Tüm ülkelerin proleterleri, birleşin!
SİYASİ TUTUKLULARIN OLMADIĞI BİR KURUCU MECLİSE DOĞRU GENEL AF
Peru Komünist Partisi
Merkez Komitesi
Nisan 2023
Emperyalist sistemin ve burjuva demokrasisinin genelleşmiş bir krizini yaşıyoruz ve bu krizde emperyalistler arası çelişkiler keskinleşmeye devam ediyor. Dünya iki kutupluluğu ve dünya savaşının başlangıcını yaşıyor. Ukrayna’da ABD-NATO ve Rusya arasında -Çin’in de desteğiyle- yaşanan savaş, savaşların kaynağının emperyalizm olduğunu bir kez daha gösterdi. Savaşı tırmandırmayacaklarını söylediler ama Leopard tankları ve avcı uçakları, seyreltilmiş uranyum mermileri, uzun menzilli füzeler, Belarus’a atom silahlarının konuşlandırılması ve Avustralya’nın nükleer denizaltı satın alması, barıştan bahsettikçe savaşa daha fazla hazırlandıklarını kanıtlıyor.
Başkanımız Gonzalo’nun 2017 yılında yaptığı ve aşağıya aktardığımız büyük özet bunun tamamen geçerli olduğunu göstermektedir:
Yankee hegemonyasının batmakta olduğu ve batacağı, bu arada Çin’in de kendi hegemonyasına doğru yükseldiği artık çok açık ve kabul ediliyor. Ayrıca, savaş için uzun süredir hazırlık yapan ABD’nin savaşın bir an önce olmasını istediği ve buna ihtiyaç duyduğu ve 3.Dünya Savaşının büyük saldırganı ve başlatıcısı olacağı da açıktır. Rakibi Çin’in ise gelişmeye devam etmek ve esas olarak savunmasını hazırlamak için mücadeleyi ertelemesi gerekiyor. Bu uğursuz planları ve beklentileri ifşa etme görevimiz var; her ne kadar dünya hegemonyasının bir sınırı ve tanımı olacaksa da, özünde bu, tüm halkların sömürülmesini ve ezilmesini sürdürmek için dünyanın yeni bir bölünmesidir ve öyle olacaktır.
Peki halkların görevi nedir? Devrimi yapmak ve böylece savaşı önlemek, ama eğer olursa, onunla yüzleşmek ve onu bir Dünya Halk Savaşı ile yenmek. Bunun için, başta Maoizm olmak üzere proletarya ideolojisinde dövüşmek ve komünist partileri devrim için ve esas olarak iktidarı fethetmek için geliştirmek gerekir.
Latin Amerika’da halkların ilerleyişi, ilerici ve solcu kesimlerin başkanlık seçimlerini kazanmasını sağlamıştır. Bazı Latin Amerika hükümetlerinin Dina Boluarte hükümetini ve Kongre’yi katliamı durdurmaya çağırmasını ve Latin Amerika’nın birliğini talep etmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Brezilya da dahil olmak üzere Latin Amerika halkları tek bir tarihe, benzer bir dile sahiptir ve emperyalizm ve dünyada giderek kötüleşen kritik durum karşısında birlik olmalıyız. Yankee emperyalizminin kardeş ülkeler arasında bir anlaşmazlık başlatmak istemesini reddediyoruz; amaçları lityumu kontrol etmek ve Peru’nun kendi lehlerine bir anklav (Bir ülke sınırları içerisinde olan, coğrafi olarak bağlı olsa da siyasi olaak başka bir ülkeye ait olan toprak parçası kastediliyor, çn.) olmasını istiyorlar.
Bu küresel ve bölgesel sahnede, Peru halkının kapitalist neoliberalizme karşı mücadelesi, 2018’de Başkanımız Gonzalo’nun büyük bir basiretle analiz ettiği ulusal bir durumda ortaya çıkmaktadır:
Peru ekonomik, siyasi ve sosyal sisteminde genel bir kriz yaşamaktadır. Ekonomik olarak kapitalist sömürüyü; siyasi olarak burjuva demokrasisinin çatırdadığını, toplumsal olarak ise barbarca ve aşağılayıcı bir yozlaşmayı görüyoruz. Bu, sınıfa ve halka karşı vahşi bir sömürüdür; halkın ihtiyaçlarını metaya dönüştüren, sömürücü, polis ve yozlaşmış bir Devletle sonuçlanmıştır. Biz ne öneriyoruz? Bir Kurucu Meclis aracılığıyla halkla birlikte ve halk için bir Anayasa ve ardından genel seçimler. Peru toplumunun demokratikleştirilmesi ihtiyacında ısrar etmeliyiz ki bu da ihlal edilen hakların ve demokratik özgürlüklerin iadesi ve savaş olmayan zamanlarda kontrgerilla silahı olarak kullanılan terörle mücadele mevzuatı ve terörizm guguk kuşunun (yalanı anlamında çn.) kitleleri bastırmak ve süresi dolan iktidarını tam bir çürüme içinde dayatmak için kullanılması da dahil olmak üzere halka zarar veren mevzuatın yürürlükten kaldırılması anlamına gelmektedir. Tek çıkış yolunun sosyalizme doğru devrim olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.
Ayrıca “kitlelerin kendi sınıf çıkarları için seferber edilmesini”, “ellerinden alınan hak ve kazanımları mücadele yoluyla geri almak; haklarını savunmak üzere iktidara katılmak için mücadele etmek ve esas olarak baskı ve sömürünün olmadığı yeni bir dünya yaratmak” için geliştirmeyi tanımlamıştır.
Doğruluğun ölçütü olan pratik, bu yaklaşımların haklılığını ve doğruluğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Krizin bu denli derinleşmesinden sorumlu olanlar, 30 yıllık neoliberalizmin nimetlerini kimin elinde tutacağı kavgasını veren güç gruplarıdır. Bu ciddi krizle yüzleşenler ise reddettiklerini ifade eden ve değişim talep eden kitlelerdir. Peru aşırı sağının, ekonomik ve siyasi çıkarları için kontrolü kaybetmeleri halinde kendi seçimlerini bile tanımak istemedikleri halk tarafından açıkça görülmüştür.
Ülkedeki devrimci durum için daha iyi koşullar yaratan bu halk mücadelesinin iki önemli anı oldu: Birincisi, halkın Castillo’ya oy vermesi. Bu, Fujimori’den bu yana altı cumhurbaşkanının hapiste olduğu, öldüğü ya da rüşvetçi hırsızlar olarak yargılandığı ülkenin yaşadığı ciddi genel krizin reddedildiği bir oylamaydı. İkinci olarak, oylarına saygı gösterilmediği için reddettiklerini ifade ettiklerinde, daha ileri ve kitlesel mücadele biçimleriyle hareket ettiler. Ve bu süreç boyunca yeni bir Anayasa talep ettiler, çünkü önerilerinin, taleplerinin ve ihtiyaçlarının duyulmasını istiyorlardı. Bu neden kötü olsun ki?
Bu durumda, Silahlı Kuvvetler tarafından korunan Dina Boluarte hükümeti ne yaptı? Olağanüstü hal ilan etti ve kendilerini engellemek ve savunmak için sadece sesleri, yumrukları ve taşları olan protestocuları öldürmeleri için orduyu ve özel polisi gönderdi. Elbette bunun için öldürülemezler, ancak sürdürülen sefil bir soykırım da eksik olmadı: “Suçlar sonucu ölümler varsa, o zaman o ölüler pekala ölüdür”; yozlaşmış medya ise “vandallar”, “kışkırtıcılar”, “teröristler” tanımlamalarını piyasaya sürdü ve cinayetler cezasız bırakılmak istendi. Bu büyük gericileşme Peru Devletinin çürümekte olduğunu göstermektedir.
Ancak “terörist” suçlaması, 70 halk evladını öldüren, binlercesini yaralayan, liderleri ve sosyal savaşçıları tutuklayan ve işkence eden, sokağa çıkma yasağı, polis tarafından gerçekleştirilen soygunlar, savunmasız kadınlara bebekleriyle birlikte saldırılar, ölümüne dayak ve ırkçılığın ve halk nefretinin barbarca eylemleriyle kitleleri terörize etmeye çalışan Boluarte, bakanlar, kongre üyeleri, gazeteciler, polisler ve askerlere karşı tersine çevrildi. Yürüyüşlerin arkasında “Sendero’nun ülkenin her yerinde olduğu” şeklindeki nakaratı sadece yanlış değil, aynı zamanda kimse buna inanmıyor.
Dahası, hepimiz biliyoruz ki terörizm suçlaması, eski siyasi mahkumların ve ailelerinin suçlanması ve gözaltına alınması, kendilerini ifade etmelerini, toplantı yapmalarını, eylemlere katılmalarını, siyasi olarak örgütlenmelerini ve hatta çalışma hakkına sahip olmalarını engellemeye yönelik bir kampanyadır. Toplumsal protestoları bastırmak için yasadışı terörle mücadele yasalarını uyguluyorlar, eylemleri koordine ettikleri, halktan dayanışma desteği topladıkları, protestoları sosyal ağlarda yaydıkları ve Kurucu Meclis çağrısında bulundukları için sosyal aktivistleri hapse atıyorlar.
Savaşın olmadığı zamanlarda da devam eden bu adaletsiz karşıdevrimci eylemin en büyük kanıtı, Başkanımız Gonzalo Abimael Guzmán’ın 2021’de hapishanede öldürülmesi ve ardından işlenen suçun izini bırakmamak için cesedinin yakılması, küllerinin ortadan kaldırılması ve cezasızlığın tamamlanmak istenmesidir. Ancak Gonzalo halkın mücadelesinde yaşıyor, onu asla yok edemeyecekler, tarihsel figürü zamanla büyüyor ve proletaryanın büyük kalbinde zarar görmüyor.
Mevcut mücadele siyasi bir mücadeledir ve Peru halkı ilk kez kitlesel olarak siyasi iktidara katılma hakkını talep etmektedir. Bu nedenle, halkla birlikte ve halk için bir Kurucu Meclis talebi yoluna girmiştir ve bugün bunun bir plebisit düşüncesiyle gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. Sömürücü ve baskıcı egemen sınıflar halkın gücünden korkmakta ve gözden düşmüş Kongre aracılığıyla referandumu engellemektedirler. Ancak ulusal ve uluslararası alanda giderek yalnızlaşıyorlar.
Halkın bu siyasi mücadelesi karşısında, siyasi bir çözüm talep etmek yerinde olacaktır. Dün devrimi kriminalize ettikleri gibi, şimdi de halk mücadelesini terörizmle suçlayarak ve uyuşturucu kaçakçılığıyla finanse edildiğini iddia ederek kriminalize etmelerini kınıyoruz. Dün de aynı şablonu kullanıyorlardı. Halk mücadelesinin kriminalize edilmesini reddediyor ve siyasi ve baskıcı olmayan bir çözüm talep ediyoruz.
Peki, 40 yıl önceki Halk Savaşında ya da son yıllardaki ve günlerdeki siyasi mücadelede olduğu gibi siyasi tutukluları tutsak eden bir halk Kurucu Meclisi olabilir mi? Kesinlikle hayır. Peru toplumunun demokratikleşmesinin bir parçası olarak, kadınlar ve yaşlılar da dahil olmak üzere siyasi mahkumların varlığı -30 yıldır tutuklularsa daha da fazlası- sona ermelidir.
Baskıcı Devlete karşı isyan eden ya da neoliberalizmi sorgulayan dünün ve bugünün siyasi mahkumlarının özgürlüğü adil ve gerekli bir halk bayrağıdır. Ve bu özgürlük, Cenevre Sözleşmelerinde belirtildiği üzere, bir iç silahlı çatışmanın sona erdirilmesinin ardından genel bir affı, gerici Devletin her zaman reddettiği ve mevcut Kongrenin açıkça vermeyeceği, ancak bilinçli halkın, -sizin-, olmasını sağlaması gereken bir affı gerektirmektedir.
Hapishanelerde 80’lerin Halk Savaşının komünistleri ve devrimcileri, MRTA’nın siyasi tutsakları, neoliberalizmi sorguladıkları ve yeni bir Anayasa talep ettikleri için tutuklanan ve yargılananlar, ayrıca Peru Devletinin bugüne kadar halk kesimlerine karşı ayrım gözetmeksizin uyguladığı sayısız zulüm vakası, savunma hakları gasp edilenler ve siyasi terörizm suçlamaları bulunmaktadır.
Partimiz Elena Yparraguirre’nin, yoldaşımız Míriam’ın ve yarısı mutlak tecrit altında olmak üzere 30 yıldan fazla bir süredir hapiste tutulan 75 yaşındaki komünist örneğinin özgürlüğünü talep etmektedir. Bu sömürücü ve baskıcı Devlete karşı isyan suçunun cezasını fazlasıyla çekmiş olan komünistlerin ve Halk Savaşı savaşçılarının özgürlüğünü talep ediyoruz; hatta bunlardan ikisi 35 yıldır hapiste ve serbest bırakılmalarına izin veriliyor. Bizler 30 yıldır hapiste olan MRTA yoldaşlarının özgürlüğünü talep ediyoruz. Perseo, Olimpo ve Apolo davalarındaki yoldaşların, terörizm suçlamasını reddeden 607 kişinin, mevcut toplumsal protestolarda gözaltına alınan ve zulme uğrayan savaşçıların özgürlüğünü ve zulmün durdurulmasını, ayrıca önder solculara, sendikacılara ve anti-kapitalist savaşçılara yönelik zulmün durdurulmasını talep ediyoruz.
Kahraman savaşçı halkımız mücadele içinde eğitiliyor ve Halk Savaşında olduğu gibi kanın devrimi boğmadığını, aksine suladığını öğreniyor. Onların gür sesi ve güçlü yürüyüşü gericiliği titretiyor. İşçilerin, köylülerin ve tüm emekçi halkın birliği temel bir öneme sahiptir ve laiklik, hegemonyacılık ve savaş ağalığı ifadelerinin üstesinden gelerek, sahte demokratik bir Cumhuriyetin 200 yılı aşkın bir süredir inkar edilen veya sorgulanan hak ve özgürlükleri destekleyen bir Kurucu Meclisi şekillendiren bir selde bir araya gelmelidir. Ancak birlik, yalnızca güçlü ideolojisiyle proletarya tarafından verilebilecek doğru bir liderlik gerektirir.
Gonzalo Düşüncesini benimseyen, savunan ve uygulayan Perulu komünistler bu sorumluluğu üstleniyor ve halkı Peru toplumunun topyekûn dönüşümü için kendi yollarını inşa etmeye çağırıyoruz.
Nisan 2023
Peru Komünist Partisi
Merkez Komitesi
Spanısh and Englısh: https://pcp71028.wordpress.com/2023/04/15/hacia-una-asamblea-constituyente-sin-presos-politicos-amnistia-general/