TKP/ML MK Açıklaması: “1 MAYIS’TA İLAN EDECEĞİZ: EMPERYALİZMİ DÖRT BİR YANDAN KUŞATTIK! KAVGAYI BÜYÜTECEĞİZ; DÜNYANIN BÜTÜN ŞEHİRLERİ BAĞDAT’TIR ARTIK !”

1 MAYIS’TA İLAN EDECEĞİZ:
EMPERYALİZMİ DÖRT BİR YANDAN KUŞATTIK!
KAVGAYI BÜYÜTECEĞİZ;
DÜNYANIN BÜTÜN ŞEHİRLERİ BAĞDAT’TIR ARTIK !

İnsanlığın kendi kaderine hükmedeceği, emeğin bütün dünyayı ele geçireceği, üretenin yöneten olacağı bir dünyaya yol alışımızın giderek hızlandığı bir süreci yaşıyoruz. Bunun hızını kesmek için bütün birikimleri ve güçlerini kullananların nafile çabaları, yangına benzin dökmekten başka bir sonuç vermemektedir.
6 milyarı aşkın dünya nüfusunun ancak birkaç milyonla ifade edilebilecek çok küçük bir azınlığının çıkarına işleyen sömürü, baskı ve zulüm sisteminin adı olan emperyalizm; çöküşten kurtulma çırpınışları içinde daha da azgınlaşmakta, kesintisiz bir savaş, saldırı, katliam ve işgal dizisi içinde saltanatını korumaya çalışmaktadır.
Gerek bütün bir emperyalist sistem adına kurtarıcılığa soyunan, gerekse de bu sistem içindeki diğer güçlerle olan çelişki ve çatışmasında, elde ettiği şu anki konumunu korumak ve daha da güçlendirmek adına hareket eden ABD emperyalizmi; “terörizme karşı savaş” adı altında dünyanın anti-emperyalist, anti-faşist tüm güçlerine, çeşitli renklerden sistem muhaliflerine karşı sindirme ve yok etme operasyonuna girişmiş bulunuyor.
Dünya çapındaki ezme ve imha hedefli bu saldırı ve savaş programı, kimi zaman diğer emperyalistlerin, faşistlerin ve gericilerin işbirliği, kimi zaman da sınırlı sayıda güç ve odaklarla kurulan ittifaklarla birlikte yürütülmekte; terörize edilen bir atmosferde herkese, her şeye ve her yere müdahale “hak” bellenerek hareket edilmektedir. Bu sürece uygun olarak da önceki dönemlerin ürünü olarak işlev gören bütün kurum ve kurallar revizyona tabi tutulmakta ya da lağvedilmektedir.
Dikişleri tutmaz hale gelen, isyanı ve öfkeyi büyüterek devrimleri olgunlaştıran sistemin ayakta tutulmasının ancak daha fazla şiddeti ve baskıyı gerektirdiğinden hareketle öteden beri hazırlanan “önlemler ve önlemeler stratejisi”, yeniden paylaşım ve düzenleme ile üslenme ve tahkim çerçevesinde işletilmeye çalışılmaktadır. Bugünler için yapılan hazırlıkların, “bilimsel” ve “teknolojik” çalışmaların, endüstriyel ve kültürel faaliyetlerin tümü devreye sokulmakta, topyekün bir seferberlikle dünya halklarına yönelinilmektedir.
Bu programla işbaşına gelen silah ve petrol tekellerinin doğrudan temsilcisi konumundaki savaş kliğinin yön verdiği ABD emperyalizmi; 11 Eylül’ü milat haline getirerek düğmeye basmış, Asya’da stratejik bir konum elde amacıyla Afganistan’ı, Ortadoğu’yu bütünüyle ele geçirme planının ilk adımı olarak da Irak’ı işgal etmiştir. “Sıradaki”nin dillendirilmesi ile “önlenemez”, “her şeye kadir” bir konum elde etmeye çalışmakta, gösteriye dönüştürdüğü işgal, saldırı ve katliamlar vasıtasıyla bütün dünyaya “teslim ol” çağrısı yapmaktadır.
Direnen değil dilenenlerin, başkaldıran değil yalvaranların, isyan eden değil diz çökenlerin, hakkını arayan değil boyun eğenlerin, mücadele eden değil uzlaşanların, karşı koyan değil itaat edenlerin, savaşan değil sıvışanların yaşam şansı bulacağı bir dünya düzeninde; sömürüyü sınırsız, zulmü dizginsiz bir zorbalıkla egemen kılmak derdinde olan emperyalizm; bu hedefinden her geçen gün daha fazla uzaklaşmanın öfkesiyle yüklenmektedir.
Yüklendikçe makas açılmakta, işçi sınıfı ve ezilen halkların tepkisi büyümekte, tepki yükseldikçe direnme gücü artmakta, direnişler yaygınlaştıkça bu düzenden kurtulma arayışları somutlanmaktadır. Düne kadar emperyalist-kapitalist sistemin sonuçlarıyla uğraşanların her geçen gün daha fazla nedenleri sorguladıkları, meselelerin kaynağına inme doğrultusunda yönelim içine girdikleri görülmektedir. Bütün olumsuzlukların ve kötülüklerin, her türden hastalık ve yıkımın, açlık, yoksulluk ve ölümün, savaşların ve çatışmaların biricik kaynağı olan emperyalist-kapitalist sistem, teşhir olunmuşluğu, tarihi boyunca ilk kez bu kadar yoğun yaşamaktadır. Bunun en ileri göstergesi, istatistiksel veriler değil, onmilyonların pratiğe dökülen eylemleri ve bu eylemlerde dillendirdikleri sloganlardır.
Etki-tepki yasasının seri biçimde işlediği günümüz koşullarında, emperyalizmin doğrudan hedef haline gelmesinin şartları daha hızlı oluşmaktadır. Örgütsüz ve önderliksiz yığınların bu devrimci potansiyelinin doğru kanallardan akıtılması ve kalıcı mevziler elde ederek ilerlemesi, isyanın ve öfkenin kurumsallaşarak siyasi iktidarı hedeflemesi için bütün ülkelerin komünistleri acil görevlerle karşı karşıyadırlar.

DÜNYA İŞÇİLERİ, EMEKÇİLERİ VE EZİLENLERİ ADINA;
1 MAYIS MEYDAN OKUMA GÜNÜMÜZDÜR !
EMPERYALİZM SAVAŞA DAVET EDİYOR BİZİ; DAVETİ KABULÜMÜZDÜR!

2003 yılının 1 Mayıs’ına insanlık düşmanlarıyla hesaplaşmanın kızıştığı koşullarda giriyoruz. Sınıf mücadelesi artan bir şiddette sürerken, şiddeti çağırıyor, şiddeti doğuruyor, şiddeti yaşatıyor. Düşmanlarımız, zora dayalı sistemlerini yaşatmak için daha fazla zor kullanma, daha çok kan dökme, daha büyük zulümlere ve katliamlara imza atma yolunu seçiyorlar.
Savaş ilan ediyor, savaşı bütün ülke topraklarına taşıyacaklarından söz ediyorlar. Korkunun imparatorluğunu yarattılar. Korkakların saldırganlığı, korkakların aczi ile hareket ediyorlar. Gerçeklerle yüzleşmekten kaçarak, gerçeklerden kendilerini uzaklaştırmaya çalışarak, gerçekleri değiştirmeye yeltenerek çaresizliği oynuyorlar.
“BM denetimleri” tezgahıyla, ev ev haritasını çıkardıkları, girmedik bina, incelemedik köşe bırakmadıkları; silahlı silahsız bütün direnç noktalarını, 91’deki savaşın ardından kesintisiz sürdürdükleri bombardıman, gıda ve ilaç ambargosu, ekonomik yaptırımlarla çökerttikleri bir ülkeye, onbinlerce füze ve tonlarca bombayla yüklenip harabeye çevirdikten sonra “hakim”olmayı, “zafer” olarak sunuyorlar.
Irak halkının ilk haftalardaki “beklenmedik” kahramanca direnişi karşısında nasıl afalladıklarına, o “muhteşem” ölüm makinelerinin halkın çıplak direnci karşısında nasıl da aciz kaldığına ve gerçek gücün yalnızca halkların iradesi olduğuna bütün dünya bir kez daha tanık oldu. Karşı koyma gücü ve niyeti olmayan, kimliğinde yurtseverlik yazmayan emperyalist artığı bir dikta rejiminin aldattığı, yalnız ve çaresiz bıraktığı, önderliksiz ve örgütsüz bir halkın direnme gücünü boğmuş olmayı “galibiyet” sayıyorlar.
“Kahredici” ilan ettikleri güçlerinin, erken “zafer” türküleri söyledikleri Irak topraklarında da halkı köleleştirmeye yetmeyeceğini pek yakında görecekler. Bunun kanıtlarını, arkadan hançerlenmeden önce gerçekleştirdiği direnişiyle Irak halkı zaten sunmuş bulunuyor. Tam bir teslimiyet sağlamak için; işgalciye kucak açma onursuzluğunu reddeden mazlum bir halkın bütün değerlerini, kimliği ve onurunu, birkaç yüz çapulcuyla birlikte yağmalamaya çalışıyorlar.
Haydutluk ve korsanlığın çağımızdaki en büyük temsilcisi ABD emperyalizmi, dünyayı yağmalama peşindedir. Irak şehirleri ve kasabalarında, bizzat işgalcilerin teşviki ve gözetiminde yağma ve talan gerçekleştiren, yangın ve yıkımlarla eğlenenlerin eylemleri, katliam şefleri tarafından “özgürlük tutkusunun dışavurumu” olarak övülüyor ve destekleniyor. Emperyalist haydutlar, istila ve işgalciliklerini, halk düşmanı sürüngenlerin eylemleri şahsında meşrulaştırmaya çalışıyorlar.

Dünyanın bütün ezilenleri, emperyalizm 1 Mayıs’ta yanıtımızı bekliyor!

1 Mayıs, komünizm yolunda geride bıraktığımız her yılın birikimlerinin ve getirdiklerinin sınıf mücadelesine kattıkları ve kazandırdıklarının, karşı-devrimci bütün güçlerle hesaplaşma adına dillendirilmesiyle yaratılan coşkunun dışavurumunu temsil etmektedir. 1 Mayıs, emperyalizme karşı savaş andımızı tekrarlamanın, zafere olan tutkumuzu yenilemenin, halkların kurtuluşu umudunu büyütmenin, mücadele azmimizi çoğaltmanın adıdır.
1 Mayıs, işçi sınıfı önderliğinde bütün yoksulların ve ezilenlerin, dünyayı bütün asalaklardan, emeğin düşmanlarından, kan içici sürüngenlerden, karşı devrimci bütün zümre ve sınıflardan temizleyeceğine olan inancımızın yüksek perdeden haykırıldığı gündür. 1 Mayıs, tarihi yaratan, insanlığın bütün değerlerini üreten biricik güç olan ezilen ve sömürülen kitlelerin, dünya nüfusunun tamamına yakınını oluşturan yoksul yığınların kaderlerini ele alma adına giriştikleri kavgada birlik ve dayanışma sembolüdür.
1 Mayıs, proletarya öncülüğünde bütün halk sınıflarının, ezilen ulusların, halk demokrasisi, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesinin ivmesini yükselteceklerinin, emperyalizmin duvarlarına döne döne çivilenen ilanıdır.
1 Mayıs, “değişti”, “demokratikleşti”, “insanileşti” diyen her renkten burjuva akıldanelerin ucuz yalanlarının aksine, değişmediği ve eskisinden daha da vahşileştiğini her gün yeni kanlı örneklerle ispatlayan emperyalizmin korkusunu büyütme adına, kararlılığımızı ispat gösterisi olmalıdır.
1 Mayıs, “tarihin sonu geldi”, “ideolojiler tükendi”, “devrimler bitti”, “sosyalizm iflas etti”, “komünizm öldü” diyerek niyetlerini maddi gerçeklerin yerine getirmeye çalışanların, emperyalizmin kesin zaferini ilan etmeye kalkışanların, fena halde yanıldıklarını, bir kez daha göstermenin vesilesi olmalıdır.
1 Mayıs, suyla ateş yakılmayacağı gibi emperyalizmle demokrasi ve özgürlük gelmeyeceğini, bu kavram ve değerlere en büyük düşmanın bizzat emperyalizm olduğunu, onu tıpkı öncelleri olan bütün zulüm ve sömürü sistemleri gibi tarihe gömme görevinin bilincinde olduğumuzu, daha güçlü haykırma platformu olmalıdır.
1 Mayıs, dünya proletaryasının, emperyalistlerin savaş ilanına yanıtı olmalıdır.
1 Mayıs, emperyalist haydutların bomba ve füzelerine, halkları katletmek için ürettikleri ve kullandıkları onmilyonlarca dolarlık “savaş oyuncaklarına” yanıt olmalıdır.
1 Mayıs, onbinlerce ölüsü ve yaralısıyla, yıkılan ve yağmalanan tarihi değerleriyle, harabeye çevrilen kentleri ve kasabalarıyla Irak halkına karşı girişilen katliama yanıt olmalıdır.
1 Mayıs, “Bağdat düştü” diye zafer çığlıkları atan zorbalara, onların aşağılık yandaşlarına, “herkes ayağını denk alsın” diye pervasızca tehdit savuranlara yanıt olmalıdır.
1 Mayıs; Irak halkının onurunu kurtaran, çatışan ve direnen evlatlarına; tepesine yanardağ akıtılıp ateşe boğulduğu halde “aman dilemeyen”, düşürüldüğü tuzakta direniş gösterememenin ezikliğini vakur ve sessiz bir duruşla içine akıtıp öfkesini biriktirerek işgal ordularına minnet göstermeyen Irak halkına, saygı ve destek mesajı olmalıdır.
1 Mayıs, emperyalist haydutlara ve işgalci korsanlara, “hevesiniz kursağınızda kalacak”, “sevinciniz suratınızda donacak” mesajı göndermelidir.
Mayıs, zapt edilecek meydanlarda ve sokaklarda, isyan ocağı haline getirilecek
fabrikalarda, savaşı yayacağımız kırlarda ve dağlarda, devrim için yaktığımız ateşi alevlendirmenin adı olsun!
1 Mayıs, kitlelerin kızıl bayrak etrafında toplanmasına çağrı olsun!
1 Mayıs, Marksizm-Leninizm-Maoizm bayrağını daha yükseklere kaldırdığımız gün olsun!
1 Mayıs, emperyalizme karşı savaş manifestosu olsun!

TKP/ML MK