Filipinler Komünist Partisi (FKP) Merkez Komitesi: Partiyi sağlamlaştırın ve daha da güçlendirin!

Partiyi sağlamlaştırın ve daha da güçlendirin!

ABD-Marcos rejiminin karşıdevrimci savaşını ve devlet terörizmini boşa çıkarın! Halkın demokratik devrimini kapsamlı bir şekilde ilerletin!

Filipinler Komünist Partisi

Merkez Komite

26 Aralık 2022

Parti’nin Marksizm-Leninizm-Maoizm teorik temelinde kuruluşunun 54. yıldönümü vesilesiyle tüm Parti kadrolarına, devrimci güçlere, Parti’nin dost ve müttefiklerine en sıcak devrimci tebriklerini sunmaktadır. Bugün, Parti’nin elli yılı aşkın bir süredir demokratik halk devrimine önderlik ederek ve Filipin halkının özgürlük ve demokrasi özlemini ilerleterek elde ettiği büyük kazanımları kutlayalım. Aynı zamanda, önümüzdeki yıllarda ilerlemek ve daha büyük zaferler elde etmek için eylem planımızı ortaya koymak üzere gücümüzün muhasebesini yapalım ve hatalarımızı ve zayıflıklarımızı özeleştirel olarak değerlendirelim.

Bugün, Marksizm-Leninizm-Maoizm’i ustalıkla kavrayarak Partiye doğumundan, bebekliğinden ve büyümesinden itibaren rehberlik eden FKP Merkez Komitesi’nin kurucu başkanı Ka Jose Maria Sison’u (Amado Guerrero) olağanüstü bir saygıyla anıyoruz. Ka Joma bize, ölümsüz devrimci ruhunun gelecek nesil Parti kadrolarını daha yükseklere taşımak için sonsuza kadar yaşayacağı bir Marksist-Leninist-Maoist çalışma hazinesini miras bıraktı.

Parti, Merkez Komite, Siyasi Büro ve Yürütme Komitesi üyelerinin yanı sıra halka hizmet ederken ve ulusal demokratik dava için savaşırken en büyük fedakarlığı yapan kadrolar, Kızıl savaşçılar ve kitle aktivistleri de dahil olmak üzere Filipin halkının tüm kahramanlarına ve şehitlerine en büyük saygılarını sunar. Aynı zamanda devrimci kitleleri, kitle örgütlerinin aktivistlerini, Kızıl savaşçıları, örgütçüleri ve özellikle ABD emperyalizminin kışkırttığı faşist terör kampanyası karşısında tüm zorluklara ve fedakarlıklara rağmen devrimci yolda sebat etmeye devam eden Parti kadrolarını övüyoruz.

Uzun süreli durgunluk ve ekonomik gerileme, kötüleşen sosyal koşullar, faşizmin ve devlet terörizminin yükselişi ve artan emperyalistler arası savaş tehditleri ile kendini gösteren, gerici egemen sistemin hem ülke içinde hem de uluslararası alanda kötüleşen bir kriziyle karşı karşıyayız. Kriz, proletaryanın halka önderlik etmesi ve Filipinler’de ve tüm dünyada devrimci hareketi ileriye taşıması için son derece elverişli koşullar yaratmaktadır.

Küresel kapitalist sistemin krizi kötüleşmeye devam ediyor. ABD ekonomisi ve diğer önde gelen kapitalist ülkelerin ekonomileri, daha önce görülmemiş sayıda ülkeyi yutmakla tehdit eden yeni bir durgunluk dönemine giriyor. Kapitalist sistemin çürümüş çekirdeği kendini göstermekte ve proletarya ve halk için yaygın yıkım ve acılara neden olmaktadır. Faşist güçler proletaryaya saldırmak ve onların önderliğini engellemek için yükseliştedir. Emperyalistler arası çelişkiler ve rekabetler yoğunlaşıyor. ABD emperyalizmi, stratejik gerilemesini engellemek için giderek daha kavgacı hale geldi ve diğer emperyalist güçleri askeri olarak daha saldırgan olmaya itiyor. Bunlar Ukrayna’da savaşa yol açtı ve doğrudan emperyalistler arası savaş ya da dünya savaşı tehdidini arttırıyor.

Filipin halkı, ABD emperyalizminin sıkılaşan pençesinden ve Marcos rejiminin Pentagon’un, yabancı bankaların ve çokuluslu şirketlerin diktelerine ve çıkarlarına boyun eğmesinden muzdarip olmaya devam ediyor. Hakim yarı sömürge yarı feodal sistemin krizi keskinleşmekte, üretici güçlerin yaygın tahribatı ve Filipin halkının çoğunluğunun sosyoekonomik koşullarındaki keskin düşüşle karakterize olmaktadır. Mayıs 2022 seçimlerini yaygın elektronik sahtekarlık yoluyla kazandığı için gayrimeşru olarak algılanan ve nefret edilen Marcos-Duterte kliğinin iktidara gelişi, egemen siyasi sistemin daha da çürüdüğüne işaret etmektedir.

Geniş halk kitlelerini terörize etmek için faşist terörizmin en kötü biçimlerini uygulayarak giderek daha acımasız bir bastırma savaşı yürütmeye devam ediyor. İşçiler, köylüler ve diğer ezilen sınıflar ve kesimler ise karşı koymaya, haklarını ve çıkarlarını savunmaya itilmektedir. Demokratik halk devrimini uzun süreli halk savaşı yoluyla yürütmenin haklılığı, gerekliliği ve aciliyeti her geçen gün daha da netleşmeye devam etmektedir.

Partinin kadroları ve aktivistleri, kırlardan şehirleri kuşatmak için uzun süreli halk savaşı yürüterek ve hem şehirlerde hem de kırsal alanlarda kitle hareketini ilerleterek demokratik halk devrimini ilerletmeye devam etmektedir. Geçtiğimiz yıllarda çeşitli çalışma alanlarında önemli başarılar elde edildi. Bununla birlikte, devrimci hareket, düşmanın son beş yılda artan stratejik saldırıları karşısında, devrimci çalışmanın çeşitli alanlarında öznelcilikten, iç zayıflıklardan ve hatalardan kaynaklanan kayıplar ve gerilemeler de yaşadı.

Marksizm-Leninizm-Maoizm tarafından yönlendirilen Parti, bu gerilemelerden yılmamıştır. Filipin halkının emperyalizmi, feodalizmi ve bürokrat kapitalizmini yıkma ve ulusal özgürlük ve halk demokrasisine ulaşma mücadelesinde öncü çekirdek olarak hizmet etmek için tüm zayıflıkların üstesinden gelmeye, hataları düzeltmeye, sağlamlaşmaya ve güçlenmeye kararlıdır.

Küresel kapitalist sistem yeni bir kriz dönemine girerken çelişkiler yoğunlaşıyor.
Küresel kapitalist sistem, Covid-19 pandemisinin zirve yaptığı 2020 yılındaki küresel durgunluğun ardından geçen yıl yaşanan kısa süreli anlık genişlemenin ardından yeniden aşağı yönlü bir spirale girmiş durumda. Bu düşüş, Uluslararası Para Fonu’nun 2022’den itibaren istikrarlı ve yüksek büyüme oranları öngörmesinden bir yıldan kısa bir süre sonra gerçekleşti. Kapitalist kriz her türlü baskı ve sömürüyü yoğunlaştırmakta, emperyalistler arası çatışmayı derinleştirmekte, sınıf çelişkilerini arttırmakta ve devrimci direniş için koşullar yaratmaktadır.

Son dönemde yaşanan keskin ekonomik gerileme, yüksek petrol fiyatlarından kaynaklanan yüksek enflasyon ve küreselleşmiş tedarik zincirlerinde pandemi kaynaklı aksamaların artçı şokları olarak açıklanıyor. Aslında bu, dünya kapitalist sisteminin neredeyse 15 yıl önce 2008 küresel mali krizinden sonra başlayan uzun süreli durgunluğunun bir devamıdır. Bu durum, 2020’nin son çeyreğinden bu yana, o yılın başlarında yaşanan pandemiye bağlı durgunluğun ardından, borç kaynaklı anlık toparlanma ile sadece kısa bir süreliğine kesintiye uğradı. Burjuva ekonomistleri bile, gıda ve enerji krizleri, savaşlar ve çatışmalar ve finansal çalkantılarla iç içe geçmiş küresel ekonominin genel durgunluğunu ve uzun süreli istikrarsızlığını tanımlamak için “permakriz” terimini kullanmaya teşvik edildi.
Dünya kapitalist sistemi, dünya tarihindeki en büyük finansal balonun ortasındadır. Yılın üçüncü çeyreği itibariyle toplam küresel kamu ve özel borç 290 trilyon dolar ile küresel üretimin %343’üne denk geliyor. Pandeminin vurmasından bu yana borç rekor seviyelere ulaşarak 2020’de GSYH’nin %360’ını aştı ve 2021’de 303 trilyon dolara ulaştı. Son dönemdeki düşüşün başlıca nedeni, güçlenen ABD dolarının dolar cinsinden olmayan borçları daha küçük göstermesi ve artan faiz oranlarının borçlanmayı azaltmasıdır.

Normalde güvenli yatırımlar olarak görülen küresel tahvil ve hazine bonoları da benzeri görülmemiş bir dalgalanma yaşıyor. Küresel tahvil piyasası %11 düşerek 2,6 trilyon dolar zarara uğradı ki bu 2008 mali krizinden bu yana görülen en kötü kayıp. Merkez bankalarının agresif faiz artırımları nedeniyle kayıplar artmaya devam ediyor. Uzun vadeli ABD hazine tahvilleri daha yılsonu gelmeden %24’ün üzerinde değer kaybetti. Dünya çapında hisse senedi piyasaları da 2008’den bu yana en kötü kayıplarını yaşadı ve küresel hisse senetleri bu yıl yaklaşık %20 oranında düştü. Özellikle ekonomiler kötüleştikçe 2023 yılında dalgalanma daha da kötüleşecek ve kayıplar daha da derinleşecektir.

OECD, 2021’de %6 olan küresel ekonomik büyümenin bu yıl yarı yarıya azalarak sadece %3,1’e düşeceğini, 2023’te ise %2,2’ye gerileyeceğini öngörüyor. Önde gelen kapitalist ülkeler, faiz oranlarındaki hızlı artışlar ve enflasyonu kontrol altına almak için sıkılaştırılan para politikasının ardından resesyona doğru bir eğilim içerisindedir. Bunlar üretimin yavaşlamasına, işten çıkarmaların ve işsizliğin artmasına neden olmakta ve milyonlarca insanın yaşamına ve geçim kaynaklarına zarar vermektedir. Bu durum, onlarca yıllık küreselleşmenin ardından çok uluslu şirketlerin küresel üretim hattına bağlı dünya ülkelerinin çoğunluğunu oluşturan diğer tüm ülkelere de yayılacaktır.

Bu faiz artışları ve tetikledikleri durgunluk ve üretim yavaşlamaları daha fazla borç krizine ve temerrüde neden olacak, üretim kayıplarını ve işsizliği arttıracak ve yoksulluk ve eşitsizliği büyük ölçüde kötüleştirecektir. Bu koşullar istikrarsızlığı arttıracağı gibi ekonomik durgunluğu da derinleştirecektir. ABD ekonomisi yılın ilk yarısında durgunlaştı ve Federal Rezerv’in yıl ortasından bu yana faiz oranlarını arttırmaya başlamasının üretimi düşürmesinin ardından gelecek yıl resesyona girme yolunda ilerliyor. Bu yıl teknoloji, otomotiv, sağlık, banka, perakende ve hizmet sektörlerinde geçen yıla kıyasla dört kat daha fazla işten çıkarma yaşandı. Şu anda 31 trilyon dolardan fazla devasa bir borç yükü altında. Gerçek enflasyon %7 değil %16’dır. Bazı analistler ABD ekonomisinin 1788’den bu yana en büyük tahvil çöküşüne doğru gittiğine inanıyor ki bu şu anda borsadan 40 kat daha büyük bir finansal balon var. Gayrimenkullerin çökmesi ve hacizlerin geçen yıla göre %700 artması nedeniyle “Büyük Depresyon” olasılığı giderek artmaktadır. Tüm bu faktörlerin önümüzdeki aylarda daha da hızlanması bekleniyor.
Uzun zamandır küresel ekonomik büyümenin lokomotifi olarak görülen Çin ekonomisi, emlak ve bankacılık sektörlerindeki yüksek borç ve borç temerrütleri, emlak geliştirmedeki keskin düşüş ve üretimdeki yavaşlama ile belirginleşen mali krizin ortasında sallanmaya devam ediyor. Çin’de 90 milyondan fazla boş konutun bulunduğu emlak piyasası çöküyor. Yurtiçi ve yurtdışı altyapı inşası yavaşladı. Perakende satışlar düştü. Ekonomik büyümenin bu yıl %3’ün biraz üzerine düşerek 1970’lerden bu yana en düşük seviyeye inmesi bekleniyor. ABD ve Avrupa’da artan durgunluk tehditleri nedeniyle Çin ihracatının büyümesi azaldı ve %3-5 arasına (geçen yıl %29.8’den) düşmesi bekleniyor, bu da Çin üretimine bağlı birçok ülkeyi aşağı çekecek.

Avrupa bölgesinde ekonomik büyümenin önümüzdeki yıl %0.3’e düşmesi ve birçok ülkenin uzun süreli resesyona girmesi bekleniyor. Stagflasyonla sarsılan Birleşik Krallık halihazırda resesyonda ve 2024’ün sonlarına kadar bu durumun devam etmesi bekleniyor. Rusya ekonomisinin önümüzdeki yıl %4,5, Almanya ekonomisinin %0,7 küçülmesi beklenirken, Fransa’nın sadece %0,8 büyümesi öngörülüyor. Avrupa’nın önde gelen pek çok ülkesi ABD’nin Rus doğal gazına karşı uyguladığı yaptırımlardan muzdarip ve ABD’den daha pahalı doğal gaz satın almak zorunda. Avrupalı şirketler (sanayi, teknoloji, seyahat, gıda, perakende, bankacılık ve diğerleri) işten çıkarmalar yapıyor ya da işe alımları durduruyor.
Japonya’nın da yılsonuna kadar resesyona girmesi ve gelecek yıla kadar da durgun kalması bekleniyor. Üretim, talepteki düşüşe bağlı olarak ihracatın yavaş büyümesi, yenin dolar karşısında hızla değer kaybetmesi ve rekor seviyedeki enflasyonla birlikte yüksek ticaret açıkları tarafından aşağı çekiliyor.
Gelişmemiş ya da geri kalmış ekonomilerin büyük çoğunluğu yüksek enflasyon, akut işsizlik, ABD’nin doları güçlendirme baskısı nedeniyle para biriminde yaşanan devalüasyonlar, gıda ve diğer ithalat maliyetlerinde keskin artışlar, doğrudan yabancı yatırımlarda düşüş trendi ve kronik ticaret açıklarından muzdariptir. Bu ülkeler, on yıllardır süren neoliberal dayatmalarla, üretici güçlerin ve ekonomik kaynakların büyük ölçüde tahrip edilmesiyle sonuçlanan sınırsız emperyalist yağmayı kabullenmeye mahkum edilmiştir. Yoğunlaştırılmış bir borç krizine yakalanmış ve borç ödemeleriyle aşırı yük altına girmişlerdir. En yoksul ülkelerin yaklaşık %60’ı yüksek borç temerrüdü riski altında ya da zaten borç sıkıntısı içinde. Geçtiğimiz Ekim ayında Sri Lanka ekonomisi, ödenemeyen dış borçların ağırlığı altında çöktü ve muhtemelen bu, artan borç krizinden zarar gören son ülke olmayacak.

Küresel kapitalist sistemin artan krizinin özünde aşırı üretim krizi yatmaktadır. Petrol, yarı iletkenler, elektronik ürünler, çelik, inşaat malzemeleri, taşıtlar, tarımsal ürünler ve diğerleri dahil olmak üzere başlıca emtialarda arz fazlası söz konusudur. Üretim kapasitelerindeki hızlı artış (bilgisayar, robotik, yapay zeka ve diğer teknolojilerin kullanımı yoluyla) ve buna eşlik eden sabit sermayedeki artış, piyasa doygunluğu ve satılamayan stoklarla birleşerek kar oranlarının düşmesine, üretimde aksamalara ve iflaslara neden olmaktadır. Fazla sermaye birbiri ardına finansal balonlar yaratmak için kullanılıyor ve bu da her zaman finans sermayesinin birkaç finansal oligarşinin elinde daha da yoğunlaşmasına yol açıyor.

Kapitalist sistemin krizi, sermaye ve servetin birkaç tekelci kapitalistin elinde giderek daha hızlı birikmesine ve ekonomik, sınıfsal ve ulusal eşitsizliklerin giderek artmasına neden oluyor. Geçtiğimiz aylarda, tekelci petrol şirketleri ve finansal spekülatörler petrol fiyatlarını yükselterek rekor düzeyde kâr elde etmelerini sağladılar. Pandemi süresince her 30 saatte bir milyarder ortaya çıkarken, bir milyon insan gelir kaybı, istihdam ve artan hayat pahalılığı nedeniyle aşırı yoksulluk koşullarına düştü. Aynı dönemde en zengin on milyarder servetlerini iki katına çıkarırken, dünya nüfusunun yüzde 99’unun geliri düştü. 70’inden fazlası sadece on ülkeden gelen 2.700’den az milyarder, 4,6 milyar insandan ya da küresel nüfusun %60’ından daha fazla serveti kontrol etmektedir.
Kötüleşen küresel ekonomik krizin ortasında, dünyadaki dört büyük çelişkinin, yani emperyalist ülkelerdeki tekelci kapitalistler ile işçiler arasındaki çelişkinin, emperyalist ülkeler arasındaki çelişkinin, emperyalist güçler ile ezilen halklar ve uluslar arasındaki çelişkinin ve emperyalist ülkeler ile ulusal bağımsızlıklarını savunan ve sosyalist özlemlerini ilan eden ülkeler arasındaki çelişkinin derinleştiğini ve yoğunlaştığını görüyoruz.

Artan hayat pahalılığı ve düşük ücretler nedeniyle ABD, İngiltere ve diğer emperyalist ülkelerde işçi direnişleri yükselmeye devam ediyor. ABD’de büyük şirketlerde (Amazon, Starbucks, Apple, Google, Verizon ve diğerleri) kurulan sendikalar da dahil olmak üzere sendikal örgütlenme artıyor. İşçiler ücret artışı ve daha iyi çalışma koşulları taleplerini yükseltmek için büyük grevler ve kitlesel gösteriler düzenliyor. Fransa, İspanya, Belçika ve diğer ülkelerdeki ulusal ulaşım ve havaalanı işçileri grevleri de dahil olmak üzere Avrupa genelinde patlak verdi. Bu Aralık ayında Birleşik Krallık, son otuz yılın en büyük işçi grevi dalgasına sahne oldu.

Tekelci kapitalistlerin emperyalist devletlerde giderek kötüleşen krizi çözmedeki başarısızlığı, aşırı milliyetçiliği, dini bağnazlığı ve antikomünizmi körükleyen faşist grupların yükselişine neden oluyor. Tekelci kapitalistler, ekonomik krizin kapitalist kökenlerini gizlemek ve insanların dikkatini ve enerjisini sınıf mücadelelerinden uzaklaştıran sosyal ve siyasi çatışmalar yaratmak için bu faşistleri finanse etmekte, örgütlemekte ve teşvik etmektedir. Proleter sınıf önderliğine karşı savaşıyorlar ve anti-emperyalist, demokratik ve sosyalist hareket ve eğilimlerin büyümesine karşı çıkıyorlar. Devrimci proleter güçlerin ve partilerinin görevi, işçiler arasında derinlere ve genişlere inmek, binlerce proleter kadro yetiştirmek için yaygın bir eğitim yürütmek, milyonlarca işçiye liderlik etmektir. Demokratik reformlar için mücadelelerine rehberlik etmeli ve bunların sosyalist devrimin amaçlarına hizmet etmesini sağlamalıdırlar.

Emperyalist ülkelerdeki işçi sınıfının kötüleşen sömürü ve baskı biçimlerine karşı direnişi, tekelci kapitalistlerin kendi ülkelerinde biriktirebilecekleri sermayenin genişlemesine sınır koyar. Emperyalist ülkelerde emeğin direnişi ne kadar büyük olursa, tekelci kapitalistler de kapitalist sömürü ve talanı gerçekleştirmek için denizaşırı ülkelerde daha geniş alanlar arar ve kapitalist genişlemeye yönelik kontrol edilemez dürtülerini ve aşırı kârlara duydukları açlığı dindirmek için bir basınç supabı olarak kullanırlar.

Emperyalist güçlerin küresel nüfuz ve yatırım alanlarını koruma ve genişletme çabalarının ortasında, emperyalistler arası çatışma ve savaşların sıcaklığı artmaya devam ediyor. Halihazırda, küresel hegemonyasını tesis etme yönündeki amansız çabasında savaşın başlıca taşıyıcısı ABD emperyalizmidir. ABD, emperyalist rakipleri Çin ve Rusya’nın büyümesini ve genişlemesini engellemek için saldırgan askeri yöntemlere başvurmaktadır.

Ukrayna’daki savaş, ABD ve NATO’nun 1991’den bu yana, 1991 Minsk anlaşmasını ihlal ederek, Varşova Paktı’nın eski üyeleri, Doğu Avrupa topraklarına saldırı savaşları düzenleyerek askeri ittifakını genişletme yönündeki hız kesmeyen saldırganlığının bir sonucudur. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik silahlı saldırısı Şubat ayında, NATO’nun Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişlemesinin durdurulması ve ABD destekli Ukrayna güçlerinin amansız bombardımanına maruz kalan Donbass bölgesindeki Rusça konuşan nüfusun savunulması açıklamasıyla başladı. ABD ve NATO’nun acımasız müdahalesi ve Rusya’ya saldırması için Ukrayna’ya neredeyse sınırsız miktarda silah ve fon aktarması savaşı uzattı ve Rusya’yı nükleer cephaneliğini yüksek alarma geçirmeye itti. ABD ordusu, Rusya ile doğrudan savaşı tırmandırmaya hazır birliklerini Polonya’da konuşlandırdı bile. ABD’li yetkililer Rusya’yı “stratejik olarak zayıflatma” ve parçalanmasına neden olma hedeflerini giderek daha yüksek sesle dile getiriyorlar.

Ukrayna’da sıcak bir savaş yürütülürken, ABD emperyalizminin Çin’e karşı savaş kışkırtıcılığı ve provokasyonları artmaya devam ediyor ve Tayvan’daki Çin egemenliği sorununu körüklüyor. ABD’nin kışkırtmasıyla NATO, Çin’in “zorlamalarını” kınayan ve bunu NATO güvenliğine karşı “sistemik bir meydan okuma” olarak ilan eden “stratejik görünümünü” yayınladı. ABD Pentagon’un “Hint-Pasifik Stratejisi”, AUKUS (Avustralya-Birleşik Krallık-ABD) ve Quad (Japonya, Hindistan ve Birleşik Krallık ile Dörtlü Güvenlik Diyaloğu) gibi askeri ittifaklar aracılığıyla Çin’i kuşatma planının ana hatlarını çizmektedir. Japonya, Güney Kore, Singapur ve Filipinler’deki askeri üslerine füzeler yerleştirmiştir. Japon Denizi, Tayvan Boğazı ve Filipinler’in batı ve doğu denizlerindeki donanma varlığını güçlendirerek “birinci ada zincirini” kontrol etmeye çalışmaktadır.
Doğrudan emperyalistler arası savaşa doğru gidiş, NATO içindeki çelişkiler ve rakip emperyalist güçler ile BM ve diğer uluslararası birlikler ve devletler konferanslarındaki son derece bağımsız ve savaş karşıtı devletlerin karışımıyla belirginleşen ABD emperyalist gücünün sınırları tarafından kısıtlanmaktadır. ABD’nin NATO müttefiklerine Ukrayna’ya askeri yardım yapmaları, Rus doğal gazının Avrupa’ya akışını kesmeleri ve bunun yerine ABD’den yüksek fiyatlı doğal gaz ithal etmeleri için yaptığı saldırgan baskı, Almanya, Fransa, İngiltere ve diğer ülkelerde derin bir kızgınlığa neden oldu. ABD’nin Rus petrolüne karşı uyguladığı yaptırımlar, dünyadaki çoğu ülke tarafından büyük ölçüde göz ardı edildiği için başarısız oldu. ABD, Hindistan ile askeri bağlarını güçlendirmiş olsa da Hindistan, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını kınamamakta kararlı ve şu anda Rus petrolünün %20’sini satın alıyor.

ABD hükümet yetkililerinin “ayrıştırma” ve Çin’den ithalata kısıtlamalar ve daha yüksek tarifeler getirme konusundaki söylemleri artmıştır. Ancak ABD’nin “ayrışma” söylemi, çok kutuplu bir dünya kurulması ve ABD hegemonyasının reddedilmesi yönündeki artan taleple ve uluslararası ortaklıklar ve ABD doları dışında ticari ilişkiler kurulması yönündeki pratik çabalarla karşılanıyor.
BRICS ittifakına (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) üye ülkeler, ABD doları ve IMF’nin özel çekme hakları (SDRs) para birimine rakip olması amaçlanan yeni bir uluslararası rezerv para birimi kullanarak ticaret yapmak için bir anlaşma yapma konusunda cesaretlenmektedir. Yüksek enerji fiyatları ve ABD faiz oranları gelişmekte olan ekonomileri BRICS ittifakına katılmaya itiyor. Cezayir, Bangladeş, Endonezya, İran, Meksika, Nijerya, Sudan, Suriye, Pakistan ve Venezüella örgüte katılmaya ilgi duyduklarını ifade ettiler. Potansiyel BRICS+ adayları arasında Arjantin, Mısır, Endonezya, Kazakistan, BAE, Suudi Arabistan, Senegal, Tayland ve Türkiye de bulunmaktadır.

Emperyalist dayatmalara ve müdahalelere direnen ve emperyalistler arası çelişkilerden aktif olarak yararlanan ulusal bağımsızlıklarına düşkün azımsanmayacak sayıda ülke var. Bu ülkelerden bazıları sosyalist programlarını ve özlemlerini ilan etmektedir. Bu ülkeler arasında Küba, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ve Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti bulunmaktadır. Ayrıca bazı Latin Amerika ülkelerinde, açıkça ABD ve neoliberalizm karşıtı olan partilerin seçilmesiyle belirginleşen ve “pembe dalga” olarak adlandırılan bir yükseliş söz konusudur.
Bu ülkeler kendi kendilerine güvenerek güçlenmeye devam edebilir, birbirleriyle ve ulusal ve sosyal kurtuluş için mücadele eden ezilen halklar ve uluslarla ittifak kurabilirler. Proleter devrimci güçler, iç güçlerin sınıfsal karakterini ve dengesini kavrarken bile, bu devletlerin temel anti-emperyalist yönünü göz önünde bulundurarak bu ülkelerle uluslararası dayanışmanın inşa edilmesine yardımcı olmalıdır.
Emperyalist güçler ile ezilen halklar ve uluslar arasındaki çelişkiler, emperyalist bankalar ve hükümetler tarafından dayatılan ticaret, yatırımlar, ekonomik kaynakların mülkiyeti ve diğer neoliberal önlemlere ilişkin ulusal karşıtı politikaların kuşattığı ülkelerdeki kötüleşen sosyal koşulların ortasında artmaya devam etmektedir. Yüksek enflasyon, düşük ücretler, yaygın işsizlik, gıda kıtlığı ve üretici güçlerin genel olarak çürümesi nedeniyle emekçi kitlelerin ve orta gelirli kesimlerin yaşam koşullarındaki keskin kötüleşme karşısında sosyal huzursuzluk yoğunlaşmaya devam ediyor.

Çeşitli ülkelerde aralıklı olarak patlak veren grevler ve kitlesel gösteriler, ücret artışı gibi demokratik reform taleplerini yükseltmekte ve emperyalist askeri müdahaleye, savaşlara ve savaş kışkırtıcılığına karşı direnmektedir. Geniş emekçi halk kitleleri emperyalist güçler tarafından dayatılan ulusal ve sosyal baskının kötüleşen biçimlerine karşı direndikçe, önümüzdeki yıllarda daha fazla ülkede kitlesel ayaklanmalar ve siyasi sarsıntılar patlak verecektir. Emperyalist efendileri tarafından kışkırtılan gerici kukla devletler, yurtsever, demokratik ve sosyalist güçleri bastırmak için giderek daha fazla açık faşist yönetime yönelmektedir.
Özellikle yeni sömürge ve faşist yönetim altındaki geri kalmış ülkelerdeki kriz, emperyalist tahakküm ve baskıya karşı silahlı devrimi yürütmek için elverişli koşullar yaratmaya devam etmektedir. Baskıcı ve zulüm rejimleri insanlara silahla karşılık vermekten başka bir seçenek bırakmıyor. İnsanlar ulusal, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel haklarını savunurken çeşitli ülkelerde gerilla güçleri ortaya çıkıyor. Marksist-Leninist-Maoist partiler tarafından yürütülen devrimci silahlı mücadeleler Hindistan, Türkiye, Kolombiya, Peru, Filipinler ve diğer ülkelerde devam etmektedir.

Kötüleşen sosyoekonomik koşullar ve devlet terörü halkın direnişini besliyor.
Filipinler’de hüküm süren yarı sömürge yarı feodal sistemin kronik krizi, keskin ekonomik gerileme ve halkın büyük çoğunluğunun yaşam koşullarının kötüleşmesiyle hızla derinleşmektedir. Mevcut durum, geniş işçi, köylü ve dar gelirli kitleleri örgütlenmeye ve yeni sömürgeci devlet altında acil demokratik reformlar için kolektif olarak seslerini yükseltmeye zorlamaktadır.

Egemen sistem şu anda yaygın olarak nefret edilen Marcos kleptokratik (İktidarda bulunanların, kamu kaynaklarını kişisel zenginliklerini arttırmak için kullandığı sistem çn.) kliği tarafından yönetilmektedir. Marcos Jr. yönetimindeki gerici devlet, halkın ihtiyaçlarına cevap vermekten giderek daha fazla aciz kalıyor. Reform yanılsamalarını örüyor ve egemen sistemi sürdürmek için faşist baskıları artırıyor. Böylece insanlar devrimci propagandaya giderek daha açık hale geliyor ve harekete geçmeye, örgütlenmeye ve kitlesel mücadeleler yürütmeye meylediyor.

Marcos siyasi hanedanının iktidara dönüşü, egemen sistemin derin çürümüşlüğünün açık bir göstergesidir. Rekor düzeydeki yolsuzluk, yağma ve insan hakları ihlallerine karşı halkın yaygın öfkesi karşısında 1986 yılında diktatörlük yönetiminden uzaklaştırılan Marcos ailesi, ABD’nin egemen sınıfları istikrara kavuşturma hedefi doğrultusunda geçmiş rejimler tarafından siyasi ve ekonomik olarak desteklenmiştir.

Ferdinand Marcos Jr’ın mevcut rejimi, elektronik sahtekarlığın yanı sıra Mayıs 2022 seçimleri sırasında devlet ajanlarının o zaman iktidardaki Duterte kliği ile işbirliği içinde kitlesel seçmen haklarından mahrum bırakma, oy satın alma ve zorlama yoluyla siyasi güç elde ettiği için yaygın olarak gayrimeşru bir rejim olarak algılanmaktadır. Marcoslar, Marcos diktatörlüğü sırasında yasadışı olarak biriktirilen milyarlarca peso değerindeki serveti konsolide etmeyi ve siyasi hanedanlığını sürdürmeyi ve genişletmeyi amaçlamaktadır.

Marcos rejimi, Filipin halkının ve ülkenin egemenliğinin aleyhine olacak şekilde hem ABD hem de Çin emperyalistlerine boyun eğmektedir. Bununla birlikte Marcos, geçtiğimiz Kasım ayında ABD’nin Çin’e karşı güç yığınağının bir parçası olarak EDCA (Gelişmiş Savunma İşbirliği Anlaşması, çn.) kapsamında mevcut beş ABD askeri tesisine ek olarak beş askeri üs inşa etmesine izin vereceğini açıkladığında ABD’ye bağlılığını açıkça ilan etti.

İktidardaki gerici devlet, ABD’nin yeni-sömürge devletidir. ABD hükümeti ülkedeki başat emperyalist güç olmaya devam etmekte, FSK (Filipin Silahlı Kuvvetleri, çn) onun başlıca egemenlik dayanağı olarak hizmet etmekte ve bürokrat kapitalistler ABD iktidarına bağlı olup emperyalist efendilerinin emrinde yönetmektedirler. Amerikan ordusu, Karşılıklı Savunma Anlaşması ve diğer eşitsiz askeri anlaşmalar kapsamında Filipinler’de ayrıcalıklı bir statüye ve bölge dışı haklara sahiptir. Askeri teçhizatı ve personeli ülke genelindeki kilit FSK kamplarında ve tesislerinde stratejik olarak konuşlandırılmış ve hazır bekletilmektedir.

Çin emperyalist bir ülke olarak ortaya çıkmıştır ancak Filipinler’de ikincil bir güç olarak kalmaya devam etmektedir. Geçtiğimiz birkaç on yıl boyunca Çin’deki tekelci kapitalistler ABD’li emperyalistlerle işbirliği yaparak Filipinler’de liberalleştirilmiş ticaret ve yatırım politikalarından yararlandılar. Madenciliğin yanı sıra emek yoğun yarı-işleme (paketleme ve test etme) elektronik sektörüne de büyük miktarlarda yatırım yaptılar. Çin, Batı Filipin Denizi’ndeki askeri varlığını, ülkenin egemenliğini ihlal ederek Filipin deniz sahası içindeki yapay adalarda inşa ettiği askeri tesisler aracılığıyla yansıtmaktadır.

Filipin halkının ekonomisi ve yaşam koşulları Marcos rejimi altında kötüleşmeye devam ediyor. Küçük Marcos denizaşırı seyahatlerle meşgul olmakta, zalim babasının imajını yenilemekte ve zulasını güvence altına almaktadır. Filipin ekonomisinin kötü gidişatını değiştirecek temelde yeni hiçbir şey sunmuyor. “Kapıları ardına kadar açma” beyanı sadece vergi indirimleri ve vergi tatilleri, düşük işçi ücretleri, sendikaların ve grevlerin bastırılması ve diğer teşviklerle yabancı kapitalist yatırımcıları destekleyen neoliberal ekonomi politikalarının sürdürülmesi anlamına geliyor.

Marcos sadece huzursuz kitleleri uyutmak için ekonomik canlanmaya dair boş ve temelsiz vaatlerde bulunuyor. Yabancı yatırımların artacağına dair öngörüleri bile, önde gelen emperyalist ülkelerdeki yaygın durgunluk, yarı işlenmiş mallara (özellikle yarı iletkenler) olan talebin azalması, yüksek yakıt maliyetleri ve diğer faktörler nedeniyle küresel yavaşlama ile tamamen uyumsuzdur. ABD ve diğer ülkelerden gelen talepteki keskin düşüş nedeniyle kapanan hazır giyim fabrikaları ile vurgulanan üretim çıktısı istikrarlı bir şekilde düşmektedir. Aslında, yeni doğrudan yabancı yatırımların miktarı Marcos’un ilk ayları da dahil olmak üzere yılın başından beri azalmaktadır.

Son ekonomik büyüme oranlarının yüksek görünmesinin tek nedeni, bunların 2020-2021 karantina dönemindeki daralmalara kıyasla ölçülmesidir. Büyüme yıl sonundan itibaren yavaşlamaya başlayacak ve 2023 boyunca daha da düşecektir. Ülke ekonomisinin sürdürülebilir bir büyüme itici gücü bulunmamaktadır. Temel göstergeler, ithalata bağımlı ve ihracat odaklı Filipin ekonomisinin temel zayıflığını ve sert düşüşünü ortaya koymaktadır. Ülkenin ticaret açığı yılın ilk on ayında %54 artarak 49,98 milyar dolara yükselmiştir. Ödemeler dengesi açığı 2022’nin ilk üç çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 12 kat artarak 7,8 milyar dolara ulaştı.

Son üç yılda, ödenmemiş toplam kamu borcu her yıl 2 trilyon Peso artarak Ekim 2022 itibariyle 13,6 trilyon Peso olmuştur. Hükümetin bütçe açığı aynı dönemde 1.1 trilyon Pesoya ulaşarak, 1.298 trilyon Pesoya (513 milyar Peso faiz ödemesi ve 785 milyar Peso bütçe dışı anapara itfası) ulaşacak borç ödemeleri nedeniyle zorlandı. 5,268 trilyonluk 2023 bütçesinin %30,9’u (ya da 1,630 trilyonu) kamu borç servisine gidecektir (2022’ye göre %18,65 daha fazla). Pesonun dolar karşısında değer kaybetmesi, ülkenin borçlarını ödemek için fon yaratmak üzere daha yüksek ve daha fazla vergi yükü altında olan Filipinlilere daha fazla yük getirmektedir.

Ülkenin sürekli borçlanmaya olan bağımlılığı daha önce görülmemiş boyutlara ulaşarak ülkedeki sermaye ve kaynakların kanamasına yol açıyor. Ülkenin zenginliği yabancı tekelci kapitalist bankalar tarafından hortumlanıyor, bürokrat kapitalistlerin büyük ölçekli yolsuzluk şemalarında soyuluyor ve pahalı silahlar satın almak ve şişirilmiş ancak verimsiz ve asalak ordu ve polis için emekli maaşı ödemek için aşırı harcama yapılıyor.

Dış borç girişleri büyük ölçüde, sadece büyüme yanılsaması yaratan ama aslında ekonominin daha üretken ve kendine yeter hale gelmesine yardımcı olmayan görkemli kamu altyapı programlarını finanse etmektedir. Bu altyapı projeleri emperyalist borç veren ülkelerden ithal edilen çelik ve ekipmanı tüketerek onlara atıl sermayeleri için bir pazar sağlamaktadır. Bunlar en iyi ihtimalle, ülkeyi daha da borca gömme, üst düzey hükümet yetkililerinin yolsuzluğunu besleme, çevreyi tahrip etme ve kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi pahasına birkaç bin geçici istihdam yaratır.

Borç servisi, askeri harcamalar, domuz fıçısı fonları, (“kongre tarafından yönetilen” harcama projeleri için kullanılan bir deyim, çn.) altyapı projeleri ve Marcos hükümeti boyunca planlanan diğer verimsiz harcamalar, yeni krediler, kemer sıkma ve sosyal hizmetler için bastırılmış harcamalarla ödenecektir. Kamu eğitimi, sağlık ve barınma daha da yetersiz finanse edilecek. Büyük şirketlere ve zengin ailelere yönelik vergi indirimleri, milyarderlere servet vergisi uygulanması taleplerinden kaçınılırken, yoksullara ve orta sınıfa yönelik daha fazla tüketim vergisiyle telafi edilecektir.

Geniş halk kitlelerinin sosyoekonomik koşulları yıl boyunca hızla kötüleşti. Yakıt, ulaşım, gıda ve diğer temel mallar, eğitim, sağlık ve diğer hizmetler, elektrik, su ve diğer kamu hizmetlerinin yüksek maliyetleri nedeniyle yaşam maliyeti keskin bir şekilde yükseldi. Yaklaşık 19 milyon ailenin ya da ülke genelinde her on aileden yedisinin herhangi bir birikimi yok ve kıt kanaat geçiniyor; bu sayı pandemi karantinaları öncesine kıyasla üç milyondan fazla. 2021 itibariyle Filipinli ailelerin yaklaşık %70’inin aylık geliri 25.000 peso veya daha az.

Beş kişilik bir ailenin günlük yaşam maliyeti artmaya devam ediyor ve şu anda ortalama 1,140 peso olarak tahmin ediliyor. Metro Manila’da günlük 570 peso olan asgari ücret ülkedeki en yüksek ücrettir ancak yine de ortalama aile geçim ücretinin sadece yarısı kadardır. Asgari ücretin üçte bir ya da daha az olduğu diğer bölgelerde durum daha da kötüdür. İşçilerin, köylülerin, alt kademe çalışanların, dar gelirlilerin, profesyonellerin ve milyonlarca işsizin yaşam standartları hızla düşmektedir.
Ülke, yaygın işsizlik ve büyük ölçekli işten çıkarmaların damgasını vurduğu akut bir istihdam krizinin pençesinde. Resmi istatistiklere göre ülkedeki işsizlik oranı, potansiyel işçilerin en az %30’unun işgücüne dahil edilmemesiyle ortaya çıkan %4,5 gibi gülünç derecede düşük bir seviyede. İstihdam edilenlerin %40’ından fazlası kendi hesabına çalışanlar, kayıt dışı aile işçileri ve ev işçilerinden oluşmakta olup, bunlar aslında işsizdir. Resmi işsizler, artı cesareti kırılmış işçiler, artı kayıt dışı çalışan tüm emekçiler toplam işgücünün %55’ine kolayca ulaşabilir. Sadece Eylül ve Ekim ayları arasında 476,000 kişi işini kaybetmiştir. Bu sayının neredeyse yarısı, doğal felaketlerin yanı sıra gayrimenkul geliştirme, altyapı projeleri, madencilik faaliyetlerinin genişletilmesi, plantasyonlar, ekoturizm ve enerji projeleri için arazi gaspı gibi insan eliyle gerçekleşen felaketler nedeniyle tüm toplulukların ekonomik olarak yerinden edildiği tarım sektöründedir.
İktidardaki Markoslar, faşist eğilimli Sara Duterte’nin başkan yardımcısı olduğu Duterte kliği ile ittifak halindedir. Ayrıca Arroyolar ile de ittifak halindedirler. Birlikte, acımasız baskı, yüzsüz yolsuzluk ve emperyalistlere mutlak itaatle ün salmış egemen sınıfların en kötü temsilcilerini oluşturuyorlar. Sadece altı yıldır iktidarda olan Marcos, devlet fonlarından ve hükümet proje ve yatırımlarındaki kesintilerden maksimum miktarı cebe indirmek için her yolu deniyor. Marcos ailesi, yüz milyarlarca pesoluk kamu fonunu kontrol edecek olan Maharlika Yatırım Şirketi’nin kurulmasına önayak olarak mega yağmaya zemin hazırladı. Bu fonları istediği yere yatırma yetkisine sahip olan şirket, Marcoslar tarafından yandaşlarını kayırmak ve Marcosların çalınan servetlerini aklamak için kullanılacak.

ABD-Marcos rejimi, iktidarını sürdürmek için kitlesel aldatma ve silahlı baskı araçlarını bir arada kullanmaktadır.

Marcos’un sosyal medya ve medyadaki dezenformasyon kampanyasına, eleştirel haber ve bilgileri boğmak, Marcos’ların suçlarını örtbas etmek için tarihi yeniden yorumlamak, sahte memnuniyet imajlarını teşvik etmek, sosyal konulardaki söylemleri “komünist propaganda” olarak reddetmek, insanların dikkatini önemli konulardan uzaklaştırmak, seslerini bastırmak, onları uysal tutmak, sosyal huzursuzluğu baltalamak ve insanları örgütlü mücadele yolundan uzaklaştırmak için terörist ve kızıl yaftalamak için büyük miktarda fon aktarılıyor.

ABD-Marcos rejimi altında, savunma ve güvenlik kurumları, özellikle de Filipinler Silahlı Kuvvetleri (FSK), bürokratik devlet ve toplum üzerindeki gücünü ve etkisini arttırmaya devam etmektedir. Sivillerin askerler üzerindeki üstünlüğü ilkesini açıkça hiçe sayan FSK, Ulusal Görev Gücü (NTF)-Elcac’taki ajanları aracılığıyla, karşı ayaklanma adına çeşitli devlet kurumları ve hükümet birimleri üzerinde komuta ve kontrol uygulamaktadır. FSK ve NTF-Elcac, silahlı güç kullanımı ile birlikte acımasız psikolojik savaş operasyonları ve küstahça dezenformasyon yapmaktadır. Halkı sürekli olarak yanlış bilgilerle beslemektedir. Fikirlerine uymayan ya da yalanlarını tekrarlamayı reddeden herkes terörist ya da terör destekçisi olarak damgalanmaktadır. Sahip oldukları geniş kaynakları sosyal medyayı ve yayın araçlarını dezenformasyon platformu olarak kullanmak için kullanmaktadırlar.

Marcos’un başkomutan olduğu FSK, her türlü örgütlenmeyi ezmek ve halkın demokratik haklarını savunma ve sürdürme kapasitesini elinden almak için halka karşı devlet terörünü yoğunlaştırmaya ve hızlandırmaya devam ediyor. Sendikalara, toplum örgütlerine, okul derneklerine ve diğerlerine yönelik saldırılar, karşı ayaklanma bahanesiyle artırılmıştır. İnsanların temel hakları ihlal edilerek, örgütleri gözetim ve tacize maruz bırakılmaktadır. Asker ve polis ajanları liderlerinin peşini bırakmıyor ve onları “teslim olmaya” zorlamak için üyelerinin listesini talep ediyor. Marcos hükümetinin elinde, yakın zamanda yürürlüğe giren SIM kayıt yasası, gözetim devleti mekanizmasına katkıda bulunacaktır.

Kırsal kesimde halka yönelik saldırılar daha da amansız ve acımasızdır. ABD’li kontrgerilla danışmanları tarafından yönlendirilen FSK, Vietnam Savaşı’nda ABD ordusu tarafından kullanılan barbarca ama başarısız “balıkları yakalamak için denizi boşaltma” taktiğini uyguluyor. Tüm topluluklar, RCSP (Yeniden Düzenlenmiş Toplum Destek Programı) gibi “sivil-askeri” programlar kisvesi altında mezra ya da askeri kontrol altına alınıyor. İnsanların seyahat etme veya tarlalarında çalışma hakları kısıtlanıyor ve ordu tarafından izleniyor. Sokağa çıkma yasakları uygulanıyor. Faşist askerler gece vakti evlere baskınlar düzenleyerek sakinleri sorguya çekiyor ve sindiriyor. Orduya boyun eğmeyi ya da işbirliği yapmayı reddeden insanlar tutuklanıyor, işkence görüyor ve yargısız infaza maruz kalıyor. FSK, küstah terörizmini sergilemek ve uluslararası insan hakları hukuku ve akla gelebilecek her türlü medeni savaş yasasını tamamen ihlal etmek için toplulukların, tarlaların ve ormanların yakınlarına havadan bombardıman ve topçu ateşi düzenleyerek yaygın korkuya, insanların geçim kaynaklarına ve çevreye zarar veriyor.

ABD liderliğindeki FSK ve savunma kurumu “stratejik zafer” elde ettiklerine dair bir halkla ilişkiler söylemi geliştirdi. Bunun amacı, beş yıldan fazla bir süredir halkın yüz milyarlarca pesosunu ağır askeri saldırılarını ve yaygın askeri ihlallerini finanse etmek için çarçur etmesini haklı çıkarmaktır. YHO gerilla cephelerinin sayısının sadece beşe düştüğü ve YHO’nun yaklaşık 25.000 üyesinin teslim olduğu gibi gülünç bir iddiada bulunuyor ki bu sayı daha önce kamuoyuna açıkladığı 3.000 ila 4.000 YHO savaşçısı tahmininden birkaç kat daha fazladır. Yine de Marcos yönetimindeki FSK ve FUP (Filipinler Ulusal Polisi, çn.) YHO’ndan “temizlendiğini” ilan ettikleri bölgelerde bile bomba ve top satın almak ve ülke genelinde 40’tan fazla ilde 160’tan fazla muharip birlik taburunun operasyonlarını sürdürmek için, daha fazla para talep etmeye devam ediyor.

Yaygın yoksullaşma ve açlığın ortasında, tüm ülke sürekli gürleyen ve patlamaya hazır bir sosyal volkanın üzerinde oturuyor. İşçiler, köylüler ve diğer emekçi halk kitleleri ekonomik kriz nedeniyle giderek daha fazla huzursuz olmakta ve Marcos rejiminin iktidara geldiğinden bu yana halkın kötüleşen koşullarını büyük ölçüde göz ardı etmesine öfke duymaktadır.

Gençler de dahil olmak üzere Filipin halkı, 1972’den 1986’ya kadar süren sıkıyönetim döneminde Baba Marcos diktatörlüğü tarafından işlenen ve cezasız kalan suçları unutmuş değil. Bu yılın başlarında seçim kampanyası sırasında gerçekleştirilen dev kitlesel eylemler, halkın Marcos-Duterte kliğine duyduğu nefreti yansıtmaktadır. Mayıs 2022’de yapılan seçimlerde Marcoslar, Duterte’ler ve Arroyolar tarafından elektronik sahtekarlık yoluyla seçim sonuçlarının gasp edilmesini kınıyorlar. Marcos rejimine karşı olan geniş yelpazedeki siyasi güçler, yolsuzluğa ve halkın parasını çalmaya yönelik tüm girişimlere, iktidarı tekeline alma çabasına, ABD emperyalizmine boyun eğmesine, neoliberal ekonomi politikalarına ve devlet terörü kampanyasına karşı demokratik bir birleşik cephede birleşmeye kararlıdır.

İktidardaki yarı sömürge yarı feodal sistemin genel krizi geniş bir halk direnişine yol açıyor. İşçilerin ve çalışanların artan hayat pahalılığı ile başa çıkabilmelerine yardımcı olmak için önemli ücret ve maaş artışları için artan bir tepki var. Ayrıca işçilerin işlerinin düzenli hale getirilmesi ve daha iyi çalışma koşulları için de yaygın bir talep var. Geniş işçi kitleleri, hemşireler, doktorlar ve diğer sağlık çalışanları, öğretmenler ve diğer sektörler arasında kitlesel eylemler gelişmeye devam etmektedir. Ücretlerin hızla düşmesi ve Marcos rejiminin halkın refahını tamamen göz ardı etmesi nedeniyle işçi grevleri ve protesto eylemleri giderek artacak.
ABD-Marcos rejimi, ulusal ve halk karşıtı politika ve programlarını hayata geçirme çabaları nedeniyle önümüzdeki dönemde halkın sert direnişiyle karşı karşıya kalacaktır. Bunlar arasında tüketicilere karşı yeni vergi tedbirleri uygulama planları da yer almaktadır. Özellikle tarımsal ürünlerde yerel üreticilerin aleyhine olacak şekilde ithalatın serbestleştirilmesi politikasını yürütmeye devam ediyor. Marcos, altyapı projelerini finanse etmek için daha fazla kamu borcu almak istiyor. Marcos’un 2023 bütçesi, kamu sağlığı, eğitim ve diğer kamu hizmetlerine yönelik sosyal harcamalar yerine borç ödemelerine ve askeri harcamalara öncelik vermeye devam ediyor. Köylülerin ve azınlık topluluklarının topraklarından geniş çapta sürülmesine neden olan madencilik faaliyetlerinin, plantasyonların ve diğer projelerin genişletilmesi için bastırıyor. Marcos’un onayıyla ABD ordusu FSK askeri kampları içinde daha özel tesisler inşa etmeye hazırlanıyor.

Sosyoekonomik krizin ve artan devlet terörünün halkı direnmeye, sivil, siyasi, ekonomik ve kültürel haklarını savunmaya, refahları için mücadele etmeye ve anti-emperyalist, antifeodal ve antifaşist mücadelelerini ilerletmeye teşvik ettiği açıktır. Parti ve tüm devrimci güçler, ulusal demokratik davayı ileriye taşımak için yaygın propaganda ve eğitim yürütmeye, halkı kitleler halinde örgütleyip harekete geçirmeye ve uzun süreli halk savaşı yoluyla devrimci silahlı mücadeleyi ilerletmeye kararlıdır.

Parti, düşmanın acımasız saldırısı karşısında devrime önderlik eder.
Marksizm-Leninizm-Maoizm’in teorik temeli üzerinde duran Parti, demokratik halk devriminin öncüsü ve çelik çekirdeği olarak görevlerini yerine getirmektedir. Parti’nin Filipinler’deki yarı sömürge ve yarı feodal sisteme yönelik eleştirisi ve demokratik halk devrimi programının gerekliliği, haklılığı ve aciliyeti, küresel kapitalist sistemin tekrarlanan krizinin ortasında egemen siyasi ve ekonomik sistemdeki kronik kriz ve keskin gerilemeler tarafından her gün doğrulanmaktadır. Parti’nin kırlardan şehirleri kuşatmak için uzun süreli halk savaşı yürütme, diğer direniş biçimleriyle birlikte devrimci silahlı mücadele yürütme stratejisinin doğruluğu, devrimci güçlerin takımadalar boyunca sistematik ve kendi gücüne dayanan bir şekilde inşa ettiği siyasi ve askeri güçle teyit edilmektedir.

Parti, öncü rolünü yerine getirmek için geniş işçi, köylü ve diğer emekçi halk kitlelerinin yanı sıra küçük burjuvazi ve diğer ilerici ve yurtsever sınıf ve kesimler arasında derin kökler salmaktadır. Hem şehirlerde hem de kırsal kesimde çeşitli düzeylerde şubeleri, bölümleri ve komiteleri vardır. Parti, halkı bilinçlendirmek, örgütlemek ve harekete geçirmek için propaganda, kitlesel eğitim ve kültürel faaliyetler yürütür. Her düzeyde çeşitli kitle örgütleri kurar ve kitlelerin ileri kesimlerinden aktivistler ve kadrolar örgütlemek ve eğitmek için halkın geleneksel örgüt biçimleriyle bağlantı kurar.

Parti, 14 bölgede, 70’ten fazla ilde, yüzlerce kasaba ve ilçede ve binlerce köyde binlerce liderlik komitesi ve şube kurmuştur. Bu Parti komiteleri, Partinin kitle örgütleri kurabileceği, kitle kampanyalarında kitlelere önderlik edebileceği ve silahlı mücadeleyi yürütebileceği ya da silahlı mücadeleye hazırlanabileceği ya da destekleyebileceği her yerde hem şehirlerde hem de kırsal kesimde inşa edilmiştir. Parti, halk savaşını yürütmek için birincil silahı olarak 1969 yılında Yeni Halk Ordusu’nu kurmuştur. Şu anda esas olarak ateş gücü yüksek tüfekler ve patlayıcılarla silahlanmış binlerce Kızıl savaşçıya sahiptir.

Parti şu anda Merkez Komite’nin 2017-2022 yıllarını kapsayan 5 yıllık programını uygulamaktadır. Partinin kadroları ve aktivistleri, ABD-Duterte rejimiyle mücadele etmek ve onu devirmek için antifaşist, antifeodal ve anti-emperyalist hareketi ileriye taşımak ve halk savaşını stratejik savunmanın ileri aşamasına yükseltmek üzere beş yıllık programın genel çağrısına yanıt vermek için tüm çabayı göstermiştir. Merkez Komite, başlıca olumlu ve olumsuz dersleri çıkarmak ve önümüzdeki dönemin programını ortaya koymak için şu anda son beş yılın deneyimlerini toparlamaktadır.

YHO, uzun süreli halk savaşını yürütürken ülke genelinde 110’dan fazla gerilla cephesi kurmuş ve binlerce yerel kitle örgütü inşa etmiştir. Toprak reformu gerçekleştirmekte ve halkın örgütlü gücü temelinde demokratik halk hükümetini inşa etmektedir. YHO, sürekli genişleyen ve derinleşen bir kitle tabanı üzerinde kapsamlı ve yoğun bir gerilla savaşı yürütmek için yoğunlaşma, toplanma ve dağıtma gerilla taktiklerini uygulamaktadır.

Düşmanın stratejik taarruzları, YHO tarafından bir gerilla cephesinin bir bölgesinden diğerine geçme, gerilla cephelerini genişletme veya düşmanın odaklanmış ve sürekli operasyonlarını baltalamak için yeni gerilla cepheleri inşa etmekten oluşan karşı kuşatma taktikleri uygulanarak engellenmektedir. YHO, elverişli araziden, gizlenme ve saklanmadan, yerel halktan gelen derin kitle desteğinden ve gerilla birliklerinin son derece hareketli operasyonlarından yararlanarak hareket kabiliyetini artırmaya devam ediyor. Bunu yaparken düşmanın istihbaratından kaçınmakta ve elektronik gözetleme ve insan istihbaratını etkisiz hale getirmektedir.

YHO’nun gerilla birlikleri, düşmanın sayı ve silah üstünlüğü karşısında yılmadıklarını göstermiştir. YHO birlikleri hızlı hareket ederek, yer değiştirerek ve karşı çember oluşturarak, arazideki ustalıklarından ve kitlelerin derin desteğinden yararlanarak düşmanın izole olmuş, zayıf ve yorgun birliklerine karşı başarılı taktik taarruzlar düzenlemektedir. YHO, düşmanın operasyon temposunu bozmak ve planlarını raydan çıkarmak için yıpratıcı taktik taarruzlar veya askeri eylemler düzenler. Yok edici ya da temel taktik taarruzlar, düşman birliklerini alt etmek, daha fazla Kızıl savaşçı silahlandırmak ve daha fazla YHO birliği kurmak için silahlarını ele geçirmek amacıyla gerçekleştirilir. YHO, siyasi ve askeri eğitimler yoluyla, hızlı sonuç alma savaşlarında yerel güç üstünlüğünü kullanarak düşmanı yenmek için savaş kabiliyetini, taktiklerini ve askeri bilim bilgisini sürekli olarak geliştirir. YHO, zayıf ve izole faşist birlikleri imha ederek düşmana üst düzeyde darbe vururken, gerilla yıpratma savaşıyla düşmanın kanını bin kesikle akıtmaktadır. (Düşmanın güçlerini yıpratma anlamında, çn.)

Parti, YHO’nu özellikle düşmanın amansız saldırıları karşısında kitlelerle bağlarını güçlendirmek için her türlü çabayı göstermeye yönlendirmiştir. Pratik, kitle örgütleri inşa etmenin ve sağlamlaştırmanın, antifeodal ve antifaşist kitle mücadeleleri yürütmenin, siyasi iktidar organları inşa etmenin ve gerilla savaşı yürütmenin faşist birliklerin yoğun varlığı altındaki bölgelerde bile devam edebileceğini kanıtlamıştır. Parti, YHO ve devrimci kitleler gizli ve açık örgütlenme taktiklerini ve birleşik cephe kurma yöntemlerini birleştirir ve mücadelenin yasadışı ve yasal biçimlerini yürütür.

YHO’nun en büyük başarıyı, köylü kitlelerinin örgütlendiği ve antifeodal mücadeleler yürütmek ve tarım devrimini gerçekleştirmek için aktif olarak seferber edildiği gerilla cephelerinde elde ettiği gerçeğinden öğrenmeliyiz. YHO, kiraların düşürülmesi, tefeciliğin ortadan kaldırılması, çiftlik ürünleri için adil çiftlik kapısı fiyatları ve diğer talepler için mücadele etmelerine yardımcı olarak ve aynı zamanda halkın ihtiyaçlarını karşılamak için ekonomik, halk sağlığı, okuryazarlık, siyasi eğitim, kültürel ve diğer kampanyaları yürüterek köylü kitlelerinin derin desteğini kazanmıştır. YHO, köylülerin, gençlerin, kadınların, çocukların ve kültür işçilerinin kitle örgütlerinin kurulmasına ve pekiştirilmesine yardımcı olmaya devam etmektedir. Yerel milislerin kurulmasına yardımcı olmakta, yerel köylü savaşçıları eğitmekte ve geniş ölçekte silahlı mücadele yürütmek üzere harekete geçirmektedir.

Parti, YHO’nun silahlı mücadele yürütmesine öncülük ederken, aynı zamanda köklerini derinleştirmek ve şehirlerdeki geniş işçi kitleleri ve yarı-proletaryanın yanı sıra küçük burjuva aydınları ve diğer ilerici kesimler, gruplar ve bireyler arasındaki erişimini genişletmek için yorulmadan çalışmaktadır. Tüm bölgelerdeki önde gelen Parti komiteleri, halkı etkili bir şekilde bilinçlendirmek, örgütlemek ve harekete geçirmek amacıyla fabrikalarda ve işyerlerinde, topluluklarda, kampüslerde, ofislerde vb. şubeler kurmak için kentsel alanlardaki komitelerini inşa etmeye ve güçlendirmeye önem vermektedir.

Parti, işçi sınıfının ve diğer kesimlerin ücret artışları ve sosyal hizmetler için kamu harcamalarının genişletilmesi de dahil olmak üzere sosyoekonomik reformlara yönelik acil sorun ve taleplerinin yanı sıra sivil ve siyasi hakların savunulması, hükümetin yolsuzluğuna karşı çıkılması, yabancı müdahaleye ve askeri müdahaleye karşı ulusal egemenlik davasının ilerletilmesi vb. konuları ele alarak şehirlerdeki devrimci kitle hareketini geliştirir ve yönetir. Parti, halkın militanlığını yükseltmek ve belirgin bir şekilde anti-emperyalist ve antifaşist olan ve kırsaldaki antifeodal kitle hareketini destekleyen bir kitle hareketi yaratmak için bu konulara ilişkin analizini ortaya koyar. Parti, işçiler ve küçük burjuva safları arasında çıkan ve parti tarafından yeniden şekillendirilen proleter devrimcileri, kırsalda ve diğer kritik görevlerde çalışmak üzere görevlendirerek, onların Parti’nin derin kadro kaynağı olarak hizmet etmesini sağlar.

Şimdiye kadar düşmanın Parti’yi, YHO’nu ve her türlü halk direnişini ezme yönündeki ilan edilmiş hedefini boşa çıkardık. Parti ve devrimci hareket, devlet terörizminin en kötü biçimlerinin kullanıldığı beş yılı aşkın süredir devam eden amansız saldırılara karşı koymuştur. Filipin halkı ve devrimci güçleri, özellikle de ABD-Marcos rejimi altında artan baskı ve sömürüyle karşı karşıya kalan geniş kitlelerin devrim için yükselen feryadının ortasında, silahlı mücadeleyi ve kitle hareketini ilerletmeye kararlıdır.

Parti halen güçlüdür ve bazı alanlarda önemli kayıplar ve gerilemeler yaşamış olmasına rağmen önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek bir konumdadır. Merkez Komitesi, tüm liderlik organlarıyla birlikte, şu anda bu gerilemelerin kökeninde yatan iç ideolojik, siyasi ve örgütsel zayıflıkları, eksiklikleri ve hataları tespit etme çabalarının başındadır. Parti, Marksizm-Leninizm-Maoizm ve Parti tarafından birinci ve ikinci büyük düzeltme hareketleri sırasında ortaya konan ve yeniden teyit edilen temel ilkeler rehberliğinde kapsamlı bir deneyim özeti yaparak bu hataları düzeltmeye kararlıdır.

Parti örgütü, yoğun düşman saldırıları karşısında bile kararlılığını korumaktadır. Önde gelen Parti komiteleri, çalışmalarını kolektif olarak değerlendirmek, zayıflıklara işaret etmek, engellerin üstesinden gelmek için planlar yapmak ve çalışmalarını devrimin genel ilerleyişiyle birlikte ilerletmek için toplantılar ve konferanslar düzenlemeye önem vermiştir.

Partinin lider komitelerini merkezden temel seviyelere kadar güçlendirmeye ve yenilemeye devam ediyoruz. Parti liderleri hem kıdemli hem de genç kadrolar, eleştiri ve özeleştiriden geçerler ve ideolojik, siyasi ve örgütsel alanlardaki liyakatlerine göre değerlendirilir ve terfi ettirilirler. Parti, devrimi yürütmeye ve ulusal özgürlük ve sosyalizmin geleceğini görmeye kararlı genç proleter kadroların sürekli akışıyla sonsuza kadar canlı kalacaktır.

Parti, devrimci görevlerini daha etkin bir şekilde yerine getirebilmek için kendisini ideolojik olarak güçlendirme ihtiyacının her zaman bilincindedir. Parti, kadrolarının ve üyelerinin teorik bilgisini ve ideolojik düzeyini yükselterek, halkın demokratik devrimini ileriye taşıma kapasitesini daha yükseklere çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle, Parti komiteleri tüm üyelerinin Üç Seviyeli Parti Kursu’ndan geçmesine önem verir. Partiye yeni katılanlar, partiye tam üye olarak kabul edildikten sonraki bir yıl içinde Temel Parti Kursu ve Orta Düzey Parti Kursu’ndan geçerler. Parti kadroları örgütlendikten sonra iki yıl içinde İleri Parti Kursunu tamamlarlar.

Parti kadroları, toplumsal inceleme ve sınıf analizi yapmak, kitlelerin koşullarını ve sorunlarını incelemek, devrimci çalışmayı yürütmek için planlar hazırlamak, çalışmalarının istikrarlı bir şekilde ilerlemesini sağlamak amacıyla başarıları ölçmek ve sorunları tespit etmek için periyodik değerlendirmeler yapmak ve devrimci pratiklerinden dersler çıkarmak için Marksizm-Leninizm-Maoizm’i titizlikle inceliyor ve kullanıyorlar. Bu dersler, devrimci çalışmamızın günlük yürütülmesinde, politikaların ve eylem planlarının formüle edilmesinde Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ilkelerini ve somut pratiğini anlama düzeyimizi yükseltir.

Parti, demokratik merkeziyetçilik ilkeleri altında inşa edilmiş dinamik, disiplinli ve birleşik bir örgüttür. Sayısız Parti komitesi ve örgütü, merkezi liderlik ve adem-i merkeziyetçilik ilkesi altında tek bir adımda yürür.

Parti, takımadalar boyunca devrimci hareketi yükseltmek için geniş kapsamlı görevleri omuzlamaktadır. Parti’nin bölge, alt bölge, il, ilçe ve şube düzeylerindeki komiteleri, kendi düzey ve kapsamlarında liderlik görevlerini yerine getirirler. Tüm Parti, Merkez Komite’nin önderliği altında sıkı bir şekilde birleşmiştir.

ABD-Marcos rejimi altındaki yarı sömürge ve yarı feodal sistemin keskin gerilemesinin işaret ettiği elverişli nesnel koşulların ortasında Parti, devrimci hareketin önümüzdeki yıllarda tüm engelleri daha kararlı bir şekilde aşabileceğinden ve daha güçlü bir şekilde ilerleyebileceğinden emindir.

Devrimi ileriye taşımak için Partiyi sağlamlaştırmak ve daha da güçlendirmek
Merkez Komite tüm yönetici komiteleri ve kadroları; Partiyi ideolojik, siyasi ve örgütsel olarak sağlamlaştırmak ve güçlendirmek için her türlü çabayı göstermeye çağırır. Mevcut 5 yıllık program, tüm bölgelerin 5 yıllık özet belgelerini tamamlayıp sunabilmeleri ve MK’nın bir sonraki 5 yıllık programı (2022-2027) hazırlayabilmesi için altı ay uzatılacaktır.

Çalışmalarımızın farklı alanlarını zayıflatan ve gerileten her türlü öznelci hatayı acilen tespit etmeli ve düzeltmeliyiz. Hataları tekrarlamaktan kaçınmak, çabalarımızın niceliksel olarak istikrarlı bir şekilde ilerlemesini sağlamak ve devrimi niteliksel olarak daha yüksek seviyelere taşımak için teorik bilgimizi arttırmalı, temel ilkeleri sağlam bir şekilde kavramalı, tarih çalışmamızı derinleştirmeli ve geçmişten gelen derslerle yönlendirilmeliyiz.

Geçtiğimiz beş ve 25 yıl boyunca devrimci pratiğimizi özetlemeliyiz. Tüm kadrolarımız uzun süreli halk savaşının ve demokratik halk devriminin gelişim yasalarına ilişkin teorik kavrayışlarını derinleştirmelidir. Temel belgelerimizi, özellikle de Acil Görevlerimiz (1976), Halk Savaşımızın Özel Nitelikleri (1974), Temel İlkelerimizi Yeniden Teyit Etmek ve İkinci Büyük Düzeltme Hareketi’nin (1992) diğer belgelerinin yanı sıra Merkez Komite, Siyasi Büro ve Yürütme Komitesi’nin ilgili iç memorandumlarını sistematik olarak gözden geçirmeli, incelemeli ve rehber olarak kullanmalıyız.

Şehirlerdeki militan siyasi hareketin gelişimini engelleyen doğmatizm, kuyrukçuluk, yasalcılık, ekonomizm, burjuva reformizmi, STK’cılık, işçi zihniyeti; ayrıca komutacılık ve “Sol” sekterizmi kararlı bir şekilde eleştirmeli ve reddetmeliyiz. Bu hatalar bir yandan kitle hareketini silahlı mücadeleden aşırı derecede ayırmaya, yasal ve parlamenter mücadelelerin kapasitesini abartmaya, yeraltı Parti örgütünü ve sistemlerini geliştirme ihtiyacını ihmal etmeye, egemen sistemi reforme etme konusunda yersiz yanılsamalar yaratmaya ve özellikle aksiliklerle karşılaşıldığında halkın militanlığını ve kararlılığını söndürmeye eğilimlidir.

Öte yandan, devrimci güçler kendilerini kitlelerin bilinç ve faaliyet düzeyinin çok ilerisine koyarak “Sol” bir hata yaparlar. Bazen, halkın militanlığını uyandırabilecek politikalar ve planlar ortaya koymak için bir köy, kasaba, ilçe veya ildeki insanların özel koşullarına ilişkin yeterince özenli çalışma ve araştırma yapmadan genel sloganlar yayınlamakla yetinirler. Orta kesimi kazanmayı başaramayan ve devrimci olmayanlara karşı birlik kapılarını kapatanlar da var. Kitlelerin militanlığını, örgütlenme duygusunu ve kolektif mücadele kararlılığını yükseltmek için onların siyasi ve devrimci bilincini yükseltme görevimizin her zaman bilincinde olmalıyız.

Silahlı mücadele alanında, kendi içine kapanmaya, dağ kalesi zihniyetine, (bir gerilla üssünü tutma ve ne olursa olsun vazgeçmeme anlamında, çn.) dağınık gerilla birliklerinin sivilleşmesine ve aşırı yoğunlaşma dönemlerine (gerilla birliklerinde disiplinin ortadan kalkması ve sadece bir alanda yoğunlaşma anlamında, çn.) yol açan hatalı fikirleri kararlılıkla eleştirmeli ve reddetmeliyiz. Gerilla savaşında liderlik ve komuta ilkesini; merkezi stratejik komuta ve harekat ve operasyonlarda merkezi olmayan komuta olarak sıkıca kavramalıyız. Dağınık birliklerin komuta ve kontrolünü zayıflatan, dogmatizme, sivilleşmeye, salt askeri bakış açısına, pasifliğe ve YHO birliklerinin inisiyatifini kaybetmesine yol açan hatalı kavramları düzeltmeliyiz.

Kitle çizgisi anlayışımızı ve pratiğimizi yeniden teyit etmeli ve güçlendirmeli, eksikliklerimizi ve zayıflıklarımızı keskin bir şekilde belirtmeliyiz. Kitle çizgisi ilkesi, halkın kendi haklarını savunmasına ve talepleri için mücadele etmesine güvenmek, kitlelere dayanmak ve kitlelerden olanak sağlamak anlamına gelir. Programımızı ve eylem planlarımızı somut koşullara, tarihe ve kitlelerin bilinç düzeyine dayanarak hazırlar, benimsemeleri ve takip etmeleri için onlara aktarırız. Ulusal demokratik devrim; kitlelerin kendilerinin –kitlesel ve aktif katılımları sayesinde paslanmadıkları- tarihin akışını değiştirdiği ve yeni bir kader yarattığı kitlesel bir girişimdir.

Kendilerini kitlelerin arasına sokamayan ve halkın acil sorunlarını derinlemesine algılayamayan bazı Parti komiteleri ve YHO birimleri sorununun üstesinden derhal gelmeliyiz. Bu komite ve birimler propaganda ve eğitim çalışmalarında çekingen davranmaktadırlar. Kitlesel eylemlerde ya da çeşitli görevleri üstlenmek üzere harekete geçirilen az sayıdaki insanla yetinmektedirler. Bazıları, halkın militanlığını ve ihtiyaçlarını kolektif olarak karşılama kapasitesini arttırmak yerine, siyasi çalışma karşılığında maddi teşvikler vermeye alışmıştır.
Kitleleri çok sayıda seferber etmeliyiz. Bu nedenle Parti’nin, YHO’nun ve tüm devrimci güçlerin dikkatli bir kitle çalışmasına ve toplumsal araştırmaya girişmesi, halkı bilinçlendirmek, uyandırmak, örgütlemek ve harekete geçirmek için kapsamlı ve somut, illegal ve legal yöntemlerde ustalaşması hayati önem taşımaktadır.
Bazı durumlarda, yoğun ve sürekli düşman saldırıları karşısında, bazı YHO birimleri, nüfusun az olduğu, kitle desteğinin seyrek olduğu ve ikmal hatlarına erişimin zor olduğu ormanlık ve dağlık alanlarda etkili operasyonlarını uzun süre sürdürme hatasına düşmektedir. Dağ kalelerinin (arazinin gerilla için güçlü olduğu bölgeler anlamında, çn.) düşmana karşı aşılmaz bir kale sağladığı yanılsamasına ve yanlış bir güvenlik duygusuna kapılmaktadırlar.

Gerilla savaşında halkın hareketliliğinin ve desteğinin halk ordusunun korunması ve büyümesi için hayati önem taşıdığını tam olarak kavramalıyız. Bu nedenle, YHO’nun bazı birimlerinin dogmatizm, sivilleşme, salt askeri bakış açısı, dar üs bölgelerinde rahatlık ve konfor arzusu, dağ kalesi zihniyeti ve diğer hatalı ve zararlı düşüncelerden nasıl etkilendiklerini ve duruma kayıtsız kaldıklarını belirtmek acildir. Bunlar düşmanı abartma ve kitle desteği oluşturmanın önemini küçümseme eğilimindedir. Sonuç olarak, gerilla bölgelerini genişletme ve silahlı propaganda birimlerinin gizlice faaliyet gösterebileceği daha kalabalık kırsal alanlarda kitle çalışması yapma ihtiyacını ihmal etmişlerdir.

Parti liderleri ve YHO komutanları, YHO birliklerinin ovaları, tepeleri, ana ulaşım hatları boyunca uzanan bölgeleri, kıyı bölgelerini ve haliçleri kapsayacak şekilde genişlemesini sağlamalıdır. Bu bölgelerde feodal ve yarı feodal baskı ve sömürü biçimleri akuttur ve kitleler adalet talep etmektedir. Örgütlenmeye ve devrimci mücadelelere katılmaya fazlasıyla isteklidir.

Parti, YHO’nun bazı birimlerinin karşı kuşatma ve düşmanın yoğun ve sürekli saldırılarını etkisiz hale getirme aracı olarak güçlerini zamanında dağıtma ve kaydırmadaki başarısızlığının ardındaki fikirleri analiz etmeli ve kökünü kazımalıdır. Partinin her düzeydeki liderliği, özellikle de YHO’nun komuta kademesindekiler, kitle çalışmasını ve askeri çalışmayı sağlamlaştırma ve genişletme ve zamanında dalga dalga ilerleme diyalektiğini kavramalıdır. Amaç, gerilla savaşı için düşmanın devrimci güçleri kuşatma kapasitesini azaltacak daha büyük çemberler ya da sahalar inşa etmektir.

Parti örgütü ve halk ordusundaki tüm askeri kadrolar, gerilla savaşının yürütülmesinde doğru yöntem ve taktiklerin formüle edilmesinde ve gerilla cepheleri kapsamında ve dış hatlar boyunca taktik taarruzların başlatılmasında öncülük etmelidir. YHO’nun yatay ve dikey güçleri, iç hatlarda aktif savunma savaşı yürütmek ve düşman saldırılarının momentumunu zayıflatmak ve kuşatma harekatlarını kırmak için çeşitli gerilla eylemleri başlatmak üzere seferber edilmelidir. YHO birimleri, ağır tahkim edilmiş kamplar ve komuta mevkileri gibi sert hedeflere saldırmaktan kaçınmalı ve başarı olasılığı daha yüksek olan yumuşak hedeflere öncelik vermelidir. Aynı zamanda YHO, dikey güçlerinin bir kısmını dış hat gerilla operasyonları başlatmak üzere zamanında sevk etmelidir.
Çalışmamızın farklı yönleri arasındaki diyalektik ilişkileri sıkı bir şekilde kavramalı ve asli ve tali yönler arasında doğru denge ve etkileşimi kurmalıyız. Partinin YHO’nu temel silah olarak kullanması doğru olsa da cephaneliğindeki diğer önemli silahları kullanmaması uzun vadede ölümcül olacaktır. Bu nedenle, silahlı mücadele yürütmeye ve gerilla cepheleri ve üsleri inşa etmeye öncelikli önem verirken, aynı zamanda hem şehirlerde hem de kırsal kesimde kitle hareketini geliştirmek için tüm çabayı göstermeliyiz.

Devrimci hareketin ve silahlı mücadelenin genel olarak güçlendirilmesine dayanak teşkil etmek üzere, Parti’nin bölgesel çalışmasını hem şehirlerde hem de kırlarda her alanda ve her düzeyde güçlendirmeliyiz. Kırsal kesimde Parti, kitleleri kendi çıkarları için savaşmak ve halk savaşını desteklemek üzere bilinçlendirmek, örgütlemek ve harekete geçirmek amacıyla, şu anda gerilla bölgelerinin kapsamı dışında kalan ya da YHO’nun ulaşamadığı geniş bir alanı kapsayacak bölgesel komiteler de inşa etmelidir. Gerilla bölgelerinde, kitle örgütleri ve siyasi iktidar organları inşa etmek ve antifeodal ve antifaşist kitle mücadeleleri yürütmek, halk ordusunu güçlendirme ihtiyaç ve amaçlarına hizmet etmek üzere birleştirilmelidir.

Partinin lider kadroları rehaveti bir kenara bırakmalı, devrimci hareketin diyalektik gelişim yasalarını sıkı sıkıya kavramalı ve çalışmalarımızın uzun süreler boyunca durgunlaşmasına izin vermemelidir. Bürokratik çalışma ve liderlik tarzıyla, liberalizmle ve demokratik merkeziyetçilik ilkesine ters düşen ve Parti’nin birliğini ve disiplinini zayıflatan sağlıksız küçük burjuva yöntem ve alışkanlıklarla mücadele etmek ve bunları düzeltmek için uyanık olmalıdırlar.
Son derece elverişli sosyal ve siyasi koşullar göz önüne alındığında, halkı bilinçlendirme, örgütleme ve harekete geçirme çalışmalarımızın istikrarlı bir niceliksel ilerleme seyri izleyeceğini ve bir seviyeden diğerine geçeceğini beklemek mantıklıdır. Her dönemde hedeflerimizin ve görevlerimizin zamanında yerine getirilmesini sağlamak için çalışma yöntemlerimizi hızlı bir şekilde değerlendirmeli ve gözden geçirmeliyiz.

Mevcut gücünden hareketle, belirli bir süre içinde ulusal başkent bölgesinde ve tüm bölgelerde kitle hareketinin kapasitesini niteliksel olarak genişletmeyi ve geliştirmeyi hedeflemeliyiz. Bu, çalışmalarımızın kapsamı daha fazla sayıda fabrika, kampüs, ofis, topluluk ve kesimle ölçülebilir. Ayrıca, başarımızı aktif Parti şubelerinin ve üyelerinin, sendikaların ve kitle örgütlerinin sayısındaki önemli artışla ve propaganda ve kültürel faaliyetlerimizin genişleyen erişim alanıyla ölçmeliyiz. Şehirlerde kitle hareketini geliştirmedeki başarımızın en yüksek ölçütü, YHO’na verilen maddi ve siyasi desteğin artması, kırsala ve diğer çalışma alanlarına gönderilen güçlerin sayısıdır.

Kırsalda başarımız, bitişik bölgelerde bölük büyüklüğünde gerilla cepheleri geliştirmek, kitle çalışması için her 6-9 bağımsız yatay müfrezeye karşılık askeri çalışma için çapa görevi gören 2-3 müfrezeli bir gerilla bölüğüne sahip olmak; genişleme ve sağlamlaştırma, halk savaşını istikrarlı bir şekilde genişletmek ve güçlendirmek için orta vadeli bir zaman dilimi içinde dalga dalga ilerlemek gibi istenen dengeyi sağlamakla ölçülür.

Parti örgütünün gücünü arttırmalıyız. Kitle örgütleri inşa etmeli ve mevcut örgütlerle bağlantı kurmalı, yaygın ulusal demokratik propaganda yürütmeli ve kitleler arasındaki ileri unsurları tespit edip saflarımıza katmak için kitlesel kampanyalar ve mücadeleler yürütmeliyiz. Devrimci kitle hareketinin büyümesi temelinde, Parti tüzüğünün belirlediği makul standartları koruyarak, sızmaları engelleyerek, Parti üyeliğini cesaretle arttırmaya devam edelim.

Parti’nin üye sayısını yüz binlere çıkarmalıyız. Üyelerinin hem sayıca güçlü hem de nitelik olarak yüksek olduğu, kitlesel ve kadro karakterli Partiyi güçlendirmeye devam etmeliyiz. Emekçi kitlelerden gelen üyelerin büyük oranını korumalı ve farklı sınıf ve kesimlerden üye kazanmaya devam ederken bile Partinin proleter karakterini güçlendirmeye yardımcı olmak için işçi saflarından gelen üyelerin sayısını daha da arttırmalıyız.

Parti üyelerinin ideolojik ve teorik seviyelerini yükseltmek için Partinin Üç Seviyeli Kursunu güçlü bir şekilde yürütmeliyiz. Ayrıca Marksist-Leninist-Maoist kitap ve literatürü her türlü biçimde (basılı veya dijital, video, çeviri ve orijinal) erişime açmalı ve Parti kadrolarını çalışma toplantıları ve seminerler düzenlemeye teşvik etmeliyiz. Ka Joma’nın Seçme Eserleri’ni tüm Filipin dillerinde tüm Parti üyelerine yaygın bir şekilde ulaştırmalıyız.

Özellikle işçi sınıfından ve yeniden şekillendirilmiş küçük burjuva entelektüellerinden genç kadroları geliştirmeli, eğitmeli ve ülke çapında çeşitli çalışma ve liderlik alanlarına cesaretle yerleştirmeli ve teşvik etmeliyiz. Her düzeydeki lider Parti komiteleri, tüm çalışmalarımızda sürekliliği ve gençlik enerjisini sağlamak için ikinci ve üçüncü kademe kadrolarını sistematik olarak geliştirmelidir. Her düzeydeki lider komiteler ideolojik, siyasi ve örgütsel mükemmellik açısından olduğu kadar kıdemli, orta yaşlı ve genç kadroları bir araya getirerek yaş açısından da dengeli olmalıdır. Kilit pozisyonlarda bulunan veya kilit görevlere atanan kıdemli kadrolar sağlıklı oldukları sürece muhafaza edilebilir. Ancak onları desteklemek ve gerektiğinde yerlerini almak üzere daha genç ve yetenekli kadrolar görevlendirilmelidir.

Her düzeyde komite sistemini ve kolektif liderliği her zaman korumalı ve güçlendirmeliyiz. Önderlik komitelerinin düzenli veya özel toplantılarını ve istişarelerini gerçekleştirmeliyiz. Aynı zamanda tüm kadroların güvenliğini sağlamalıyız. Tüm çalışma alanlarında etkin liderlik sağlarken, illegaliyeti ve legaliteyi birbirinden ayırma sanatında ustalaşmalıyız.

Parti, şehirleri kırlardan kuşatma stratejisini izleyerek uzun süreli halk savaşını ilerletmede Yeni Halk Ordusuna önderlik etmeye devam etmelidir. Stratejik savunmanın mevcut orta aşamasında, sürekli genişleyen ve derinleşen bir kitle tabanı temelinde kapsamlı ve yoğun gerilla savaşı yürütme şeklindeki doğru askeri çizgiyi takip etmeliyiz.

YHO savaşarak güç kazanır. Gerilla savaşını yürütürken imha edici ve yıpratıcı taktik saldırıları birleştirmeliyiz. Yok edici taktik taarruzlar ana yönü oluştururken, yıpratıcı taktik taarruzlar tamamlayıcıdır. Tek taraflı olarak yıpratıcı eylemler düzenleyip imha edici eylemler planlayıp uygulamama şeklindeki tutuculuğun üstesinden gelmeliyiz.

İmha edici taktik taarruzlar düşman birliklerini silahsızlandırarak savaşma kapasitelerini ortadan kaldırmayı amaçlar. Temel taktik taarruzların birikimi düşmanı zayıflatır ve parça parça koparır. Bunlar halk ordusunun bir sonraki stratejik aşamada düzenli gerilla güçleri kurmaya ve düzenli hareketli savaş yürütmeye hazırlanmak için güç biriktirmesini ve kabiliyetini ve kalitesini yükseltmesini sağlar.

Parti, YHO’nu yaygın yıpratıcı ve cezalandırıcı taktik taarruzlarla birleştirilmiş ve tamamlanmış imha edici (temel) taktik taarruzlar düzenlemeye yönlendirir.
Temel taktik taarruzlar, düşmanın izole edilmiş, ayrı düşmüş ve zayıflamış birliklerini imha etmek için pusular kurmayı ve düşmanın ateşli silahlarını ve teçhizatını ele geçirmek için zayıf savunulan müfrezelere, kamplara veya taktik mevzilere baskınlar düzenlemeyi içerir. Aynı zamanda YHO, yaygın suikast ve el yapımı patlayıcıların kullanımı, el bombası veya molotof atma, sabotaj ve düşman müfrezelerine, hava varlıklarına, nakliye araçlarına, ikmal depolarına ve operasyon birliklerine karşı diğer silahlı eylem biçimleri yoluyla kapsamlı yıpratıcı taktik saldırılar gerçekleştirmelidir.

YHO gerilla bölgelerinin dışında özel operasyonlar ve cezalandırma eylemleri gerçekleştirmeye yönlendirilir. Düşmanın iletişim, ulaşım, ikmal hatları ve diğer kritik askeri tesislerinin yanı sıra yıkıcı madencilik, plantasyon, ekoturizm ve toprak gasp eden, köylülerin ve azınlıkların geçim kaynaklarını yok eden diğer büyük burjuva komprador ve büyük toprak ağası operasyonlarını hedef almalıdır.

Devrimci adalet sisteminin standartlarını ve prosedürlerini izleyerek, sivillerin, aktivistlerin ve devrimcilerin katledilmesinin, öldürülmesinin ve işkence görmesinin, çocuklarının ya da akrabalarının kaçırılmasının arkasındaki beyinler ve ajanlar da dahil olmak üzere düşmanın en azılı faşist subaylarını yargılamalı ve cezalandırmalıyız.

YHO’nun özel birimleri oluşturulmalı ve partizan operasyonları yürütmek üzere yönlendirilmelidir. YHO, düşmanın istihbarat ağını ve faşist ihlallerin en kötü biçimlerinde düşmanla işbirliği yapan hainleri tespit etmeli ve kararlı bir şekilde ortadan kaldırmalıdır.

Düşmanın planlarını bozmak ve stratejik saldırılarını boşa çıkarmak için gerilla cepheleri boyunca ve ötesinde imha edici ve yıpratıcı taktik saldırıların kombinasyonu yürütülmelidir. Yatay ve dikey YHO birlikleri taktik taarruzları yürütürken yerel milis birlikleri ve öz savunma birlikleriyle birleşmelidir.
Düşmanın stratejik saldırıları ve nokta askeri operasyonları karşısında gerilla komutanları ve savaşçıları politik çalışma, askeri çalışma ve kitle çalışmasında her zaman aktif bir duruş sergilemelidir. Parti ve YHO, gerilla cephelerinin sağlamlaştırılması ve genişletilmesinin yanı sıra yeni gerilla cepheleri inşa ederek halk ordusunu güçlendirmek, devrimci kitle tabanını genişletmek ve sağlamlaştırmak, düşmana karşı taktik saldırılar düzenlemek için daha fazla inisiyatif noktası yaratmalıdır.

3-5 bitişik bölük büyüklüğünde gerilla cephelerinden oluşan bölge, il ve alt bölge askeri alanlarında çekim merkezi olarak gerilla bölükleri inşa etmeye ve geliştirmeye devam etmeliyiz. Bu bölükler görece dağınıkken müfrezelerini kısa bir yarıçap içinde kitle çalışması yürütmek için konuşlandırmalı ve birleştirme faaliyetleri ve askeri çalışma yürütmek için yoğunlaştırmalıdır.

Bölük ya da daha küçük bir oluşum bir üs noktasından diğerine hareket etmeli, bölgesel güçler ve yerel halkla birleşmeli ve koordine olmalıdır. İlerlemenin her aşamasında siyasi ve askeri güç oluşturarak dalga dalga ilerlemelidirler. YHO’nun sayıları azalan birimleri derhal takviye edilip yeniden organize edilmeli, dağıtılmalı ya da başka birimlerle birleştirilmelidir.

Parti ve YHO, gerilla cephelerini titizlikle genişletmeli ve koşullara bağlı olarak kitle çalışması müfrezelerinin geçici olarak YHO mangaları göndermesini sağlayarak ya da yasal veya yarı yasal örgütlenme ekipleri konuşlandırarak yüksek nüfuslu ovalar da dahil olmak üzere geniş alanları kitle çalışması için erişilebilir hale getirmelidir. Bu bölgeleri daha elverişli ormanlık, dağlık ya da büyük nüfuslu tepelik arazilerdeki diğer YHO birimleriyle birleştirmek için birkaç manevra koridoru olmalıdır.

YHO, hakimiyetini ve gerilla savaşı alanını genişletmek amacıyla alt bölge veya il komutanlıklarının liderliğinde bitişik gerilla cepheleri inşa etmeye devam etmelidir. Bunu yaparken, YHO birimleri düşmanın saldıran güçlerine karşı manevra yapmak, düşmanın YHO birimlerini izole etme ve tamamen askeri bir duruma zorlama girişimini boşa çıkarmak, karşı çembere almak ve düşmanın arkasından veya kanadından taktik saldırılar düzenlemek için geniş bir alana sahip olacaktır.

Parti ve YHO gerilla bölgelerindeki devrimci kitle tabanını derinleştirmeye ve genişletmeye devam etmeli, bunun için öncelikle Toprak Reformu için Devrimci Rehber’i uygulamalı ve köylülerin, gençlerin, kadınların, çocukların ve kültür işçilerinin kitle örgütlerini inşa etmelidir. Toprak rantını azaltmak, tefeciliği ortadan kaldırmak, çiftlik fiyatlarını yükseltmek, tarım işçilerinin ücretlerini yükseltmek ve yan işlerden elde edilen geliri arttırmak için köyler arası, kasaba ya da il çapında kitlesel kampanyalar başlatmalıyız. Çokuluslu şirketlerin yerel bürokratlar ve büyük burjuva kompradorlarla işbirliği yaparak halkın geçim kaynağını yerinden eden ve kalıcı olarak elinden alan toprak gasplarına karşı yaygın kampanyalar yürütülmelidir.

YHO kitlelere üretimde, sağlık ve okuma-yazma kampanyalarında yardımcı olmaya devam etmelidir. Siyasi iktidar organları, kitle örgütlerinin, yerel parti komitesinin ve halk ordusunun gücü temelinde kurulmalıdır.
Filipin halkının anti-faşist, anti-emperyalist ve antifeodal kitle hareketini geliştirmeli ve güçlendirmeli, ülke çapında milyonlarca insanı harekete geçirmeye çalışmalıyız. ABD-Marcos rejimine karşı en geniş antifaşist birleşik cepheyi inşa etmeli ve onun Filipin halkının koşullarını ağırlaştıran ulusal ve demokratik karşıtı politikalarına ve önlemlerine direnmeliyiz.

Filipin halkını, Marcos’ların çaldığı milyarlarca servetinin geri alınması, Imelda ve suç ortaklarının cezalandırılması ve Marcos diktatörlüğünün on binlerce kurbanına tam tazminat ödenmesi taleplerini yükseltmeye çağırmalıyız. MIF’e ve iktidardaki Marcos kliği tarafından hazırlanan tüm yolsuzluk planlarına şiddetle karşı çıkmalıdırlar.

Filipin halkını Marcos rejiminin ABD emperyalizmine boyun eğmesine, ABD’nin ülkeye askeri müdahalesine ve emperyalistler arası savaşın körüklenmesine karşı mücadeleye teşvik etmeliyiz. Karşılıklı Savunma Anlaşması, Geliştirilmiş Savunma İşbirliği Anlaşması, Misafir Kuvvetler Anlaşması ve diğer eşitsiz askeri anlaşmaların feshedilmesi talebini yükseltmeliyiz.

Ulugan Körfezi, Puerto Princesa, Palawan’daki ABD deniz üssünün yanı sıra Orta Luzon, Cebu, Cagayan de Oro’daki diğer ABD askeri üslerinin ve Cagayan, Isabela, Zambales ve diğer eyaletlerde daha fazla ABD askeri tesisi kurma planlarının kaldırılması için baskı yapmalıyız. Aynı zamanda, Batı Filipin Denizi’ndeki tüm Çin askeri yapılarının ve FSK kamplarındaki Çin kontrolündeki baz istasyonlarının sökülmesi için çağrıda bulunmalıyız.

Filipin egemenliğinin teslim edilmesini ifşa etmeli ve buna karşı çıkmalıyız. Marcos’un emperyalist güçlerin ekonomik, jeopolitik ve askeri çıkarlarına boyun eğmesini kınamalıyız. Ülke kaynaklarının yabancı sermayeli ve yabancı fonlu madencilik şirketleri, plantasyonlar, ekoturizm projeleri, ıslah çalışmaları, barajlar ve diğer altyapı projeleri tarafından büyük ölçekli yağmalanmasına karşı çıkmak için kitlesel mücadeleler geliştirmeliyiz. Moro halkının ve diğer tüm ulusal azınlık gruplarının ata topraklarının yabancılar tarafından yağmalanmasına karşı verdikleri mücadeleyi ve kendi kaderlerini tayin hakkı için verdikleri mücadeleyi desteklemeliyiz. İthalatın serbestleştirilmesi ve yabancı tarım ürünlerinin yerel üreticilerin aleyhine yüksek fiyatlarına karşı mücadele etmek için geniş kesimleri birleştirmeliyiz.

CREATE (yabancı yatırımcılara vergi indirimi), Yabancı Yatırımlar Yasası, Perakende Ticaretin Serbestleştirilmesi Yasası, Kamu Hizmeti Yasası’nda yapılan değişiklikler ve Filipin halkının ekonomik zararına olacak şekilde ülkedeki yabancı kapitalistlere ayrıcalıklı muamele sağlayan diğer yasalar gibi neoliberal yasaların yürürlükten kaldırılmasını talep etmeliyiz. Bu yasalar ülkenin yabancı sermayeye olan ekonomik bağımlılığını sürdürmekte ve ihracat odaklı ve ithalata bağımlı ekonomiyi daha da kötüleştirmektedir. Ülkenin öncelikle üretken olmayan harcamalara giden dış kredilere olan bağımlılığını kınamalıyız. Sosyal hizmetler için çok ihtiyaç duyulan fonları elimizden alan devasa borç ödeme ve servis yüküyle mücadele etmeliyiz.

Parti, devlet terörizmine karşı ülke çapında direnişin açığa çıkarılması ve geliştirilmesinde tüm devrimci ve ilerici güçlere öncülük etmeli ve onları birleştirmelidir. Özellikle toplulukların askeri işgali, sivillere yönelik yargısız infazlar ve işkenceler ile insan haklarının yaygın bir şekilde ihlal edilmesi biçiminde ortaya çıkan kırsal kesimdeki fiili sıkıyönetim yönetimini yaygın bir şekilde teşhir etmeli ve şiddetle protesto etmeliyiz. Uluslararası insan hakları ya da savaş suçlarının yaygın ihlallerinin yanı sıra çocuk hakları ihlalleri de açığa çıkarılmalı ve kınanmalıdır. Kitleleri, sivil ve siyasi haklarını pervasızca ihlal eden düşmanın baskıcı “teslim olma dürtüsü”, havadan bombalama, insansız hava araçlarıyla izleme ve diğerleri dahil olmak üzere faşist terörizme karşı örgütlenmeye ve mücadele etmeye yönlendirmeliyiz.

Ayrıca, şehirlerde işçilerin sendika kurma haklarını çiğneyen ve sivil ve siyasi hakları ihlal eden sıkıyönetim benzeri baskıcı önlemleri yaygın bir şekilde teşhir etmeli ve bunlara karşı çıkmalıyız. Faşist baskı ile kırsal kesimdeki emperyalist yağma, şehirlerdeki işçilerin yoğunlaştırılmış sömürüsü ve diğer baskıcı ve halk karşıtı neoliberal önlemler arasındaki bağlantıyı ifşa etmeliyiz. Gençlerin ve öğrencilerin zorunlu askeri eğitimin (ROTC) yeniden canlandırılması önerisine karşı direnişi, kampüslerde FSK ve FUP tarafından şehirlerde ve kırsalda işlenen ağır askeri suistimalleri ve suçları ifşa ederek devlet terörizmine karşı mücadeleyle bağlantılı olmalıdır.

Parti, farklı kesimlerin ekonomik ve demokratik mücadelelerine öncülük ederek ve geliştirerek şehirlerdeki devrimci kitle hareketinin seviyesini yükseltmek için tüm çabayı göstermelidir. Her gün karşı karşıya kaldıkları konu ve sorunların emperyalist kökenlerini açığa çıkararak kitlelerin siyasi bilincini yükseltmeliyiz. Ücret artışı, iş güvencesi ve sendikal hakların savunulması mücadelelerinde işçileri örgütlemek ve harekete geçirmek için güçlü bir hareket geliştirmeye önem vermeliyiz. Demokratik hakları için mücadele eden, emekçi kitlelerin mücadelelerine aktif destek veren ve ulusal demokrasi çığlığını yükselten militan gençlik ve öğrenci kitle hareketini güçlendirmeliyiz.

Parti, kırsal kesimdeki devrimci kitle hareketinin düzeyini yükseltmelidir. Güçlerini, YHO’nu ve diğer kitle örgütlerini, özellikle nüfusun yoğun olduğu bölgelerde toprak reformu hareketini ileriye taşımak için seferber etmelidir. Tarımsal ve atadan kalma toprakları gasp eden, köylülerin geçim kaynaklarına ve çevreye kalıcı tahribat veren madencilik faaliyetlerinin, plantasyonların, altyapı, emlak, ekoturizm ve enerji projelerinin girişine ve genişlemesine karşı direnmelidirler. Köylülerin ve ulusal azınlıkların mücadelelerini destekleyen geniş ittifaklar kurulmalı ve mücadeleleri şehirlere ve kasaba merkezlerine taşınmalıdır.

Parti ayrıca yurtdışındaki Filipinli göçmenlerin devrimci hareketini güçlendirmek için tüm çabayı göstermelidir. Filipinli topluluklar ve onların örgütleriyle yakın ilişkiler geliştirmeli, işçiler ve dar gelirliler olarak demokratik taleplerini yükseltmek, emek ihracatı politikasını teşhir etmek ve buna karşı çıkmak ve mücadelelerini anavatandaki anti-emperyalist, antifeodal ve antifaşist mücadelelerle ilişkilendirmek için onların devrimci örgütlerini inşa etmeliyiz.

Parti, dünya çapında anti-emperyalist ve proleter güçlerin gelişmesine yardımcı olmak için elverişli uluslararası durumdan yararlanmalıdır. İlerici ve devrimci güçler, hareketler ve devletlerle bağlantı kurmalı ve neoliberal ekonomik politikalara, faşizmin yükselişine ve emperyalist savaşlara karşı ortak mücadeleler yürütmeliyiz. Filipin devrimine dayanışma ve destek sağlarken, farklı ülkelerdeki işçi ve emekçilerin demokratik kitle mücadelelerine siyasi ve maddi destek sağlamalıyız.

Dünya çapında Marksist-Leninist-Maoist komünist partilerin kurulmasını teşvik etmeli ve bu partilere yardımcı olmalıyız. Önemli uluslararası meselelere ilişkin analizlerimizi ortaya koymaya ve modern revizyonizme karşı çizgimizi desteklemeye devam etmeliyiz. Marksist-Leninist partilerle kardeşlik ve işbirliği ilişkilerini geliştirmeye devam etmeli, fikir ve deneyim alışverişinde bulunmak ve diğer karşılıklı yardım ve işbirliği araçlarını oluşturmak için bu partiler arasında ikili görüşmeleri ve çok taraflı istişareleri teşvik etmeliyiz.

Filipin halkının ekonomik krizinin keskin gerilemesi, emperyalist müdahale ve baskının yoğunlaşması ve yarı sömürge ve yarı feodal iktidarını korumak için devlet terörizminin artan kullanımı nedeniyle çektiği ağır acılar, Filipin halkına gerçek ulusal özgürlük ve gerçek demokrasi özlemlerini yükseltmek için devrimci direnişten başka bir seçenek bırakmamaktadır.

Merkez Komite, mevcut kriz ve toplumsal huzursuzluk koşulları altında ve kadrolarının özverili adanmışlığıyla, Filipinler Komünist Partisi’nin benzeri görülmemiş bir güç kazanabileceğine, Filipinler’deki devrimci hareketin önümüzdeki yıllarda istikrarlı bir şekilde ilerlemesine ve her zamankinden çok daha büyük zaferler elde etmesine öncülük edebileceğine tamamen güvenmektedir.

Englısh: https://philippinerevolution.nu/statements/cpp54-english-early-edition/