Komünist 72’den: Dünyada ve Türkiye’de Durum – II. BÖLÜM

8. Çevre Eylemleri Sürüyor!

8. Çevre Eylemleri Sürüyor!

Türkiye’de Demokratik Halk Devrimi’nin çözmesi gereken sorunlardan birisi de çevre ve doğa sorunudur. Diğer bir ifadeyle demokratik devrimin başlıca çelişkilerinden birini sistemle ekolojik sistem arasında yaşanan çelişki oluşturur. Öte yandan köylülüğün yaşam alanlarına yönelik saldırılar karşısında gösterdiği refleks, direniş ve eylemler önemli bir gündem oluşturmaktadır. Son yirmi yıl içinde çevre mücadelelerinde ön plana çıkan eylemler incelendiğinde bu gerçek rahatlıkla görülür.

Bu başlıkta özellikle değinilmesi gereken bir başka husus da Gezi Parkı’nın yıkılıp yerine Topçu Kışlası adı altında Alışveriş Merkezi yapılmasına karşı başlangıçta çevre duyarlılığıyla gelişen sonrasında ise toplumsal, siyasal, kültürel bir isyana dönüşen Gezi İsyanı’dır.

Gezi İsyanı, Türkiye’de görülen en büyük kitlesel ayaklanma olarak tarihe geçti. 31 Mayıs 2013’te Taksim’i yayalaştırma projesi kapsamında Gezi Parkı’na bir kompleks inşa etmek için ağaçların kesilmesiyle başlayan isyan, kısa sürede 80 ile yayıldı. Faşist kolluk güçleriyle kitle arasında çıkan çatışmalarda 11 kişi hayatını kaybetti, 8 binden fazla insan yaralandı. Bu isyan, Osmanlı Türkiye tarihinde yaşanan önemli toplumsal kalkışmalardan biridir ve Türk hakim sınıflarını alabildiğine korkutmuştur. İsyanın dinamikleri, önderlik, kitle hareketleri ve ortaya çıkan tablo, sınıf mücadelesi iddiasında bulunan komünistler açısından özellikle değerlendirilmelidir.

Türkiye coğrafyası son yıllarda Gezi İsyanı’nın dışında da gündeme gelen etkili çevre protestolarına tanık oldu. Akkuyu Nükleer Santrali, Yırca’da yapılması planlanan termik santrale, Karadeniz’de Yeşil Yol Projesi’ne ve Artvin Cerattepe’de yapılması planlanan maden faaliyetine karşı etkili ve kitlesel protestolar, eylemlikler geliştirildi. Bu eylemlerin ilki Partimizin de Eurogold şirketine yönelik askeri yönelim içinde olduğu Bergama Altın Madeni projesidir. Almanya ve Avusturalya ortaklığında kurulan Eurogold firmasının 16 Ağustos 1989’da maden arama ruhsatı almasının ardından başlayan Bergama direnişi ilk kez 1996’da binlerce zeytin ve çam ağacının kesilmesiyle kitleselleşti. 15 Kasım 1996’da köylüler İzmir-Çanakkale yolunu altı saat boyunca trafiğe kapattı. 26 Ağustos 1997’de kendilerini Boğaz Köprüsü’ne bağlayan köylüler 1997’deki nüfus sayımında tepki olarak kendilerini saydırmadı. 2000’lerin ortasına kadar devam eden direniş madenin iptali için yeterli olmadı. Altın madeni 2005’ten bu yana açık.

Bir diğer direniş ise Hasankeyf’de gerçekleşti. Konumu Mardin ve Şırnak arasında, Dicle Nehri üzerinde yer alan Ilısu Barajı’na yönelik eylemler 2000’li yılların başından itibaren başladı. Bölge tarımının zarar göreceği ve köylülerin yaşam alanlarını terk etmesiyle sonuçlanacak projenin hedeflediği bir diğer değer ise 7 bin yıllık tarihe sahip olan Hasankeyf tarihi alanı. Dönem dönem projeye yönelik eylemlilikler sürüyor.

Bir başka direniş Mersin Akkuyu’ya yapımına başlanan Türkiye’nin ilk nükleer santraline karşı gerçekleştirildi. Yıllar önce Çernobil’de, son olarak Japonya’daki Fukuşima faciasından sonra yoğunlaşan protestolarda halk, nükleer santralin denize, yeşil alana ve bölge halkının sağlığına zarar vereceği gerekçesiyle eylemler yaptı. Bir diğer nükleer santral protestosu da Sinop’ta gerçekleştirildi.

2018 yılının sonuna doğru işçi eylemlilikleriyle gündeme gelen ancak aynı zamanda yoğun bir çevre eylemliliklerine de sebep olan bir diğer proje ise İstanbul’a yapılan 3. Havalimanı oldu. İstanbul’un Karadeniz kıyısına yapılan 3. Havalimanı ve ondan önce İstanbul Boğazı’na yapılan üçüncü köprü vesilesiyle dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 2013 yılında bu iki büyük proje için toplam 2.7 milyon ağacın kesileceğini açıklamıştı.

Bir başka çevre eylemi ise 2014 yılında Manisa’nın Soma ilçesindeki Yırca Köyü’nde, Kolin Şirketler Grubu’nun kuracağı termik santral için 6 bin zeytin ağacının kesilmesi karşısında köylülerin direnişe geçmesiyle gerçekleşti. Mücadele sonuç verdi ve 2015 yılında proje iptal edildi. Yeşil Yol projesi olarak adlandırılan Doğu Karadeniz’de Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Gümüşhane, Bayburt ve Artvin yaylalarını karayoluyla birleştirip turizme açmayı hedefleyen projeye karşı da eylemler gerçekleştirildi. Yeşil Yol projesine en büyük tepki Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinden geldi. Çamlıhemşinliler yüksekliği 3 bin metreye varan Samistal Yaylası’nda kolluk güçleriyle karşı karşıya geldi. 2015 yazına damga vuran eylemler sonrası Danıştay projeyi iptal etme kararı alsa da pek çok yerde yol yapımıyla çevreye ağır zarar verildi. Ordu’nun Fatsa ilçesinde yüzlerce kişi Altıntepe Şirketi’nin siyanürlü altın madenine aramasına karşı çıkmak için 2015 yazında eylem yapmaya başladı. Eylemlerden üç ay önce 100 dönümlük orman arazisindeki ağaçlar kesilmişti. Ağustos ayında köylüler ve kolluk güçleri arasında çatışma çıktı.

Bir diğer eylem Artvin Cerattepe’de gerçekleştirildi. Artvin merkez ilçesine bağlı Cerattepe’de altın madeni araştırması için Cominco şirketinin 1989’da arama için ruhsat almasının ardından başlayan tepkiler eyleme dönüştü. Cominco’nun direniş sonrası projeden vazgeçmesinin ardından bölgeye yatırım yapacak Cengiz İnşaat’a karşı protestolar Haziran 2015’te yeniden başladı. Her gün en az beş kişinin nöbet tuttuğu eylemlerde yüzlerce Artvinli, 16-17 Şubat 2016’da polisle karşı karşıya geldi. Biber gazı ve TOMA’ların kullanıldığı çatışmalar sonrası onlarca kişi gözaltına alındı. Proje, 700’den fazla kişi ve kurumun açtığı mahkemelerle Türkiye tarihinin en büyük çevre davası olarak kayıtlara geçti. Dava sürecinde ise Rize İdare Mahkemesi’nin “madencilik yapılabilir” kararı Danıştay 14. Dairesi’nce onandı. Şirket faaliyete başladı. İlk icraatı ağaç katliamı yapmak olan şirketin maden sahasına girmesi ile bölgedeki büyükbaş hayvanlar sudan zehirlendi. Halkın maden projelerine karşı eylem yapması yasaklandı.

Ön plana çıkan bu eylemliklerin dışında, Sivas’ta altın madeni aramasından, Tokat Çekerek Irmağı’na HES yapımına, Dersim’de baraj yapımlarından, Karadeniz’de irili ufaklı HES yapımlarına, Ege’de RES projelerine ve Termik Santral projelerine kadar bir dizi eylem ve protestolar, Türkiye toplumunun ve köylülerinin gündemindedir.