“SOSYALİZM VE SOSYALİZMDEN GERİYE DÖNÜŞ SORUNLARI” ÜZERİNE

DENG SİAO-PİNG’İN SANAYİ VE ULAŞIMDAKİ REVİZYONİST SAFSATASININ ELEŞTİRİSİ Cung Şi

Deng Siao-ping, kapitalist yoldaki bir numaralı iflah olmaz parti iktidar sahibidir. O, revizyonist bir program piyasaya süren, revizyonist bir çizgi izleyen ve alınan doğru kararları değiştirmek amacıyla sağ rüzgarın başlatılmasındaki elebaşıdır. O, yalnızca bütün üst yapı alanlarında çok sayıda abes şeyler yapmakla kalmadı, aynı zamanda hararetli bir şekilde Başkan Mao’nun ekonomik cephedeki proleter devrimci çizgisine karşı da faaliyette bulundu. “Her şey modernleştirme için” yaftası altında doğrudan sanayi ve ulaşıma el attı ve boşuna Çin’in sosyalist sanayisini kapitalist restorasyonun temeli yapmak için çaba göstererek, sanayinin gelişmesi için kendi revizyonist ilkelerini de içeren bir kurallar belgesinin hazırlanması talimatını verdi. Bu oyunun iç yüzünü anlamak zordu, ancak büyük kültür devriminde ve Lin Piao ve Konfüçyüs’ü eleştiri hareketinde çelikleşen işçi sınıf aldatılamazdı. Deng Siao-ping’in revizyonizmi ortaya çıkar çıkmaz geniş işçi kitleleri ve kadrolar tarafından boykot ve mahkum edildi. Başkan Mao’nun bizzat başlattığı ve yönettiği sağdan esen rüzgara karşı mücadele, işçi sınıfının mücadele azmini kamçıladı ve işçi sınıfı mücadele içinde Deng Siao-ping’in revizyonist çizgisinin gerici özünü daha açık olarak gördü.

SANAYİ VE ULAŞIMDAKİ TEHLİKE NEDİR?

Yürüttüğü gerileme ve restorasyon kampanyasında Deng Siao-ping, “üç direktifi esas halka alalım” programının reklamını yaptı, sanayi ve ulaşımdaki baş çelişmesinin proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişme olduğunu inkar ederek sınıf mücadelesinin esas halka alınmasına karşı çıktı. Kendisinin de belirttiği gibi bugünkü durumda esas tehlike “üretimin kavranmasından söz etmeye cesaret etmemekte” yatıyormuş ve bu da “genel” bir sorunmuş. O, partinin sanayi ve ulaşımdaki temel çizgisinin önder rolünü açık bir şekilde inkar ederek, Çin’de sanayinin gelişmesini sosyalist yönünden saptırmaya çalıştı.

Başkan Mao 1949 yılından bu yana daima vurgulayarak “ülkede baş çelişme proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişmedir” şeklinde belirtmiştir. Bu, aynı zamanda sanayi ve ulaşımdaki baş çelişmedir de. Bu çelişmenin varlığı ve gelişmesi, sanayi ve ulaşımdaki genel sorunun uzun bir süre bu dalda sosyalist yolda mı yoksa kapitalist yolda mı yürüneceği, Marksistlerin ve işçi kitlelerin mi yoksa parti içindeki burjuvazinin, kapitalist yolu tutan iktidar sahiplerinin mi yönetime sahip olacağı sorununu ortaya atmaktadır. Esas tehlike revizyonizm ve kapitalizmin restorasyonudur. Başkan Mao IX. Merkez Komitesinin 1. genel toplantısında yaptığı konuşmada Büyük Kültür Devriminin zorunluluğunu tahlil ederek şunları tespit etti: “Açıktır ki, Büyük Proleter Kültür Devrimini gerçekleştirmek gerekiyordu, zira temelimiz sağlam değildi. Yaptığım gözlemlere göre, büyük bir ihtimalle yönetimin gerçek Marksistlerin ve işçi kitlelerinin elinde olmadığı hatırı sayılır sayıda -hepsini veya ezici çoğunluğunu kastetmiyorum- işletmeler vardı. İşletmelerin yönetiminde iyi kişiler yok ta değildi. Bunlar mevcuttu. Sekreterler, sekreter yardımcıları ve parti komitelerinin üyeleri, aynı zamanda parti hücrelerinin sekreterleri arasında da, iyi insanlar mevcuttu. Fakat bunlar, proleter siyasetin propagandasını yapmak yerine maddi teşviği uygulamak, prim dağıtmak, kara öncelik tanımak vs. gibi şeylerden başka bir şey olmayan Liu Şao-şi’nin çizgisini izliyorlardı. “Fakat işletmelerde gerçekten kötü kişiler de var”, “bu, devrimin henüz sona ermediğini gösteriyor.” Sanayi ve ulaşımda, proletarya ile burjuvazi arasındaki sınıf mücadelesi sınıflar ortadan kalkıncaya dek sürecektir. Eski burjuva unsurlar ve eğitilmemiş aydınlar henüz varlıklarını sürdürüyorlar; dolandırıcılık, hırsızlık ve spekülasyon gibi şeyler zaman zaman ortaya çıkıyor. Burjuva hakkı var olmaya devam ettiğinden yeni burjuva unsurlar ortaya çıkacaktır. “İlk sırada kar” ilkesi, maddi teşvik, prim vs. gibi işletmeler idaresindeki revizyonist çizgi için henüz uygun pazar mevcuttur. Kapitalist yoldaki iktidar sahipleri hala bu yolda yürüyorlar olgusu gibi bir olgu uzun bir dönem var olacaktır. Deng Siao-ping, sanayi ve ulaşımdaki sınıf mücadelesini inkar etmekle parti içi ve dışı burjuvazinin temsilcisi sıfatında, burjuvazinin proletaryaya karşı yürüttüğü mücadeleyi destekleme, revizyonist çizginin hakim kılınması ve kapitalist yolun izlenmesi çabalarını gizlemeyi amaçlıyordu.

Sosyalist sistemde, fabrikalar ve işletmeler proletaryanın burjuvaziye karşı sınıf mücadelesini yürüttüğü mevzilerdir ve bunların saf ekonomik örgütler olarak görülmesine ve içlerinde üretici güçlerin önceliği teorisinin uygulanmasına asla izin verilemez. Başkan Mao şunu belirtti: “Tek bir hedef uğruna birleşelim. Bu, her fabrika, köy, kurum ve öğrenim yerinde gerçekleştirilmelidir.” Yalnızca proletaryanın burjuvazi üzerindeki diktatörlüğünü sağlamlaştırmak ve sosyalist üretim ilişkilerini sürekli mükemmelleştirmekle sosyalist üretimi daha çok, daha çabuk, daha iyi ve daha ekonomik olarak geliştirmek ve fabrikaları ve işletmeleri revizyonizmle savaş ve revizyonizmden sakınma doğrultusunda güçlü birer kaleye dönüştürmek mümkündür. Fabrika ve işletmeler, proletarya diktatörlüğünü sağlamlaştırmak hedefini gözden kaçırırsa üretimi geliştirememiş olmakla kalmayacak, fakat aynı zamanda burjuvazi ve kapitalizmi doğuran bir zemin olarak yozlaşacaklardır da. Böyle bir gelişmeye izin verilecek olursa, fabrikadaki sosyalist mülkiyet kapitalist mülkiyete dönüşecek ve işçi sınıfı yeniden ücretli köle durumuna dönüşecektir. “Üretimin kavranmasından söz etmeye cesaret” edilmelidir propagandası ile Deng Siao-ping, gerçekte sosyalist üretimin geliştirilmesi hedefini izlemedi, aksine o, fabrika ve işletmelerin birer sınıf mücadelesi alanı olarak terkedilmesi ve proletaryanın burjuvazi üzerindeki diktatörlüğünden vazgeçilmesini kişilere kabul ettirmek ve rahat bir şekilde kapitalizmi restore etmenin yolunu açmak istiyordu.

Sosyalist fabrika ve işletmeler, tabii ki üretim planını gerçekleştirmek, planlanandan daha fazlasını üretmek, tesislerin bakımı, teknik yenilikler ve ürünlerin kalitesi gibi sorunları sürekli çözümlemek için bütün güçlerini kullanmalıdırlar. Başkan Mao’nun belirttiği gibi “sınıf mücadelesi esas halkadır, diğer her şey ona bağlıdır.” Yalnızca sınıf mücadelesini esas halka olarak, revizyonizm ve kapitalizmin eleştirisini derinleştirerek, ve hangi çizginin izlenip hangi yolda yürüneceği sorununu çözmek için sürekli çaba sarf ederek sosyalist üretimi doğru yönde ve canlı bir şekilde geliştirmek mümkündür. Yalnızca bu şekilde, tesis, teknik ve kalite sorunlarını doğru bir tarzda çözmek, sanayiyi geliştirmek için yürüdüğümüz yolda daha büyük daha çabuk, daha iyi ve daha ekonomik sonuçlar elde etmek, bağımsız ve nispeten mükemmel bir sanayi sistemi inşa etmek ve sosyalist sanayinin modernleştirilmesini gerçekleştirmek gerçekten mümkündür. Deng Siao-ping, sınıf mücadelesinin esas halka alınmasına karşı mücadele etti, kendi eski “beyaz kedi, kara kedi” düşüncesinde ısrar etti ve Marksizm ile emperyalizm arasında bir ayrım yapmadı. Bu tutum, kaçınılmaz olarak kapitalist yola götürür ve sosyalist üretimi baltalar. Onun “modernleştirme” dediği şey, aslında burjuvazinin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilecek kapitalist bir modernleştirme idi ve Çin’i, emperyalizmin ve sosyal-emperyalizmin bir uzantısı durumuna dönüştürecekti.

NEDEN “İLK SIRADA KÂR” VE MADDİ TEŞVİK GİBİ ESKİ BOŞ LAFLAR YENİDEN ISITILIP ORTAYA SÜRÜLÜYOR?

Sanayi ve ulaşımda proletaryanın burjuvaziye karşı sınıf mücadelesinin önemli bir yönü, “ilk sırada kar” ve “maddi teşvik” gibi revizyonist pılıpırtının eleştirilmesidir. Büyük Kültür Devriminden bu yana işçilerin geniş bölümü bu pılıpırtıyı eleştirmekten vazgeçmedi. Bu durum Deng Siao-ping’i öfkelendirdi ve o, “ilk sırada kar” ilkesinin eleştirilmesini “kar elde etmeye karşı tek yanlı saldırı” şeklinde karalayarak, “sizler, bunun karı ilk sıraya oturtmak anlamına geldiğini söylüyorsunuz. Pekala, karın birazcık ilk sıraya oturtulması pek de fena olmaz. Aksi halde devlet neye güvenecek?” diye saçmaladı. O, açıktan maddi teşviğin eleştirilmesine karşı çıktı ve revizyonizmin yoldaşı olduğunu gizlemedi.

Proletarya diktatörlüğü altındaki sosyalist ülkemiz, hangi amaçla sanayiyi ve ekonominin diğer dallarını işletiyor? Kar ve para mı, yoksa devrim ve halk için mi? Tartışma sırasında bu noktaya açıklık getirilmelidir. Başkan Mao şöyle belirtti: “Ekonominin geliştirilmesi ve kamu hizmetlerinin güvence altına alınması, -işte ekonomi ve mali alandaki çalışmamızda genel çizgimiz budur.” (‘Japon saldırısına karşı direnme savaşı döneminde ve ekonomi ve mali sorunlar’) Hafif ve ağır sanayinin bütün dallarında üretimi geliştirmemizin nedeni, yalnız ve yalnız kamu hizmetlerini güvence altına almak, sosyalist devrim ve sosyalist inşanın ihtiyaçlarını, aynı şekilde halkın çalışma sırasında ve günlük yaşantısındaki ihtiyaçlarını tatmin etmek ve “savaşa, doğa afetlerine karşı hazırlanın, halk için her şeyi yapın!” direktifini hayata geçirmek içindir. Bu, işçi-köylü ittifakının perçinlenmesine, proletarya diktatörlüğünün sağlamlaştırılmasına ve uzun vadeli hedef olan komünizmin gerçekleştirilmesine bağlıdır. Devrim ve halk için-, bu nokta sosyalist üretimi kapitalist üretimden ayıran temel kriteridir. Fabrikaların ve işletmelerin çalıştırılmasında azami kar elde etmek, kapitalistlerin temel hedefidir. Marks şunu söylüyordu: “Burjuva toplumunun meşguliyetinin, para yapmak olduğunu doğru ifade ediyorlardı…” (‘Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı’), “artı değerin üretimi veya kar elde etme, bu üretim biçiminin mutlak yasasıdır.” (‘Kapital’) Deng Siao-ping, “ilk sırada kar” ve “maddi teşvik” gibi ilkelerin reklamını yaparak sosyalizm ile kapitalizm arasındaki temel ayırımı bulandırdı. Böylece o, gerici burjuva bakış açısını ve gerici burjuva dünya görüşünü bir kere daha sergilemiş oldu.

“İlk sırada kar” ve “maddi teşvik”, para ve maddi şeylerle ilgilidir ve özünde burjuva bir siyasettir, burjuvazinin, kadrolarımızı ve kitleleri yozlaştırmada ve sosyalist üretim ilişkilerini baltalamada kullandığı bir kezzaptır. Bu ilkelerin, sosyalist fabrika ve işletmelere sokulması karşısında nasıl “fena olmaz” denilebilir? Sosyalist ekonomi, planlı ve orantılı bir gelişmenin söz konusu olduğu bir plan ekonomisidir. Bir fabrikanın neyi ne kadar üreteceği ve neyi üretmeyeceği belli bir plana tabi kılınmalı ve halkın çıkarları doğrultusunda olmalıdır. Şayet her fabrika, karı ilk sıraya oturtur, kar miktarına göre çok veya az üretir ve kar sağlamayan bir şeyi hiç üretmezse, bu, sosyalist plan ekonomisini karıştırıp baltalar ve üretimde anarşiye yol açmaz mı? Kar avına çıkmak üzere çeşitli işletmeler, kendi çıkarlarını başkalarının karı hilafına gerçekleştirmenin yollarını arayacaklar ve böylece sosyalist işbirliği şeklindeki ilişkiler, kapitalist rekabet ilişkilerine dönüşecektir. Kar ilk sıraya oturtulur, tek yanlı olarak üretimin değeri ve karı hedeflenir, zenginlik tanrısı “Mareşal Cao”ya tapılır, maddi şeyler aracılığı ile insanların coşkusu tahrik edilirse, işte o zaman kadro ve kitlelerin düşüncelerinin yozlaşması ve işçilerin saflarında birliğin baltalanması, insanların yalnızca kendi çıkarlarını düşünmeye, şöhret ve kar peşinde koşmaya başlamaları, insanlar arasındaki ilişkilerin işveren ve ücretli işçi arasındaki para ilişkisine dönüşmesi kaçınılmazdır. Böylece sosyalist üretim ilişkileri baltalanacak ve burjuva hakkı ciddi bir şekilde boy verecektir. Bu gelişmenin böyle devam etmesi kaçınılmaz olarak kapitalist mülkiyetin restorasyonuna götürür. Bu anlamda Sovyet sosyal-emperyalizmi, Deng Siao-ping’in tertipleri gibi sinsi tertiplerin nereye götürdüğünü gösteren bir örnektir.

Diğer yandan, üretim masraflarını hesaplamak, ekonomik muhasebe tutmak ve devletin taleplerine uygun belirli bir kar elde etmek sosyalist işletmeler açısından devrimin ve insanın gereklerini yerine getirmek için zorunludur. Sosyalist işletmelerin elde ettiği kar, sosyalist birikimin esas kaynağını oluşturur. Bizler, eskiden beri ekonomik muhasebe tutmaya ve akümülasyona önem veriyoruz ve maliyetin ve birikimin ihmal edilmesi gibi yanlış düşüncelere ve çok miktarda masrafa ve savurganlığa karşıyız. Deng Siao-ping ise, “ilk sırada kar” ilkesinin ve “maddi teşvik”in eleştirilmesine saldırarak, bu eleştiriyi “kar elde etmeye karşı tek yanlı saldırı” olarak niteledi. Böylece o, sadece karışıklık yaratmaya ve art niyetlerini gizlemeye çalıştı. Büyük Kültür Devriminden bu yana bu revizyonist düşüncelerin eleştirilmesi sayesindedir ki, geniş işçi kitlelerinin faaliyetlerinin gelişmesi mümkün oldu, partinin çizgisi, direktif ve siyaseti hakim kılındı ve devlet planı uygulandı, ve böylece daha fazla para sosyalist devrim ve sosyalist inşa için dolaşımda bulundu. Başkan Mao şu açıklamayı yaptı: “İdeolojik ve siyasi çalışma, ekonomik ve teknik çalışmanın üstesinden gelmemizin güvencesidir ve ekonomik temele hizmet eder. İdeoloji ve siyaset aynı zamanda, komutan ve ruhtur. İdeolojik ve siyasi çalışmamızı çok az da ihlal ettiğimizde ekonomik ve teknik çalışmamızda mutlaka yanlış yoldan gideceğiz.” Üretimin geliştirilmesinde sosyalist ülkemiz, “ilk sırada kar” ve “maddi teşvik”e dayanmamaktadır. Bizler, Başkan Mao’nun proleter devrimci çizgisine, “proleter siyasete öncelik verilmeli” ve “sınıf mücadelesini esas halka alalım” ilkelerine ve güçlü bir ideolojik-siyasi çalışmaya güveniyoruz. Bu, sosyalist işletmelerin başarı ile çalıştırılmasındaki temel unsurdur.

İŞÇİ SINIFINA MI DAYANALIM, YOKSA BURJUVAZİYE Mİ?

Sınıf mücadelesini esas halka alarak sanayiyi işletmek için bütün yürekten işçi sınıfına dayanmalı, geniş kitlelerin sosyalist faaliyetini hayata geçirmeli ve büyük çapta kitle hareketlerini geliştirmeliyiz. Bunlar Başkan Mao’nun pratik tarafından doğrulanan mantıki düşünceleridir. Deng Siao-ping ise şöyle zırvalıyor: “İşçi, köylü ve askerlere dayanmak izafidir.” O, işçi sınıfına dayanılmasına karşı mücadele etti. Geniş kitlelerin sosyalist faaliyetini boğmak amacıyla bir yandan her türlü kaide ve yasak sayesinde eski kontrol, kısıtlama ve baskı pratiğinin reklamını yaparken diğer yandan hararetli bir şekilde “fabrikaların uzmanlarca yöneltilmesi” teorisi ile “yabancı olan her şeye tapma” felsefesinin propagandasını yaptı ve bir büyük komprador burjuva gibi iç ve dış burjuva otoritelerin önünde dize geldi.

İşçi kitlelerine güvenilip güvenilemeyeceği, onlara dayanılıp dayanılamayacağı sorunu iki sınıf, iki çizgi mücadelesinde önemli bir sorundur. Başkan Mao vurgulayarak şunu belirtmiştir: İşçi sınıfı önder sınıftır, o, “en uzak görüşlü ve en fedakar, en kararlı devrimci” olan sınıftır. (‘Halkın Demokratik Diktatörlüğü üzerine’). İşçi kitlelerine güvenilmez, onlara dayanılmazsa ne devrim ne de sanayi ve ulaşımdaki inşa ilerleme kaydedebilir. İşçi sınıfı, burjuvaziye ve kapitalizme karşı mücadele içinde doğdu ve gelişti. Kapitalizme karşı en derin kin besleyen, sosyalizmi en yürekten seven ve sosyalist yoldan en kararlı bir şekilde yürüyendir o. Ancak ve ancak tüm yürekten işçi sınıfına dayanılır, işletmelerin yönetim ve idaresine katılmak, siyaset üzerine tartışmak, önemli meseleleri ele almak ve işletmelerin yönetimini devrimci denetiminden geçirmek üzere işçi kitleleri harekete geçirilirse Başkan Mao’nun proleter devrimci çizgisi hakim kılınabilir ve işletmeler işçi sınıfının öncüsünün ideolojisine uygun olarak dönüştürülebilir. Ancak bu şekilde Marksistler ve işçiler gerçekten yönetime sahip olabilir ve burjuvazi üzerindeki proletarya diktatörlüğü güçlendirebilir. İşçi sınıfı da mücadele içinde sürekli kendini eğitmeli ve tarihi görevi hakkındaki bilincini yükseltmelidir -bu, işçi sınıfının kendini eğitmesinin bir yönüdür. Büyük Proleter Kültür Devriminden bu yana işçi sınıfının fabrika ve işletmelerde ülkenin efendisi olma durumunun sağlamlaşmış olması muazzam bir değişikliktir. Birçok fabrika ve işletmelerdeki parti örgütleri işletme idaresinde işçi kitlelerine dayanmakla Lenin’in eleştirdiği burjuva ön yargıyı, yani “yalnızca şu ‘üst sınıflar’, yalnızca zenginler ve zengin sınıfların okulundan geçmiş olanlar devleti idare etme ve sosyalist toplumun örgütsel inşasını yönetme yeteneğine sahiptirler” önyargısını çürütmüştür. (‘Rekabet Nasıl Örgütlenmeli?’) Bu, sosyalist devrim ve sosyalist inşada işçi sınıfının oynadığı büyük rolün tam bir kanıtı ve Deng Siao-ping’in revizyonist saçmalıklarının sert bir dille eleştirilmesidir.

Mao Zedung düşüncesi ile silahlanmış olan işçi kitleleri sınırsız bir yaratıcı güce sahiptir. Onlar sosyalist devrim ve sosyalist inşada esas güçtür. Sanayinin geliştirilmesinde bizler, kendi yolumuzdan yürümeli ve sosyalist sanayinin modernleştirilmesini hızlandırmalıyız. Bunu yaparken neye dayanmalıyız? Birincisi; dünya çapında yayılma ve diğer ülkeleri sömürme peşinde koşan hegemonyacılığa dayanamayız, ikincisi; yabancı burjuvaziden dilenmek anlamına gelen “yabancı olan her şeye tapma” felsefesine dayanamayız. Bizler, Başkan Mao’nun devrimci çizgisinin önderliğinde Mao Zedung Düşüncesi ile silahlanmış işçi sınıfına ve geniş halk kitlelerine güveniyoruz. Emperyalistler bizi abluka altına almış ve Sovyet revizyonist dönek kliği bizi boğmaya çalışmıştı. Fakat biz “yabancı olan her şeye tapma” felsefesini ve “kuyrukçuluk” siyasetini eleştirmek için kitlelere dayandık ve onları harekete geçirdik. Böylece bağımsızlık, kendi gücüne güven ve ülkenin refahı için ağır çalışma devrimci ruhunu halk kitleleri arasında hakim kıldık ve bu şekilde yolumuz üzerindeki bütün güçlük ve engelleri aşarak bugünkü zaferleri kazandık. Tüm yürekten işçi sınıfına dayanılır ve kitle hareketleri güçlü bir şekilde geliştirilirse devrim canlı bir şekilde ilerler ve üretimde daha büyük, daha çabuk, daha iyi ve daha ekonomik sonuçlar elde edilir. Pratikte işçi sınıfı kültür devriminden bu yana yabancıların ürkek bir tarzda kaçındığı bazı “yasak alanlar”a girdi. Bazı “uzman” ve “otorite”nin imkansız gördüğü şeyler işçi sınıfı tarafından başarıyla gerçekleştirildi. Bu çürütülmesi mümkün olmayan olgular “gerçek kahramanlar kitlelerdir” gerçeğini bir kez daha doğruladı.

Deng Siao-ping’in işçi sınıfına olan “izafi” güveni, Liu Şao-şi’nin “kitleler geridir” teorisinin yeni bir baskısıdır. Onun “izafi” güveni, gerçekte işçi sınıfına dayanmamak ve işçi sınıfına olan güvene karşı mücadele etmek anlamına gelir. Deng Siao-ping tekrar görevine döndükten sonra her yerde “geri çekilmiş bilginler”i ve “unutulmuş” olanları ziyaret ederek, “ikinci bir kez yere çalınmak”tan “korkmayanı” ve “son derece kararlı” olan şu iflah olmaz iktidar sahiplerinin yeniden görevlerine yerleştirilmelerini talep etti. Bu, onun parti içindeki burjuvaziye dayanmak niyetinde olduğunu kanıtlıyor. Deng Siao-ping, “seviye ve bilgi”ye ve kendisi ile ortak çıkarlara sahip olan burjuva aydınları “yönetici yerlere yerleştirmek” istediğini açıklamadı mı? Bu onun az sayıda burjuva “uzman” ve “otorite”ye dayanmak arzusunu kanıtlıyor. “Yabancılar” önüne eğilen, “yabancı uzmanlar”a var gücüyle “yabancı olan her şeye tapma” felsefesini ve “kuyrukçuluk” siyasetini propaganda eden Deng Siao-ping değil miydi? Başka bir ifadeyle, o yabancı burjuvaziye dayanmak istiyordu. Nisan ayının ilk günlerinde cereyan eden karşı devrimci siyasi Tienanmen meydanı olayı ele alındığında Deng Siao-ping’i destekleyen kimselerin, aralarında vurucu kırıcıların, gangsterlerin ve toplumun diğer döküntülerinin de bulunduğu proletarya diktatörlüğüne düşmanlık besleyen bir avuç sınıf düşmanı ve yeni burjuva unsurların olduğu görülür. Deng Siao-ping burjuvazinin tarafına geçmiş ve işçi sınıfına dayanılmasına karşı çıkmıştır. Bu, onun parti içi ve dışı burjuvazinin çıkarlarını temsil ettiği ve karşı-devrimin, restorasyon yanlısı güçlerin ele başısı olduğu anlamına gelmektedir. Meseleye böyle bakıldığında Deng Siao-ping’in sosyalizmi mi kapitalizmi mi uyguladığı ve sanayiyi hangi yola çekmek istediği oldukça açık değil midir?

“DÜZELTME”NİN ARKASINDA YATAN NEDİR?

Deng Siao-ping’in sanayi ve ulaşımda revizyonist bir çizgi izlemek üzere öne sürdüğü bahanelerden biri “üretimin geliştirilmesi”, ve amacını gerçekleştirmek için aldığı tedbirlerden biri de çok yanlı “düzeltme” idi. Kültür Devriminden bu yana sanayi ve ulaşımdaki durumu çok kötü olarak niteleyen Deng Siao-ping, bu alanda “çok sorunları”n olduğu iddiasında bulundu. Ona göre her şey “karmakarışık”tı ve “üzerinde durulmaya ciddi olarak” hak etmişti. O, bu durumu “düzeltmede daha fazla cesaret” talep ediyordu. Deng Siao-ping’in sözleri ve yaptıkları, onun “düzeltme”sinin arkasında Kültür Devriminin doğru değerlendirilmesinin revizyonu, restorasyon ve gerilemeden başka birşey yapmadığını gösteriyor.

Kültür Devrimi ile Liu Şao-şi ve Lin Piao’nun iki burjuva karargahı yerle bir edilmiş, revizyonist çizgi eleştirilerek üst yapı ve üretim ilişkilerindeki kapitalist şeylere ağır bir darbe indirilmiştir. Bütün bunlar burjuvazi ve revizyonistleri tamamen şaşkına çevirmedi mi? Bu devrimde iyi olmayan nedir? Başkan Mao’nun mücadele-eleştiri-dönüşme hakkındaki direktiflerinin yönlendirilmesi sayesinde fabrika ve işletmeler şu aşamalardan geçti: Üçlü Birlik’e dayanan devrim komitelerinin kurulması, kitle eleştirisinin geliştirilmesi,  sınıf saflarının elekten geçirilmesi, parti örgütlerinin sağlamlaştırılması, idari yapının basitleştirilmesi, akıl dışı talimat ve kaidelerin reformu ve idare unsurlarının atölyelere gönderilmesi. Bu sayede hissedilir değişiklikler oldu. Akılcı talimat ve kaideler, mücadele süresince devamlı mükemmelleştirildi. Kadro ve kitleler sınıf mücadelesi ve çizgi mücadelesi hakkındaki bilinçlerini muazzam bir şekilde yükselttiler. İşçiler işletmelerin yönetimine ve idaresine katılıyor, kadrolar ve teknisyenler bedeni olarak çalışıyorlar. İşçiler arasındaki dar iş bölümü aşılarak işbirliğine dayanan komünist ruh yerleştirildi. “Anşan demir çelik kombinasının işletme yasası” hayata geçirildi. Burjuva hakkının kısıtlanmasına hizmet eden çok sayıda yeni şeyler doğdu, gelişti. Sanayi ve ulaşımdaki üst yapı ve üretim ilişkileri alanında sosyalizmin yararına olan bu değişiklikleri işçi sınıfı ve kitleler coşkuyla karşıladılar.

Deng Siao-ping, Büyük Kültür Devriminden önce Liu Şao-şi’nin revizyonist çizgisine uygun olarak işletmelerin yönetimi için formüle edilen talimatların “henüz iyi ve kullanılabilir” olduğunu söyledi. Bu sözler onun art niyetini açığa çıkararak “zorunlu talimat ve kaideler” olarak nitelediği şeylerin, gerçekte eski mallar olduğunu göstermiştir. Bu malların iyi olup olmadığını en iyi şekilde devamlı bunlara karşı mücadele etmiş olan işçi sınıfı bilir. Büyük Kültür devrimi sırasında revizyonist çizgi geniş kitleler tarafından eleştirilmiş ve Deng Siao-ping’de “özeleştiri” yaparak hatalarını kabul etmişti. Ne var ki, o bu malları yeniden yutturmaya çalıştı. Onun teşviki ile kaleme alınan “sınai gelişmenin hızlandırılmasına ilişkin bazı sorunlar” başlıklı makale tamamen Liu Şao-şi’nin revizyonist çizgisinin devralınmasıydı, hatta bu çizgiyi aşmıştı. Onun sözünü ettiği “düzeltme”, yeni şeylerin yok edilmesini sağlayacak bir sopa ve eski şeylerin restorasyonu ile eş anlamlı bir kelimeden başka bir şey değildi. Onun “düzeltme” sayesinde ortadan kaldırmak istediği şey başkan Mao’nun proleter devrimci çizgisi, devralmak istediği şey de revizyonist gelenekti. “Düzeltme” ile yok etmek istediği şeyler üst yapı ve üretim ilişkileri alanında burjuva hakkını kısıtlayan mevcut sosyalist üretim ilişkileri ile yeni şeylerdi; onun yeni kurup yayınlaştırmak istediği şeyler de kapitalist ve revizyonist şeylerdi. O, “düzeltme” ile “Anşan demir çelik kombinasının işletme yasası”nı ortadan kaldırmak ve Sovyet “Magnitogorsk demir çelik kombinasının talimat ve kaideleri”ni yerleştirmek istiyordu. Deng Siao-ping, “düzeltme”nin anahtarının “yönetici organlar sorunu” olduğunu söyleyerek yukarıdan aşağıya “güçlü, cesur ve yetenekli” yönetici organlar kurmak istiyor ve revizyonist çizgiyi hakim kılmak, alınan doğru kararları ortadan kaldırmak ve kapitalizmi yeniden inşa edebilmek amacıyla revizyonizmi uygulama cesaretine, “tecrübe”sine ve “yetenek”ine sahip olanları korumaya çalışıyordu.

Deng Siao-ping, Konfüçyüs’ün “etiketi iyi olanın sözü ciddiye alınır” yöntemine uygun olarak kendi “düzeltme”sini gerçekleştirmek için başka bir gerekçe öne sürdü. Bu da “üretim kapasitesinin tam olarak kullanılmadığı” iddiası idi, sanki onun “düzeltme”sini üretimi geliştirmeyi amaç edinmiş gibi. Fakat kimse buna aldanmadı. Olumlu ve olumsuz tecrübeler yalnızca devrimin üretici güçleri özgür kılabileceğini gösterdi. Sanayide üretim kapasitesini daha iyi bir şekilde geliştirebilmek için “devrime sarılalım, üretimi ilerletelim” direktifine sarılmalı, üretim ilişkileri ile üretici güçler, üst yapı ile ekonomik temel arasındaki çelişmeyi devamlı çözümlemeliyiz. Deng Siao-ping, Büyük Kültür Devriminden önce Liu Şao-şi ile işbirliği içerisinde, sanayi ve ulaşımda revizyonist bir çizgi izlemiş ve eski toplumun unsurlarından pek farklı olmayan üst yapı ve üretim ilişkilerindeki şeyleri inatla korumak ve genişletmek istemişti. Bunun sonucu olarak da Başkan Mao’nun devrimci çizgisinin hayata geçirilmesi engellenmiş ve baltalanmış, ve Çin’in sosyalist sanayisinin gelişmesine ciddi bir şekilde set vurulmuştur. Büyük Kültür Devrimi süresince işçi sınıfı ve devrimci halk kitleleri Liu Şao-şi ve Lin Piao’nun revizyonist çizgisini eleştirmişler, üst yapı ve üretim ilişkileri alanındaki eski şeylere ağır darbe indirmişler ve sanayide üretimin ve inşanın hızlı bir şekilde gelişmesini sağlamışlardır. Sağdan esen rüzgarı geri püskürtme mücadelesinin büyük çapta gelişmesi ile geniş işçi kitlelerinin, kadroların ve devrimci aydınların sanayi ve ulaşımda devrime sarılmak, üretimi ilerletmek için coşkuları güçlü bir şekilde yükseltmekte ve sanayide üretim büyük adımlarla ilerlemektedir. Bütün bunlar Deng Siao-ping’in gerici saçmalıklarının şiddetle reddedilmesidir. Deng Siao-ping üretim ilişkileri ve üst yapının dönüştürülmesine her bakımdan karşı çıkmakla gerçek niyetini göstermiş oldu -o, sosyalist devrimi ve sosyalist üretimi baltalamak ve kapitalizmi restore etmek istiyordu.

“Peking Rundschau”

15 Haziran 76, Sayı: 24