Eyüp Güllen
Ölümsüzleştiği tarih: 11 Mayıs 1994
Eyüp Güllen yoldaş, 1972 Maraş doğumluydu. TKP-ML ile yüksek öğrenim için gittiği Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde tanıştı. Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünde okuyordu. Bu dönemde TMLGB içinde örgütlendi. Öğrenci gençliğin akademik demokratik mücadelesi içinde yer aldı.
Eyüp Güllen yoldaş 1993 yazında halk ordusu TİKKO’ya katıldı. Gerilla yaşamı boyunca uyumlu bir pratik sergiledi.
11 Mayıs 1994’te TİKKO’ya bağlı bir gerilla birliği, Dinar Köprüsü’nden geçme hazırlığı içerisindeyken Eyüp Güllen yoldaş, omuzunda roketiyle gerilla birliğinin en arkasında konumlanır. Öncü gerilla grubunun geçişi belirlenen sürede gerçekleşmeyince oluşan iletişimsizlik nedeniyle 3. gerilla grubu köprüye yaklaştığında öncü grup gelenleri düşman sanarak ateş açar. Burada yaralanan Eyüp Güllen yoldaş, yaralı halde bir süre yoldaşları tarafından taşınsa da kan kaybı nedeniyle ölümsüzleşir.
Parti adı “Sidar” olan Eyüp Güllen yoldaş ölümsüzleştiğinde TKP-ML Militanı TİKKO Savaşçısıydı.
******
Eyüp Güllen yoldaşla ilgili basında çıkan, haber, yorum ve makale:
Muharrem Yiğitsoy yoldaşın kaleminden:
“ Sidar Yoldaş (Eyüp Güllen) Seni anmak Parti önderliğinde sebatla yürümektir
Can yoldaşım, dağların yiğit Partizanı. Seninle ‘91’deki bir görüşmeden sonra tanışmıştım. Daha sonra beraber çalışmaya başladık. O genç yaşta planlı, programlı çalışman, azmin, Parti’ye bağlılığın seni o kadar geliştirmişti ki seni örgütleyen mücadele kaçkınları bile şaşırıyordu. Sen artık bir TMLGB militanıydın. Dağlara sevdalıydın. Her konuşmanda buradaki örgütlülüğü oturttuktan sonra, “Parti kabul ederse Halk Ordusu’na katılacağım, patron-ağa devletine kan kusturacağım” derdin. TMLGB saflarında verilen her görevi layıkıyla yerine getirmek için yoğun çaba harcardın. Ailenin tek erkek çocuğuydun. Tek erkek çocuğu olmandan dolayı ailenin sana olan aşırı bağlılıklarına karşı her zaman şu yanıtı verdin: “Benim sizlere layık bir evlat olmam için bu pislik düzene karşı mücadele etmem gerekir.” Seninle ikinci görüşmemizde ise Mehmet Demirdağ yoldaş ile gelmiştin (Şehit düştükten sonra Mehmet Demirdağ olduğunu öğrendim). Süreç içerisinde Mehmet Demirdağ yoldaşın sabırlı, kararlı çalışması seni öyle etkilemişti ki “İşte gerçek komünist” diyordun. O’nun “Durumumuz iyidir, önemli olan Parti’ye bağlılıktır. Parti ilkelerini sahiplenmektir” sözlerini her zaman örnek alarak, kendi alt birimlerindekilere anlatıp Parti bilinci ile donanmaları için çaba sarfederdin. Görev değişikliğinden sonra M. Ali Çakıroğlu ile çalışmaya başladın. Ondan da çok şey öğrendin. “Emmioğlu” derdik Çakıroğlu’na. Hep derdin yoldaş “Emmioğlumuz geliyor, güzel bir yemek hazırla” diye. Yemeği hazırlardık. Sonra Emmioğlumuzla başlardı sohbet. Emmioğlumuzun o sakin duruşu, olayları kavrayışı, bizleri Parti hakkında bilgilendirmesi bizlerde çok derin etkiler bıraktı.
Sen hep derdin, “Bu yoldaşlar bu kadar mükemmel ise, acaba Parti üyeleri nasıldır?” diye. Sonraki süreçte ise TMLGB içinde hizip çıkmıştı. Ve hemen bölgendeki yoldaşların da bu mücadele kaçkını hizipçilere karşı hizip elebaşlarının birinin seninle görüşmesinde verdiğin yanıt şu olmuştu: “Bizler sizler gibi mücadele kaçkınlığını savunmuyoruz. Parti nerede görev verirse o görevi yaparız. Kıra gitmemiz gerekiyorsa, kıra gideriz.” Sonra hizipçi elebaşların sorgulandığı süreçte sen de oradaydın. Yoldaşların hizipçileri nasıl mahkum ettiklerini bizlere sen anlatmıştın yoldaş. Birlikten sonra ise kıra gidiyordun. Seninle son kez vedalaştıktan sonra ise kıra gitmiştin. Senin hakkında yoldaşlarla görüşmelerde ancak bilgi alabiliyordum. Kırda da o doğanın zor koşullarına rağmen kısa sürede uyum sağladığını, yine azimli ve sabırlı çalışmanla Parti’ye layık bir halk savaşçısı olduğunu öğrendim. Yoldaş, biliyorsun sen şehit düşmeden önce M. Ali Çakıroğlu, Emmioğlumuz şehit düşmüştü. Şimdi ise Komünist Önderimiz, Yeniden İnşa’nın Mimarı Mehmet Demirdağ şehit düştü. Evet Sidar yoldaş. Bize sabrı, planlı-programlı çalışmayı, Parti’ye bağlılığı kavratan, hizip elebaşlarını dize getiren Önderimiz Mehmet Demirdağ, Partimizin Genel Sekreteri olarak şehit düştü. Yoldaş, Önderimiz Mehmet Demirdağ birlikten sonra Parti’ye içten ve dıştan yapılan darbelere karşı Parti’yi yeniden ayakları üzerine dikti, Yeniden İnşa sürecini başlattı. Sen de Önderimiz gibi 1 No’lu Gerilla Bölgesi’nde ilk tavrı alanlardan oldun. Darbeciliğe tavır aldın. Zor durumlarda kaldığınız dönemlerde Parti’ye bağlılığını hiç yitirmedin. Senin şehit düştüğünü ise bir iş için görüştüğüm yoldaştan öğrendim. O söz üzerine duraksadım. İçime bir sızı düştü. Sen de şehit düşmüştün M. Ali’den sonra. Yoldaş senin nasıl şehit düştüğünü anlattıktan sonra, senin kırdaki bir yoldaşla konuşmanı anlattı. Gençliğin kimin yanında tavır alabileceği yönlü konuşmalarınızda, “Gençlik ısrarla, kesinlikle bizden yana tavır alır” demenden sonra espri yaparak “Bu konuda iddiaya bile girerim” demenin yoldaşlarını neşelendirdiğini söyledi. Bir de kendi çalıştığın bölgenin kimden yana tavır alacağını da merak etmişsin. Sidar yoldaş, senin bıraktığın mücadele tohumu Parti’ye hiç ihanet eder mi? Mehmet Demirdağ’dan, M. Ali Çakıroğlu’ndan öğrendiğini Parti’ye bağlılığını sen de bölgendeki yoldaşlarına kavrattın. Evet yoldaş, seni anmak Parti’ye bağlılıktır. Seni anmak savaşmaktır. Parti önderliğinde Demokratik Halk İktidarı perspektifiyle ilerlemektir.
Kaynak: Yeni Demokrasi Yolunda Özgür Gelecek, 1-14 Mayıs 98 Sayı 117-Sayfa 31