Katliamlardan Hesap Birleşik Devrimle Sorulacaktır!
Mart ayı ezilen halklar, kadınlar ve devrimciler için deyim yerindeyse direniş startının verildiği, büyük direnişlere sahne olan bir ay olmakla birlikte, aynı zamanda katliamlar ayı olarak da hafızalarda yer edinmiştir. Sömürü ve talan düzeni, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi yaşadığımız ve direndiğimiz coğrafya olan Türkiye ve Kürdistan’da da faşist iktidarlar eliyle işçi sınıfına, emekçilere ve ezilen halklara yönelik katliam, soykırım pratikleri ile uygulanmıştır. Tüm haklı talepler kanla, katliamla bastırılmaya çalışılmıştır.
Bu katliamcı düzenin has uygulayıcılarından biri olan faşist Türk devleti de bugün AKP-MHP rejiminin uygulamalarıyla tarihindeki katliam uygulamalarına yenilerini eklemektedir. Faşist rejim tarihine yakışır yeni katliamlara yönelirken, biz devrimciler de tarihimizden aldığımız güçle yeni zafer pratiklerini başarmanın mücadelesinde olacağız. Halepçe’de kimyasal silahlarla katledilen 5 bin Kürt, Beyazıt Katliamı’nda katledilen 7 öğrenci ve Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenler başta olmak üzere, mart ayında ölümsüzleşen tüm komünist, devrimci, yurtsever ve emekçilerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Beyazıt, Gazi Ve Halepçe Katliamları
Devletin faşist kontra yapıları tarafından gerçekleştirilen ve 7 öğrencinin ölümsüzleşmesi, 41’inin yaralanmasıyla sonuçlanan 16 Mart Beyazıt Katliamı, faşist devlet ve gerici güçlerce gerçekleştirilen bir katliam olarak devrimci hareketi ezme hedefi taşımaktaydı. Ancak Beyazıt Katliamı’nın üzerinden yıllar geçmesine rağmen gençliğin devrimci iradesi ve mücadelesi güçlenerek devam etmektedir. Anti-faşist mücadele devrimci gençliğin mücadelesiyle büyüyor. Devrimci gençliğin, kaderini işçi sınıfıyla birleştirdiği, rotasını işçi sınıfının devrimci ideolojisi ve ezilen halkların kurtuluşu yolunda buluşturduğu mücadele dinamizmi birleşik gençlik mücadelesi saflarında bugün daha da büyümektedir. AKP-MHP faşizminin liselerde, üniversitelerde ve sokaklarda geliştirmeye çalıştığı baskı ve iradesizleştirme saldırılarına karşı gençlik mücadeleyi durmaksızın büyütüyor. Birleşik mücadele sayesinde devrimci gençlik mücadelesi işçi sınıfıyla, Kürt halkıyla, Alevilerle, Kürtlerle ve bütün ezilenlerle buluşuyor. Birleşik gençlik mücadelesi büyük bir devrimci dinamizm doğuruyor. Gençliğin açığa çıkardığı devrimci dinamizm ile işçi sınıfının ve ezilenlerin gücünün birleşmesini engellemek isteyen faşist devlet, kontra yapıları aracılığıyla 16 Mart 1978’de yedi devrimci genç yoldaşımızı katletti. Hesabını soracağız! Onun ve diğer katliamların hesabını sormak bugün gençliğe yönelik saldırılara en büyük cevap olacaktır.
12 Mart 1995 tarihinde de faşist devlet uygulamalarını kabul etmeyen, direnen Alevi halkının yaşadığı yoksul Gazi Mahallesi’nde faşist kontra yapılarının saldırılarıyla katliam gerçekleştirildi. Saldırı ile başlayan ve saldırılara karşı devrimci eylemlere geçen halka yönelik katliamda 22 yurttaş yaşamını yitirdi. Gazi halkının devrimcilerle birlikte fedakâr direnişi daha büyük bir katliamı engelleyen en büyük güç oldu. Devamında ise diğer birçok yoksul mahallede halkın kurduğu barikatlar devletin katliam planlarını bozdu. Hak, adalet ve özgürlük mücadelesi tüm kontra saldırılara karşı devam etmektedir. Katliamlarla diz çöktürülmeye çalışılan Alevi halkımız dün olduğu gibi bugün de onurlu duruşundan taviz vermeden direnmeye devam etmektedir. Faşist rejimin hedef tahtasına oturttuğu Aleviler ve Gazi halkı bugün yine direnerek, savaşarak her türlü saldırıyı boşa çıkarıyor. Ve yine, Aleviler ve Gazi halkı, emekçiler, ezilenler bugün AKP-MHP faşizmine karşı birleşik devrimci savaşın öncü gücü olmaya devam etmektedirler.
Kürt halkının hak ve özgürlük mücadelesini katliam ve asimilasyon politikalarıyla tasfiye etme arayışının en can yakıcı örneklerinden biridir Halepçe Katliamı. 1986 tarihinde başlatılan Enfal Harekatı, 1988 Halepçe’de kimyasal silahlarla gerçekleştirilen soykırımla sonuca vardırıldı. Kürt halkının özgürlük mücadelesini bastırma girişimi olarak geliştirilen bu katliamın sonuçsuz kaldığını, bugünün geliştirilen direnişinde görmekteyiz. Kürt halkı daha örgütlü ve daha direngen bir şekilde alanlara çıkmakta, dağlardan şehirlere özgürlük mücadelesini büyütmektedir. Bir kez daha gösterildi ki kazananlar emekçiler ve ezilen halklar olurken, kaybedenler faşist rejimler olacaktır.
Mart ayı faşizme karşı direniş nedenlerimizin yeniden hatırlandığı, öfkemizin büyüdüğü, devrimci mücadelenin ivme kazandığı bir sürecin de başlangıcıdır. 8 Mart ile başlayıp 21 Mart’ta Newroz’la devam eden ve 30 Mart Kızıldere ile büyüyen bir hesaplaşma ayıdır. Devrimci savaş pratiklerinin geliştirildiği, tarihimizle yeniden buluştuğumuz bir dönemdir. Bu devrimci sorumluluğun gereği olarak altı yıl önce Kürdistan ve Türkiye devriminin mücadele gücü olan Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ni (HBDH) kurduk. Çünkü biliyoruz ki kadınlar, gençler ve ezilen halklar üzerinde uygulanan katliamların hesabını soracak olan mücadeleyi ve devrimi ancak birleşik devrim gücüyle başarabiliriz. Faşizm bu güçle yenilgiye uğratılacaktır. Devrim bu güçle gerçekleşecektir. Mart ayında ve diğer tüm zamanlarda gerçekleşen katliamlarla hesaplaşma faşist devletin alaşağı edilmesiyle mümkün olacaktır. Zaferimiz ezilenlere, işçilere, Kürtlere, Alevilere… dönük olarak gerçekleştirilen katliamların hesabını soracağımız zorlu ve amansız bir yolda elde edilecektir. Ve ancak o zaman AKP-MHP faşizmiyle, döneminin katliamlarını planlayan CHP’siyle ve devletiyle hesaplaşarak zafere ulaşacağız. İşçi sınıfının, Alevilerin, Kürtlerin, gençlerin, kadınların ve tüm ezilenlerin intikamı birleşik mücadele ile alınacaktır.
Türkiye ve Kürdistan’ın birleşik devrim mücadelesinde nihai amacımız işçi sınıfı ve ezilen halkların birlikte mücadelesiyle sömürgeci ve katil faşist devletin yıkılması ve özgürlüğün kazanılmasıdır.
Yaşasın birleşik devrim mücadelemiz.
Gazi, Beyazıt, Halepçe katliamlarını unutmadık! Hesabını soracağız!
İleri… Daha İleri!
HBDH Yürütme Komitesi