Peru Komünist Partisi Merkez Komitesi: BU 1 MAYIS DEVRİM EKMEYE DEVAM!

BU 1 MAYIS: DEVRİM EKMEYE DEVAM!

Uluslararası Proletarya Günü’nde, Başkanımız Gonzalo’nun öğrettiği devrimci gelenek ve izi sürdüren Peru Komünist Partisi, işçi sınıfını, Peru halkını ve dünyayı komünist coşkuyla selamlıyor, evrensel stratejik ideolojik silahımız olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’i ve özel ve temel stratejik ideolojik silahımız olan Gonzalo Düşüncesi’ni koruma, savunma ve uygulama konusundaki sarsılmaz kararlılığını bir kez daha teyit ediyor.

ABD ve Çin arasındaki iki kutupluluk dünyanın yeni bir bölünmesi için gelişmeye devam ederken ve Üçüncü Dünya Savaşı tehlikesi artarken, işçi sınıfı mücadelesinde ısrar eder, kapitalist sömürüyle mücadele eder ve olumsuzluklarla yüzleşerek komünist partilerini kurmak, yeniden kurmak veya güçlendirmek için kararlılıkla mücadele eder ve Marksizm-Leninizm-Maoizmi savunarak komünistlerin birliğinde ilerler, böylece komünist partiler devrime öncülük eder ve karşıdevrimci savaşı yenmek ve yeni toplumu inşa etmek için Halk Savaşını hazırlar.

Başkanımız Gonzalo bize bunu öğretti:

Proletaryanın tarihinin, ideolojisinin tarihi olduğunu düşünüyoruz: Marksizm-Leninizm-Maoizm; partisinin tarihidir: Komünist Parti; ve devriminin tarihidir: dünya proleter devrimi, yani proletarya diktatörlüğünü kurma, sosyalizmi inşa etme ve komünizme doğru yürüme mücadelesi. Aynı zamanda proletaryanın tarihi, temel yasanın, yani çelişkinin her gün doğrulanmasıdır; çünkü proletaryanın tüm yaşamı mücadelenin mutlak, zaferin ise göreceli olduğunu gösterir ve bu da yine göreceli olan başarısızlıklarla elde edilir.
Komünist Manifesto’dan bugüne, sınıfın ideolojisini geliştirdiği ve bugün savunulması hayati bir gereklilik olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’e ulaştığı 175 yıl geçti. Bu süreçte, revizyonizme ve gericiliğe karşı çetin bir mücadele veren komünist partiler, bugün sınıfın ve halkın gerçek öncüsü olmak ve iktidarı fethetmek için Halk Savaşına önderlik etmek için çabalayan yeni tipte partiler, savaş makineleri haline gelmiştir. Ve dünya proleter devrimi, ilerlemelerin ve gerilemelerin, başarıların ve başarısızlıkların ortasında, anti-emperyalist mücadeleyi ve sosyalizm için komünizme doğru gelişmektedir.

20. yüzyıl, insanlığın üçte birinin sosyalizm ve halk demokrasisi altında yaşadığı, köylünün orağı ve işçi sınıfının çekiciyle kızıl bayrağı yükselttiği bir yüzyıl olan proleter devrim yüzyılı olmuştur. Bu, gelecekteki yeryüzü cennetini öngören büyük bir sosyalist kamptı. Ancak revizyonizm ve dünya gericiliği, tekelci sermayenin gücünü yeniden tesis ederek onu zayıflattı ve yok etti.
Önce o yüzyılın sonunda tek hegemonik süper güç olarak hareket eden ABD, sonra da 21. yüzyılda dünya hakimiyeti için iki kutupluluğu oluşturan ABD ve Çin, proletaryayı ve halkları ekonomik sömürü, siyasi baskı ve ideolojik kontrol altında tutan emperyalist sistemin başını çekiyor. Ancak kitleler mücadeleyi bırakmıyor, asla bırakmayacaklar. Bir kez daha kendilerini örgütlüyor, başarısızlıklarından dersler çıkarıyor ve yeniden göklere saldırmaya hazırlanıyorlar.

Avrupa’da ücretlerin düşmesine, işsizliğe, kamu sağlığı ve eğitimindeki kötüleşmeye ve emekli maaşlarındaki kesintilere karşı son zamanlarda yaşanan kitlesel eylemler buna bir örnektir. Bu arada Latin Amerika’da neoliberal kapitalizmin sömürü ve baskısına karşı kitlesel protestolar gerçekleşiyor.
Ülkemizde egemen sınıflar, kahramanca yürütülen Halk Savaşının sona ermesinin ve 40 yıllık neoliberalizmin dayatılmasının ardından, iktidarlarının işçileri cezasız bir şekilde öldürmelerine, dövmelerine, zulmetmelerine ve hapsetmelerine, işlerine geldiğinde başkanları değiştirmelerine, istedikleri zaman ölçüsüz bir şekilde terörizmle suçlamalarına, sonsuza kadar siyasi mahkumlara sahip olmalarına ve kalıntılarını ortadan kaldırmalarına, kurucu meclis için referandumu engellemelerine, savcıları ve hakimleri kendi ihtiyaçlarına göre atamalarına, tüm medyayı parayla kontrol etmelerine izin verdiğini düşünüyorlar. Kısacası, sömürücü, polis ve yozlaşmış devletlerini sonsuza kadar sürdürmek, halk protestolarını kurşunlarla susturmak.

Mücadele eden halkımız buna izin vermiyor. Kapitalist sömürü ve baskıdan bıkan işçi sınıfı, köylüler, emekçi halklar neoliberalizmi ve onun katmerli sömürüsünü reddettiklerini gür bir sesle ve dev adımlarla dile getirdiler. Başta Boluarte, hükümeti ve darbeci Parlamentosu olmak üzere halk katillerinin cezalandırılmasını talep ediyor, toplumun demokratikleşmesini sağlayacak, siyasi zulme son verecek ve ulusal kaynaklar üzerinde gerçek bir egemenlik kuracak bir Kurucu Meclis ile yeni bir Anayasa talep ediyorlar.

Halka karşı bir savaş silahı olarak kullanılan terörle mücadele mevzuatı ile Düşman Ceza Hukuku 40 yılı aşkın bir süredir uygulanmaktadır. Bunun sembolik bir örneği, ilk anayasal hak olan yaşam hakkını reddeden ve Peru’da 90’lardan bu yana binlerce kişiye uygulanan ömür boyu hapis cezasıdır. Örnek olarak Meksika, Brezilya, Venezüella ve İspanya’da müebbet hapis cezasının olmadığını gösterebiliriz. Fransa’da ise 90’lı yıllardan bu yana sadece dört kişiye uygulanmıştır. Japonya ya da Almanya gibi diğer ülkelerde ise on ya da yirmi yıl sonra gözden geçirilmektedir.

Ancak müebbet hapis cezasının en vahşi şekilde uygulandığı yer, Devlet sömürüsüne ve baskısına karşı isyan eden Halk Savaşının siyasi mahkumlarına karşı Peru’dur. Müebbet hapis cezası, Peru tarihinin en büyük devrimcisi, sonsuza dek sevilen ve sayılan Başkanımız Gonzalo Abimael Guzmán Reinoso’nun hapsedilmesi, tutuklanması, öldürülmesi ve küllerinin ortadan kaldırılmasıyla doruk noktasına ulaşmıştır. Eşi Elena Yparraguirre, yoldaş Míriam ve diğer komünist liderlere karşı uygulamaya devam etmeyi planladıkları suç bugüne kadar cezasız kalmıştır.

Özellikle 78 yaşındaki Osmán Morote ve 74 yaşındaki Margot Liendo yoldaşlar, halihazırda 35 yıl etkin hapis cezasına çarptırılmış olup, yasalara göre cezaları gözden geçirilmektedir. Derhal özgürlüğe kavuşmaları gerekiyor, zira bunu reddetmek gizli bir ölüm cezasına çarptırılmaları ve ardından yakılarak küllerinin yok edilmesi anlamına geliyor ki bu da Peru gericiliğinin Halk Savaşının siyasi tutsaklarının asla serbest bırakılmaması için tasarladığı uğursuz bir plan. Osman ve Margot’nun özgürlüğü onların hakkıdır.

Halkla birlikte ve halk için bir Kurucu Meclis için verilen siyasi mücadele, halkın katılımını engelleyen ya da kısıtlayan tüm mevzuatın yürürlükten kaldırılmasıyla başlayarak, tüm zulmün sona erdirilmesini ve siyasi tutukluların serbest bırakılmasını gerektirmektedir. Bu yeni bir Anayasa’ya tekabül edecektir: baskıya karşı isyan etmek için siyasi hakkın tam olarak kabul edilmesi; yaşam hakkı, ömür boyu hapis cezasının kaldırılması ve halk kitlelerinin onurlu varoluşunun garanti altına alınması; ifade, toplanma, örgütlenme, siyasi katılım özgürlüğü, halka zulmeden terörle mücadele mevzuatının sona erdirilmesi; emperyalist sızmaya karşı doğal kaynaklarımızın gerçek savunması; ve neoliberalizmin dayatması altında inkar edilen veya kısıtlanan diğer hak ve özgürlükler.

Peru halkının mevcut mücadelesi gelişmeye ve darbe hükümetini daha da tecrit etmeye devam ediyor. Tarihi boyunca öğrendiği çeşitli mücadele biçimlerini uygulayan işçi sınıfı ve halk, ancak kapitalizmi sona erdirerek kurtuluşlarını gerçekleştirebilecekleri anlayışıyla kendilerini eğitmektedir. Burjuva çerçevesi içinde yeni bir Anayasa emekçi kitleler için daha iyi koşullar sağlayabilir, ancak yalnızca bir devrim, proletarya önderliğindeki sosyalist devrim Peru’nun ihtiyaç duyduğu topyekûn dönüşümü gerçekleştirebilir.

YAŞASIN 1 MAYIS, ULUSLARARASI PROLETARYA GÜNÜ!

ŞAN OLSUN MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZME!

YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ DÜNYADA KAPİTALİZME KARŞI MÜCADELESİ!

BAŞKAN GONZALO PROLETARYANIN VE HALKIN MÜCADELESİNDE YAŞIYOR!

DÜNÜN VE BUGÜNÜN SİYASİ TUTSAKLARINA ÖZGÜRLÜK!
KAHROLSUN KAPİTALİZM, SOSYALİST DEVRİME DOĞRU!

Mayıs 2023

Merkez Komitesi

Peru Komünist Partisi