TKP/ML MK-SB Açıklaması: “YANGINA KÖRÜKLE GİDELİM! 1 MAYIS’TA ALANLARI ZAPT ETMEK İÇİN İLERİ!”

YANGINA KÖRÜKLE GİDELİM!
1 MAYIS’TA ALANLARI ZAPT ETMEK İÇİN İLERİ!

120 yıllık tarihi geçmişiyle, başta burjuvazi olmak üzere bütün halk düşmanı sınıflara büyük korku salan, işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs kutlu olsun!
İşçi sınıfının direnişiyle tarihe adını yazdıran, ancak süreç içerisinde bütün ezilenlerin baskı, sömürü ve zulme karşı direniş ve mücadelesinin sembol günü haline gelen 1 Mayıs kutlu olsun!
Sömürücü, kan emici hâkim sınıfların iktidarlarını sallayan; zorbalara ve zalimlere meydan okuyan işçi sınıfı ve ezilen halkların bayramı 1 Mayıs kutlu olsun!
1 Mayıs, sınıf mücadelesinin yangınına körükle gittiğimiz gündür.
1 Mayıs, sınıf düşmanlarımızla hesaplaşmamızda savaş sloganlarımızı yüksek perdeden haykırdığımız gündür.
1 Mayıs, kazanacağımıza olan sarsılmaz inancımızı işçi ve emekçi kitlelerle birlikte paylaştığımız gündür.
1 Mayıs, iktidar yürüyüşümüzde coşkumuzu artıran, heyecanımızı büyüten gündür.
1 Mayıs, zafer günü düzenleyeceğimiz kutlamaların provasını yaptığımız gündür.
2006 1 Mayıs’ına faşist Türk devletinin çok yönlü ve büyük çaplı saldırıları altında gidiyoruz. Efendileri emperyalistlerin dünya halklarına karşı yürüttükleri genel saldırı kampanyasının bir parçası olarak gündemleşen bu baskı, sömürü ve zulüm politikaları; ülkemizdeki yaşamı halkın bütün sınıf ve kesimleri açısından her geçen gün daha da zorlu bir hale getirmektedir.
Dizginsizce ve azgın bir biçimde geliştirilen bu sömürü politikaları nedeniyle işçi ve emekçilerin ücretleri reel olarak sürekli gerileme göstermektedir. Dünyada benzeri çok az görülen yüksek işsizlik oranı (yüzde 20) ve sendikasızlaştırma şartlarında, yüzde 10’ların çok üzerindeki gerçek enflasyon oranıyla beraber yoksul ve aç nüfus oranı hızla artmaktadır.
Bu sayede dünya dolar milyarderleri listesine yeni isimler eklemeyi başaran Türk komprador burjuvalarının şirket hesapları sürekli büyük karlar ile kapanmaktadır. Yine de azgın sömürü, ne krize ne de azami kar hırsına gem vuramadığı içindir ki emperyalist kuruluşların dayattığı politikalar uygulanmak, bu doğrultuda yapılanmalar ve düzenlemeler gerçekleştirilmek durumundadır.
Özelleştirmeler bunun için vardır, bu yüzden devam ettirilmek zorundadır. “Sosyal Güvenlik Reformu”, “Kamu Yönetimi Temel Yasası” gibi düzenlemeler bu amaçla devrededir. Çalışma yaşamına ilişkin değişiklik yasa tasarıları (sendikalar, grev ve toplu sözleşme) bu nedenle hazırlanmaktadır.
Bu saldırıları yalnızca işçi ve emekçi sınıflara yönelik olarak algılamak yanıltıcıdır. Tıpkı, tarımdaki sömürü ve yıkım politikalarının köylülerin; gecekondu yıkımlarının o mahallelerdeki yoksul halkın; yüksek öğrenim gençliğine yönelik baskı ve saldırıların onların özel sorunu olmaması gibi. Bu konuda genel ve kapsayıcı bir kavrayış içerisinde olunmalıdır.
Aynı kavrayış bilhassa Kürt ulusal sorununda bilince çıkarılmak durumundadır. Türk hakim sınıflarının özellikle son 20 yıldır ağırlıklı bir yönelim içerisinde bulunduğu kesim, özelde Ulusal Hareket’in örgütlü silahlı gücü ve destek noktaları olmak üzere, bir bütün olarak Kürt halkıdır. Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı başta gelmek kaydıyla, Kürt halkının ulusal temelli demokratik hak ve talepleri de özel olmaktan çıkan bir ağırlıkta ülkemizdeki tüm ezilenlerin ortak talebi olarak kavranmalı, savunulmalı ve haykırılmalıdır.
Nitekim egemenler tüm ezilen ve sömürülenleri aynı saflarda gören mantığı kendileri doğru bir biçimde işleterek, bütün bu saldırılarına karşı yükselmesi mutlak mücadele ve direnişi durdurabilmek ve kırmak amacıyla, eldeki “terörle mücadele yasası”nı da ağırlaştırmak için aylar öncesinden kolları sıvamışlardır.
1 Mayıs işçi sınıfına, kamu emekçilerine, köylülüğe, gecekondu halkına yönelik sınıfsal ve Kürt halkına yönelik ayrıca ulusal baskıların giderek katmerleştiği koşullarda sahne alacaktır. Halk düşmanlarının yaptıkları hazırlıklar ve uygulamalar ile bu koşullarda verdiği mesaj, bugünkü şartların çok daha ağırlaştırılacağı yönündedir.
En iyi bildikleri ve anladıkları dil olan şiddeti olanca çıplaklığıyla kullandıkları bir Türkiye gerçekliği içerisinde, güçlü bir mücadele ve direniş hattı oluşturmamız gerektiği açıktır. Faşizmin saldırılarının göğüslenebilmesi, kazanılan hakların korunabilmesi ve eldeki mevzilerin yitirilmemesi için bütün devrim güçleri harekete geçirilmeli, en geniş birliktelikler oluşturulmalıdır.
Bunun önündeki en büyük engellerden birisi sınıf düşmanlarımızın işçi sınıfı hareketi içerisindeki uzantıları konumundaki konfederasyon ve bir dizi sendika önderlikleridir. Bu faşist, gerici, revizyonist, reformist sendika ağaları ve yöneticileri yıllardır komprador patronların çıkarlarını temsilen işgörmektedir. Bunları mücadelenin önüne katıp süpürmenin zamanı gelip geçmiştir.
Bir dizi görevin başarılmasında ileri bir adım için 2006 1 Mayıs’ını başlangıç kabul etmeliyiz. Bu başlangıcı yapabilecek güç Türkiye işçi sınıfında vardır. Bunun büyük saldırı ve yıkım politikaları altındaki işçi sınıfı ve emekçi kitleler açısından koşulları yeterince olgunlaşmış bulunmaktadır. Bütün ilerici, demokratik, yurtsever, devrimci güçler harekete geçirilmeli; işçi sınıfı, 15-16 Haziran’ların Paşabahçe, Zonguldak, SEKA, Seydişehir, TEKEL ve Tuzla’ya kıvılcım saçan direniş ruhuyla ayağa kaldırılmalıdır.

1 MAYIS’TA ÜRETİMİ DURDURMALI, İŞYERLERİNİ TERK ETMELİ, ALANLARA ÇIKMALIYIZ!
1 MAYIS HALK VE DEVRİM DÜŞMANLARININ KORKULU GÜNÜDÜR!
1 MAYIS DEVRİM ANDINA BAĞLILIĞIMIZIN SINANDIĞI GÜNDÜR!
KAHROLSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!
YAŞASIN 1 MAYIS! BİJİ YEK GULAN!

TKP/ML MK-SB