Soykırım Ve Katliamların Hesabını Sorma Günü Gelmiştir
T.C faşizmi Rojava topraklarını işgal ederek başta Kürt halkı olmak üzere Rojava ve Suriye’deki Arap, Asuri-Süryani, Ermeni ve Türkmen halkına karşı bir soykırım harekatı başlatmıştır. Adına “barış pınarı” denilen bu operasyonun amacı, bölge halklarını ve devrimci güçleri soykırım ve katliamdan geçirmektir. T.C devleti Suriye’de demografik dokuyu bozmak, haklarımızı topraklarından sürerek, DAİŞ çetelerine yeni alanlar açmak istemektedir. AKP-MHP faşizminin örgütlediği “Suriye Milli Ordusu”, DAİŞ barbarlığının uzantıları olmaktadır. Bu operasyon DAİŞ ve TSK ortaklığını bir kez daha teyit etmiştir.
Faşist T.C devleti emperyalist kapitalist güçlerle ve bölgenin DAİŞ uzantısı gerici kesimleriyle ittifak kurarak ilerici, devrimci, yurtsever kesimleri imha etmeyi, halklar arasında düşmanlık yaratarak faşizm hakim kılmayı hedeflemektedir. Bunu şoven milliyeti ve ırkçı bir söylemle geliştirmektedir.
KATLİAMLARA SESSİZ KALINMAMALI
Türkiye’de ekonomik, siyasi ve toplumsal olarak ağır bir kriz yaşayan AKP-MHP faşizmi, askeri işgal ve soykırım yoluyla kendi çelişkilerinin üstüne örtmeye çalışmaktadır. Özellikle Türkiye toplumu üzerinde yoğun bir psikolojik savaşa baş vurarak toplumu teslim almaya, kendi, soykırımcı faşist düzenine zorla kabul ettirmektedir. Gözaltı, tutuklama, katliam ve baskılar ile Türkiye toplumunu teslim almayı, faşist soykırıma ve işgale karşı sesini çıkaramaz hale getirmek istemektedir.
Türkiye ve Kürdistan halkı T.C devletinin baskı ve katliamlarına karşı sessiz kalmamalı, psikolojik savaşa karşı örgütlü ve uyanık olmalıdır. Militarist havuz medyasının yalan ve çarpıtmalarına karşı halklarımız devrimci propaganda ile aydınlatılmalıdır. Faşizm, kendisini güçlü göstererek yenilmez olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadır. Oysa ki durum tersini ifade etmektedir. Doğu ve Kuzey Suriye halklarının direnişi Türk ordusunun ve çetelerinin ne kadar şişirme ve abartılı olduklarını açığa çıkarmıştır. NATO’nun en büyük ikinci ordusuna karşı verilen devrimci savaş görkemli olmuştur. Rojava devrimci güçleri en yüksek askeri teknik, istihbarat ve gelişmiş silahlara karşı kahramanca savaşmışlardır. Bu eşitsiz koşullarda faşizme büyük bir irade ile savaşan ve kazanan Rojava’nın devrimci güçleri olmuştur.
DİRENİŞ YALNIZ BIRAKILMAMALI
Rojava devrimci güçlerinin ve halklarının direnişi yalnız bırakılmamalıdır. Suriye halklarına ve Rojava devrimine savaş açarak düşmanlık yapan AKP-MHP faşizmi Türkiye halklarının da düşmanıdır. Asker selamı ile işgalci Türk ordusuna selam duranlara karşı birleşik devrimci mücadele kaçınılmazdır. Düşmanımız birse devrimciler de birlik olmalı, faşistlerden hesap sormalıdır. Ülkemizi ve halklarımızı faşizme teslim etmemeliyiz.
Bu bilinçle Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki devrimci-demokrat ve yurtsever kesimler acil harekete geçmeli, devrimci direniş sürecinde yerini almalıdır. Bunun için herkes bulunduğu yerde eyleme geçmelidir. Faşizm zafer kazanmamış, yenilgiye giden yolda daha fazla zayıflamıştır. Buna karşı, seferberlik ve topyekün mücadele ile devrimci demokratik kesimler her alanı direniş alanına çevirmelidir.
DEVRİMCİ GÜÇLER ASLA TESLİM OLMAYACAK
Halklarımız bilmelidir ki, T.C devletinin ırkçı, faşist milliyetçi zihniyetine devrimci-demokratik güçler asla teslim olmayacaktır. Sömürgeciliğe ve faşizme karşı mücadele devrimci savaş ve eylemi geliştirerek olur. Faşizm ile anlaşma olmaz, faşizme karşı mücadele verilir. Faşizm ancak topyekün mücadele ile yıkılır. Faşizm halk düşmanı bir zihniyettir, insanlık düşmanıdır. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye halklarına soykırım uygulayan T.C faşizmi yarın Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da daha büyük katliamlar yapacaktır. Faşizm karakterinde işgal, savaş ve yıkım vardır. Kanla ve şiddetle beslenir. Faşizmin bu karakterini bilerek mücadeleyi yükseltmeliyiz.
YASAL ALANA HAPSOLMUŞ MÜCADELE İLE FAŞİZM YIKILMAZ
Bu bağlamda tüm HBDH milisleri, intikam birimleri ve bileşenleri derhal harekete geçmeli, faşist soykırım ve işgale karşı devrimci eylemi geliştirmelidir. Faşizm ancak devrimci eylemi ve savaşı geliştirmek ve yaymakla durdurulabilir, yenilebilir. Eylemsizlik, faşizme boyun eğme ve ölüme yatmaktır. Pasif, beklentili, gücünü ve olanaklarını seferber etmeyen ve yasal alana hapsolmuş bir mücadele anlayışı ile faşizm yıkılmaz, böyle bir duruş ancak faşist saldırıların artmasına zemin sunacaktır.
YARIN GEÇ OLACAKTIR
Devrimci, demokratik yurtsever kesimler faşizme dayanak olan, onu ayakta tutan, destekleyen ekonomik, askeri ve bürokratik tüm kurum ve kesimleri hedeflemelidir. Sokak eylemleri, yerelden hareket etme, kitle şiddetini esas alma, küçük birimler halinde milis tarzı eylem biçimlerinden tutalım daha yaratıcı ve yaygın eylem tarzlarını esas almalıyız. Düşmana anladığı dilden yanıt verme, soykırım ve katliamların hesabını sorma günü gelmiştir. Ne yapılacaksa şimdi yapılmalıdır. Yarın geç olacaktır. Her devrimci, demokrat ve yurtsever insanımız onuruna ve geleceğine sahip çıkmalı, mücadele ve direniş düzenine geçmelidir.
TÜM GÜCÜMÜZÜ SEFERBER EDECEĞİZ
Bu bağlamda HBDH, faşizme karşı mücadelede tüm güçlerini seferber edecek, devrimci görevlerine sahip çıkacaktır.
Türkiye ve Kürdistan devrimci gençliğini bulunduğu her yerde birlik içinde olmaya, birleşik eylemi geliştirmeye, güçlerini birleştirmeye, anti-faşist mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Faşistlere, emperyalistlere ve gericilere karşı DEV-GENÇ ruhu ile direnişi geliştirmeliyiz. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ı faşistlere ve ırkçı milliyetçilere teslim etmeyeceğiz. Halklarımıza reva görülen gerici faşist düzeni kabul etmeyeceğiz. Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin, Hakilerin yarattığı devrimci gelenek, bizlere faşizme karşı direnişi geliştirme emri vermektedir.
Bu savaşta, faşist T.C devletinin ve çetelerinin saldırısı sonucu şehit düşen Suriye Demokratik Güçleri’nin savaşçılarını saygı ile anıyor, direniş ve mücadelelerinde başarılar diliyoruz. Haklarımızın özgür ve demokratik birliğini sağlama, eşit bir yaşamı inşa etmede can vererek ölümsüzleşen, büyük bir irade ve kararlılıkla devrimci savaşı geliştiren SDG şehitlerinin anılarına bağlı olarak mücadeleyi geliştireceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
HBDH Yürütme Komitesi
22.10.2019