TKP/ML MK’dan 18 Mayıs Açıklaması: “İBRAHİM KAYPAKKAYA ADI EGEMENLERİN KORKUSU, EZİLENLERİN GURURUDUR!”

İBRAHİM KAYPAKKAYA ADI
EGEMENLERİN KORKUSU, EZİLENLERİN GURURUDUR!

Çeşitli milliyetlerden ezilen Türkiye halkının kurtuluşunun yegane öncüsü, enternasyonal proletaryanın ülkemiz topraklarındaki temsilcisi, yarım asra yakın tarihiyle sarsılmaz inancın kalesi olan TKP/ML’nin kurucu önderi İbrahim Kaypakkaya’nın ölümsüzlüğe uğurlanışının 39. yılını, ardılları olarak gurur ve haklılığımıza duyduğumuz inançla karşılıyoruz.
Bir şey inşa etmeye niyetlenmişseniz, kendinizi başarıya koşullamışsanız, sadece bugünü değil, esas olarak da geleceği kazanma hedefindeyseniz, “işin” en önce temelini sağlam tutmalısınız. İşte böylesi zafere kilitlenmiş bir bilinçle İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’yi kurarken ideolojik ve politik olarak öyle sağlam bir temel inşa etmiştir ki, gururumuzun ilk nedeni elbette tartışmasız budur. Kendisinin de bizzat ürünü olduğu kitle hareketinin yükseldiği, eskisi gibi yönetilmek istemeyen geniş halk kitlelerinin devrimcilerle buluşma noktasının her geçen gün büyüdüğü, sadece ülkemizde değil tüm dünyada ezilenler cephesinde ciddi gelişmelerin yaşandığı bol “çalkantılı” ve de hareketli bir ortamda, üstelik sıkça üzerine vurgu yapıldığı gibi “o yaşında” böylesi sağlam bir temel oluşturamamak belki “hoşgörülebilir”, “açıklaması yapılabilir” bir olgu olacaktı. Ancak zaten tam da İbrahim Kaypakkaya’yı döneminin önderlerinden ayıran ve bizlere önemli bir miras olan gerçekliği burada yatmaktadır. O bir yandan ürünü olduğu kitle hareketlerinin içinde yer alırken diğer yandan tüm bu gelişmeleri, ülkenin sosyo-ekonomik koşullarını, faşist devletin ideolojisi olan Kemalizm’i, Kürt ulusal sorununu vd. Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin ışığında en doğru şekilde tahlil edebilmiş, bu tahliller üzerinden ülke devriminin yolunu çizerek partinin temellerini de bu şekilde atabilmiştir.
Bugün kurucu önderi olduğu parti onlarca kadro, üye ve militanını şehit verdiği, dışarıdan olduğu gibi içeriden de darbelenip saldırıya uğradığı ama bir an olsun egemenlere, onların faşist diktatörlüğüne boyun eğmediği, silahlarını bir an olsun elden bırakmadığı, “silahların miadını doldurduğu” iddiasından “ülkenin yapısının kökten değiştiği” söylemine ve hatta “artık İbrahim’i aşmak lazım” çürümüşlüğüne kadar onlarca ideolojik saldırıyı göğüslediği 40 yıllık bir tarihe sahip, sınıf mücadelesinde rüştünü ispatlamış bir yapı olmuştur. Onca “badire”ye karşın, hala dimdik ayakta olan bir partiden söz ediyorsak, hala iktidarı ele geçirme iddiamızı sağlam tutuyorsak bu, kuşkusuz partinin temellerini atan yoldaşımızın ve militanlığı, fedakarlığı, iddia sahibi olmayı, partiye, halka ve ideolojimize güveni parti kültürü haline getiren şehit yoldaşlarımızın emeğinin sonucudur. Ve yaşadığımız da bu kültürde en esaslı katkıyı sunan bir öndere sahip olmanın haklı gururudur.
İbrahim Kaypakkaya’nın, 40 yıldır savuna geldiğimiz ve savunmaktan hiçbir zaman ve hiçbir koşulda imtina etmediğimiz fikirlerinin ve bu fikirlerin somutlandığı Halk Savaşı stratejisinin doğruluğunun “sınandığı” olgulardan biri de kuşkusuz, egemenler cephesinde yarattığı/yaratmaya devam ettiği karşılıktır, ki bu karşılık, egemenlerin 40 yıldır yaşadıkları korku ile somutlanmıştır. Bundan dolayı yoldaşımıza 18 Mayıs 1973’e gelinceye kadar üç ay boyunca işkence yapılmış, gerillasıyla şehirdeki militanıyla bir bütün ardılları hedef tahtasına konulmuş ama hepsinden de öte özgür geleceğin teminatı TKP/ML ve halk ordusu TİKKO en tehlikeli düşman statüsünde kendi katlarında özel bir “ilgiye” mazhar olmuştur.
Bugün de kimi “aydın” sıfatlı burjuva-feodal düzen kalemşörlerinin 77 1 Mayıs’ından yola çıkarak Maoizm’e ve TKP/ML TİKKO’ya yönelttiği “itibarsızlaştırma” saldırısını görmeyenler ya da bunun bir tesadüften ibaret olduğunu düşünenler meselenin can alıcı noktasını görmekten uzak bir körlük içerisindedirler. Bu tartışma hasbelkader ortaya atılmış bir fikir teatrisinden çok öte anlamlar taşımakta ve hedefinde elbette tüm devrimci kesimler ama başta da Maoistler ve onların örgütü TKP/ML bulunmaktadır. Çünkü dün olduğu gibi bugün de hala İbrahim Kaypakkaya’nın devrime ilişkin berrak çözümlemeleri egemenler, onların silahlı silahsız tüm araçları ve sözde aydın gerçekte burjuva-feodal düzenin yalaka takımından oluşan kutsal ittifak açısından esas tehlikeyi oluşturmaktadır. Ve tıpkı Marks ve Engels’in ölümsüz yapıtı Komünist Manifesto’nun önsözünde yer alan cümlelerdeki gibi (“Avrupa’da bir heyula dolaşıyor, komünizm heyulası. Eski Avrupa’nın bütün güçleri bu heyulayı defetmek üzere kutsal bir ittifak içine girdiler…”) ülkemiz topraklarındaki bu kutsal ittifak Maoizm’e ve onu savunanlara karşı büyük bir savaşın içindedirler.
Bizler açısından bir sıkıntı yok! Çünkü ülke devriminin yolunu Maoizm bilimi ışığında çizen önder yoldaşın ardılları olarak, onların bu korkusunu gerçeğe dönüştürmekle yükümlü olduğumuzu biliyoruz. Çünkü onların sürekli güncellenen İbrahim Kaypakkaya korkusunu büyütmeye yeminliyiz. Çünkü çeşitli milliyetlerden halkımızın komünist öncüsü TKP/ML’yi Halk Savaşı içinde geliştirmeye, 40 yıl önce kaldırdığı bayrağı daha yükseklere taşımaya ve iktidarla taçlandırmaya andımız var. Biz bunu yapabiliriz ve 40 yıllık lekesiz tarihimiz buna tanıktır ki, BİZ BUNU YAPACAĞIZ!
Komünist önder İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür!
Yaşasın Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu TİKKO, TMLGB!

TKP/ML Merkez Komitesi
Mayıs 2012