TKP-ML MK: Kurtuluşun Yolu Devrim ve Komünizmde Isrardır!

Açıklama No: 2023/2

Kurtuluşun Yolu Devrim ve Komünizmde Isrardır!

ÖLÜMSÜZLERİMİZİ ANIYORUZ!

Yeni bir sürecin öngünlerindeyiz. Uluslararası ve ulusal düzeyde yaşananlar sınıf mücadelesi açısından önemli gelişmelere işaret etmektedir. Önümüzdeki birkaç on yıl enternasyonal proletarya ve ezilen halklar açısından kritik gelişmelerin yaşanacağı yıllar olacaktır. Sınıf mücadelesinin yükseleceği, kitle hareketlerinin ve isyanların dünyayı sarsacağı bir sürece girmiş durumdayız.

Sürecin seyri, işçi sınıfı ve ezilen halklar açısından yeni zaferler ya da yenilgileri içinde barındırmaktadır. Emperyalistler arası hegemonya dalaşının son ürünü olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgal savaşının da gösterdiği üzere emperyalistler arası çelişkiler keskinleşmektedir. Bu gelişmeler, önümüzdeki yıllarda hem emperyalistlerin kendi aralarındaki hem de işçi sınıfı ve ezilen emekçi halkların mücadelesini doğrudan etkileyecek dinamikleri taşımaktadır. Bu nedenle işçi sınıfı ve ezilen halklar gerçekçi olmalıdır. Emperyalistler arasında açıktan silahlı çatışma riskinin giderek arttığı ortadadır. Bu risk gerçeklik halini aldığında, dünya işçi sınıfına ve ezilen halklarına katbekat ölüm, sürgün, açlık ve yoksulluk kapılarının açılacağı kesindir.

Bunun yanında emperyalist kapitalizmin sömürüsü ve aşırı kâr hırsı insanlığı felakete sürüklüyor. “İklim krizi” denilen ve dünyadaki canlı yaşamı tehdit eden gelişmeler, kapitalist sistemin doğrudan ürünü olarak ortaya çıkıyor.

Tüm bu ve benzeri gelişmeler beraberinde emperyalist kapitalist sistemin krizine paralel faşist ve ırkçı hareketlerin desteklenerek önünün açılmasına neden oluyor. Emperyalist kapitalist merkezlerde faşizm somut bir gerçeklik olarak ortaya çıkıyor.

Yaşananlar, coğrafyamızdaki sınıf mücadelesini de doğrudan etkiliyor. Türk hakim sınıfları devlet örgütlenmelerini, emperyalistler arası derinleşen ve keskinleşen krize paralel olarak yeniden örgütleme hamleleri yapıyorlar. Cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılında kendi sınıf çıkarlarını güvence altına almayı hedefliyorlar. Türk devleti bu amaçla sınırları içinde işçi sınıfı ve halka açlık, yoksulluk ve geleceksizlik dayatırken, sınır dışında başta Kürt ulusunun kazanımlarının tasfiye edilmesi amaçlı askeri saldırılarını sürdürüyor. Bölge halklarını işgal ve ilhak saldırılarıyla tehdit ediyor. Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi ve Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi’nin topraklarında işgal operasyonları gerçekleştiriyor. Gerilla güçlerine yönelik kimyasal silah saldırılarıyla birlikte, devrimci önderlere suikast saldırıları ve sivillerin katledildiği bombalamalar gerçekleştiriyor.

İşçi sınıfı ve halka dayatılan ağır yaşam ve çalışma koşulları, şovenizm ve ırkçılık, kadınlara ve LGBTİ+lara yönelik nefret politikalarıyla gizleniyor. Türk devleti kuruluşunun ikinci yüzyılına girerken ve tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşarken, krizin faturası işçi sınıfı ve emekçi halka ödetilmek isteniyor. Bu saldırılara karşı Türkiye işçi sınıfının, köylülerin ve tüm emekçilerin, Kürt ulusunun, kadınların, LGBTİ+ların, Alevilerin, gençlerin kısacası halk saflarında olan bütün kesimlerin mücadelesi devam ediyor.

Türk devleti amaçlarını sorunsuzca gerçekleştirmek ve iktidarını sürdürebilmek için devrimci ve komünist harekete yönelik topyekun bir saldırı içindedir. Amaç coğrafyamızda tüm direniş dinamiklerini ortadan kaldırmaktır. Devrimci ve komünist hareketin tasfiyesi hedeflenmektedir. Bu amaçla bir yandan devrimci ve komünistlere yönelik başta katletme saldırıları olmak üzere her türlü karşı-devrimci saldırı gerçekleştirilirken, halka ise kurtuluş için seçimler adres gösterilmektedir.

Sömürülen işçi sınıfına, yoksulluk ve açlık dayatılan emekçi halka, varlığı yok sayılan Kürtlere ve Alevilere, ataerkil ve cinsiyetçi sistemin her gün katlettiği kadınlara ve LGBTİ+’lara, geleceği çalınan gençlere çözüm olarak seçimler vaat ediliyor. Halk kitlelerin iki hakim sınıf kliğinden birini tercih etmesi istenirken, olası yol kazaları için reformist ve parlamentarizm yolunun çözüm olduğu propaganda ediliyor. Devrimci ve komünistlerin yürüttüğü silahlı mücadele terörize edilerek, halk kitleleri sistemin sınırları içine hapsedilmeye çalışılıyor.

Ölümsüzlerimiz, Özgür Geleceği Kazanma İrademizdir!

İşçi sınıfının ve emekçi halkın sömürüden, açlık ve yoksulluktan, faşist ve ataerkil baskıdan kurtuluşunun yolu seçimler ve parlamento değildir. Sınıf mücadeleleri tarihi fazlasıyla bunu kanıtlamaktadır. Türk-Kürt uluslarından, çeşitli milliyet ve inançlardan halkımızın gerçek kurtuluşu, Demokratik Halk Devrimi ve komünizm mücadelesindedir.

Coğrafyamızda demokrasi ve devrim mücadelesinde ölümsüzleşenlerimiz bu gerçeği fazlasıyla teyit etmiştir. Ölümsüzleşenlerimiz, halka gerçek kurtuluşun yolunu göstermelerinin yanında, zaferin teminatı olarak herkesin gözü önünde yükseklere çekilen birer bayraktır.

Kurtuluşun devrim ve komünizm mücadelesiyle gerçekleşeceği öngörümüz ve önümüzdeki fırtınalı süreçlerde geleceği kazanacağımıza dair cüretimizin esası; maddenin binlerce yıllık hareketine ve sınıf mücadelesinin tereddütsüz zaferine dayanırken, bu mücadelenin teminatı tereddütsüzce mücadele eden ve yaşamlarını devrim ve komünizm mücadelesine feda eden ölümsüzlerimiz olmaktadır.

Sınıf savaşımı “an”da sürmektedir. Özel mülkiyet dünyası ve sınıflar mücadelesi var olduğu müddetçe ölümsüzlük, bu anlamıyla bugünümüzde ve yarınımızda bir gerçeklik olarak varlığını korumaya devam edecektir. Burada adını anamadığımız sınıf mücadelesi içinde ölümsüzleşenlerimizin yarattığı her değer, öğrenmeye ve öğrendiklerini uygulamaya cüret eden herkes için bir ders olarak görülmelidir.

Ocak ayının son haftasında andığımız devrim ve komünizm mücadelesinde sonsuzluğa uğurladığımız ölümsüzlerimiz yarının sınıfsız, sınırsız, cinsiyetsiz dünyasını inşa etmenin amasız ve fakatsız savunucuları ve tereddütsüz inşacıları olarak özgür geleceği kazanma mücadelesinin yolunu yaşamlarıyla ve pratikleriyle göstermektedir. Önümüzdeki mücadele günleri açısından bu gerçekten öğrenmek tüm halk kitlelerinin sorumluluğuyken devrimcilere ve yoldaşlarımıza düşen, öğrenirken öğretme pratiğini daha yükseğe çıkarmak ve örgütlenmektir.

İçinde bulunduğumuz yıl aynı zamanda partimizin kurucusu İbrahim Kaypakkaya yoldaşın TC faşizmi tarafından katledilmesinin 50. yıldönümüdür. Ölümsüzleşmesinin 50. yıldönümünde Kaypakkaya yoldaş, “Hesaplaşma, Kopuş ve Yeni Bir Yol” olarak devrim ve komünizm mücadelesinde yaşamaya, savaşmaya ve yol göstermeye devam ediyor. Kaypakkaya, hem elli yıldır ülkede “sol” adına hareket eden reformizm-revizyonizmle, hem de doğrudan devletin temelleriyle hesaplaşmış; bu şekilde hem revizyonizmden hem de Kemalizm başta olmak üzere devletin kurucu ideolojisinden tam bir kopuş sağlamış ve en nihayetinde silahlı mücadeleyi ama sadece bir avuç devrimcinin değil tüm halkın katılacağı bir silahlı mücadeleyi esas alarak Demokratik Halk Devrimi’nin yolunu çizmiştir.

Başta İbrahim Kaypakkaya olmak üzere tüm ölümsüzlerimizin Partimiz TKP-ML’ye kattıklarıyla, öğrettikleriyle yolumuza daha kararlı ve daha sağlam adımlarla devam ediyoruz. Bu yürüyüş ancak halk kitlelerinin bu coşkun nehre katılımıyla hedefe varacaktır. Bu nedenle tüm ezilenleri, ölümsüzlerimizin adımlarını takip etmeye, sınıf mücadelesi nehrini büyütmeye, hedefe bir adım daha birlikte yaklaşmaya çağırıyoruz: Bu davet bizim!

Devrim ve Komünizm İçin Toprağa Düşenler Ölümsüzdür!

İbrahim Kaypakkaya Savaşıyor, Yol Gösteriyor!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maoizm!

Yaşasın Partimiz TKP-ML, Önderliğindeki TİKKO, KKB ve TMLGB!  

TKP-ML MK

Ocak 2023