Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi: İbrahim Kaypakkaya’nın Devrimci Mirasını Anımsayın

Dünya Proletarya Devriminin Parlayan Kızıl Yıldızı İbrahim Kaypakkaya’nın Devrimci Mirasını Anımsayın

10 Mayıs 2025

Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi (NDFP), TKP-ML, MKP ve İbrahim Kaypakkaya’nın şehadetinin 52. yıldönümünü anmak üzere bir araya gelen tüm devrimci örgütleri ve bireyleri en sıcak, militan duygularla selamlamaktadır.

Kaypakkaya, dünya proletarya devriminin parlayan kızıl yıldızlarından biridir.

Yoldaş İbrahim Kaypakkaya’nın yaşamını ve devrimci mirasını saygıyla anıyoruz. Onun Marksizm-Leninizm-Maoizm’e, proleter enternasyonalizme ve halk savaşı yoluyla devrime olan bağlılığı, tüm dünyadaki ulusal kurtuluş hareketlerine ve anti-emperyalist mücadelelere hâlâ ilham vermektedir.

Kaypakkaya’nın devrimci teoriye ve pratiğe katkıları hâlâ güçlü ve kalıcıdır. O, revizyonizm ve reformizmle kesin bir kopuş gerçekleştirmiş, Türkiye’de silahlı mücadelenin ve proletarya önderliğinin gerekliliğini savunmuştur. Onun öncü eseri Türkiye’de Milliyetler Meselesi, Türk devletinin faşist karakterini açığa çıkarmış ve Kemalist mitolojinin en keskin eleştirilerinden birini sunmuştur. Kaypakkaya, Türk devletinin temellerinin azınlıkların bastırılması, anti-komünizm ve sınıf tahakkümü üzerine kurulu olduğunu ustalıkla teşhir etmiştir. Türkiye’nin sözde “modernleşmesinin” aslında burjuva ve faşist bir proje olduğunu ilk ifade edenlerden biri olmuştur. Ezilen Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını korkusuzca savunmuştur.

Kürecik Bölge Raporu’nda Kaypakkaya, Marksist-Leninist-Maoist sınıf çözümleme yöntemini somut koşullara uygulamıştır — belirli bir bölgedeki sosyal yapı, sınıf çelişkileri ve potansiyel devrimci güçleri incelemiştir. Bu rapor, Maoist ilkelerin kırsal ve yarı-feodal Türkiye’ye nasıl uygulanabileceğini göstermiş, halk savaşı için yol açmıştır. En önemlisi, Marksizm-Leninizm-Maoizm’i Türkiye’nin somut koşullarıyla birleştirerek gerçek bir komünist partinin yeniden inşasının temelini atmıştır. Bu yönüyle, Türkiye devrimini dünya proletarya hareketinin ilerleyişiyle bağlayan kilit bir figür olmuştur. Bu nedenle, 24 yaşında vahşice işkenceden geçirilmiş ve şehit edilmiştir. Fakat onun vizyonu ve mirası, katillerini çoktan geride bırakmıştır.

Yoldaş Kaypakkaya’yı onurlandırırken, aynı zamanda Filipinler’deki halk savaşının kahraman şehitleri — Benito Tiamzon, Wilma Austria-Tiamzon ve kurucu başkanımız Prof. Jose Maria Sison’u da anıyoruz.

Filipinler Komünist Partisi’nin deneyimli önderleri olan Benito ve Wilma yoldaşlar, 22 Ağustos 2022’de faşist rejim tarafından zalimce yakalanmış, işkenceden geçirilmiş ve katledilmişlerdir. Tıpkı Kaypakkaya gibi, devrimci fedakârlığı derin bir bağlılıkla kucaklamışlar; yaşamlarını Filipin halkını emperyalizmden, feodalizmden ve bürokratik kapitalizmden kurtarmaya adamışlardır. Hayat boyu süren önderlikleri, alçakgönüllülükleri ve cesaretleri mücadelemizi hâlâ aydınlatmaktadır.

Filipinler Komünist Partisi’ni 1968’de yeniden kuran, Yeni Halk Ordusu’nu 1969’da kuran ve NDFP’yi 1973’te ilan eden Prof. Jose Maria Sison, yaşamının sonuna kadar sarsılmaz bir enternasyonalist olarak kaldı. TKP-ML ve diğer Marksist-Leninist-Maoist oluşumlar dâhil olmak üzere, kardeş partilerle aktif ilişkiler kurdu; ulusal kurtuluş hareketleri arasında enternasyonal dayanışma ve stratejik birlik geliştirdi. Onun yazıları ve yorulmak bilmeyen çalışmaları, Kaypakkaya’da gördüğümüz devrimci ruhla örtüşmektedir — parlak, tavizsiz ve halkın içinde kök salmış.

Bugün bizler, Kaypakkaya, Ka Benito ve Ka Wilma ile Ka Joma gibi yoldaşlardan güç alıyoruz — baskıya karşı dimdik durmuş, proletarya ilkelerinden bir an bile sapmamışlardır. Onlar gibi, bizim şehitlerimiz de yaşamlarını, halk savaşı yoluyla ulusal demokratik devrimi ileri taşımak için vermişlerdir. Kaypakkaya’nın devrimci cesareti, kendi mücadelemizi ABD emperyalizmine, bürokratik kapitalizme ve feodalizme karşı kararlılıkla sürdürme irademizi pekiştiriyor.

Emperyalist krizler derinleşirken, faşizm yükselirken ve küresel tekelci kapitalizm kitlelere daha büyük acılar dayatırken, Kaypakkaya gibi devrimcilerin ilkeleri ve örnekliği daha da parlak hale geliyor. Onun yaşamı, devrimin hem zorunlu hem de mümkün olduğunun somut bir kanıtıdır. Onun şehadeti bir yenilgi değil, sınıfsız, devletsiz ve baskısız bir dünya için yürütülen mücadelenin daha ileri taşınması çağrısıdır.

İbrahim Kaypakkaya’yı yalnızca sözle değil, eylemle anmalıyız — mücadelemizi ilerleterek, enternasyonal dayanışmayı güçlendirerek ve Marksist-Leninist-Maoist güçlerin birliğini inşa ederek.

Yaşasın İbrahim Kaypakkaya’nın anısı ve mirası!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

Türkiye’de, Filipinler’de ve dünyada halk savaşlarının zaferi için ileri!