Zindanları Yıkacak, Zaferi Biz Kazanacağız!
Baskı ve zulmün var olduğu her yerde isyan da var olmuş ve ezilenler mücadelelerini sürekli kılmayı bilmiştir. Sermaye devleti, ezilen halkların mücadelesini durdurmak, onlara korku salmak ve zulme boyun eğdirmek için baskıları arttırmış, gözaltılar yapmış, katletmiş ve tutsak etmiştir.
Zindanlar, devrimci mücadelenin en sert şekilde yaşandığı yerlerdir. Toplumsal mücadele yükseldikçe, sokaklara taştıkça, zindanlar mücadelenin en önemli alanlarından biri haline gelmiştir. Faşizm toplumu sindirmek, öncüleri, emekçilerden koparmak için tecridi daha da yaygınlaştırmaya çalışır. Devrimciler ise bu tecridi parçalamak ve emekçilere ulaşmak için sürekli bir mücadele verirler. Zindanlar tarihi tecride karşı mücadelelerle doludur. F tiplerine ve ağır tecrit koşullarına maruz kalan tutsaklar her zaman mücadele ettiler, ediyorlar.
19 Aralık 2000 tarihinde faşist TC devleti, “Hayata Dönüş Operasyonu” adıyla 20 zindanda eş zamanlı olarak vahşice saldırdı. Operasyon içeriye olduğu kadar dışarıyaydı. Faşizm, ileride alınacak ağır ekonomik kararlardan önce işçi ve emekçilere bir gözdağı vermek istiyordu. Patronların devleti IMF ile Stand-By anlaşması yapacak, her zaman olduğu gibi bütün yükü emekçilere yükleyecekti. İşsizlik ve yoksulluk kaçınılmazdı. Devletin en yetkili ağzı “cezaevlerine hakim olamayan sokağa hakim olamaz!” diyordu. Emekçilere hemen bir mesaj vermek gerekiyordu. Kendi itiraflarıyla, “denetimi sağlamak için” devrimci tutsaklara saldırdılar. Faşizm, “eğer buradaki devrimciler gibi bana karşı çıkmaya kalkışırsanız sonunuz böyle olur” diyordu. Devrimciler, mücadeleleriyle ezilen halklara sesleniyor, faşizme cevap veriyordu. Faşizm, devrimci tutsakları teslim alamamış, beklemediği bir direnişle karşılaşmıştı.
Günlerce sınırlı imkanlarına rağmen devrimci tutsaklar kahramanca devrim cephesini savunmaktan vazgeçmediler. 4 gün süren bu eşitsiz savaşta 28’i ölümsüzleşti, yüzlercesi yaralandı. Türkiye ve Kürdistan halklarının derin mücadele hafızasında yerlerini aldılar.
Tam her şey bitti diyenlere rağmen, F tipi zindanlarına zorla nakledilen, tecriti asla kabul etmeyen devrimci tutsaklar faşizme karşı bir kez daha ayağa kalktılar. Katliamdan sonra yüzlerce devrimci tutsak ölüm orucuna başlamıştı. Bu eylem, “savaş bitmedi, daha yeni başlıyor!” ilanıydı. TC faşizminin baskı ve katliam politikalarına karşı aç bedenlerini bir silah gibi kuşananların destansı savaşına şahit olunuyordu. Yaşamı uğruna ölecek kadar seven tam 122 devrimci, ölüm oruçlarında ölümsüzleşti. Faşizmin devrimcileri teslim alamayacağı bir kez daha kanıtlanmıştı.
19 Aralık katliamını gerçekleştirenler devrimci irade karşısında ağır bir yenilgi almıştır. İktidarlarını kaybetme korkusuyla sürekli saldırı stratejisi ile hareket eden TC faşizmi bugün de mücadelenin önemli mevzilerinden olan zindanlara yönelik saldırılarına devam etmektedir. Çıplak arama, görüş ve telefon yasağı, hücre cezası, taciz, tecavüz, fiziki şiddet, psikolojik baskı vb. bütün işkence yöntemlerini uygulamaktadır. TC faşizmi tarafından Kandıra’da Garibe Gezer, Şakran’da ağır hasta olan Abdülrezzak Şuyur, Amed’de Halil Güneş ve Bolu’da İlyas Demir katledilmişlerdir.
Tekelci sermaye ve temsilcisi faşist iktidar içerisinde bulunduğu ekonomik siyasal krizden kurtulmanın yollarını aramaktadır. Fakat bu arayış onu daha da mutlak sonuna yakınlaştırmaktadır. Faşizmin hiçbir çabası artık sonucu değiştiremeyecektir! Katledilen her bir yoldaşımıza sözümüz olsun ki; “Yaptıkları her şeyin bedelini ödetecek, hesap sormadık bir gün bile bırakmayacağız!”
Halkların Birleşik Devrim Hareketi olarak, 19 Aralık zindan savaşlarında devrimci iradeyi kuşanarak savaşan ve ölümsüzleşen yoldaşlarımızı saygı ile anıyor ve bugün hala zindanlarda mücadeleyi büyüten, düşmana teslim olmayan bütün yoldaşlarımızı selamlıyoruz. Söz veriyoruz ki; “Zindanları Yıkacak, Zaferi Biz Kazanacağız!”.
Zindanlar Yıkılsın, Tutsaklara Özgürlük!
Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!
Faşizmi Yıkacak Özgürlüğü Kazanacağız!
HBDH YK