsinin mutlaka bir yanıyla İbrahim Kaypakkaya atıf yapmaları tesadüf değildir. İbrahim Kaypakkaya, Türkiye’nin çeşitli ulus, milliyet ve mezheplerden halkının sınıf mücadelesinin, her türlü sömürü, baskı ve zulme karşı direnişinin, teorik sözcüsü ve pratik olarak mütevazi bir faaliyetçisi olduğu içindir ki; hem teorik görüşleri yaşamın canlılığı içinde geçerliliğini korumaya, hemde pratik duruşu nedeniyle günümüz genç devrimcilerine ilham olmaya devam etmektedir.
Çeşitli ulus, milliyet ve mezheplerden Türkiye halkının günümüzde yaşamış olduğu sorunlara kafa yoran herkesin karşısına mutlaka ama mutlaka İbrahim Kaypakkaya çıkmasının nedeni, onun teorisini yaşamın canlı gerçeği içinde inşa etmiş olmasıdır. Kaypakkaya yoldaş, teorisini bizzat sınıf mücadelesi pratiği içinde kurduğu içindir ki tezleri günümüzde halen geçerliliğini korumaya devam etmektedir. Çünkü ülkemizde sınıf mücadelesi tüm yakıcılığıyla devam etmektedir. Günde 4 işçinin iş kazaları adı altında katledildiği, köylülerin ürettiklerinin karşılığını alamadığı ve sefil koşullarda yaşamaya mahkum edildiği, kadın cinsine yönelik saldırganlığın katliam boyutuna vardığı, halk gençliğine yönelik geleceksizleştirme, kültürel yozlaştırma saldırılarının tüm hızıyla sürdüğü ve buna karşı “mücadele” adı altında toplumu dinselleştirme saldırılarının devam ettirildiği, Kürt ulusuna ve ezilen milliyet ve mezheplere saldırıların olanca hızıyla sürdürüldüğü; kısacası baskı, zulüm, sömürü, talan ve yasaklamaların varolduğu bir ortamda, Kaypakkaya’nın tezlerinin önemini ve güncelliğini korumaya devam edeceği çok açıktır.
Çünkü onun ileriye sürdüğü tezler, entelektüel bir tartışmanın, akademik bir araştırmanın değil, ülkemizdeki sınıf mücadelesinin billurlaşmış bir ifadesidir. Bu durum beraberinde Kaypakkaya’nın tezlerini sadece teoride değil pratikte de savunmanın önemini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla İbrahim Kaypakkaya’nın tezlerininin güncelliği ve önemi onun tezlerini pratikte savunmakla eşdeğerdedir. “Kaypakkayacılığın” pratikte, sınıf mücadelesinin sürdüğü her alanda gösterilmesi, işyerlerinden barikatlara, köylerden dağlara uzanan bir çizgide, devrimci savaşın yükseltilmesiyle karşılığını bulacaktır.

Yoldaşlar, dostlar;
İçinde bulunduğumuz tarihsel süreçte, kitlelerin mücadelesinin aldığı biçim ve içerik Kaypakkaya’nın izinden yürüyen bizlere daha fazla sorumluluklar yüklemektedir. Kitleler faşizmin kendilerine dayatttığı koşulları kabul etmemektedir. Nitekim 18 Mayıs 2013 Taksim’de İbrahim Kaypakkaya anması da dahil olmak üzere halk kitlelerinin Taksim merkezli başlayan ve tüm ülkeyi sarsan Gezi İsyanı, ardından inişli çıkışlıda süren sokak eylemlikleri ve son olarak 1 Mayıs 2014 Taksim muharebeleri bize dikkate değer sayıda insanın düzen dışılığı zorladığını göstermektedir. Kitlelerin dikkate değer bir kesimi, içinde bulundukları durumdan memnun değildir ve gelecek için kaygı duymaktadır. Bunun için sokağa çıkmakta ve direnmektedir.
Bugün eline taş alıp, soda şişesi savuranların, yarın kendi hakları için silaha sarılması olanaksız değildir ve de tamamıyla haklı ve meşrudur. Çünkü ülkemizde devlet denilen olgu, sadece bir sınıfın bir sınıf üzerinde baskı aracı olarak değil aynı zamanda her türlü hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, insan kayırmanında ve üstelik tüm bunları “milli irade” adına, ben yaptım oldu yüzsüzlüğüyle savunmanında aracı olarak işlev görmektedir. TC faşizmi Kemalistiyle, İslamcısıyla ileri kitleler nezdinde oldukça teşhir olmuş durumdadır. Kitlelere kendilerine dayatılan bu soygun, yağma, talan, yolsuzluk ve ikiyüzlülük düzeninden kurtulmanın yollarını aramaktadır.
Durum devrimci savaşı yükseltmek için mükemmeldir. Kaypakkaya çizgisi bizlere kitlelerin bu talebine yanıt olmayı, onların taleplerinin gerçekleşmesine hizmet etmeyi emretmektedir. Tarihsel tecrübe bize göstermektedir ki, eğer kitlelerin bu taleplerine yanıt olunmazsa, kitlelerin devrimci enerjisinin hakim sınıfların bir başka kliğinin peşine takılması tehlikesi vardır. Bu ülkemizdeki sınıf mücadelesinin realitesidir. Yaşam boşluk tanımamaktadır. Bizlerin en büyük korkusu kitlelerin bu kendiliğinden eylemlerinin gerisinde kalmamız ya da kitlelerin devrimci öfkesinin düzen içinde eritilmesini engelleyememek olmalıdır. Çünkü bizler çok iyi biliyoruz ki İbrahim Kaypakkaya’nın tek korkusu, kurmuş olduğu partinin halk kitlelerinin kendiliğinden eylemlerinin gerisinde kalması olmuştur!
Buna izin vermeyeceğiz.
Bugün bizler, Kaypakkaya yoldaşın katledilmesinin 41. yıldönümünde binler olarak onu anıp, bizlere bıraktığı mücadele bayrağını yere düşürmeden taşımanın haklı gururunu taşırken; “daha sıkı, daha sağlam ve daha kararlı bir savaş” dileğini layıkıyla yerine getiremediğimizi, savaşı ve mücadeleyi istenilen seviyeye taşıyamadığımızı cesaretlice ortaya koyuyoruz. Ortaya koyuyoruz ki eksikliklerimizin, yetmezliklerimizin üstüne gidelim. Kitlelerin kendiliğindenci hareketinin gerisinde kalmayalım; devrimci mücadeleyi, halk savaşını yükseltelim.
Kaypakkaya yoldaşın hepimize selamları bakidir! O “gözlerimizden hararetle öpmeye” devam etmekte ve “daha sıkı, daha kararlı ve daha sağlam savaş” dileği olanca güncelliğiyle geçerliliğini korumayı sürdürmektedir. Öyleyse Kaypakkaya yoldaş bize, -genç yoldaşlarımız başta olmak üzere-, her zamanki görevlerimize daha sıkı sarılıp, bir üstüne bir koymayı; mücadelemizde daha kararlı olup, komitelerimizi güçlendirmeyi ve gerilla savaşını sağlamlaştırıp, halk savaşını nicel ve nitel olarak daha da yükseltmemizi emrediyor.
Bunun için, Gezi’de ve 1 Mayıs’ta “Kaypakkaya burada barikatta” dedik!
Bunun için, barikatları tahkim ettik, sokakları tutuşturduk!
Bunun için, dağları mesken eyledik, halkın namluya sürülen öfkesi olduk!
İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!
Yaşasın Halk Savaşı!
Yaşasın Marksizm Leninizm Maoizm!

TKP/ML MK