TKP/ML MK’dan 24 Nisan Açıklaması: “24 NİSAN 1972’DE ÇIĞIR AÇAN BİR MANİFESTODUR PARTİMİZ !”

24 NİSAN 1972’DE ÇIĞIR AÇAN BİR MANİFESTODUR PARTİMİZ !

Partimizin 31. kuruluş yıldönümünü; emperyalizmin Irak halkı şahsında dünya halklarına yönelik giriştiği hunharca katliam ve saldırı şartlarında; Irak halkının işgalci çapulcuların en ileri teknolojiyle donanmış yüksek ateş gücüne karşı direnişi ve ezilen sömürülen yığınların dünya çapında yarattığı anti-emperyalist öfke selinin coşkusuyla kutluyoruz.
Varlık ve mücadele sebebimizin, devrim ve komünizm kavgasındaki ısrarımızın haklılığının yakıcı bir biçimde kanıtlandığı günümüz koşullarında, halkların katledilmesinden duyduğumuz acı, sınıfsal kinimizi biliyor, savaş azmimizi körüklüyor.
Dünya emekçileri, yoksulları ve ezilenlerinin cephesinde, Türkiye proletaryasının öncü müfrezesi partimiz; ülkemizdeki misyonunu daha güçlü bir biçimde idrak etmeyi cisimleştirdiği 7. Parti Konferansı’nın ardından, birliğini pekiştirmenin, dirliğini sağlamlaştırmanın yarattığı potansiyelle, ileriye daha kararlı adımlarla yürümektedir.
Bu atılım; dünyayı sosyalizm lehine dönüştürecek ve sınıfsız topluma yol alacak yegane güç olan proletaryanın biricik silahı olan örgütünün bu rolü layıkıyla oynayacak bir niteliğe kavuşturulmasını hedeflemektedir. Çünkü biliyoruz ki, örgütlenmemiş, doğru ve güçlü bir örgüt yaratamamış halkların, kurtuluş savaşlarını zaferle noktalaması, devrimleri başarması, hatta etkin direnişler gerçekleştirebilmesi olanaklı değildir.
Doğru tarzda inşa edilmiş, doğru politikaların yön verdiği örgüt, proletarya partisidir. Bu parti, işçi sınıfı ve önderliğindeki halkların olmazsa olmaz bir silahı olarak en ileri düzeyde kavranılan ve bilince kazınan bir gerçeklik olma durumundadır. Bu bilincin gereği, partimiz, otuz yılı aşkın bir dönemin sonucu elde ettiği deney ve birikimi azami oranda kullanma yönelimine girmiştir. Amacımız, etkin ve süreklileştirilmiş bir savaşa kumanda edecek kapasiteyi yaratmaktır.
Bu yönelim; yaşadığımız bütün olumsuzluklarda, demokratik halk devrimi yolunda yeterli bir ilerleme gösteremeyişimizde, hedeflerimizden sapma tehlikeleri atlatmamızda çok ciddi roller oynayan, parti bilincindeki kırılmaları gidermeyi ve her türlü zaaftan arınma ile savaşı geliştirmede tek geçerli yol olan kitlelerle bütünleşmeyi içermektedir.
Partimiz, rehber ideolojisi Marksizm-Leninizm-Maoizm’in sınıf mücadeleleri pratiğinden doğan ve yine bu savaşımlar içerisinde kanıtlanan öğretileriyle donanmış olmanın paha biçilmez avantajını kullanma başarısını gösterme kararlılığındadır. Proletaryanın bilimsel ideolojisinin yol göstericiliğinden yararlanamamanın, onu savaşa yön verici olarak değerlendirememenin sonuçları, bizi asla razı olamayacağımız bir noktaya getirmiştir. Bu kavrayış ve tespitle kendimize bakıyor, bu anlayış ve kararlılıkla geleceğe yöneliyoruz.
Gerek dünya gerekse de ülkemizde sınıf çelişkisinin alabildiğine derinleştiği, sınıf kavgasının hızla keskinleştiği, doludizgin bir süreci yaşamaktayız. Kendiliğinden kalkışmaların, kitlesel hareketlerin, uzun soluklu direniş ve çatışmaların birbirine eklemlendiği bir kavga ortamı; birlik ihtiyacının kendini dayattığı atmosferde, cepheleşme ve saflaşma yaratmaktadır.
Tam da bu noktada, daha etkili olmanın, kalıcı mevziler elde etmenin anahtarı olarak örgüt ve önderlik sorunu ortaya çıkmaktadır. Bunlar olmadan ulaşılacak aşama, geçici başarılar elde etmenin ötesini göremeyecektir. Daha ileri eylemliliklerin, direnişlerin kotarılması, yıkılmaz mevzi ve barikatların oluşturulması, halk savaşı ve ayaklanma pratiklerinin yaşatılması, nihayetinde devrimlerin gerçekleştirilmesi ideolojik ve politik önderlik etrafında örgütlenmeyle mümkündür. Bunun billurlaştırılmış ifadesi komünist partisidir.
Komünist partisi, iktidarı hedefleyen bir perspektifle yürür. Kitleleri devrime seferber etmek için çalışır. Yığınların enerjisinin düzene yedeklenmemesi ve açığa çıkan potansiyelin buna orantılı kazanımlar elde etmesi için uğraş verir. Sabırlı, iyi hesaplanmış adımlarla, durmadan, soluklanmadan ilerler.

24 Nisan 1972, İbrahim Kaypakkaya yoldaş önderliğinde kurulan partimizin doğum tarihidir. Partimizin kuruluşu, Mustafa Suphi yoldaştan sonra, bu topraklarda yaşayan halkın kurtuluş iradesinin somutlanmasında ikinci tarihi hamledir. Türkiye devrimci hareketinde çığır açan manifesto olarak silah kuşanan partimiz, günümüze kadar onurlu ama bir o kadar da zorlu adımlarla savaş sürdürmüştür.
Dördü genel sekreter olmak üzere yüzlerce yoldaşımızın canını, binlercesinin kanını ve emeğini kattığı bir savaşın yoğurduğu ve çelikleştirdiği partimiz; yenilgilere, darbelere, bir dizi ihanete ve tasfiyeciliğe karşın; onca sapmaya, hataya, eksiğe ve yanlışa karşın, Marksist-Leninist-Maoist özünü muhafaza etmiş, komünizmin bayrağını yere düşürmemiş, Türkiye işçi sınıfının tek temsilcisi olarak mücadelesini sürdüregelmiştir.
Demokratik Halk Devrimi’ni muzaffer kılıp orada soluklanmadan sosyalizmi kucaklayacağımızı, sınıfsız topluma ulaşılıncaya kadar ana güzergahımızdan sapmadan, özüne, ruhuna leke getirmeden yürüyeceğimizi, bu yıldönümü vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz.
Emperyalizmin ABD merkezli ve büyük çaplı saldırısıyla yüz yüze olduğumuz günlerden, aylardan, yıllardan geçiyoruz. Onyıllarca sürecek bir dönemin başlangıcındayız. Bu süreç, emperyalist sisteme bugün için patronluk eden zorbaların nafile çırpınışları ve tükenişine sahne olacaktır. En güçlü görünmeye çalıştıkları anda, aciz hallere düşecekleri bir dönemin perdesini aralamışlardır.
Dünyamızın bütün kaynaklarını, insanlığın bütün değerlerini, yeryüzünün bütün canlılarını yok edecek bir çılgınlıkla kuduran, gözü dönmüş bir kar hırsıyla saldıran emperyalizmin, hükmü tarihte çoktan verilmiş cezasını infaz etme göreviyle yüklü olan enternasyonal proletaryanın Türkiye’deki örgütlü öncü gücü olarak; üzerimize düşen görevi yerine getirmenin bilinciyle yürüttüğümüz savaşı daha da şiddetlendirerek sürdüreceğiz.
Halk savaşının ateşini körükleyerek yürüyeceğiz. Halkımızın, dünya halklarıyla eşzamanlı sürdürdüğü anti-emperyalist direnişle somutlanan enerjisinin, Ortadoğu ve ülkemiz topraklarından emperyalist orduların def edilmesi şiarıyla devrim mücadelesine taşınabilmesi için seferber olacağız. Partimizin bütün bu esaslı görevlerini yerine getirmede ve devrim mücadelesine önderlik etmede başarılı olabilmesi için, niteliğinin güçlendirilmesi gerektiği gündemiyle, sınıf, parti ve önderlik bilincini saflarımızda güçlü ve canlı tutacağız.
Ülkemizin bütün ezilenlerini, yoksulları ve emekçilerini, işgalci katliamcı emperyalist haydutlara, halk düşmanı faşist zorbalara ve her türden gericilere karşı, partimiz önderliğinde saf tutmaya ve savaşmaya çağırıyoruz !

TKP/ML MK
Nisan 2003