HİNDİSTAN KOMÜNİST PARTİSİ (MAOİST)
Merkez Komite
Basın Bülteni
25 Ekim, 2024
Brahmanik Hindutva faşizmi ve maden şirketlerinin emriyle Ulusal Soruşturma Ajansı (NIA) ve diğer eyalet ve merkezi polis teşkilatları tarafından anti-emperyalist aktivistlere ve sendika liderlerine yönelik cadı avını kınayın.
Tüm siyasi tutuklular derhal serbest bırakılsın.
HKP (Maoist) Merkez Komitesi, kötü şöhretli araçlarıyla tanınan faşist devlet mekanizması NIA ve diğer merkezi ve eyalet polis teşkilatları tarafından sosyal aktivistlerin tutuklanmasını ve evlerine yapılan baskınları şiddetle kınamaktadır. Tanınmış halkçı yazar Arundhati Roy’un 14 yıllık bir davada yargılanması son derece kınanması gereken bir durumdur. Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde, özellikle de Lok Sabha seçimlerinden sonra Hindutva RSS-BJP liderliğindeki NDA hükümeti demokratik ve devrimci güçlere, sendikalara ve kitle liderlerine karşı yeni bir saldırı dalgası başlattı. Aslında bu durum, “Kagaar Operasyonu” adı altında orta ve doğu Hindistan’ın yerli halkına karşı soykırım savaşının başlatılmasıyla daha da yoğunlaşmıştır.
3 Eylül 2024’te NIA, Chhattisgarh’ın Narayanpur bölgesinde bir dizi baskın düzenledi. HKP (Maoist) ile bağlantılı oldukları iddiasıyla 35 Adivasi’yi tutukladı. Suçlananlar arasında Maad Bachao Manch lideri Lakma Korram da bulunuyor. Daha önce de Mayıs 2024’te tanınmış bir kabile lideri olan Surju Tekam’ı yoldaşı tutuklamışlardı. Örgüt, Hindistan anayasasını takip eden ve Maad bölgesindeki adivasi halkının hakları için çalışan demokratik bir örgüttür.
5 Eylül 2024 tarihinde NIA, işçi hakları aktivisti Anirudh Rajan’ı aile dostuyla buluşmak üzere Bangalore’dan Chennai’ye seyahat ederken kaçırdı. HKP(Maoist) için bağış toplamak gibi şüpheli suçlamalarla acımasız UAPA kapsamında tutuklanmıştır. İddialar tamamen yalandır ve Hindistan devleti tarafından işçi sınıfının hakları için gösterdiği çabalardan dolayı Anirudh Rajan’ı hedef almak için uydurulmuş bir hikayedir. Kendisi Manesar’daki işçilerin Manesar General Mazdoor Sangh çatısı altında örgütlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Anirudh Rajan ile birlikte Ajay Kumar da HKP (Maoist) ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle UAPA kapsamında tutuklanmıştır. Kendisi, ülke genelinde madencilik karşıtı, yerinden edilme karşıtı ve insan merkezli kalkınma modeli için bir taban platformu haline gelen Visthapan Virodhi Janvikas Andolan‘ın (VVJVA) Tüm Hindistan Sorumlusudur. Avukat Ajay Kumar 20 yılı aşkın bir süredir halklar için çalışmaktadır. Hindistan devleti tarafından yasadışı bir şekilde tutuklanması, şirketleşme ve militarizasyona karşı kararlı bir şekilde duran hareketler üzerindeki baskının yoğunlaştığının açık bir işaretidir.
19 Eylül 2024 tarihinde Karthik Naik yoldaş, çokuluslu şirket Vedanta’nın Güney Odisha’daki boksit madenciliğine karşı mücadele yürüten bir kitle lideri olarak Raygada bölgesinin Kashipur kentinde polis tarafından tutuklandı. Raygada bölgesinin Kashipur ve Kalahandi bölgesinin Thummal Rampur bölgeleri büyük ölçüde Anayasa’nın Beşinci Çizelgesi kapsamında yer alan adivasis ve dalitlerin yaşadığı bölgelerdir. Bölge dağlarda büyük boksit rezervlerine sahiptir. Ancak Hindistan devleti Raygada bölgesindeki Sijimali ve Kutturumali boksit rezervlerini sırasıyla Vedanta ve Adani gruplarına kiraladı. Bölge köylüleri, bölgede önerilen madencilik faaliyetlerine karşı kahramanca ve birlik içinde direniyor. Madencilik karşıtı kitle hareketini bastırmak için, bir kabile başbakanına sahip olan Odisha hükümeti, maden şirketinin emriyle Karthik Naik yoldaşı tutukladı. Kendisi madencilik karşıtı protestoları yöneten Maa Maati Maali Surakhya Manch örgütünün bir üyesidir.
NIA, 1 Ekim 2024 günü erken saatlerde Kalküta’da yaklaşık 11 kitle hareketi, sendika aktivisti, gazeteci, öğrenci lideri ve insan hakları aktivistinin evlerine, tamamen bir hayal ürünü olan HKP (Maoist) ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle baskınlar düzenledi. Bu, NIA ve Batı Bengal hükümetinin Maoist karşıtı özel kanadı STF’nin ortak bir operasyonuydu.
Üçüncü kez iktidara geldikten sonra, brahmanik hindutva faşizmi, demokratik ve devrimci kitle hareketleri liderleri üzerindeki baskısını arttırdı. Gerçi bu hiç de yeni bir olgu değil. Ancak brahmanik hindutva faşizmi rejiminde anti-emperyalist, madencilik karşıtı ve şirket karşıtı hareketlerin liderlerine yönelik saldırıların yoğunluğu öncekilerden oldukça farklıdır ve Başbakan onları Aandolanjeevi [çete ed.] olarak damgalamıştır. Brahmanik hindutva faşizmi, bu sosyal siyasi aktivistlere saldırırken konuyu “terörizm” meselesiyle birleştirmeyi umuyor. Narendra Modi, kendi rejiminin, sınıfsal çıkarları için Brahmanizmi destekleyen büyük şirketlere dayanan “Vikasit Bharat” [Gelişmiş Hindistan, ed.] yoluna çıkanlara karşı herhangi bir hoşgörü göstermeyeceğini çeşitli vesilelerle kamuoyu önünde dile getirmiştir. Brahmanist hindutva faşizmi, devrimci halkların demokratik hareketlerini bastırarak, emperyalist ve komprador burjuvazinin yılmaz desteğiyle kendi faşist ideolojisini hakim kılmayı amaçlamaktadır.
Kitle hareketleri liderlerine ve sosyal aktivistlere yönelik bu tür saldırı ve tutuklamalar, sosyal ve siyasi demokratik hareketleri terörizmle eşdeğer gören McCarthy dönemi taktiklerini andırmaktadır. Derin bir kriz içinde olan finans sermayesine karşı her türlü protesto hareketini ve direnişi bastırmak istemektedir. Ülkenin sömürücü egemen sınıfları büyük şirket sermayesine ve brahmanizme karşı her direnişi Maoizm olarak görecek kadar dehşete düşmüş durumda. Bu nedenle egemen sınıflar HKP (Maoist) önderliğinde devam eden devrimci hareketi ortadan kaldırmaya çok heveslidir.
Hindistan devleti, özellikle de Hindistan Başbakanı, uluslararası forumlarda Hindistan’ın bir barış ve kalkınma ülkesi olduğunu ve savaşla hiçbir şey elde edilemeyeceğini haykırıyor. Ancak pratikte ne kendisi ne de hükümeti hiçbir yerde savaşları durdurmak için çaba sarf etmedi. Bunun yerine, Rusya ve NATO destekli Ukrayna savaşı başladığından beri, Hindistan egemen sınıfları Rusya’dan petrol ve gaz satın alarak muazzam karlar elde ediyor. Diğer taraftan ülkemizde 2023-24 yılı gıda üretimi 332 milyar ton civarında iken ve aynı zamanda 200 milyon yetersiz beslenen insan varken, barış ve kalkınma adına insanları acımasız devlet şiddetiyle bastırmadan, susturmadan nasıl mümkün olabilir? Sadece varoluşları ve temel hakları için seslerini yükselttikleri için ezilen insanları ve ezilen sosyal toplulukları cezalandıran, öldüren ve yerlerinden eden çürümüş bir sistemde nasıl barış ve kalkınma olabilir? Süper zenginler lüks yaşamın tadını çıkarırken, emekçi kitleler bedenlerini örtmek için bile mücadele ediyor. Ezilen halk çürümüş sistemi yıkarak siyasi iktidarı ele geçirmedikçe gerçek bir barış ve kalkınma olamaz.
HKP (Maoist) Merkez Komitesi, tüm demokratlara, ilericilere, işçi ve köylü örgütlerine, yazarlara, avukatlara, entelektüellere ve insan hakları aktivistlerine, ülkedeki tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması da dahil olmak üzere tutuklamalara ve NIA baskınlarına karşı geniş militan kitle hareketleri inşa etme çağrısında bulunmaktadır. Walter Benjamin’den alıntı yaparak şunu ifade ediyoruz: “İçinde yaşadığımız olağanüstü hal istisna değil kuraldır”. Faşizmin ülkenin genel siyasi sistemi haline geldiği bir dönemde ülkenin ve ezilen halkın en çok onlara ihtiyacı vardır. Karl Marx’ın Genç Bir Adamın Düşünceleri’nde meslek seçimi üzerine söylediklerini hatırlayalım: “Hayatta insanlık için en etkili şekilde çalışmamıza olanak tanıyan konumu seçtiysek, hiçbir yük bize ağırlık veremez, çünkü bu fedakarlıklar daha büyük bir iyiliğe hizmet eder; sevincimiz bencilce olmayacak, sayısız başkalarına ait olacaktır.”
Abhay,
Sözcü,
Merkez Komite,
HKP (Maoist).