DİRENİŞİN ZAFERİ İÇİN GÖREV BAŞINA
Türkiye ve Kürdistan çetin bir mücadele sürecinden geçiyor. Büyük bir krizin politik ve ekonomik bütün etkileri içerisindeki faşist devlet, egemenliğini sürdürebilmek için elindeki her türlü baskı ve zor yöntemiyle halklarımız üzerinde dizginsiz bir terör estiriyor. Beka meselesi olarak ifade ettikleri iktidarlarını kaybetme korkusu ile tehdit olarak gördükleri en ufak bir hareketi ezmek için her türlü yöntemi kullanmaktan çekinmiyorlar. Yasaklıyorlar, yok sayıyorlar, tutsak alıyorlar, tecrit uyguluyorlar, işkence ediyorlar, katlediyorlar. Ama ne yaparsa yapsınlar, dertlerine bir deva bulamıyor, beka kabusundan kurtulamıyorlar. Çünkü ne halklarımız ne de onların öncüleri olarak Birleşik Devrim Güçlerinin ortaya koyduğu karşı koyuşu, direnişi kıramıyor yok edemiyorlar. Kıyasıya bir mücadele sürüyor. Egemenlerin saldırılarına karşı ezilenler, her gün daha yeni bir alandan, daha farklı bir cepheden geliştirdiği direnişlerle cevap veriyor. Şimdi bu mücadelenin en ön cephesinde ‘Tecridi kıralım, faşizmi yıkalım’ şiarıyla yürüyenlerimiz var.
Başta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olmak üzere devrimci tutsaklar üzerindeki tecride karşı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan Açlık Grevi Eylemi, zindanlarda ve dışarda binlerce eylemcinin kararlı adımlarıyla sürüyor. Faşizm, tecrit uygulamalarıyla zindan duvarlarının ardına gömmeye çalıştığı devrimci tutsakların görkemli başkaldırısıyla bir kez daha sarsılıyor.
Açlık Grevi eyleminin talepleri, bütün ezilenler ve emekçiler tarafından sahiplenilmesi gereken haklı ve meşru taleplerdir. Süresiz Açlık Grevi ve paralelinde gelişen eylemlilikler, zindan karanlığına gömülmek istenenlerin halklarımız için yaktığı bir umut ışığıdır.
Açlık Grevi Eylemcilerinin kararlı yürüyüşleri ve zindanlarda yapılan feda eylemleriyle devam eden, Birleşik Devrimin ileri bir cephesini temsil eden bu süreç kritik bir aşamaya girmiştir.
Bu aşamada, başta bileşenlerimiz ve örgütlü güçlerimiz olmak üzere tüm halklarımız ayağa kalkmalıdır.
Sesimiz Açlık Grevcilerinin sesi olmalı, eylem ve etkinliklerimizle bu ses toplumun bütün kesimlerine ulaşmalıdır.
Açlık Grevi Eylemcilerinin bu büyük hamlesi üzerimizi örtmek isteyen karanlık baskıyı yırtmak için büyük bir adım, bu zulüm düzenini kabul etmeyen ona başkaldıran bir yürüyüştür. Her gün türlü uygulama biçimleriyle yaşamlarımızı çekilmez hale sokan bu koyu baskı düzeninden kurtulmanın yolu tıpkı Açlık Grevi eylemcilerinin haykırdığı gibi tecridi kırmak, faşizmi yıkmakla mümkündür. Bu hedef doğrultusunda harekete geçmek sadece devrimci tutsakların değil bütün ezilenlerin görevidir. Şimdi bizlere düşen sorumluluk Açlık Grevi eylemcilerinin taleplerini sahiplenmek seslerini yükseltmektir. Hiçbir mücadele biçimini reddetmeden, geliştirilecek bütün eylemliliklerle desteği büyütmek ve eylemin sonuca ulaşması için bu sürecin bir parçası olmak bugün en ivedi görevimizdir. Bu yolda bütün imkan ve olanaklar seferber edilmelidir.
Bizler biliyor ve inanıyoruz ki, bedenlerini silah edip faşizmin üstüne yürüyenlerin, tecridin kırılması faşizmin yıkılması parolasıyla öne atılanların cüretli yürüyüşü mutlaka hedefine varacak, zafere ulaşacaktır.
Bu bilinçle, direniş sürecinde yaptıkları feda eylemleriyle şehit düşen yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anarken, yürüyüşlerini büyük bir inanç ve kararlılıkla sürdüren yoldaşları yüreklerimizin tüm sıcaklığıyla selamlıyoruz. Ve onlarla birlikte bir kez daha haykırıyoruz,
TECRİDİ KIRACAK, FAŞİZMİ YIKACAĞIZ!
HBDH Yürütme Komitesi
17 Nisan 2019