TKP-ML Avrupa Komitesi: AKP İKTİDARI GÖÇMENLERİ BİR KOZ OLARAK KULLANARAK İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR!

AKP İKTİDARI GÖÇMENLERİ BİR KOZ OLARAK KULLANARAK

İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR!

 

2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı, 2014 yılından bu yana emperyalistlerin, işgalci Türk devletinin ve gerici İran rejiminin hegemonya ve güç savaşına dönüşmüş bulunuyor. Rusya’yı arkasına alan Esad, iç savaşı kazanmış görünüyor.

Türk devleti başından itibaren Suriye iç savaşında Esad iktidarının yıkılacağını düşünerek orada kendi hegemonyasını kuracağı hayaliyle savaşın tarafı oldu. IŞİD ve cihatçı çetelere verdiği destekle binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın göç etmesine neden oldu. Kürt halkı hedef alınarak, Rojava Devrimi boğulmak istendi.

Türk devleti, bu savaşı fırsat bilerek Cerablus ve Efrin’i işgal etti. Efrin işgalini, önü alınamayacak yeni işgal girişimlerinin bir adımı olarak gördü. Ekim 2019 tarihinde ise “Barış Pınarı Harekatı” ile Suriye’nin 10 km içine kadar girip 150 km boyunda bir alanı işgal eden Türk devleti, Astana ve Soçi anlaşmalarına dayanarak buradan çıkmayacağını söyleyerek, İdlib’i de ilhak edebileceğini düşündü.

İdlib; El Nusra, IŞİD ve diğer cihatçı çetelerin yuvalandıkları son kale oldu. Rusya ve Suriye ordularının bu çetelere vurulan darbeyle buradan sökülüp atılmasını hazmedemeyen Türk devletinin çırpınışının bir nedeni de budur.

Astana ve Soçi anlaşmalarına göre Türk devleti İdlib’de cihatçıları ağır silahlarından arındıracak, M5 ve M4 karayolları cihatçılardan temizlenerek 20 km’lik güvenlik bölgesi oluşturulacaktı. Bunların yerine getirilmesi için TC devletine 12 adet gözlem noktası kurma izni verildi. Ancak TC, Rus emperyalizminin kendisine verdiği bu görevleri yerine getirmeye yanaşmadı. Zira, cihatçı çetelerden arındırılmış bir İdlib’de Türk devletinin hiçbir yaptırım gücünün kalmayacağı açıktı. Rusya ve Suriye ordularının, İdlib’de resmi rakamlara göre 34 Türk askerini öldürmesinin ardından Türk devleti yeni bir şantaj olarak göçmenleri kullanmaya başladı.

AKP iktidarı yıllardır göçmenleri bir tehdit olarak kullanmaktadır. Ne zaman sıkışsa kapıları açarak 3-4 milyon göçmeni Avrupa’ya göndereceğini söyleyip durmaktadır.

İdlib’de 34 askerin öldürülmesinden sonra sınır kapılarını açarak 100 bine yakın insanı sınıra yığan Türk devleti, bir insanlık suçu işlemektedir. Bulgaristan ve Yunanistan da sınır kapılarını kapatarak savaş mağduru insanlara yer yer şiddet uygulayarak, gaz bombalarıyla sınırları geçmelerini engelleyerek bu insanlık suçuna ortak olmaktadır. On binlerce insanın aç-susuz, soğukta günlerdir beklemesine seyirci kalan emperyalistler de bu insanlık suçunun hem yaratıcısı hem de ortağıdır.

Suriye’de hala süren savaş, Suriye işçi sınıfı ve emekçilerinin verdiği bir sosyal kurtuluş savaşı değildir. Bu savaş, gerici Esad rejiminin kendi iktidarını devam ettirmek için arkasına aldığı Rus emperyalizmiyle birlikte verdiği karşı devrimci bir savaştır.

AKP iktidarı, işgalci bir güç olarak derhal Suriye topraklarından çekilmelidir. Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının bu savaştan bir çıkarı yoktur.

AKP iktidarının “Bahar Kalkanı Harekatı” adını verdiği bu savaş ilanına karşı ayağa kalkmanın zamanıdır. CHP, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin AKP’ye verdikleri destek, iktidara kan taşımaktadır.

AKP, ırkçılık ve şovenizm üzerine kurduğu politikalarla toplumu savaşa ikna etmeye çalışıyor. Ölen askerler üzerinden yaratılan bir kahramanlık “destanıyla” toplumu sürekli şovenist bir duyguyla ayakta tutarak savaşı büyütmek istiyor. Ülke içinde Kürt halkına ve kurumlarına karşı sürekli bir düşmanlık güderek kendi yandaşlarını kışkırtarak HDP binalarına saldırtmakta, soruşturmalar açarak ev baskınları ve tutuklamalarla muhalif sesleri susturmak için saldırılarına ara vermeden devam etmektedir.

AKP yanlısı tüm medya, durmadan savaş yanlısı propaganda yaparak toplumu etkilemeye devam ediyor. Göçmenlerin sınırda yaşadıkları onca eziyeti bir bayram havasında veren Türk basını, R.T.Erdoğan’ın basın merkezi gibi çalışıyor.

Savaşa ve göçmenlerin yaşadıkları çileye ve eziyete karşı her yerde sesimizi yükseltmeli, göçmenlerin yaşadığı eziyete son vermek için bu insanlık suçuna ortak olan tüm devletleri ve faşist Türk devletini teşhir etmeliyiz.

 

3 Mart 2020

TKP-ML Avrupa Komitesi