Çinli Maoistlerle Röportaj

Çinli Maoistlerle Röportaj

Çin merkezli Marksist-Leninist-Maoist bir örgütün temsilcileriyle bir röportaj gerçekleştirdim. Çin’deki sosyalist inşa döneminden kapitalist restorasyona ve bugünkü çalışmalarına kadar Çin ve sosyalizmle ilgili her şeyi konuştuk.

 

1966-1976 Büyük Proleter Kültür Devrimi sırasında Kızıl Muhafızlar.

Soru: Öncelikle biraz tarihten bahsetmek istiyorum. Batı’da Başkan Mao Zedong’a ve Çin’in 1949’dan 1978’e kadar süren sosyalist projesine karşı büyük bir karalama kampanyası yürütüldü. Maoist dönemin bazı başarılarını kısaca özetleyebilir misiniz?

Cevap: Mao Zedong döneminin başarılarını beş açıdan özetlemek istiyorum. (a) Sanayide elde edilen başarılar. (b) Tarım alanındaki başarılar. c) Bilim ve teknoloji alanındaki başarılar. (d) Teori alanındaki başarılar. (e) Edebiyat ve sanat alanındaki başarılar.

Yeni Çin kurulduğunda harap olmuştu. Qing Hanedanlığı’nın son dönemlerinden itibaren emperyalistler Çin’i askeri, siyasi ve ekonomik açılardan işgal etti. Çin’in ekonomisi uzun süre yarı-sömürge ve yarı-feodal olmuştur. Örneğin, 1936 yılında Çin’deki emperyalist sanayi sermayesi, Çin’deki toplam sanayi sermayesinin yüzde 71,6’sını oluşturuyordu. Çin’in pik demir üretiminin yüzde 96,8’ini, kömür üretiminin yüzde 65,7’sini, elektrik üretiminin yüzde 77,1’ini ve pamuk üretiminin yüzde 64’ünü tekellerinde tutuyor ve kontrol ediyorlardı. Çin’in dış ticaretteki ihracatının yüzde sekseni emperyalistler tarafından kontrol edilmekteydi.

Bu yarı-sömürge ve yarı-feodal ekonomi Çin’de uzun yıllar boyunca varlığını sürdürdü ve hatta sürekli olarak kötüleşti. Japon saldırganlığına karşı Direniş Savaşı’ndan sonra, ulusal sermaye keskin bir şekilde küçülürken, bürokratik sermaye sanayide egemen konuma geldi. Bürokratik sermayenin genişlemesi toplumsal ekonomiyi kaotik hale getirmiş ve halkın yaşamını zorlaştırmıştır. Çan Kay Şek’in Milliyetçi hükümeti birbirini izleyen yıllarda, 1947’de yaklaşık 27 trilyon yuan ve 1948’de 900 trilyon yuan olmak üzere büyük açıklar verdi. Milliyetçi Çan Kay Şek hükümeti, sadece 1948 yılında 175 milyon ABD dolarının üzerinde iç borç ve 866 milyon ABD dolarının üzerinde dış borç ile ağır bir şekilde borçlanmıştı.

  1. yüzyıldan kalma bir Fransız karikatürü, Çin üzerindeki kontrolün İngiltere, Fransa, Japonya, Almanya ve Çarlık Rusya’sı dahil olmak üzere çeşitli emperyalist güçler arasında paylaşıldığını gösteriyor.

 

Kısacası, Başkan Mao Zedong ve ÇKP’nin devraldığı Çin, parçalanmış, yarı sömürge, yarı feodal bir harabeydi. Bu, yeni Çin’in başarılarını anlamadan önce fark edilmesi gereken ilk noktadır. İşte resmi giriş:

(a) Sanayide elde edilen başarılar.

Mao Zedong döneminde, tamamen devlete ait bir ekonominin hakim olduğu bağımsız ve eksiksiz bir sanayi sistemi kurulmuştur.

Yeni Çin, 1949’dan 1978’e kadar geçen 29 yıl boyunca endüstriyel altyapıya 343.44 milyar yuan yatırım yapmıştır. Endüstriyel sabit varlıklara toplam 229.289 milyar yuan eklenmiştir. Teslim edilen sabit varlıkların kullanım oranı yüzde 66.8 olmuştur. Bu rakam, reform ve dışa açılmanın ardından Sekizinci Beş Yıllık Plan döneminde kaydedilen yüzde 62.7’lik orandan 4.1 puan daha yüksektir. Devlete ait sanayi işletmelerinin kişi başına düşen sabit varlıkları 1952 yılında 2,918 yuan iken 1978 yılında 10,501 yuana yükselmiştir. Bu 2.6 katlık bir artış demektir. Kişi başına düşen sermaye 2,878 yuandan 10,763 yuana yükseldi. Bu 2.74 katlık bir artış demektir.

1949’dan 1978’e kadar geçen 29 yıl boyunca Yeni Çin’in sanayi ekonomisi hızla gelişmiş, sanayi katma değeri 42,5 kat artmış ve yıllık büyüme %13,9 olmuştur. Bu rakam, reform ve dışa açılmadan bu yana geçen 30 yıldaki (1979-2008) yıllık yüzde 11.55’lik artıştan 2.35 puan daha yüksektir. Toplam sanayi üretim değeri yıllık 39.6 kat veya yüzde 13.6 artarken, hafif sanayi 19.8 kat veya yıllık yüzde 11.05, ağır sanayi ise 90.8 kat veya yıllık yüzde 16.8 artmıştır. Devlete ait sanayi kuruluşlarının üretim değeri 88,4 kat artarak yıllık yüzde 16,7’lik bir artış göstermiştir. Kolektif sanayi çıktısı 1.618 kat artarak yıllık yüzde 29’luk bir artış göstermiştir. Tüm sanayi ürünlerinin üretimi katlanarak arttı ve çoğu durumda Deng Xiaoping’in reform ve dışa açılma döneminden daha yüksek bir yıllık oranla arttı.

Mao Zedong döneminde, yeni Çin’deki endüstriyel teknoloji seviyesi büyük ölçüde geliştirildi ve çok sayıda yeni endüstriyel sektör ve modern endüstri kuruldu. Modern metalürjik ekipman imalatı, madencilik ekipmanı imalat sanayi, büyük güç ekipmanı imalatı, uçak ve otomobil imalatı, büyük ölçekli ve hassas takım tezgahı imalat sanayi, üst düzey alaşım ve önemli demir dışı metal eritme sanayi, petrol kimya sanayi, organik sentetik malzeme imalatı, havacılık ve uzay sanayi, büyük ölçekli entegre devre ve bilgisayar sanayi, her türlü iletişim, iletim ekipmanı ve hassas alet ve sayaç imalatı ve diğer modern endüstriler dahil.

1978 yılına gelindiğinde Çin, metalürji, elektrik, kömür, petrol, kimya sanayi, makine, inşaat malzemeleri, orman sanayi, tekstil, hafif sanayi ve ulusal savunma dahil olmak üzere 11 sanayi sektörü kurmuştu. O dönemde Yeni Çin, eksiksiz bir tür yelpazesine, makul bir düzene, sağlam bir temele ve nispeten ileri teknolojiye sahip modern bir sanayi sistemi inşa etmiş ve üretim kapasitesi büyük ölçüde artırılmıştı.

Mao Zedong döneminin endüstriyel başarıları hakkında daha fazla konuşmak için özel bir örnek verebiliriz: Üçüncü Hat Projesi. Üçüncü Hat Projesi’nin inşasına 1964 yılında başlanmış ve 1970’lerin sonuna gelindiğinde ilgili alanlardaki endüstriyel sabit varlıklar 1964 yılındaki 29.2 milyar yuan seviyesinden 154.3 milyar yuan seviyesine; işçi sayısı 3.2565 milyondan 11.295 milyona; kömür üretimi 1964 yılındaki 83.67 milyon tondan 212 milyon tona ve yıllık elektrik üretimi 1964 yılındaki 14.9 milyar KWH’den 63.5 milyar KWH’ye yükselmiştir. Üçüncü Hat Projesi aynı zamanda çok sayıda askeri sanayi de inşa etmiştir.

Özetle, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk 30 yılında (genellikle “Mao Zedong dönemi” olarak bilinir), Çin Halk Cumhuriyeti’nin büyük ölçekli planlı ve amaçlı endüstriyel inşasının, eski Çin’in zayıf endüstriyel temel, geri teknoloji, eksik sektörler ve deforme olmuş dağılım durumunu tamamen değiştirdiği görülebilir.

Burada bir noktayı daha eklemek istiyoruz. Birçoğunuz şu iddiayı duymuş olabilirsiniz: “Yeni Çin’in endüstriyel temeli, Mao Zedong döneminin gerçek bir başarısı değil, Sovyetler Birliği’nin bir sadakasıydı.”

İnsanların Mao Zedong yönetimindeki yeni Çin’in başarılarını daha iyi anlayabilmeleri için yukarıdaki yanlış görüşü açıklamanın gerekli olduğunu düşünüyoruz:

Öncelikle, Sovyetler Birliği’nin Yeni Çin’e yaptığı sanayi yardımı karşılıksız olmayıp, Yeni Çin’in o dönemdeki GSMH’sinin %25’i ile takas edilmiştir. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi 29 Şubat 1964 tarihinde Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 29 Kasım 1963 tarihli mektubuna cevaben şunları yazmıştır: “Sovyetler Birliği’nin Çin’e yaptığı yardım karşılıksız olmaktan çok uzak olup, esas olarak ticaret şeklinde yapılmıştır ve kesinlikle tek yönlü bir ilişki değildir. Çin, Sovyetler Birliği’ne, Sovyetler tarafından tedarik edilen tüm teçhizat ve diğer mallar için, kredili ve faizli olanlar da dahil olmak üzere, mal, altın veya konvertibl döviz olarak ödeme yapmıştır ve yapmaktadır. Sovyetler Birliği’nden ithal ettiğimiz malların birçoğunun fiyatlarının dünya piyasasındaki fiyatlardan çok daha yüksek olduğunu da eklemek gerekir… 1962 yılının sonuna kadar Çin, Sovyetler Birliği’ne 2.100 milyon ruble değerinde tahıl, yemeklik yağ ve diğer gıda maddeleri sağlamıştır… Aynı dönemde Çin, Sovyetler Birliği’ne 1.400 milyon rubleden fazla yeni mineral ürün ve metal sağlamıştır… Bu mineral ürünlerin çoğu, en ileri bilim dallarının geliştirilmesi, roket ve nükleer silah üretimi için vazgeçilmez olan hammaddelerdir.”

İkinci olarak, Sovyetler Birliği’nin Yeni Çin’e yaptığı sanayi yardımı kapsamlı olmayıp, büyük ölçüde askeri sanayiye yönelikti. Kruşçev (Никита Сергеевич Хрущёв) esas olarak Yeni Çin’in Sovyetler Birliği’nin güneyinde bir bariyer olmasını istiyordu ve Yeni Çin’in kapsamlı bir sanayi sistemi inşa etmesini istemiyordu. Sovyetler Birliği’nin Çin’e yardım ettiği “156 projenin” büyük çoğunluğu askeri sanayiydi. Araba ve traktörler de dahil olmak üzere 156 projede sadece 24 makine fabrikası vardı ki bunlar yeni Çin’in kendi başına komple ekipman setleri üretmesine yetecek yapıda değildi.

Bu nedenle, Mao Zedong döneminde sanayi sisteminin inşasının Sovyet yardımından kaynaklandığına inanmak kesinlikle imkansızdır.

(b) Tarımda elde edilen başarılar.

Mao Zedong döneminde, Yeni Çin kademeli olarak halk komünlerini kurdu ve sağlamlaştırdı, tarımsal kolektifleştirme yoluna bağlı kaldı, çok sayıda su koruma projesi inşa etti, tarımsal mekanizasyonun inşasını güçlü bir şekilde teşvik etti ve tarım teknolojisi devrimini (gübre devrimi ve tohum devrimi dahil) teşvik etti.

Tarımsal kolektifleştirme: Sosyalist dönüşümle birlikte ÇKP kırsal kesimde tarımı kolektifleştirmeye başladı ve bu süreç boyunca Başkan Mao Zedong ve yoldaşları “her biri kendi başına olmak üzere tek tek haneler için çiftlik üretim kotalarının belirlenmesini” savunan bir başka revizyonist çizgiye karşı mücadele etti. Bu, yeni Çin’in sosyalist dönüşümün başlamasından sonra tarımda sürekli olarak mükemmel sonuçlar elde etmesinin temel nedenidir. Tarımsal kolektifleştirme sürecinde, en ünlüsü Dazhai Köyü örneği olmak üzere birçok örnek vaka ortaya çıkmıştır. Daha sonra, sosyalist devrimde ve sosyalist inşada (tarımla sınırlı olmayan), Yeni Çin, komünist ruhu “İlk sırada politika, kolektif öz güveni ve zorlu mücadeleyi sevmek” olarak tanımlandı ve “Dazhai Ruhu” olarak adlandırıldı.

Su koruma projeleri inşa etme: 1958’deki büyük ölçekli sulama ve su koruma inşaatından bu yana ÇKP, komün üyelerini her yıl gönüllü sulama ve su koruma projeleri üstlenmeleri için organize etmek üzere atıl çiftçilikten faydalanarak geniş arazileri ve teraslı tarlaları geri kazanmıştır. Geniş alanda, yapay nehir ağı, tarla yolu ağı, hendek ağı, koruyucu orman ağı oluşturulması, tarımın istikrarlı ve yüksek verimini sağlamak için tarımsal sulama ve drenaj kabiliyetini ve afet önleme ve direnç kabiliyetini büyük ölçüde artırdı.

Tarımın makineleşmesi: 1976 yılında, 1965 yılına kıyasla, traktör ve yürüyen traktör (Kültivatör, iki tekerlekli traktör çn.) üretimi 5,7 kat ve 65 kat artmış ve tarım için elektrik tüketimi 4,7 kat artmıştır. Tarımsal sulama ve drenaj güç makinelerinin sayısı 4,9 kat artmıştır. Arazi başına kullanılan gübre miktarı 2,1 kat artmıştır. 1965 yılı ile karşılaştırıldığında, tarım arazilerinin sulanan alanı %41 oranında artmıştır. Mekanik ve elektrikli drenaj ve sulama alanı ile mekanik ve elektrikli hidroelektrik santrallerinin toplam kurulu kapasitesi sırasıyla %355,58 ve %643 oranında artmıştır. Mekanik kuyu sayısı 1975 yılında 1965 yılına kıyasla %935,89 oranında artmıştır. Yeni Çin’in doğal afetlere karşı koyma yeteneği büyük ölçüde geliştirilmiştir.

Tarımsal ürün üretimi: Yeni Çin tahılda kendi kendine yeterliydi (1978’de tahıl üretimi 303.77 milyon tona ya da kişi başına 637 jin tahıla ulaştı). Özellikle Büyük Proleter Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında, Yeni Çin’deki tahıl üretiminin büyüme oranı yüzde 47.18, yıllık ortalama büyüme oranı ise yüzde 3.58’di ve bu hem hızlı hem de istikrarlıydı.

Bir halk komününde toplu yemek, 1950’ler civarı.

 

c) Bilim ve teknoloji alanındaki başarılar.

Yeni Çin’in kuruluşu ve sosyalist sistemin yerleşmesi Çin’de bilim ve teknolojinin güçlü bir şekilde gelişmesi için gerekli koşulları yarattı. Kamu mülkiyetinin avantajlarından yararlanan Yeni Çin, kilit sorunların üstesinden gelmek için ortak çabalar organize etmiş ve ulusal savunma ve en ileri bilimsel araştırma alanlarında birçok parlak başarıya imza atmıştır. İlk jet avcı uçağı 1956 gibi erken bir tarihte, yerli yapımı süpersonik avcı uçağı ise 1959’da deneme amaçlı üretilmiştir. 1978 yılına gelindiğinde Yeni Çin, 20’den fazla uçak türünü seri olarak üretebilen bir üretim sistemine sahipti. 1959’daki Ulusal Gün geçit töreninde Çin Halk Cumhuriyeti, yerli yapımı ana muharebe tankları, çeşitli gelişmiş topçu parçaları, otomatik makineli tüfekler, zırhlı araçlar, torpido gemileri ve jet avcı uçakları da dahil olmak üzere gelişmiş silah ve teçhizat sergiledi.

Mao Zedong döneminde bilimsel ve teknolojik yenilikler “bağımsız olarak”da ifade edilmiştir. Yüksek hassasiyetli elektrikli koordinat delme makinesi, çok amaçlı helikopter Harbin Z-5, entegre devre evrensel dijital elektronik bilgisayar, 12.000 ton basınçsız dövme hidrolik pres, atom bombası, nükleer silah füzesi, hidrojen bombası, nükleer denizaltı vb. Ayrıca, bilinen nükleer silahların yanı sıra elektronik tüp fabrikası, yapay partenogenez teknolojisi, yakut lazer, sentetik sığır insülini, indica hibrit pirinç ve benzeri birçok teknoloji dünyadaki en ileri seviyesine ulaşmıştır.

(d) Teoride elde edilen başarılar.

Başkan Mao Zedong, Marksizm-Leninizm’in evrensel gerçeğini derinlemesine incelemiş, bunu Çin’in yarı-sömürge ve yarı-feodal toplumunun kendine özgü ulusal koşullarıyla birleştirmiş ve yeni demokratik devrimin büyük zaferini kazanmıştır. Sonraki sosyalist devrimde, Başkan Mao Zedong Marksizm-Leninizm’i daha da derinlemesine inceledi ve geliştirmeye devam etti ve “Proletarya diktatörlüğü altında sürekli devrim” büyük teorisini ortaya koydu. Bu teorinin önerilmesi ve uygulanması Mao Zedong’un tüm Marksist okul içindeki sarsılmaz konumunu iyice sağlamlaştırdı. Böylelikle Marksizm-Leninizm, Mao Tsetung Düşüncesi (yani Maoizm) aşamasına ulaşmıştı.

Mao Zedong dönemindeki Yeni Çin’in teorik başarıları kabaca dört noktaya ayrılabilir:

(1) Başkan Mao Zedong, üretim araçları mülkiyetinin sosyalist dönüşümü temelde tamamlandıktan sonra da sınıfların, sınıf çelişkilerinin ve sınıf mücadelelerinin var olmaya devam ettiği bilimsel sonucunu ortaya koymuştur. Başkan Mao Zedong, proletarya ile burjuvazi arasındaki, sosyalist yol ile kapitalist yol arasındaki mücadelenin uzun bir süre daha devam ettiğine ve sosyalist bir ülkedeki temel çelişkinin sınıf çelişkisi olduğuna işaret etmiştir. Ayrıca sosyalist devrimin ciddi görevinin Parti içindeki kapitalist yolculara karşı mücadele etmek olduğunu vurguladı.

(2) Başkan Mao Zedong sosyalist toplumun temel çelişki teorisini ortaya koymuştur; üretim ilişkileri ile üretici güçler arasındaki çelişki, üstyapı ile ekonomik temel arasındaki çelişki. Sosyalist üretim ilişkileri, eski ekonomik yapının reforme edilmesi temelinde kurulmuştur. Bu nedenle, kapitalizmin gelenek ve izlerinden tamamen kurtulamaz, aynı zamanda meta sistemini, para değişimini ve işe göre dağıtımı da uygulayamaz. Bunların varlığı bir yandan üretici güçlerin gelişimiyle uyumlu, diğer yandan da çelişkilidir. Bu durum, sosyalist ekonomik sistemin hem istikrarlı hem de istikrarsız olduğunu ve kapitalizmin restorasyonu tehlikesinin de bulunduğunu belirler. Bu nedenle sosyalist devletin, üretim ilişkilerinde üretici güçlerin gelişimine uygun olmayan bağlantıları sürekli olarak ayarlaması, üretim ilişkileri alanında devrimi sürdürmesi, burjuva haklarını kademeli olarak sınırlandırması ve “üç büyük ayrımı” (kent ve kır, sanayi ve tarım arasında fiziksel ve zihinsel emek) kademeli olarak ortadan kaldırması gerekmektedir

(3) Başkan Mao Zedong, düşmanla aramızdaki ve halk arasındaki çelişkilerin doğasını ve değişen kurallarını ortaya koydu. Başkan Mao Zedong ayrıca bize düşmanla aramızdaki çelişkileri ve sosyalist toplumdaki insanlar arasındaki çelişkileri doğru bir şekilde nasıl ayırt edeceğimizi ve bunlarla nasıl başa çıkacağımızı öğretti.

(4) Başkan Mao Zedong, proletarya diktatörlüğü altında sınıf ilişkilerinin ve sınıf mücadelesinin özelliklerini analiz etti ve sınıf mücadelesini yürütmek için doğrudan kitlelere güvenmeyi ve “özgürce konuşmayı, görüşlerini tam olarak açıklamayı, büyük tartışmaları, büyük karakterli posterleri” yürütmeyi önerdi. Bu, proletarya diktatörlüğü altında devrimin sürdürülmesinin yeni bir biçimidir.

Mao Zedong dönemindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi ve Mao Tsetung Düşüncesinin (Maoizm) yayılması, dünyanın diğer bölgelerindeki devrimci insanlara büyük cesaret ve doğru teorik rehberlik getirmiştir. Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ilhamı ve rehberliğiyle, tüm ülkelerin halkları, özellikle Japonya, Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve diğer kapitalist “merkez” bölgelerinde, benzeri görülmemiş devasa bir devrimci kitle hareketinin patlak vermesiyle birçok kendiliğinden kitle hareketi gelişti. O dönemde giderek daha fazla insan uyanmaktaydı.

“Proletarya diktatörlüğü altında sürekli devrim” teori ve pratiği sadece diğer ülkelerdeki kitle hareketlerini etkilemekle kalmadı, aynı zamanda diğer ülkelerdeki Komünist Partiler için önemli yetenekler yetiştirdi. Örneğin Jose Maria Sison Yoldaş, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ilk günlerinde ileri devrimci teoriyi öğrenmek için Çin’e geldi. Döndükten kısa bir süre sonra Filipinler Komünist Partisi’ni Marksist-Leninist-Mao Tsetung Düşüncesi ilkeleri temelinde yeniden örgütlemek için hazırlıklara başladı. 26 Aralık 1968’de Jose Maria Sison Yoldaş Filipinler Komünist Partisi’ni yeniden örgütledi. Bu, Filipinler Komünist Partisi’nin ilk düzeltilmesiydi. Filipinler Komünist Partisi’nin yeniden örgütlenmesi Filipin devrimci davasının gelişiminin temelini attı. 1970 yılında Jose Maria Sison Yoldaş, “Sevgili Savaşçı” anlamına gelen “Amado Guerrero” takma adıyla Filipin devrimi üzerine yol gösterici bir çalışma olan Filipin Toplumu ve Devrimi’ni yayınladı. Bu çalışma Filipin devrimi için hala önemli bir rehberdir. Bu eserin içeriğinin Mao Zedong’un devrimci teorisinden etkilendiği açıktır. Maoist bir komünist parti olan Filipinler Komünist Partisi bugün hala varlığını sürdürmekte ve Maoist teorinin rehberliğinde büyümeye devam etmektedir.

(e) Edebiyat ve sanat alanındaki başarılar.

Başkan Mao Zedong daha Mayıs 1942’de Yenan Forumu’nda Edebiyat ve Sanat Üzerine Konuşmalar’da edebiyat ve sanat çalışmalarının yönüne işaret etmiş, edebiyat ve sanatın sınıfsal doğasına dikkat çekerek edebiyat ve sanat yaratımının işçilere, köylülere ve askerlere hizmet etmesini istemiştir. Başkan Mao Zedong’un “Yenan Forumu Edebiyat ve Sanat Konuşmaları” Yeni Çin’in edebiyat ve sanat yaratımında her zaman önemli bir programatik belge olmuştur. Yeni Çin’in kuruluşundan sonra, Başkan Mao Zedong’un bilge liderliği altında, Yeni Çin edebiyat ve sanatta birbiri ardına zirveye ulaştı.

Yeni Çin’de edebiyat ve sanat alanı, eski Çin’deki sömürücü sınıfın çökmekte olan ideolojisini terk etti. Yeni Çin’deki edebiyat ve sanat çalışanları proleter siyasete hizmet etmiş ve halk tarafından derinden sevilen çok sayıda edebi ve sanatsal eser yaratmıştır. Örneğin, Kızıl Işık ve Liman Masalı gibi bir dizi devrimci opera modeli gibi bir dizi devrimci model opera. Bu model operalar sadece eğitici değil, aynı zamanda yüksek sanatsal düzeydedir. Özellikle Mao Zedong döneminde bestelenen büyük ölçekli epik müzik ve dans operaları Doğu Kızıldır ve Uzun Yürüyüş Şarkıları süiti hala aşılamayan sanatsal zirvelerdir.

Edebi yaratıcılıkta “Sanli Körfezi”, “Yangtze Nehrinde Üç Gün”, “Kızıl Bayrak Profili”, “Kamelya Kasidesi” ve benzerleri vardır. Film yaratımı açısından, “Shanggang Hill”, “Heroic Sons And Daughters”, “Rupture”, “Spring Seedling”, “Never Forget”, “Wheels Rolling”, “The Jubilant Xiao Liang River”, “Plain Guerrillas” ve benzeri gibi çok sayıda seçkin eser vardır. “Ana Yolda Yürüyoruz”, “Kahramanların İlahisi”, “Sosyalizm İyidir”, “Kızıl Güneş Sınırda Parlıyor”, “Anavatana Övgü”, “Güneş Her Yönde Parlıyor” ve “Sağcı Devrilme Eğilimine Karşı” gibi sayısız şarkı vardır.

Bu edebi ve sanatsal eserler proletaryanın siyasetine hizmet ettiği, işçilere, köylülere ve askerlere hizmet ettiği ve halkın yaşamına yakınlaştığı için halk tarafından sevilmektedir. Tüm bunlar Mao Zedong döneminin edebiyat ve sanat alanındaki parlak başarılarını tam olarak açıklayabilir.

Sonuç:

Mao Zedong döneminin Yeni Çin’i kültürel refaha ve istikrarlı bir ekonomik büyümeye sahne oldu. Özellikle Üç Büyük Yeniden Yapılanma dönemi ve Büyük Proleter Kültür Devrimi sırasında Yeni Çin’in ekonomisi hızla büyüdü, çok sayıda yeni fabrika inşa edildi ve faaliyete geçti, işçi sınıfından insanların sayısı önemli ölçüde arttı ve fiyatlar istikrarlı bir seyir izledi. Kırsal kesimde yaşayanların kişi başına düşen geliri 133.6 yuan, kentlerde yaşayanlarınki ise 343.4 yuan olarak gerçekleşti ve 1949 yılına kıyasla sırasıyla 2.05 kat ve 2.92 kat artış gösterdi. Yatırım ve para dolaşımındaki büyüme daha uygundur. Yeni Çin dengeli bir mali denge, dengeli bir kredi dengesi, ithalat ve ihracatta hızlı büyüme ve dengeli bir gelişme sağlamıştır. Böylece o dönemde halkın yaşam standardı gelişmeye devam etmiştir. Dahası, Mao Zedong döneminin yeni Çin’i dünya devriminin merkeziydi ve dünya halkları üzerinde önemli bir etki yarattı.

1966 ile 1978 yılları arasını ele alalım. Sanayi işletmelerinin sayısı (topluluk ve ekip işletmelerinin üzerinde, bireysel ve ev sanayileri hariç) 190.000’den fazla arttı ve işçi sayısı 45,34 milyon arttı. 1966’dan 1978’e kadar Yeni Çin’in dış ticaret fazlası 980 milyon dolar ve mali fazlası 2.23 milyar yuan (orijinal istatistiklere göre 3.163 milyar yuan) olmuştur. Tüketici fiyatları yılda sadece %0.3, perakende fiyatları ise sadece %0.1 oranında artmıştır. Ortalama işçi ücretleri yılda yüzde 0.35, hane halkı tüketimi ise yılda yüzde 2.25 oranında artmıştır. Çok fazla büyümüyor ama düşmüyor da.

En önemlisi, Çin Komünist Partisi Dokuzuncu Ulusal Kongresi Raporu (1 Nisan 1969 tarihli Rapor, 14 Nisan’da kabul edilmiştir) açıkça şunu belirtmektedir: “1968 yılı sonunda tüm kamu borcumuzu ödemiştik. Ülkemiz ne iç borcu ne de dış borcu olan sosyalist bir ülke haline gelmiştir.” Bu ideal durum reform ve dışa açılmanın başlangıcına kadar devam etti.

Mao Zedong’un yeni Çin dönemi şunu kanıtlamaktadır: Sosyalist ülkeler, ekonominin kamu sektörünü güçlü bir şekilde geliştirerek, el emeği yerine makineleri, bireysel özel emek yerine kolektif ortak emeği kullanarak, yalnızca üretimi toplumsallaştırmakla, toplumsal üretkenliği büyük ölçüde geliştirmekle, konjonktürel ekonomik krizin aşırı üretimini önlemekle kalmaz, aynı zamanda modernleşme görevini de tamamlayabilir.

Deng Xiaoping (1904-1997), Çin’e kapitalizmi geri getiren siyasi kliğin lideri.

S: Çin’in dünya emperyalizm sistemi içindeki bugünkü konumunu ve bu sistemle ilişkisini tanımlayabilir misiniz?

C: Çin’in dünya emperyalizmi ile olan ilişkilerini ve statüsünü tanımlamak için artık “güçlü ve yükselen bir emperyalist ülke” ifadesini kullanmalıyız.

Deng Xiaoping liderliğindeki kapitalizmin restorasyonundan sonra Çin kapitalizmi hızla bürokratik tekelci devlet kapitalizmine dönüştü ve bu da Çin’i er ya da geç emperyalist yayılmaya mahkum etti.

Çin kapitalizmi diğer ülkelerin kapitalizmine pek benzememektedir. Çin’de kapitalizm saf sosyalist bir ülkede restore edildi ve bu da Çin’i o andan itibaren bürokratik burjuvazinin egemenliğine mahkum etti. Bu bürokratik burjuvazi büyüdü ve Çin toplumunun daha fazla yönünü kontrol etti.

Çin sosyal emperyalizminin Amerikan emperyalizmi ve diğer eski emperyalistlerle karşılaştırıldığında “güçlü ve yükselen bir emperyalist ülke” olduğunu söylüyoruz, bunun nedeni sadece Çin’in dünya emperyalist sistemine Amerikan emperyalizminden uzun yıllar sonra girmiş olması değil, aynı zamanda Çin emperyalizminin Amerikan emperyalizminden daha uygulanabilir olmasıdır. Geç kapitalizmin temel özelliklerinden biri sermayenin sonsuza kadar genişlemesi ve kar oranının sıfıra yaklaşmasıdır. Marx’ın bu görüşü tarih tarafından kanıtlanmıştır. Gelişmiş dünyada modern ortalama kar oranı yüzde on civarındadır. Amerika Birleşik Devletleri yaklaşık yüzde 8, Hindistan yaklaşık yüzde 30 ve Çin yaklaşık yüzde 18’dir. Geçen yüzyılın ortalarında bu oran Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık yüzde 40’tı ve modern Hindistan’dakinden daha yüksekti. Düşük kar marjlarının en doğrudan tezahürü, küçük ve orta ölçekli işletmelerin iflası ve tekelci sermayenin daha aşırı biçimlere girmesidir. Çin sosyal emperyalizmi şu anda Amerikan emperyalizminden daha yüksek kar marjlarına sahiptir, bu nedenle Amerikan emperyalizmine veya tüm dünya emperyalist sistemine kıyasla “nispeten gençtir.”

Çin sosyal emperyalizmini haklı çıkarabilecek tek şey, Çin’in diğer ülkeleri doğrudan silahla işgal etmemesidir. Bu yüzden bazı insanlar Çin’in emperyalist bir ülke gibi görünmediğini düşünüyor. Ancak, bir ülkenin emperyalist bir ülke olup olmadığına karar vermenin ölçütü, diğer ülkeleri silahlı olarak işgal etmeyi içermez. Özellikle modern toplumda, emperyalist ülkeler (Çin gibi) geri kalmış ülkelerin kapısını açmak için nadiren güç kullanır. Komprador sermaye, rant peşinde koşan sermaye ve geri kalmış bölgelerdeki ulusal sermayenin tümü, daha yüksek karlar elde etmek ve yerli endüstriyel iyileştirme birikimini tamamlamak için kendilerine ileri üretim teknolojisi sağlayacak yabancı sermayeye ihtiyaç duyar. Bu da emperyalist sermayenin neredeyse engelsiz bir şekilde yurtdışına açılmasına olanak sağlamıştır. Çin sosyal emperyalizmi tarafından önerilen Kuşak ve Yol Girişimi bunun en iyi örneğidir. Başka bir deyişle, emperyalizm tarafından ezilen ülkelerin halkları şiddetle direnebilir, ancak çoğu zaman bu direniş emperyalistlerin onu bastırmak için doğrudan silahlı güçler göndermesini gerektirmez, ancak yerel kukla hükümet bunu onlar için yapar. Örneğin Aralık 2017’de Sri Lanka, Çinli sosyal emperyalistlere olan borçlarını ödeyemediği için stratejik öneme sahip Hambantota limanını 99 yıllığına Çinli sosyal emperyalistlere kiralamak ve limanın yakınındaki araziyi bir sanayi parkının geliştirilmesi ve inşası için Çinli sosyal emperyalistlere devretmek zorunda kaldı. Sri Lanka halkı, yetkililerin bu haince eylemlerini ve Çin sosyal emperyalizminin baskılarını şiddetle protesto etti. Ancak direniş Sri Lanka yetkilileri tarafından şiddetle bastırıldı.

Ve Çin diğer ülkelere karşı doğrudan silahlı saldırıda bulunuyor. Filipinler bunun en iyi örneğidir. Şu anda Filipinler, dünyada Çin sosyal-emperyalist güçleri tarafından açıkça işgal edilen tek ülkedir. Filipinler’in Çin sosyal emperyalizmi tarafından silahlı olarak işgal edildiği doğrudur, ancak çoğu insan bunu kabul etmemekte ya da anlamamaktadır. Filipin sularında Çinli sosyal emperyalistler Çin’in güvenliğini koruma gerekçesiyle birçok askeri üs inşa ettiler. Başka ülkelerin karasularında çok sayıda askeri üs kurulması kesinlikle silahlı bir işgaldir. Bu askeri üsler Çinli sosyal-emperyalistlerin Filipinler’deki silahlı varlığını güçlendirmiş ve Filipin halkını ezmelerini ve sömürmelerini kolaylaştırmıştır. Çin sosyal emperyalizmi, sermaye fazlasını Filipinler’i Çin kredilerine ve sübvansiyonlarına bağımlı hale getirmek, Filipinler’in neoliberal ekonomi politikalarını uygulamasını sağlamak, Filipinli işgücünü sömürmek, doğal kaynakları yağmalamak ve Filipin ekonomisinin kilit sektörlerini (elektrik sektörü gibi) kontrol etmek için kullanmaktadır. Yukarıda açıklanan yollarla Çin sosyal emperyalizmi, Filipinler’in ucuz ve düşük katma değerli hammadde ve yarı işlenmiş ürünler ihraç etme ve sermaye malları ve tüketim malları ithal etme konusundaki uzun tarihini sürdürmeyi amaçlamaktadır. Çin sosyal emperyalizminin Filipinler’e yönelik askeri ve ekonomik saldırganlığına karşı çıkmak amacıyla Filipin halkı, Çin’in Filipinler’e yönelik emperyalist saldırganlığını protesto etmek için belirli günlerde kitlesel bir hareketle Filipinler’deki Çin Büyükelçiliğini kendiliğinden kuşatmıştır.

Çin, 2001 yılının sonunda Dünya Ticaret Örgütü’ne katıldığından beri, dünya emperyalist sisteminde yavaş yavaş kendi yerini aldı. Çin giderek dünya emperyalist sistemine devasa bir işgücü arzı, küresel sermaye yatırımı için devasa bir alan ve tüketimi emmek için devasa bir pazar sağladı. 2008’deki dünya ekonomik krizinden sonra Çin sermaye ihracatının yoğunluğunu arttırmaya başladı. Çin’in dünya pazarını ele geçirmek için sermaye ve mal ihracatını hızlandırması, ABD’nin ekonomik hegemonyasına doğrudan bir meydan okuma anlamına geliyor. Çinli sosyal emperyalistler, Amerikan emperyalistleriyle hegemonya mücadelesi vermek için sık sık Rus emperyalistleriyle güçlerini birleştirmeyi tercih ediyor, ancak Çin ile Rusya arasında hala belirgin çatlaklar var.

Bu yılki Rusya-Ukrayna savaşından, Çin sosyal emperyalizminin dünya emperyalist sistemindeki tutumunu da görebiliriz, yani Çin sosyal emperyalizmi ve Rus emperyalizmi ABD emperyalizmine karşı birleşiyor, ancak aynı zamanda Rus emperyalizmi ile çelişki içinde bulunuyor. Çin sosyal emperyalizmi ile Rus emperyalizmi arasındaki işbirliği uzun bir geçmişe sahiptir. Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS ülkeleri ve Çin-Rusya-Moğolistan Ekonomik Koridoru gibi kolektif işbirliklerinin yanı sıra Çin ve Rusya arasında sayısız bireysel işbirliği projesi de bulunmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı sırasında, Çin sosyal emperyalizmi ve Rus emperyalizmi yüzeysel olarak daha yakındı, ancak Çin sosyal emperyalist pozisyonu daha nüanslı hale geldi. Bu yılın Mart ayından bu yana Çin, Ukrayna’ya kademeli olarak karşılıksız (askeri olmayan) yardım sağlamaktadır. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın başlangıcından bugüne kadar Çinli sosyal emperyalistler Rus emperyalistlerine herhangi bir askeri yardımda bulunmadılar, bu da Rus emperyalistlerini İran ve Kuzey Kore’den askeri teçhizat satın almak zorunda bıraktı. Dahası, Çinli sosyal emperyalistler Rus emperyalistlerin Batı’nın teknik yaptırımlarına karşı çıkmalarına da yardımcı olmadılar. Ukrayna-Rusya savaşı sırasında Çin ve Rusya zaman zaman ortak askeri tatbikatlar düzenlese de (örneğin 19 Eylül 2022’de Çin ve Rusya daha fazla ortak askeri tatbikat yapacaklarını ve savunma işbirliğini güçlendireceklerini açıkladılar), doğudaki askeri tatbikatlar batıdaki savaşa yardımcı olmayacaktır. Bu tatbikatlar sadece göstermelik nitelikte olup Rusya’nın Ukrayna’daki savaş alanında gerçek bir katkı sağlamayacaktır. Çin’in Ukrayna ile olan savaşta Rusya’yı sözde destekleme ve gerçekte ise az destekleme eğiliminde olduğu bir kural gibi görünüyor. Çin’de revizyonist Çin devleti sadece Rusya lehine iç propaganda yürütüyor, ancak önemli bir maddi yardım sağlamıyor. Uluslararası arenada Çin sosyal emperyalizmi Rus emperyalizmini sadece nispeten içi boş bir şekilde desteklemektedir. Örneğin, 23 Mart 2022’de BM Güvenlik Konseyi, Rusya tarafından önerilen Ukrayna’daki insani meselelere ilişkin bir kararın kabul edilip edilmeyeceğini tartıştı. Çin toplantıda Rusya lehine oy kullandı; 12 Mayıs 2022’de BM İnsan Hakları Konseyi oturumu Kiev, Çernigov, Kharkiv ve Sumeh civarında Rus güçleri tarafından işlenen suçların soruşturulmasına yönelik bir karar tasarısını kabul etmeyi amaçlıyordu. Çin, Rusya’yı destekleyerek karşı oy kullandı; 15 Eylül 2022’de Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Yönetim Kurulu toplandı ve Rusya’nın Ukrayna’nın Zaporoge Nükleer Santrali’ndeki işgalini sona erdirmek için bir karar kabul etti. Çin, Rusya’yı destekleyerek karara karşı oy kullandı. Ancak en önemli toplantılarda Çinli sosyal emperyalistler, Rus emperyalistlerini doğrudan desteklemeyerek, muğlak “çekimser” oylarla kendilerini ifade ettiler. 25 Şubat 2022’de BM Güvenlik Konseyi Rusya’nın saldırganlığını kınadı. En önemli toplantıda Çinli sosyal emperyalistler çekimser kaldılar. Dahası, Çinli sosyal emperyalistler Ukrayna ve Rusya savaş alanlarında başından sonuna kadar Rus ordusuna herhangi bir askeri yardımda bulunmadılar. Çin sosyal emperyalizmi ve Rus emperyalizminin yekpare olmadığı ve aralarında çeşitli çelişkiler olduğu görülebilir.

S: Çin “Komünist” Partisi geçtiğimiz günlerde 100. yıldönümünü kutladı. Bugünkü haliyle bu parti hakkındaki görüşünüz nedir ve Dengist reformlar öncesinden sonrasına nasıl değiştiğini özetleyebilir misiniz?

C: Bu parti şu anda sadece göstermelik bir Komünist Parti ve biz onu genellikle “Çin revizyonist partisi” olarak adlandırıyoruz. Deng Xiaoping ve diğerlerinin reformundan önce Çin çok saf bir sosyalist ülkeydi. Deng Xiaoping ve diğerlerinin reformundan sonra (esasen kapitalist restorasyon), Çin yavaş yavaş kapitalist yola girdi ve bu durum esas olarak aşağıdaki dört hususta kendini gösterdi: 1: Kültür Devrimini reddetti ve Anayasayı değiştirdi; 2: Halk komünlerini dağıttı ve küçük ölçekli köylü ekonomisini geliştirdi; 3: Devlete ait mülkleri ahlaksızca çaldı ve yavaş yavaş bir piyasa ekonomisi kurdu. 4: Proleter dünya devriminden vazgeçti ve sömürücü sınıfın çökmekte olan ideolojisini yaydı.

1: Kültür Devrimini reddetmek ve Anayasayı değiştirmek.

Haziran 1981’de, Çin revizyonist partisinin 11. Merkez Komitesinin altıncı genel kurulu, Çin tarihindeki en gerici kararı; Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana Partinin Bazı Tarihsel Sorunları Üzerine Karar’ı kabul etti. Bu karar, Kültür Devrimini ve büyük önder Başkan Mao’nun “proletarya diktatörlüğü altında sürekli devrim” teorisini tamamen yadsıyarak kapitalizmin restorasyonu için daha fazla “teorik hazırlık” sağlamaktadır.

Kapitalist yolcular 1982 Anayasası’nda birçok değişiklik yaptılar. Örneğin, sosyalist bir ülkedeki en önemli kelime olan “proletarya diktatörlüğü”, kapitalist yolcular proletaryanın siyasi statüsünü kademeli olarak düşürebilsin diye Anayasa’dan çıkarıldı; “Yüksek sesle bağırma, açık tartışma, büyük karakterli gazete” (A/P özgürlüğü ve Büyük Duvar Gazeteleri-Dazubao- kastediliyor, çn.) ve “grev özgürlüğü”, halkın çeşitli denetim ve direniş araçlarını kademeli olarak kısıtlamak için Anayasa’dan çıkarıldı.

2: Halk komünlerini dağıtma ve küçük ölçekli köylü ekonomisini geliştirme.

Köylüler ikili bir yapıya sahiptir. Bir yandan emekçidirler ve uzun süredir sömürülmekte ve ezilmektedirler; diğer yandan çiftçiler, kendiliğinden kapitalizm üretme eğilimi olan küçük özel mülk sahipleridir.

Kapitalist grupların sosyalizmi parçalamak için başlangıç noktası kırlardır. Kırsal alanlarda kapitalizmin restorasyonu, tüm kapitalist piyasa ekonomisinin kurulmasının temelini atmıştır.

1978 yılında On Birinci Merkez Komitesinin Üçüncü Genel Oturumu, kırsal kapitalizmin restorasyonuna yönelik ilk adım olan serbest toprak ve serbest piyasayı açtı. Ancak, kültürel devrim hala devam ediyordu ve kapitalist yolcuların bazı şüpheleri vardı. Bu nedenle, “ayrı bir tarım arazisine izin verilmemesi” ve “ev üretimine izin verilmemesi” şart koşulmalıydı.

14-22 Eylül 1980 tarihleri arasında ÇKP, illerin, şehirlerin ve özerk bölgelerin parti komitelerinin birinci sekreterleri için bir sempozyum düzenledi. Deng Xiaoping ve Chen Yun hane halkı üretim kotalarına desteklerini açıkça ifade ettiler. Bu toplantı bazı bölgelerin “paket” uygulamasına izin verdi:

“Uzak dağlık bölgelerde, yoksul ve geri kalmış bölgelerde kitleler kolektife olan güvenini kaybetmiştir, bu nedenle her haneye kota tahsis etmek istiyorlarsa kitlelerin talebini desteklemelidirler. Her bir haneye ya da her bir haneye kota tahsis edebilirler.”, “Evde çalışacağız ve uzun süre istikrarlı kalacağız.”

1 Ocak 1982’de Çin revizyonist Partisi Merkez Komitesi “ev üretim kotaları” ilkesini açıkça ve kapsamlı bir şekilde onayladı. “Ev üretim kotaları” uygulaması halk komününün sosyalist doğasıyla çeliştiği için, halk komünü zorla feshedildi. 1985 yılında birleşik satın alma ve pazarlama planı iptal edildi. Tarımsal üretim tamamen piyasanın yönlendirmesi altına girdi. Tarımsal üretim halkın ihtiyaçlarından ziyade piyasa odaklı ve para odaklı olmaya başladı. Tarımsal üretim daha da zarar gördü. Halk komününün dağılması, çiftçilerin kolektif mülklerinde ciddi bir kayba neden oldu. Arazi doğrudan çiftçiler tarafından işgal edildi ve kullanıldı. Büyük baş hayvanlar, tarımsal makine aletleri ve diğer kolektif üretim araçları, birçok fiyat düşürüldükten sonra bireysel ailelere iade edildi. İstatistiklere göre, kırsal su koruma tesislerinin ve tarım makinelerinin %70’i düşük fiyata satılmış ve %30’u terk edilmiştir.

Çiftçilerin çoğu makine ve çiftlik hayvanı alamamaktadır. Makine sahibi az sayıda çiftçi ise dar arazilerinde makine kullanamamaktadır. Halk komününün dağılmasından sonra, kırsal kesimde yeni su koruma tesisleri kurmanın ve eskilerini korumanın bir yolu yoktu. Şimdiye kadar, Çin’deki kırsal su koruma tesislerinin büyük çoğunluğu halk komünlerinin dağılmasından önce tamamlanmıştır.

3: Devlete ait mülkleri ahlaksızca çalma ve yavaş yavaş bir piyasa ekonomisi kurma.

1982 yılında Çin Revizyonist Partisi’nin On İkinci Ulusal Kongresi “yetki devri ve kâr transferi” önerdi. Bu yetki devri esas olarak iki tür insana verildi: Bürokratlar ve küçük üreticiler. Bürokratların kapitalistlere dönüşmesini ve özel ekonominin canlanmasını teşvik etmiştir. Küçük üreticilere yetki verilmesinin amacı, onların özel ekonominin canlanmasına yardımcı olmalarını sağlamaktır. Bu küçük üreticilerin birçoğu bu süreçte giderek büyük kapitalistler haline gelecektir. Bu “ademi merkeziyetçilik” küçük üreticiler için “ademi merkeziyetçilik” anlamına gelmemektedir. Yani şimdiye kadar Çin’in özel kapitalistleri bürokrat kapitalistlerden farklıydı. Özel kapitalistler Çin’de temel olarak “sadece zengindir asil değildir.”

1980’lerde Deng Xiaoping liderliğinde Çin, Çin kapitalizminin kalkınma modelini keşfetmek için art arda birkaç özel ekonomik bölge kurdu ve çalışan halkını sömürmek için yabancı sermayeyi çekmeye başladı. Eylül 1986’da, Deng Xiaoping liderliğindeki Çin revizyonist partisi, “fabrika müdürü sorumluluk sisteminin tamamen uygulandığını” açıkça belirtti. “Fabrika müdürü, işletmenin tüm sorumluluğuna sahip olan, merkezi konumda bulunan ve merkezi bir rol oynayan işletme tüzel kişiliğinin temsilcisidir.” Bu, bürokrat kapitalistin gelecekteki embriyonik biçimidir. O zamandan beri, işçi sınıfı haklarını daha da kaybetti.

Kasım 1993’te, Çin Revizyonist Partisi Ondördüncü Merkez Komitesi’nin Üçüncü Genel Oturumu, planlı ekonomiyi çok yönlü bir şekilde piyasa ekonomisiyle değiştirmeye karar verdi. Piyasa ekonomisinin yavaş yavaş planlı ekonominin yerini almasıyla birlikte kamu iktisadi teşebbüslerinin trajik bir şekilde yeniden yapılandırılması gündeme geldi.

Bürokratlar yolsuzluk yaparak, hammadde, ekipman ve ürünleri düşük fiyatlarla satarak, işçileri kovarak ve işçileri zorbaca işten çıkarmaya zorlayarak devlete ait işletmelerin değerini düşürdüler. Bürokratlar tarafından çeşitli yollarla içi boşaltılan bu kamu iktisadi teşebbüsleri düşük fiyatlarla bürokrat ailelere satıldı. Bu, 1980’ler ve 1990’larda Çin’in devlete ait işletmelerinin yeniden yapılandırılmasının en basit özetidir.

Devlete ait varlıkların kapitalist gruplar tarafından gasp edilmesi ve yeniden satılması sürecinde, çok sayıda işçi işten çıkarılmaya zorlandı. Kendileri ve aileleri kişisel yaşam kaynaklarını kaybetti ve birçoğu geçimlerini sağlamak için suç yoluna girmek zorunda kaldı. Bu, “eski toplumun insanları hayalete dönüştürmesinin” gerçek bir tasviridir.

4: Proleter dünya devriminden vazgeçme ve sömürücü sınıfın çökmekte olan ideolojisini yayma.

Kruşçev ve çok sayıda revizyonist iktidara geldiğinden beri Sovyetler Birliği dünya devriminden vazgeçmeye başladı. Çin giderek dünya devriminin tek merkezi haline geldi. Mao Zedong döneminde Çin, dünyanın dört bir yanındaki devrimci insanlara sadece ileri devrimci teoriler sağlamakla kalmadı, aynı zamanda birçok devrimci komüniste de çok sayıda maddi yardımda bulundu. Örneğin, Yeni Çin’in Filipin Devrimci Savaşına yaptığı yardım, 1969’daki kuruluşundan bu yana Filipin Komünist Partisi – Yeni Halk Ordusu’na yardım sağlamaya devam etmiştir. Bu yardım silah ve teçhizat eğitimi ile savaş eğitmenlerini de içermektedir. Filipinler Komünist Partisi’nin yanı sıra Hindistan’daki devrimciler ve Güneydoğu Asya’daki partiler de Yeni Çin’den karşılıksız yardım almıştır.

Ancak kapitalizmin restorasyonundan sonra Çin revizyonist partisi 1976’dan sonra dünya devrimine her türlü yardımı kesmiş ve gerçekten devrim isteyen birçok Komünist partiyle arasına net bir çizgi çekmiştir. Devrimci yoldaşlara ve kardeş partilere yönelik bu ihanet birçok bölgede devrimci harekete büyük darbe vurmuştur. Bununla birlikte, Mao Zedong döneminin dünya çapında bıraktığı devrimci ateş hala yanmakta ve büyümektedir.

modern revizyon partisi, kapitalizmin restorasyonunu kolaylaştırmak için gerici rejim aracılığıyla, Mao Zedong dönemindeki sınıf ilişkileri perspektifinden edebiyat, sanat ve diğer konulardaki tüm yorumları alaşağı etti ve ardından burjuva bir dünya görüşü oluşturmaya başladı. Bu araçlar arasında komünist devrimcilerin görüşlerini olumsuzlayan materyaller dağıtmak, insanları karşı devrimci nitelikte filmler yapmaya zorlamak ve bunları halka açmak yer almaktadır. Başka bir deyişle, Çin revizyonist partisi Mao Zedong döneminde oluşturulan tüm ideolojik kamuoyu pozisyonlarını, yani ideolojik pozisyonları terk etti. Aynı zamanda ÇKP, neo liberalizm, sınıfı aşan insanlık teorisi, idealist tarih anlayışı, bireycilik vb. gibi sömürücü sınıfın çökmekte olan fikirlerini halka yaydı.

Bu durum kapitalist Çin’in ideolojik çemberini çok karışık hale getirmektedir. Çin revizyonist partisinden etkilenen birçok Çinli, komünizmin ideolojisini ve ilkelerini anlamıyor ve komünizmin gerçekleştirilebileceğine inanmıyor.

Özetle, kapitalist grupların iktidarı gasp ettikten sonra, halkın yaşamını ve ülkenin geleceğini göz ardı ederek kapitalizmin gelişmesinin önünü açan reformları gerçekleştirmek için güçlerini sürekli olarak kullandıkları görülebilir.

S: Sincan’da Uygur halkına karşı kültürel baskı ve soykırım uygulandığına dair Çin hükümetinin reddettiği pek çok iddia var. Sizin bu konudaki tutumunuz nedir? Sincan’da bir soykırım yaşandığına inanıyor musunuz?

C: Başkan Mao “soruşturma yoksa, konuşma hakkı da yoktur” demişti. Çin revizyonist partisinin konuşmayı bastırma politikası nedeniyle Sincan hakkında bilgi edinmek bizim için de zor. Neyse ki bir Sincan Uygur kardeşimizle görüştük. Edindiğimiz bilgilere göre şu şekilde cevap veriyoruz: Çin revizyonist emperyalist rejiminin tüm etnik gruplardan emekçi halka baskı yaptığına ve Sincan’daki Uygurların özellikle örgütümüz tarafından karşı çıkılan kültür tarafından ezildiğine inanıyoruz. Dünyadaki her ulusun kendi ulusal kimliğine, diline ve kültürüne sahip olma özgürlüğü olduğuna inanıyoruz.

Sincan’da “soykırım” olmadığına, ancak “toplama kampı” sisteminin gerçekten var olduğuna inanıyoruz. Sincan’da hükümet, “sosyal atıl insanları” ve işsizleri, sözde onlara beceri öğretmek için ama aslında onları kontrol etmek ve işsizlerin sosyal huzursuzluğa neden olmasını önlemek için “çalışma sınıflarına” göndermektedir. Bu “çalışma sınıfları” neredeyse hapishanelerle aynıdır ve “mezun olduktan” sonra, bu “çalışma sınıflarının” üyeleri hükümet tarafından son derece düşük ücretler ve ağır işler için ayarlanmaktadır. Uygur kardeşe göre, babasının neslinin onda yedisi toplama kamplarında veya hapishanelerde bulunmuş.

Ayrıca Sincan’da hükümetin vatandaşlar üzerindeki kontrolü de Çin’deki en yüksek seviyede. Her yerde polis ve asker var ve insanların cep telefonları her an kontrol ediliyor. İnsanların ziyaret ettiği tüm web siteleri yakından izleniyor. Bu, Merkezi Revizyonist Partisi’nin gerici doğasının bir başka tezahürüdür.

Xinjiang’da var olan aşırı dinci güçlerin ve terörizmin tamamen Çin revizyonist partisinin sapkınlığından kaynaklandığı unutulmamalıdır. Mao Zedong döneminde Sincan’da bu sorunlar hiç yoktu.

S: Tibet konusunda örgütünüzün tutumu nedir?

C: Başkan Mao’nun 1950’lerde Tibet halkını özgürleştirmesinin ve köle sahiplerinin aşırı gerici yerel yönetimini yıkmasının kesinlikle gerekli ve doğru olduğuna inanıyoruz. Başkan Mao’nun önderliğinde Tibet halkının yaşam standardı önemli ölçüde yükselmiştir. Sayısız serf efendi haline geldi. Pek çok Tibetli aile Başkan Mao’ya duydukları saygıyı göstermek için hala Başkan Mao’nun bir portresini taşımaktadır. Bununla birlikte, mevcut Çin emperyalist rejimi her ulusu ezen gerici bir rejimdir. Tibet halkı bağımsız bir “sosyalist Tibet” kurabilirse, Çin’den ayrılmalarını memnuniyetle karşılarız.

Özgürlükten önce feodal Tibet’te korkunç kölelik.

Çin’in sosyalist sistemi yeniden kurulduğunda, zamanı geldiğinde ve Tibet halkı kendi ülkesini kurmaya istekli olduğunda, Tibet Halk Cumhuriyeti ile eşit bir federasyon oluşturabileceğimize (belki bu isimle anılabilir) veya tamamen bağımsız olabileceklerine inanıyoruz. Ayrıca, yalnızca Çin revizyonist partisinin yönetimine değil, Dalai Lama Grubuna da şiddetle karşı çıkıyoruz. Dalai Lama Grubu, Avrupa ve Amerikan emperyalizmine bağlı bir köpektir ve elleri insanların kanlarıyla doludur.

S: Elbette Çin’in sosyalist bir ülke olmadığı, 1970’lerin sonunda Deng’in reformlarından bu yana uzun süredir kapitalist yolda ilerleyen sosyal-emperyalist bir ülke olduğu sizin görüşünüz. Modern Çin’in aslında nasıl kapitalist olduğunu ana hatlarıyla anlatabilir misiniz ve Çin’in sosyalist olduğunu savunmaya çalışanlara nasıl yanıt veriyorsunuz?

C: Çin’in sosyalist bir ülke olduğuna ve “Çin Komünist Partisi”nin bir Komünist Parti/İşçi Partisi olduğuna inananlar revizyonist partilerdir.

Bunların hepsi gerici Çin revizyonist partisinin yurttaşları ve kardeşleridir. Yabancı ülke halklarının bu sahte Komünistlerin gerçek yüzünü tanıyabilecekleri umulmaktadır.

Birçok insan yanlışlıkla Çin’in hala sosyalist bir ülke olduğuna inanıyor ve biz de bu tür insanlarla sık sık tartışıyoruz.

Çağdaş Çin’in sosyalist bir ülke olmadığını genel olarak aşağıdaki beş açıdan açıklayacağız.

1: Sosyalist ülkeler proletarya diktatörlüğüne bağlı kalmalıdır.

Proletarya diktatörlüğü sorunu uzun zamandır Marksizm ve revizyonizm arasındaki mücadelenin odak noktası olmuştur.

Sosyalist aşamada, tüm halkın mülkiyeti ile kolektif mülkiyetin bir arada var olduğu uzun bir dönem yaşanacaktır. Bu durumda, burjuva yasal gücü, meta üretimi, para değişimi, işe göre dağıtım ve çeşitli hiyerarşiler kaçınılmazdır. Dolayısıyla kentsel ve kırsal kapitalist unsurların gelişmesi ve yeni burjuva unsurların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bunu kısıtlamak için etkili araçlar kullanmazsak, burjuvazi hızla çok sayıda ortaya çıkacak ve kapitalizm büyük ölçüde gelişecektir, yani kapitalizmin restorasyonu. Lenin Yoldaş’ın Komünist Harekette “Sol” Çocuksuluk”ta (“Sol” Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı kastediliyor, çn.) işaret ettiği gibi: “Onun (burjuvaziyi kastediyor) gücü sadece uluslararası sermayenin gücünde değil, aynı zamanda çeşitli uluslararası bağlarının, alışkanlıklarının ve küçük üretiminin gücünde yatmaktadır. Çünkü ne yazık ki dünyada hala çok ama çok sayıda küçük üretim vardır ve kapitalizm ve burjuvazi küçük üretimde sık sık, günlük, saatlik, kendiliğinden ve büyük miktarlarda doğar.” Kısacası, Marksizm-Leninizm-Maoizm teorisine göre, sosyalist ülkelerde proletarya, üstyapının tüm alanlarında burjuvazi üzerinde çok yönlü bir diktatörlük uygulamalıdır. Proletarya diktatörlüğü komünizm gerçekleşene kadar duramaz. Bu, sosyalizmden komünizme geçişin en temel koşuludur.

Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, sosyalist ülkelerdeki en önemli kelime olan “proletarya diktatörlüğü” Çin’in 1982 Anayasasından çıkarılmıştır. Şu anda Çin tamamen bir burjuva diktatörlüğü, büyük burjuvazinin faşist bir diktatörlüğüdür ve proletarya sadece bir köledir.

2: Sosyalist ülkeler özel mülkiyeti kademeli olarak ortadan kaldırmalı, tüm halkın mülkiyet statüsünü sürekli olarak pekiştirmeli, planlı ekonomiye bağlı kalmalı ve piyasa ekonomisine karşı çıkmalıdır.

Reform ve dışa açılmadan (kapitalizmin restorasyonundan) bu yana Çin’in özelleştirme süreci durmamıştır. Yukarıda bahsedilen 1980’ler ve 1990’lardaki kamu iktisadi teşebbüslerinin yeniden yapılandırılması dalgasına ek olarak, hiç durmayan sürekli bir özelleştirme söz konusudur. Sadece kamu iktisadi teşebbüslerinin merkezi olarak yeniden yapılandırıldığı dönemdeki kadar güçlü değildir. Bu tür bir özelleştirme Çin’de genellikle “reform” bayrağı altında görünür. Reform ve dışa açılmadan sonra Çin, sosyalist çizgiye açıkça aykırı olan bu eğilime göre özel mülkiyeti geliştirmeye devam etmiştir.

Çin revizyonist partisinin güncel belgelerinde sık sık “kamu ekonomisinin sağlamlaştırılması ve geliştirilmesi” gibi cümleler yer alsa da bu sadece bir kılıftır. Bu, Çin’de kamu mülkiyetinin egemen olduğu anlamına gelmez. Çünkü Çin revizyonist partisi “kamu mülkiyeti” kavramının içeriğini değiştirmiştir. Bugün, çoğu kamu iktisadi teşebbüsü hissedarlık reformu gerçekleştirmiş ve çoğu devlete ait varlık karma mülkiyetli işletmelere dönüşmüştür. Bu işletmeler de kamu mülkiyeti ekonomisinin bir parçası olarak hizmet vermektedir. Tüm halkın tek bir mülkiyete sahip olduğu devlete ait işletmeler, bugün Çin’deki kamu mülkiyetinin ana varlıkları ve içerikleri değildir. Şu anda, Çin’in tüm halkın sahip olduğu kamu iktisadi teşebbüslerinin olağanüstü varlıkları temelde anonim şirketlere girmiştir ve bu da genellikle birden fazla sahiplik biçimiyle sonuçlanmaktadır. Dahası, devlete ait işletmelerde bile işçiler sadece bürokratik grupların kiralık köleleridir ve bırakın “ülkenin efendileri” olmayı, hiçbir söz hakkına sahip değildirler.

Tarımda, Marksizm Leninizm ve Maoizm, sosyalist ülkelerin tarımının kolektif tarım olmasını gerektirir. Sadece sosyalist kolektif tarım sosyalist inşanın temeli olabilir ve ağır sanayi için daha fazla fon sağlayabilir ve tüm insanları beslemeye yetecek kadar gıda üretebilir. Aynı zamanda, çiftçilerin kendiliğinden kapitalistleşme eğilimi nedeniyle, tarımsal üretim ancak kooperatiflerin kurulması yoluyla tüm ulusal planlı ekonomik sisteme dahil edilebilir, kooperatiflerden halk komünlerine doğru kademeli olarak geliştirilebilir ve kırsal alanlarda üretimin toplumsallaşmasını gerçekleştirmek için makineleşme, kırsal altyapı inşası ve sanayileşme yoluyla küçük üretimden büyük üretime geçiş hızlandırılabilir. Köylülerin kendiliğinden kapitalistleşme eğilimini ancak bu şekilde sınırlayabiliriz. Bu nedenle, tarımın kolektifleştirilip kolektifleştirilmediği, bir ülkenin sosyalist bir ülke olup olmadığına kırsal kesimden karar vermenin en sezgisel dayanaklarından biri olarak kullanılabilir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, kapitalist gruplar Çin’in kırsal bölgelerindeki halk komünlerini parçalayarak Çin tarımının merkezi olmayan küçük ölçekli köylü ekonomisi aşamasına gerilemesine neden oldu, çiftçilerin üretim hevesini ciddi şekilde azalttı ve tarımsal modernizasyon sürecini ciddi şekilde engelledi. Kentsel ve kırsal alanlarda özelleştirme sürecini kolaylaştırmak için, Çin revizyonist partisi planlı ekonomiyi piyasa ekonomisiyle değiştirdi ve bu amaçla yeni bir revizyonist teori yarattı; sosyalizm ve piyasa ekonomisi uyumlu olabilir. Ancak Marksizm-Leninizm-Maoizm teorisine göre sosyalizm özünde piyasa ekonomisiyle bağdaşmaz. “Sosyalist piyasa ekonomisi” yanlış bir kavramdır ve özünde “piyasa ekonomisi” vardır. Proletarya, proletarya diktatörlüğü aracılığıyla tüm üretim araçlarını adım adım ele geçirir ve gerçek ihtiyaçlara göre hedefli üretim gerçekleştirirken üretici güçleri mümkün olduğunca hızlı bir şekilde geliştirir. Paradan ziyade insanların ihtiyaçlarına yönelik böyle planlı bir toplumsal kitlesel üretim, planlı bir ekonomidir. Bu, sosyalizmin gereklilikleriyle uyumludur. Oysa piyasa ekonomisi para odaklıdır. Her şey daha fazla kâr içindir. Eğer kâr elde edilemiyorsa, kapitalistler malları halka düşük fiyattan satmak yerine stoklamayı ya da yok etmeyi tercih ederler. Aynı zamanda, piyasa ekonomisi altında körü körüne üretimin büyük kaynak israfına yol açacağının da farkına varmalıyız.

Sosyalizmin piyasa ekonomisine izin vermemesinin, meta ekonomisine izin vermediği anlamına gelmediği belirtilmelidir. Meta mübadelesinin kendisi kapitalist eşit değer mübadelesi ilkesini yansıtır. Özel mülkiyet faktörüne sahiptir ve burjuva yasal hakkının bir tezahürüdür ve meta üretimi ve dolaşımı da kapitalizmin ortaya çıkması için potansiyel faktörlerdir. Maoistler sosyalist aşamada meta ekonomisinin korunmasını talep ettiler çünkü sosyalist aşamada, tüm halkın mülkiyetine dayanarak, o an için tüm insanlara ihtiyaçlarına göre dağıtmak için yeterli ürün üretemediler, bu yüzden meta üretimi, para değişimi, işe göre dağıtım vb. yapmaya devam etmek zorunda kaldılar. Ancak Maoistler meta ekonomisinin olumsuz etkilerinin – kapitalizmin restorasyonu tehlikesinin – çok iyi farkındadırlar. Bu nedenle sosyalist ülkelerden meta ekonomisini kullanırken kısıtlamalarını talep ederler. Günümüz Çin’i sürekli olarak kamu mülkiyeti statüsünü sarsmakta, özelleştirme sürecini devam ettirmekte, planlı ekonomiyi terk etmekte ve piyasa ekonomisine bağlı kalmaktadır ki bunların hepsi sosyalist ülkelerin yapması gerekenlerle taban tabana zıttır.

3: İşçilerin ve köylülerin temsilcileri sosyalist ülkelerin kongrelerinde çoğunluğu oluşturmalıdır.

Çin’de kapitalizmin restorasyonundan bu yana Ulusal Kongre’de işçi ve köylülerin oranı çok düşüktür. Özel sermaye bürokratik sistemle son derece bütünleşmiştir ya da memur satın alır ya da halk kongresine veya siyasi danışma konferansına girer. Aynı zamanda bürokratik sermaye niteliğine sahiptir ve çağdaş Çin’deki yönetici sınıfın bir parçasıdır. Çağdaş Çin’deki yönetici sınıf bürokratik burjuvazidir. Örneğin, 2013 yılında sözde On İkinci Ulusal Halk Kongresi delegelerinin %64’ü bürokrat burjuvazi, %23’ü özel kapitalistler, %9’u üst düzey entelektüeller ve teknisyenler ve sadece %4’ü tabandaki işçiler, köylüler ve askerlerden oluşuyordu. Bir başka örnek olarak, Çin revizyonist partisinin 2022’deki 20. Ulusal Kongresi’nin temsilcileri arasında işçi ve köylü temsilcilerinin oranı 192 işçi temsilcisidir (26 göçmen işçi dahil) ve sadece %8,4’ünü oluşturmaktadır; 85 köylü Parti üyesi vardır ve sadece %3,7’sini oluşturmaktadır. Buna ek olarak, toplantıda yer alan işçi temsilcilerinin büyük çoğunluğu, işçilerin çoğunluğuyla aynı fikirde olmayan işçi soylularıydı. Açıktır ki, Çin revizyonist partisi tarafından toplanan kongre, emekçi halkın kongresi değil, sadece bürokrat kapitalistlerin ve özel kapitalistlerin kongresidir. Az sayıdaki işçi, köylü ve asker, Çin halkının düşük siyasi statüsünün sadece bir tezahürüdür. Sosyalist ülkeler sadece işçi, köylü ve asker çoğunluğuna ihtiyaç duymakla kalmaz, aynı zamanda özünde halkın sosyal statüsünü ve halkın elindeki demokratik hakları da vurgular. Örneğin, sosyalist ülkelerdeki insanlar konuşma, seçme, toplanma, dernek kurma ve gösteri yapma özgürlüğüne sahip olmalıdır.

4: Sosyalist bir ülke yeterli sosyal ve kamusal refaha sahip olmalıdır.

Sosyalist ülkeler çok yeterli sosyal ve kamusal refaha yol açmak zorundadır. Sosyalist bir ülkede biriken servet tüm halka ait olduğundan, halkı ezmek yerine ona fayda sağlayacak ve doğrudan ya da dolaylı olarak emekçi halkın yararına kullanılacaktır. Kapitalizm ise bunun tam tersidir. Konutun piyasalaştırılması iç talebi canlandırmak için ana kaldıraç haline geldiğinden, her düzeydeki sözde gerici hükümetler gelir elde etmek için arazi satmaya başladı. Emlakçılar krediler yoluyla gayrimenkul üretti ve alıcılar kredilerle ev satın aldı. Bu tehlikeli yol sahte bir ekonomik refah yarattı. Çin’in konut fiyatları kaçınılmaz olarak hızla yükseliyor ve giderek daha fazla çalışan insan ev satın alamıyor. Çin revizyonist partisi, krizi gönülsüzce hafifletmek için on yıldan uzun bir süre önce büyük ölçekte düşük maliyetli konutlar ve uygun fiyatlı konutlar inşa etmeye başladı. Ancak, çoğu kentli işçi uygun fiyatlı konut ya da düşük kiralı konut alamıyor. Tıbbi kaynaklar ve eğitim kaynakları, karı maksimize etmek için giderek artan bir şekilde piyasa mantığına göre tahsis edilmektedir. Bu nedenle, mükemmel kaynaklar büyük şehirlerde yoğunlaşmıştır. Bu şehirlerdeki aristokrat okullar ve hastaneler esas olarak burjuvaziye, özellikle de bürokratlarla ilişkili olanlara hizmet etmektedir. Bunlar sivillerin ulaşamayacağı yerlerdir. Çin’de hastalıktan kaynaklanan yoksulluk ve yoksulluk nedeniyle okuldan ayrılma yaygındır. Yüksek fiyatlı konut, yüksek fiyatlı tıbbi bakım ve yüksek fiyatlı eğitim, çağdaş Çin halkına baskı yapan yeni “üç dağ” olarak bilinmektedir.

5: Sosyalizmde zengin ve fakir arasında büyük bir uçurum olmamalıdır.

Sosyalizmin doğası, sosyalist ülkenin kamu ekonomisine dayanarak zengin ve fakir arasında asla büyük bir uçurum yaratmayacağını belirler. Bu nedenle, zengin ve yoksul arasındaki uçurum, bir ülkenin sosyalist olup olmadığını değerlendirmek için kullanılan kriterlerden biri olarak da kullanılabilir. Mao Zedong döneminde hiyerarşik ücret sistemi hala var olsa da, her bir kademe arasındaki fark çok fazla değildir ve uçurum giderek daralmaktadır. 1979 Dünya Bankası raporu, Çin’deki kentsel hane halklarının kişi başına düşen gelirinin Gini katsayısının 0.16 olduğunu göstermiştir. Bu, çalışan insanların kazanımlarının dağılımının çok adil olduğunu göstermektedir. Kapitalizmin restorasyonundan bu yana Çin’in Gini katsayısı yükselmeye devam etmiştir. Çin’de yaşayanların gelirlerinin Gini katsayısı 1981 yılında 0.288 iken 1995 yılında 0.388 olmuştur. Zengin ve yoksul arasındaki uçurum artmaya devam ederken, Çin revizyonist partisi, Cai Jiming’in (bir zamanlar Ulusal Siyasi Danışma Konferansı üyesi olan Çin revizyonist partisinin bir entelektüeli) “… ailelerin %0.4’ü servetin %70’ini elinde tutuyor ve servet yoğunlaşması ABD’den daha yüksek” olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.

Aralık 2012’de, Güneybatı Finans ve Ekonomi Üniversitesi’nin hane halkı finans anketi raporu, 2010 yılında Çinli hane halklarının Gini katsayısının 0.61 olduğunu ve küresel ortalama olan 0.44’ten çok daha yüksek olduğunu göstermiştir. Temmuz 2014’te Pekin Üniversitesi Çin Sosyal Bilimler Araştırması, “Çin’in aile net servetinin Gini katsayısının 1995’te 0.45, 2002’de 0.55 ve 2012’de 0.73 olduğunu göstermiştir. Rapora göre şu anda Çin’in toplumsal servetinin %30’undan fazlası hanelerin en tepesindeki %1’lik kesim tarafından kullanılırken, hanelerin en altındaki %25’lik kesim toplumsal servetin yalnızca %10’una sahiptir.” Son yıllarda resmi olarak açıklanan rakamlar hala hikaye anlatıyor. Çin İstatistik Yıllığı 2020, Çin’in 2018 ve 2019 yıllarındaki Gini katsayılarının 0,468 ve 0,465 olduğunu göstermektedir. Çin İstatistik Yıllığı 2020, Çin’in 2021 yılındaki Gini katsayısının 0,468 olduğunu gösteriyor. Resmi rakamların gerçekliği tartışmalı olsa da, rakamlar doğru olsa bile, Çin’de zengin ve yoksul arasındaki uçurumun çok geniş olduğunu tam olarak gösterebilir. Şu anda Çin’de en fazla servete sahip olanlar bürokratik burjuvazinin temsilcileridir. Reform ve dışa açılmadan sonra ilk zenginleşenler Deng ve ortaklarının aileleri oldu. Güçlerini devlete ait mülkleri “çalmak” için kullanmakta çok başarılılar. Örneğin, bu bürokrat burjuvazi çifte fiyat düzenlemesine güveniyor, güçlerini düşük fiyatlı mallar almak ve daha sonra bunları yüksek fiyatlarla satmak için kullanıyorlar. Devlet mülkünü kullanarak büyük kârlar elde etmeye yönelik bu uygulamanın neredeyse hiçbir maliyeti yoktur ve “sıfır maliyet ve on bin kâr” olarak adlandırılabilir. Ancak devlet malını zimmetine geçiren bu bürokrat kapitalistler herhangi bir ceza almadıkları gibi daha da güçlenmişlerdir. Eski Çin deyişiyle, “kancayı çalanlar öldürülür, devleti çalanlar markiz olur” şeklinde tanımlanabilirler.

S: Benzer bir konuda, günümüz Çin’inde çalışma koşulları nasıl?

C: Günümüz Çinli işçilerinin çalışma koşulları çok kötü. Araştırmamıza göre, işçiler genel olarak uzun çalışma saatleri ve yoğun iş temposu, ücretlerin genellikle gecikmesi ve eksik ödenmesi, yetersiz sosyal yardım, çalışma ortamının yetersiz güvenliği ve yasadışı işten çıkarmalar gibi ikilemlerle karşı karşıyadır.

Süper uzun çalışma saatleri ve güçlü çalışma yoğunluğu:

Çin yasaları tarafından öngörülen standart çalışma saatleri günde 8 saat, haftada ortalama 44 saatten fazla olmamak ve haftada en az bir gün izinli olmaktır. Ancak, gerçeklerin araştırılmasına göre, çoğu ücretli pozisyonun çalışma saatleri 44 saati çok aşmaktadır. Örneğin, Ulusal İstatistik Bürosu’nun Temmuz 2018 istatistiklerine göre, Çinli işletme çalışanlarının o ayki ortalama haftalık çalışma süresi 46 saatti. (Hiçbir şey yapmayan bürokratik atıklar dahil.)

Maaşlar genellikle gecikir ve çok düşüktür:

İşçilerle iletişim kurduğumuzda en sık duyduğumuz şikayet ücret gecikmeleri sorunu. Bildiğimiz kadarıyla, ücretleri en ciddi şekilde gecikmiş olan inşaat işçileri. Çin’deki iş uyuşmazlıklarının çoğu ücret gecikmelerinden kaynaklanıyor. COVID-19 bağlamında, Çin’deki ücret gecikmeleri her yerde görülebilir. Çok fazla maaş gecikmesi vakası var, bu yüzden bunları tek tek sayamayız. Gözlemlerimize göre, ücret borçlarının işçi hareketinin sigortası haline gelme olasılığının daha yüksek olduğuna inanıyoruz. Düşük maaşlara gelince, gerici hükümet yetkilileri bunu açıkça itiraf etmek zorunda. 28 Mayıs 2020 tarihinde, dönemin Devlet Konseyi Başkanı Li Keqiang, 13. Ulusal Halk Kongresi’nin Üçüncü Oturumu’nun basın toplantısında açıkça şunları söyledi: “Düşük ve orta gelirli ve altındaki 600 milyon insanın ortalama aylık geliri yaklaşık 1000 yuan.” Dış dünyaya yanıt olarak Ulusal İstatistik Bürosu sözcüsü, “600 milyon kişinin kişi başına aylık geliri 1000 yuan olup, ulusal hane halkı gelir ve harcamaları ile yaşam koşulları anketi verileriyle doğrulanabilir” dedi. Özel kuruluşlar da düşük ücretler sorununu araştırmıştır. Örneğin, özel bir araştırma kuruluşunun kararına göre, asgari ücretin ortalama ücretin %40’ı olması durumunda, 2019 yılında Guangdong Eyaletinde aylık asgari ücretin Guangzhou’da 3728 yuan, Dongguan’da 2331 yuan ve Huizhou’da 2588 yuan olması önerilirken, Heyuan gibi dördüncü kademe şehirlerde asgari ücret 2298 yuan – bu dört yerde gerçek asgari ücret sırasıyla sadece 2100 yuan, 1720 yuan, 1550 yuan ve 1410 yuan.

Sosyal refah ciddi şekilde yetersizdir:

Ulusal İstatistik Bürosu’nun verilerine göre, 2020 yılında çalışanlar için temel bağış sigortası kentsel çalışanların yalnızca yaklaşık %71’ini kapsayacak ve çalışanların yalnızca %47’si işsizlik sigortasına sahip olacaktır. Bu durum çok kötüdür. Çin’deki mevcut sosyal güvenlik modeli nesiller arası tazminat sistemi, yani gençlerin ödediği vergi ile aynı dönemde yaşlılara sağlanan sosyal güvenliktir. 10 Nisan 2019 tarihinde Çin Sosyal Bilimler Akademisi tarafından yayınlanan rapor, Çin’deki kentsel işletme çalışanları için temel bağış sigorta fonunun mevcut bakiyesinin 2028 yılına kadar ilk kez negatif olacağını, ardından bağış sigorta fonu rezervinin hızla düşeceğini ve birikmiş bakiyenin 2035 civarında tükenebileceğini gösterdi. Çin’in mevcut sosyal güvenlik modelinin – nesiller arası tazminat sistemi – yaşlanan nüfusun derinleştiği günümüz Çin’inde çökme eğiliminde olduğu anlaşılmaktadır. Bu, Çin revizyonist partisinin doğum kısıtlamasını sürekli olarak açmasının önemli nedenlerinden biridir. Sosyal güvenlik kapsamının yetersiz olmasının nedeni, birçok işletmenin çalışanları için yasalara uygun olarak sosyal güvenlik ödemesi yapmamasıdır. Gerici hükümet, yatırım çekmek için işletmelerle ilgili birçok yasadışı eylemi kabul etti. Mart 2019’da gerici yetkililer, emeklilik sigortası birimlerinin ödeme oranının %20’den %16’ya düştüğünü resmen açıkladı. Bu, kapitalistin katlanması gereken baskının bir kısmını çalışanlara aktardı. 2020 yılında Çin revizyonist partisi, salgının etkisini bahane ederek işletmelerin sosyal güvenlik primi ödemekten muaf tutulmasına izin verecek. Bu politika fikri, işletmelerin sosyal güvenlik ödeme oranını düşürmekle aynı şeydir. İki seçenek arasında kaldıklarında, işçilerin çıkarlarından vazgeçmeyi ve kapitalistlerin çıkarlarını korumayı seçtiler.

Üretim ortamının güvenliğinin yetersiz olması:

Üretim güvenliğinin tüm üretim süreci boyunca devam etmesi gerekir, ancak revizyonist yetkililer üretim güvenliğinin bu alanına gerçekten önem vermemektedir. Birçok belgede üretim güvenliğine vurgu yapılmasına rağmen, bu tür bir üretim güvenliği sadece yazılı belgelerde mevcuttur. İşte bu yıl açıkça görülen bazı örnekler. 18 Şubat 2022’de Guangdong Eyaleti, Huizhou Şehri, Huidong İlçesindeki Huaye Dökümhanesinde 3 kişinin ölümüne, 2 kişinin ağır yaralanmasına ve 13 kişinin hafif yaralanmasına neden olan bir patlama kazası meydana geldi. 25 Şubat 2022’de Guizhou Eyaleti, Qianxinan İli, Zhenfeng İlçesi, Longchang Kasabası, Sanhe Shunxun Kömür Madeni’nde meydana gelen çatı çökmesi kazasında 14 kişi hayatını kaybetti. 2 Mart 2022’de Guizhou Eyaleti, Guiyang Şehri, Qingzhen Şehri, Limin Kömür Madeni’nde meydana gelen kömür ve gaz patlaması kazasında 8 kişi hayatını kaybetmiştir. Bunlar sadece birkaç ciddi vaka. Bu tür olaylar çok yüksek bir sıklıkta meydana gelmektedir. Muhtemelen her birkaç günde bir üretim güvenliği kazaları hakkında bilgi alabiliriz.

Yasadışı işten çıkarmalar:

Yasadışı işten çıkarmaların çoğu gerici yetkililer tarafından zımnen onaylanmıştır. Çin revizyonist partisinin yanlış ve aşırı salgın önleme politikası altında çalışan insanların mevcut durumunun daha da kötüleştiğini belirtmek de önemlidir. Salgının nispeten ciddi olduğu bölgelerde, birçok fabrika çalışmayı durdurmak zorunda kaldı ve işçilerin neredeyse hiçbir ücret kaynağı yok, bu da hayatı çok zorlaştırıyor. Bildiğimiz kadarıyla, sadece fabrika işçileri bu tür zorluklarla karşılaşmıyor, aynı zamanda şehir banliyölerinde yaşayan birçok paket servis işçisi de ciddi şekilde etkileniyor. Bu paket servis işçileri yanlarına bir yorgan alarak sokakta uyumak zorunda kalıyorlar çünkü banliyönün kapatılacağından ve artık kendilerini ve ailelerini besleyemeyeceklerinden korkuyorlar. Barınak inşaatında çalışan bazı işçiler proje tamamlandıktan sonra hastalığa yakalandı, ancak Çin revizyonist partisi bu işçilerin bir an önce ayrılmasını istedi ve bu işçilere herhangi bir tıbbi destek sağlamadı. Yanlış ve aşırı salgın önleme politikası altında garip bir durum da ortaya çıktı, yani yüksek riskli bölgelerdeki bazı fabrikalar çalışmayı durdurmadı ve işçilere çalışmaya devam etmeleri emredildi, ancak iyi bir koruma işi yapamadılar, bu da işçilerin sürekli enfeksiyon kapmasına neden oldu. Enfekte olan bu işçiler etkili bir tedavi olmaksızın parkta mahsur kalmıştır. Böylesine iğrenç çalışma koşullarıyla karşı karşıya kalan birçok arkadaş kendiliğinden direndi. Ancak işçi sınıfının haklarını savunan ünlü kişilerin neredeyse tamamı Çin revizyonizmi tarafından zulme uğradı. Örneğin, “Şövalyeleri Götürün İttifakı”nın kolektif hak koruma etkinliğinin lideri Chen Guojiang, Şubat 2021’de Çin revizyonist partisi tarafından aniden tutuklandı ve hapse atıldıktan yaklaşık bir yıl sonra serbest bırakıldı, ancak benzer faaliyetlerde bulunmaması konusunda uyarıldı; ünlü aktivistler Huang Xueqin ve Wang Jianbing de Eylül 2021’de Çin revizyonist partisi tarafından sürpriz bir saldırıyla tutuklandı ve hala hapisteler; 2018’de Jiashi İşçi Hareketi’ne yardım eden kişiler de tutuklandı ve nerede oldukları hala bilinmiyor.

S: Pek çok gözlemci bugün Çin’de yoğun atölyelerin var olduğunu iddia ediyor. Bu doğru mu?

C: Evet, bu çok doğru. Bugün Çin’deki fabrikaların çoğu “sweatshop” (merdivenaltı atölye anlamında, çn.) olarak adlandırılabilir. Bu şüphesiz özelleştirmenin bir sonucudur. Mao Zedong döneminde fabrika “Angang Anayasası” hükümlerine sıkı sıkıya bağlıydı – “kadrolar emeğe katılır, işçiler yönetime katılır, mantıksız kural ve düzenlemelerde reform yapılır ve işçiler, lider kadrolar ve teknisyenler birleştirilir.” Angang Anayasası’nın rehberliğinde, Mao Zedong’un dönemindeki fabrikalar sadece yüksek statülü işçilere sahip olmakla kalmamış, aynı zamanda üretim teknolojisinin ilerlemesine yardımcı olan yüksek üretim coşkusuna da sahip olmuştur. Angang Anayasası gibi gelişmiş bir fabrika sistemi sadece sosyalist toplumda mevcuttur. Kapitalizmin restorasyonundan bu yana Angang Anayasası da yürürlükten kaldırılmıştır. Angang Anayasası’nın kaldırılması ve “tek lider sisteminin” restorasyonu ile işçiler Mao dönemindeki haklarını kaybettiler ve doğal olarak fabrikada mahvedildiler.

S: Batı’da, Çin’de özellikle gençler arasında kapitalist restorasyona karşı Maoist duyguların arttığına dair birçok rapor var, bu doğru mu? Eğer öyleyse, Maoizm’in Çin’de nasıl büyüdüğünü özetleyebilir misiniz?

C: Bu gerçek bir olgu. Maoistler artıyor (özellikle 15-20 yaş arası gençler) ve kapitalizm karşıtı duyarlılık büyüyor. Ancak genel olarak Maocuların toplam sayısı çok azdır.

Her şeyden önce Çin, Maoizm’in anavatanıdır. Maoizm’in uluslararası proletaryanın üçüncü aşamasının ideolojisi olduğu nesnel gerçeğinin Başkan Mao’nun kendisi hayattayken gerçekleştiğinin farkına varmalıyız. Bir teori evrensel hale geldiğinde, yani bir teori evrensel bir gerçek haline geldiğinde, onu “doktrin” seviyesine yükseltmek gerekir. Başkan Mao birçok kez başkalarına kendi teorisini “Maoizm” gibi kavramsallaştırmamalarını söylediği için, ayrıca o dönemde Başkan Mao ve ÇKP’nin alçakgönüllülüğü nedeniyle, Başkan Mao hayattayken Çin hiçbir zaman “Maozedongizm” ya da “Maoizm” terimini ortaya atmadı. Ancak bu, Mao Zedong döneminin 1960’lı yıllarının ortalarından ve sonlarından itibaren Maoizm’in uluslararası proletaryanın üçüncü aşamasının ideolojisi haline gelmesini etkilemez. Maoizm’in Çin’deki büyümesini detaylandırmak istiyorsak, Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin Çin halkı üzerindeki etkisinden bahsetmeliyiz. Revizyonistler göreve geldikten sonra Kültür Devrimini tamamen reddetmelerine rağmen, ülke genelinde devrimcileri şiddetle ortadan kaldırdılar. Bununla birlikte, Kültür Devrimi Çin’in geniş topraklarında bir düşünce kıvılcımı üretti. Bu düşüncenin alevi yayılmaya devam etti. Biz ve diğer yoldaşlar sadece Kültür Devrimi’nin etkisiyle Maoist olduk. Kültür Devrimi düşüncesi Çin halkı arasında kelimeler, resimler, ses, video ve ağızdan ağıza yayıldı. Buna ek olarak, Çin’in iç kapitalist krizi giderek daha ciddi hale geliyor ve insanların yaşamları giderek zorlaşıyor, bu da insanları Marksizm -Leninizm-Maoizm’i anlamaya daha da teşvik ediyor. Bu, Çin’de Maoizm’in büyümesinin önemli bir nedenidir. Bunun büyük bir yansıması da Çin’de her yıl Başkan Mao’nun doğum gününde (26 Aralık) insanların Başkan Mao’yu anmak için bir hareketlilik başlatmasıdır. Bu on yıldan daha uzun bir süre önce yoktu. Son yıllarda Çin’de Maoizm’in büyümesinin bir başka önemli nedeni daha var. COVID-19 salgını dünyada büyük bir çatışmaya neden oldu. Çin’de salgın nedeniyle yaşaması daha zor olan sayısız işçi var. Bu insanlar kapitalizmin acımasızlığını yavaş yavaş fark etmeye başladı ve bazıları MLM teorisiyle temas kurmaya istekli olmaya başladı. Buna ek olarak, Filipinler Komünist Partisi ve Hindistan Komünist Partisi (Maoist) gibi Maoist devrimci partiler tarafından yürütülen büyük devrimci dava, Çin’de Maoizm’in gelişmesini teşvik eden bir dış faktördür, çünkü örgütümüz de dahil olmak üzere birçok örgüt, önemli makalelerini Çin’de yayacak, böylece giderek daha fazla Çinli insan dünyanın diğer bölgelerinde hala mücadele eden Maoist partilerin olduğunu bilecektir.

Hükümetin cesaretini kırma çabalarına rağmen Maoizm ve anti-revizyonizm Çin’de popülerliğini korumaktadır.

S: Uluslararası gözlemciler ve akademisyenler Çin’de son zamanlarda “Yeni Sol” olarak adlandırılan bir hareketin doğduğunu gözlemlediler, sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

C: “Yeni sol”un ne olduğunu bulmamız uzun zaman aldı. Aslında Çin’in “yeni solu” 1990’larda başlayan ve geleneksel Marksizm Leninizm’den (Marksizm Leninizm Maoizm) farklı olan düşünce akımını ifade ediyor, bu nedenle “yeni sol” olarak adlandırılıyor. Temel önermeleri, batılı “demokratik özgürlük” düşünce akımını ve geleneksel görüşlerin “eleştirisini” vurgulamaktır, her ne kadar batılı gözlemciler tarafından değer görse de, gerçek etkisi sınırlıdır. Bu soruyu Çin solunun tarihinden kısaca bahsetmek için kullanmak istiyorum. Geçen yüzyılda 1976’daki karşı devrimci darbeden sonra, Çin partisi ve hükümetinde Başkan Mao’nun devrimci çizgisine gerçekten sadık olanlar ciddi darbe aldı. Bazıları cezalandırıldı, bazıları kamu görevlerinden atıldı, bazıları hapse atıldı ve hatta bazıları öldürüldü. Bundan sonra, sözde sol ideoloji ancak Başkan Mao’yu özleyen ve tasfiyeden kaçan bazı isyancıların meşru dergiler aracılığıyla sosyalist teoriyi gizlice duyurması ve Deng Xiaoping Teorisini destekliyormuş gibi davranması, ancak sistem içinde özel mülkiyeti ve batı liberalizmini duyurması ve eleştirmesiyle yayıldı. Yine de bu dergiler Jiang’ın sözde “Üç Temsilcisine” karşı çıktıkları için 2001 yılında kapatıldı. Daha sonra internette benzer web siteleri oluşturdular. Sosyalist düşünce akımında pek çok olumlu rol oynamıştır. Öte yandan, revizyonistler yeniden dirilen Maoizm’e karşı mücadele etmek için, kitlelerin kafasını karıştırmak amacıyla hadım edilmiş ve çarpıtılmış “Maoizm”lerini gizlice kamuoyuna duyurdular. Temel içeriği, Başkan Mao’yu büyük bir komünist liderden ziyade ulusal bir kahraman olarak göstermek, Amerikan emperyalizmini ve sözde Batı ideolojisini bir numaralı düşman olarak tanımlamak ve Başkan Mao’nun sosyalist devrimci teorisinden asla bahsetmemektir. Ne yazık ki pek çok insan bu aldatmacayı göremiyor ve bu sahte sosyalizmle kafaları karışıyor. Ve pek çok eski isyancı da tarih sahnesinden silinip gitmiştir. Dolayısıyla tarihin yükü 21. yüzyılda doğan bizlere düşüyor. Sahte sosyalizm kafamızı karıştırmıyor ve mücadele etmek için büyük bir canlılığa ve kararlılığa sahibiz. Ayrıca Maoizm’in yeniden canlanmasıyla birlikte çeşitli türlerde oportünist düşünceler de ortaya çıkmıştır. Bunların tipik olanları sözde “anarşizm”, “Troçkizm”, “kültürel Marksizm” ve “Luxemburgizm”dir. Temel görüşü, kitleleri mücadeleye yönlendiren öncüye karşı çıkmak ve kendiliğindenliği savunmaktır ki bu da esasen küçük burjuva liberalizminin bir yansımasıdır, proletaryanın saflarına katılmış çok sayıda küçük burjuvanın ve hayal kırıklığına uğramış entelektüelin düşüncelerini yansıtır. Öte yandan, “Gonzalo” bayrağı altında, temelde görünüşte radikal sloganlar ve sekter görüşlerle karakterize edilen sekter görüşler var. Bunun da küçük burjuvazinin fanatizminden kaynaklandığına inanıyoruz. Gonzalo konusunda iki şey daha söylemek istiyorum. Gonzalo yoldaşın büyük bir proleter devrimci olduğu şüphe götürmez. Ancak, bazı insanların onu Marx, Lenin, Mao Zedong vb. ile yan yana koyması uygunsuzdur. Bu haksız bir değerlendirmedir. Dahası, Maoizm’in Gonzalo yoldaş tarafından özetlenmediğine inanıyoruz ve “dünya devriminin stratejik saldırı aşamasında olduğu” ve “halk savaşının evrenselliği” (aslında gerilla savaşının evrenselliğine atıfta bulunuyorlar) görüşlerine katılmıyoruz. Buna ek olarak, “toplumsal gelişme” ya da “toplumsal devrim” meselesinden bahsetmek istiyorum. Birçok insan modern revizyonist partisinin tepesinde “solcular” olduğu ya da modern revizyonist partisinin sola dönebileceği fikrine sahip. Gerçekler, Çin revizyonist partisinin öğrenci hareketini ve işçi hareketini (Jiashi olayı gibi) acımasızca bastırdığını kanıtlamıştır. Hiçbir alt çizgi yoktur. Kuomintang’dan bile daha kötüdür. Hepsi soğukkanlı kasaplardır. Tek hedefleri onları iplerle asmaktır.

Çin’deki Maoistlerin çalışmalarının henüz yeni başladığını söyleyebilirsek, en azından örgütümüz bazı devrimcilerle temas kurmuş, fikirlerini birleştirmiş ve oportünizmi ve güvenilmez insanları ortadan kaldırmıştır ki bu küçük bir başarıdır. Başka Maoist örgütler de olabilir, ancak bunların Parti kurma aşamasından çok uzakta, başlangıç aşamasında oldukları tahmin edilmektedir. Çinli yoldaşlarımızın çalışmalarının dünya devrimci halkının beklentilerinin çok gerisinde kalmasından utanç duyuyorum. Çok zor bir durumdayız ve küçük bir dikkatsizlik gerici düşmanın zaferine yol açacaktır. Gelecekte proleter devrimin zaferini erken bir tarihte kazanmak için çok çalışabileceğimizi umuyoruz.

S: Genel olarak Çin’deki Maoist hareket ve özel olarak sizin örgütünüz kitlelerin desteğini kazanmak için ne gibi pratik çalışmalar yürütüyor? Çin’de var olan baskıcı koşullar nedeniyle bu çalışmayı üstlenmenin sizin için son derece zor olduğu anlaşılıyor.

C: Kitlelerin desteğini kazanmak için bazı pratik çalışmalar yaptık, ancak üyeler temelde kişisel kimlikleriyle hareket ediyorlar, nadiren örgüt adına hareket ediyorlar, çünkü örgüt adına hareket ederken kimliklerini ifşa etmek kolaydır. Örneğin, düzensiz olarak işçi sınıfı üzerine sosyal araştırmalar yapacağız, haklarını korumaya ihtiyaç duyan işçilere sağduyulu bazı yasal rehberliklerde bulunacağız, bildiri dağıtacağız ve bildiri postalayacağız. Broşürün içeriği, mevcut toplumun analizinin yanı sıra çağdaş uluslararası komünist hareket hakkında bilgi içerir. Ayrıca, ön ilerici fikirlere sahip bazı öğrenciler Marksizm Leninizm Maoizm konusunda eğitilecektir.

S: Bilmek isterim, örgütünüzde sosyalist dönemi hatırlayan yaşlı yoldaşlar var mı? Hatta belki de Kızıl Muhafız gazileri?

C: Üyelerimizin %90’ı genç ve yirmili yaşlarda, örgütümüzde çok yaşlı yoldaşlar ya da Kızıl Muhafız gazileri yok. (Bu insanlar genellikle önemli zulüm ve gözetimin hedefidir.) Ancak Mao Zedong döneminde sosyalizmin nasıl olduğunu ve sosyalizm ile kapitalizm arasındaki farkın ne olduğunu yaşlılarla yapılan görüşmeler, materyal araştırmaları ve toplumsal statükonun incelenmesi yoluyla öğrenebiliriz. Önceki sorulara verdiğimiz cevapların bunu açıkladığına inanıyorum.

S: Çin’de ulusal ve uluslararası basında çok az haber olan birçok işçi grevi var. Bu grevler hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz ve bu grevler Maoistler ya da sizin örgütünüz tarafından mı yönetiliyor?

C: Çin’de kapitalizmin restorasyonundan bu yana yerli işçilerinin grevleri ve diğer kolektif eylemleri birbiri ardına gerçekleşti. Bu grevlerin ve toplu eylem olaylarının büyük çoğunluğu kendiliğinden gelişti. Eksik istatistiklere göre, 2011’den 2021’e kadar olan on yılda bu tür 14000’den fazla olay yaşandı. Örgütümüz bu grevlere hiçbir zaman öncülük etmemiştir. Bu grevlerin bazıları Maoistler, bazıları ise burjuva liberaller tarafından yönetilmektedir. Örgütümüz söz konusu olduğunda, Kasım 2021’de yüzlerce kişinin katılacağı bir grev başlatmayı planladık (ancak başarısız olduk). Başarısızlığın nedeni deneyimsiz olmamız ve fabrikanın grev zamanının henüz olgunlaşmamış olmasıdır. O zamanki kararımız yanlıştı. Bu bizim için bir deneyim biriktirme sürecidir. İşçi hareketinin ünlü bir örneğini tamamlayıcı olarak alabiliriz. 1 Mayıs 2018’de Çin’in dört bir yanındaki şantiyelerde çalışan kule vinç işçileri sırayla greve gitti. İşçi hareketi 25 Nisan 2018’den bu yana Chongqing, Fujian, Gansu, Guangxi, Guizhou, Henan, Hubei, Hunan, Jiangsu, Jiangxi, Shandong, Shanxi, Sichuan ve diğer eyaletlerde gerçekleşti. Kule vinç işçilerinin temel çekiciliği, kule vinç işçilerinin yüksek riskli işçiler olması, daha yüksek ücret, fazla mesai için tazminat ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep etmeleridir. Grevler modern revizyonist partinin anayasasına göre yasadışıdır, bu nedenle Çin revizyonist partisi işçi grevlerini bastırmak için revizyonist “yasal dayanağa” sahiptir. Bu işçiler acımasızca bastırılırken, yaygın bir uygulama olan “yabancı güçlerle işbirliği yapmakla” damgalandılar. İşçi hareketi, köylü hareketi ve diğer kitlesel ekonomik ve siyasi mücadeleler de dahil olmak üzere Çin’deki kitlesel mücadele, Merkezi Onarım Dairesi tarafından neredeyse her zaman “yabancı güçler” olarak yaftalanmaktadır. Merkezi Onarım Dairesi, medya aracılığıyla bilgisiz kitlelere bunun Çin’i işgal etmek için “yabancı güçler” tarafından kışkırtılan yasadışı bir eylem olduğunu duyurmaktadır. Çin revizyonist partisi bu tür yalanlarla Çin halkını kandırmaktadır. Ülke çapındaki kule vinç grevinin sonucu, yetkililerin bazı tavizler vermesi ve kule vinç işçilerinin durumunun iyileştirilmesi oldu.

S: Son zamanlarda Çin’de, özellikle Henan’da, bazı büyük bankaların yağmacı davranışları nedeniyle geniş çaplı protestolar düzenlendi. Bu protestocuların Mao pankartları taşıyan pek çok fotoğrafı ortaya çıktı. Bu protestolar kısmen Maoistler tarafından mı yönetildi? Sizin örgütünüzün bir rolü oldu mu?

C: Etkinlik bu yılın Nisan ayından itibaren kademeli olarak genişleyerek Temmuz ayında doruk noktasına ulaştı. Bu, önceden dikkatlice planlanmamış ve acil bir duruma ait olan spontane bir kitle mücadelesidir. Örgütümüz gelecekte buna katılamayacak, ancak etkinliğin doruk noktasındaki olayların gidişatına yakından dikkat edeceğiz. Az sayıda protestocu Başkan Mao’nun portresini taşıdı çünkü birçok Çinlinin zihninde Başkan Mao hala onların büyük kurtarıcısıdır. Sosyal adaletsizlikle karşılaştıklarında hemen Mao Zedong dönemindeki sosyal adaleti hatırlayacaklardır. Ancak Başkan Mao’nun portresinden Maoistlerin de buna katılmış olduklrını söyleyemeyiz.

S: Son olarak, örgütünüzün kitle çalışması yürütme konusunda ne kadar başarılı olduğunu söyleyebilirsiniz?

C: Çalışmalarımız yeni başladığı için kitle tabanımız hala çok zayıf ve sadece birkaç ilerici öğrenci fikirlerimizi anlayabiliyor ve destekleyebiliyor, bu da hala çok erken bir aşamada. Tıpkı tarihteki Bolşevik hareketin ilk günlerinde olduğu gibi, aktivistlerin hepsi entelektüeldi ve biz işçilerin ana gövdesine doğru bir değişim için çabalıyoruz.

Kaynak: https://jamahiriya.medium.com/interview-with-chinese-maoists-a34e79a379a0