TKP/ML MK-SB’den 18 Mayıs Açıklaması

Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız;
“Binlerce, on binlerce şehit bizden önce halkın çıkarı için kahramanca canlarını verdiler. Onların bayrağını yukarı kaldıralım, kanları ile çizilen yolda ilerleyelim”
Mao Zedung

Kül olarak kalmak ya da Anka olmak bize bağlıdır!..

O anka kuşu misali
Yarattı kendini yeniden
Kendi küllerinden
Karanlıklar arasından
Doğurdu güneşini
İbrahim’in gözlerinden…

TKP/ML’nin kurucusu ve kuramcısı komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın faşist diktatörlük tarafından katledilişinin 29.yılında çeşitli ulus ve milliyetlerden Türkiye proletaryası ve emekçi halkının Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve Yüce Komünizm kavgasında gerçek kurtuluşun yolunu TKP/ML şahsında göstermeye devam ediyor.
İbrahim Kaypakkaya!
Enternasyonal proletaryanın Türkiye kolu TKP/ML’nin kurucusu ve kuramcısı.
İbrahim Kaypakkaya!
İçinde yaşadığımız emperyalist, kapitalist sistemin mezar kazıcısı ve yeni bir dünya yaratmaya muktedir tarihin en devrimci sınıfı proletaryanın bilimsel ideolojisi MLM’nin ülkemiz topraklarındaki ilk temsilcisi
İbrahim Kaypakkaya!
Ülkemiz topraklarında MLM ile her türden revizyonist-reformist, legalist, sınıf uzlaşmacı, MLM düşmanı, teori, ideoloji ve örgüt anlayışına karşı dikilen bilimsel duvar.
İbrahim Kaypakkaya!
MLM ideolojiye, devrime, sosyalizme ve yüce komünizm idealine inancın, proletarya ve ezilen, sömürülen, aşağılanan, her gün zulüm altında inleyen emekçilere adanmışlığın simgesi.
İbrahim Kaypakkaya!
Sınıf düşmanları karşısında her koşulda direnmenin, devrimi savunmanın, enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını “ser verip sır vermeme” geleneğinin yaratıcılığıyla her koşul ve şart altında doruklarda dalgalandırmanın, cüretin, çelikten iradenin sembolü.
İbrahim Kaypakkaya!
Her türden gerici sistem ve temsilcilerine karşı direnmek ,savaşmak ve kazanmak isteyenlerin zulme zorbalığa karşı başkaldıran bütün yığınların esin kaynağı.
18 Mayıs 1973: Bu tarih enternasyonal proletaryanın öncüsü TKP/ML’nin kurucusu ve kuramcısı, önderi İbrahim Kaypakkya’nın Diyarbakır işkencehanelerinde katledildiği tarihtir. Bu tarih aynı zamanda komünist önderimizin insanlığın binlerce yıldır devam süregelen zulme, sömürüye, baskıya karşı mücadele tarihinde öncüleri gibi tarihin onurlu sayfalarında bir Anka olarak yer almasıdır. Bu tarih aynı zamanda İbrahim Kaypakkaya’nın yoldaşlarının ondan devraldıkları enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağını tarihin burçlarına dikmeye ant içtikleri emperyalizm, faşizm ve her tür gericiliğe karşı sınıf kinlerinin savaşma azimlerinin arttığı bir tarihtir.
30.yılına giren TKP/ML’nin mücadele tarihinin defalarca gösterdiği gibi komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın yoldaşları bu süreç içinde bir taraftan emperyalizmin yeminli uşağı faşist diktatörlüğe, diğer taraftan da parti içinde ve dışında her türden anti-MLM akım ve anlayışa karşı kesintisiz mücadele yürütmüş ve yürütmeye devam etmektedir. “Görüntü ile öz aynı olsaydı bilime ihtiyaç olmazdı” der Marks. Bu yüzden görüntüde aynı özde farklı olanlara karşı tavizsiz mücadele yürüttük/yürütmeye devam ediyoruz.
Çünkü komünist önderimizin ektiği tohum; ortaya koyduğu görüşler ve o kısacık yaşamı, mücadele pratiğinde oluşan sentezin sonucunda toprağın derinliklerine uzanan kök; insanlığın ezen-ezilen, sömüren-sömürülen biçimde açığa çıkan ve ezenin/sömürenin ortadan kalkana dek sürecek olan muazzam sınıf savaşımını nihai zaferle taçlandıracak özü taşıyordu. Tohum özündeki yaşamı köklerine, köklerindeki gücü gövdesine aktarmasını bildi. Muhteşem sonsuzluk rotası bu durumda kendisini sembolize etti/etmeye de devam ediyor.
Enternasyonal protelaryanın ülkemizdeki öncü kurmayı partimiz TKP/ML’nin kurucusu komünist önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın ektiği ve köklendirdiği tohumla bize bilimin ışığında savaşmanın, yılmamanın, muazzam fedakarlığın ve sınıfın çıkarlarına bağlı kalmanın; tohumdan ağaca, ağaçtan ormana dönüşmenin cüretini gösterdi bizlere.
Komünist önderimizin katledilişinin 29.yılı aynı zamanda onun ideallerinin somutlaştığı TKP/ML’nin 30.kuruluş ve mücadele tarihidir. TKP/ML’nin önderliği, önder yoldaşımızı gerçekten yaşatmanın ancak ve ancak onun ideallerini gerçekleştirmesi için emperyalizm ve faşist diktatörlüğe karşı kurtuluş mücadelesini geliştirmek olduğu bilinciyle hareket etmektedir. İbrahim Kaypaakaya’yı yaşatmak, ektiği tohumları yeşertmek ancak komünist önderimizin her alanda takipçisi olmakla mümkündür. Bunun olmazsa olmazı ise TKP/ML’nin saflarında TKP/ML’nin önderliğinin çizdiği rotada devrim mücadelesine seferber olmaktır. Devrim mücadelesini daha ileriye taşımak devrimin öncüsü TKP/ML’nin mücadelesini, kitlelere önderliğini çelikleştirmenin sürekli daha ileriye taşımalı, kendimizi İbrahimleştirmeliyiz. Çünkü İbrahim TKP/ML’dir, TKP/ML İbrahim’dir. Tıpkı Vladimir Mayakovski’nin Lenin için yazdığı; “Biz Lenin diyorsak parti demektir bu, parti diyorsak bu Lenin demektir aynı zamanda” mısralarında olduğu gibi anlamak, sahiplenmek, ideallerini yaşatmak noktasında durum bu kadar açık ve berraktır.
Doğru ve güçlü bir bilimsel temele,büyük bir mücadale birikim ve deneyimine sahip olan TKP/ML nin bu nitelikleriyle pratik konumlanışı arasında bir çelişki olduğu TKP/ML önderliğince ortaya konulmuştur. Bu bir gerçekliktir. Fakat aslolanın bu gerçekliği devrim mücadelesi lehine değiştirmek olduğu bilinciyle hareket eden TKP/ML önderliği “İbrahim’den Mehmet’e” “sınıf bilincini, parti bilincini,önderlik bilincini kuşan” şiarında somutladığı bir yönelimi önüne koymuştur.
Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin sınıf savaşımını ele alış tarzı, onun içindeki devrimci yanı,kitlelerin mücadelesini yönlendirmeyi, bilinçli hareket ettirmeyi, bir bütün olarak hedef alıp iktidar perspektifiyle geliştirmeyi içerir. Parti bilinci her şeyden önce kitlelere ve dolayısıyla devrime önderlik bilincinin temelidir. Parti bilinci, Marksizim-Leninizm-Maoizm’in kitlelerin savaş pratiğinin bir ürünü ve kumanda merkezi olduğunu kavramaktır. Parti bilinci, sınıf uzlaşmazlığının tek ve gerçek kurtuluş tarzı olduğunu bilmek ve buna göre hareket etmektir. Parti bilinci, kitlelerin kendiliğinden mücadelesinin bilimle donatılması ve Halk Savaşı ile en üst bilince çıkarılması demektir. İbrahim yoldaşın partimizi kurarken benimsediği önderlik tarzı bu özelliklerle yüklüdür.
TİİKP’in iflah olmazlığını net olarak açıklamış ve sınıf mücadelesinde komünist partisinin olmazsa olmazlığı ilkesinden hareketle TKP/ML’yi kurmuştur. O, Kemalizm hakkında o zamana kadar yapılmamış sınıf tahlilini yapmış ve sınıf uzlaşmazlığının Marksist-Leninist-Maoist bir örneğini sunmuştur. O, parti bilincinin partiyi kurmakla iç içe olduğunu ve devamında da partiyi geliştirmek ve güçlendirmek için ortaya konacak sıkı ve etkin bir çabayla yükselebileceğini kendi pratiğinde ispatlamıştır. O, kitlelerin sınıf mücadelesini analiz ederek, proletaryanın,köylülüğün , ezilen bağımlı ulus olan Kürt Ulusunun devrimdeki rolünü ortaya koymuş buna uygun bir savaş çizgisi oluşturmuş ve böylece pratiğinde, yazılarında, kitlelerle ilişkilerinde,parti içindeki duruşunda düşman karşısındaki baş eğmezliğinde parti, sınıf ve önderlik bilincinin billurlaştığını göstermiştir. 2. OPK ile birlikte Mehmet yoldaş’ta somutlanan belirgin özellik önder İbrahim’in çizgisini savunmak ve özenle uygulamaktır. Mehmet yoldaş tüm tarihimizin ayakta kalmış, doğruluğu defalarca ispatlanmış , ilkelerini darbe ve tasfiyeciliğin tahribatına karşı “ayağa dikerek” bu tahribata son verme yönelimini partimize kazandırmştır. Partimizi layık olduğu yere taşımak için başlatmış olduğumuz “İbrahim’den Mehmet’e” diye ifadelendirdiğimiz süreci ve yaklaşımı doğru zeminde kavramalı ve buna kenetlenmeliyiz. Bugün önderimiz İbrahim Kaypakkaya’yı anmak demek süreci kavramak ve sürecin bize yüklediği görevleri yerine getirmek demektir. Nasıl ki “İbrahim TKP/ML dir” diyorsak, bugün de TKP/ML ‘li olmak sürecin politikasını hayata uygulamak için ısrar ve sebat demektir. Bu unutulmamalıdır.
“İbrahim’den Mehmet’e şiarı; karşı devrimin her türlü düşünce ve uygulamaları karşısındaki net tavırlarını, uzlaşmazlıklarını ve gerçekliği ortaya koyarak bu gerçekliği devrim mücadelesi lehine dönüştürme pratiklerini içerir. TKP/ML nin önüne koyduğu bu yönelim TKP/ML nin mücadelesini geliştirmek açısından hayati öneme sahiptir. Parti bilinci, sınıf bilinci, önderlik bilinci somut olgulardır. Bu somutluk ise TKP/ML nin varlık nedeni olan DHD,sosyalizm, yüce komünizm kavgasının layıkıyla yerine getirilebilmesi, emperyalist ve uşaklarının işçi sınıfı ve ezilenler üzerindeki her türlü tahakkümünün kırılması için ideolojik, politik, örgütsel ve pratik mücadeleyi gerektirir. Bu kudret TKP/ML’de, önderliğinde ve militanlarında vardır. 30 yıllık mücadele tarihinde, hem dosta hem düşmana sayısız defa bu gösterilmiştir. Bundan sonra da gösterilmeye devam edecektir. bu noktadaki her zaaf, geri duruş parti ve devrim bilincinde ciddi eksikliklerin göstergesidir. Parti bilinci, önderlik bilinci, sınıf bilinci gibi en temel noktalardaki gerilik, MLM ideolojisinin yeterince özümsenmemesi, partinin rolünü ve misyonunu , bilince taşıyıcı fonksiyonunu görememek, nihayetinde de devrimi gerçekleştirme noktasında zaaflı davranışın ifadesidir.
Eğer kitleler kendiliğinden egemen sınıflara karşı savaşma, onların sömürü ve baskı iktidarını yerle bir etme ve kendi iktidarını kurma yolunda harekete geçebilselerdi komünistlere, komünist partiye de ihtiyaç olmazdı. Komünist partisinin , komünistlerin varoluşunun zorunluğu kitlelerin kendiliğinden böylesi bir bilince ulaşamayacakları, kendiliğinden iktidar perspektifli örgütlenip savaşamayacakları gerçekliğindendir.
Emperyalistler arası çıkar dalaşlarının, rekabetin artışı, daralan pazarların zorunladığı savaşlar, emeğin yeni ve vahşi sömürü biçimlerinin yaygınlaşması vb. vb. ezilen-sömürülen kitlelerde emperyalistler ve uşaklarına, bu vahşet ve talanına karşı başkaldırı dinamiklerini de olgunlaştırmaktadır. İnsanlık nesnel olarak yeni alternatiflere devrime yaklaşmaktadır.
Sınıflar mücadelesinin binlerce yıllık tarihi göstermiştir ki asıl güçlü olan sömürücü sınıflar değil halktır. Geleceğine inanmış , kurtuluşunun yolunu görmüş , örgütlenmiş, ezilen, sömürülen kitlelerdir. Kitlelerin bunca sömürü , baskı, katliam ve her türden haksızlığa rağmen sistemin içinde kalışı kendilerine bu kötülükleri yapanları sırtında taşımaya devam edişi, devrimci ve komünistlere “mesafeli” duruşu vb. vb. yanlarını görerek kitlelere güvensizlik duyabilir miyiz? Böylesi bir düşünce komünistlerin düşüncesi olamaz. Çünkü onlar bilirler ki kitlelere gidildiğinde , bilinç taşındığında , egemen sınıfların ideo-kültürel tahakkümü parçalandığında ezilenlere gerçek kurtuluşun yolu gösterildiğinde , güven verildiğinde, kitleler kendi cellatlarının yanında ve onlar için değil, kendi gelecekleri için savaşmakta, kendisini feda etmekten geri durmamaktadırlar. Mao Zedung’un dediği gibi “yığınlara güvenmeliyiz,partiye güvenmeliyiz,bunlar iki ana prensiptir. Bu iki prensipten şüpheye düştüğümüz taktirde hiçbir şey yapamayız.”
Marksizim, Lenimizm,Maoizme güvenmeliyiz. Marksizm-Lenimizm-Maoizm’in ülkemiz topraklarındaki temsilcisi TKP/ML ye güvenmeliyiz. TKP/ML nin önderliğine , çizdiği rotaya güvenmeliyiz. İşçiler ve emekçilerin yıkan ve inşa eden gücüne güvenmeliyiz. Tarihin akışı her zaman ileriye doğrudur. Hiçbir güç bu akışı engelleyemez, yaşanan sıkıntılar, duraklamalar, alınan darbeler bu zorunlu tarihsel ilerleyişi yavaşlatabilir ama engelleyemez. Çünkü tarihin hükmü ileriye gidişden gelişim ve değişimden yanadır. Komünist partileri ve ülkemiz topraklarında TKP/ML de bu tarihsel ilerleyişin öznesi ve motor gücüdür.
Aklımız, gücümüz ve silahımız olarak düşünce, ideal ve yaşam pratiğiyle bizlere her zaman rehber olan komünist önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın sloganlarını bir kasırga gibi yeniden yaymanın vaktidir. Sınıf bilincini, parti bilincini , önderlik bilincini kuşanarak İbrahim Kaypakkaya’nın bizlere bıraktığı Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm, Yüce Komünizm mücadelesini geliştirmek, TKP/ML’nin emperyalizm ve faşist diktatörlüğe karşı savaşını layık olduğu noktaya taşıma bilinç, kararlılık ve cüretiyle kavgaya seferber olalım. İbrahimce yaşayalım, İbrahimce savaşalım, İbrahim’i kavgamızda yaşatalım. Biz savaşı büyütmeye, yaymaya ve kazanmaya muktediriz…Kazanacağız da!

Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!..
18 Mayıs’ı Unutmadık. Hesabını Soracağız!…
Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın “Ser Verip Sır Vermeme” Geleneğini Taşıyalım. Maoizmin Işıklı Yolunda İlerleyelim!..
Kahrolsun Patron-Ağa Devleti!..
Komprador Patron-Ağa Devletini Yıkacağız, Demokratik Halk İktidarını Kuracağız!..
Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!..
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!..
Yaşasın Partimiz TKP/ML Önderliğindeki TİKKO ve TMLGB!..
Mayıs 2002
TKP/ML MK-SB