Yeni 15/16 Haziran’lardan, Halkın Başkaldırısından ve Ayaklanmasından Korkuyorlar
Bu sıralar egemenler ve onların her alandaki temsilcileri çok konuşuyorlar. Hiç susmamacasına konuşuyorlar. Biri bitiriyor diğeri başlıyor. Her biri ısrarla halkı tehdit edip gözdağı vermeye çalışıyor. Halklarımıza karşı her yönden tehditler savuruyorlar. Hükümetin başındaki faşistten, birçok bakanı ve bürokratından, paralı ve artık çekinmeden söyledikleri gibi silahlı kalemşörlerinden, yine iktidarın arkasına sıralanmış onunla neredeyse kader birliği yapmış sermaye gruplarının sözcülerinden ve en aşağıda bu dinci faşist iktidarın kitle tabanını oluşturan katil tecavüzcü ve arsız hırsız takımından açıklamalar ve ardı ardına tehdit eden, gözdağı vermeye çalışan demeçler geliyor.
Biri çıkıyor elinde bir ölüm listesi olduğunu, şu an 15 temmuzdan çok daha hazırlıklı olduklarını, çok acımasız olacaklarını vs. açıklıyor ve ekliyor “sadece biz 50 kişiyi götürürüz”. İnsanın gelişim sürecinden, insani evrimden, bilinç ve duygu olarak artık insan denemeyecek kadar kopmuş bir yaratık çıkıyor ortaya ve “kadınlarınızı kızlarınızı bizden nasıl koruyacaksınız” diye böğürerek tehditler savuruyor. Her yandan serseri, lümpen, çete ve mafya bozuntuları sanki aynı anda bir yerlerden talimat almış gibi ardı ardına “Silahlıyız, hazırlıklıyız, asarız, keseriz” türünden açıklamalar yapıyorlar. Af çıkartıp ne kadar tecavüzcü katil varsa ortaya salıyorlar. Karakollardan işkence görüntüleri servis ediyorlar. Cenazelerimizi kaldırım altlarına gömüyorlar, mezarlarımıza saldırıyorlar. Polis ve asker sınırsız yetkilerle donatılıyor. Yetmiyor, bekçiler alınıyor. Bu da yetmiyor faşizm kendi kitle tabanını milisler halinde örgütlüyor. Ama yetmiyor, yetmiyor, yetmiyor! Bir türlü kendilerini güvende hissedemiyorlar! Bu yüzden habire konuşuyor, olabilecek her türlü açıklamayla halklarımızı, emekçileri, kadınları, gençleri tehdit ediyorlar.
Manzara bu…! Peki bu manzaranın anlamı ne? Lafı hiç uzatmadan bu manzarada görülmesini engellemeye çalıştıkları şeyi söyleyelim. Tir tir titriyorlar. Bu görüntü mezarlıktan geçerken titreyenlerin, ıslık çalmalarından başka bir şey değil. Bu manzara bize, artık egemenlerin ellerindeki bayrağın sadece ve sadece korku olduğunu gösteriyor. Bütün davranış ve reflekslerine sinmiş bu korku, tamda “hiçbir şeye benzemez halkını satanın korkusu” olan korku.
Neyden korkuyorlar?
Ne yapsalar engelleyemedikleri birleşik devrimin egemenlik surlarını sarsmasından, yeni bir ayaklanmadan, toplumsal bir patlama ve başkaldırıdan, yeni, 6/8 Ekim’lerin, Gezil’erin, 15/16 Haziran’ların ortaya çıkmasından ve bu sefer sonuna kadar ilerlemesinden korkuyorlar. Evet hiçbir şüphemiz olmaksızın söylüyoruz; bu bezirgan saltanatına, bu zulüm düzenine ve kapitalist çürümüşlüğe son verecek bir AYAKLANMADAN KORKUYORLAR!
Korktukları yeni 15/16 Haziran’lardır. Tıpkı birleşik devrimin bayrağında ve pratiğinde olduğu gibi işçi sınıfının ve bütün ezilenlerin el ele verip bu düzene son vermek için ayağa kalkmalarıdır. Bütün yaptıklarının bütün ettiklerinin koparttıkları bu bütün yaygaranın anlamı bu korkudan başka hiçbir şey değildir!
İşçiler, Emekçiler, Kadınlar, Gençler, Tüm ezilenler,
Bu korku duvarının arkası bugün mahkum edildiğimiz açlık ve yoksulluğun yok edileceği yeni bir başlangıçtır! Bu korku duvarının arkası insanlıktan çıkmış bu müsvetteleri tarihin çöplüğüne göndereceğimiz yerdir. Bu korku duvarının arkası Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkıdır! Bu duvarın arkası zindanların yıkılmasıdır! Bütün iktidarın halkın eline geçmesidir! Onların korku duvarlarının arkasındaki yer bizim özgürlüğümüzdür!
Yeni 15/16 Haziranlar yaratalım! Bu duvarı yıkalım! Korkularını gerçeğe çevirelim!
Faşist devleti Yıkacağız!
Yaşasın Birleşik Devrim!
HBDH Yürütme Komitesi