İKTİSADİ KRİZDEN GENEL KRİZE İSYANLARDAN DEVRİMLERE!

Afrika: Yeni Yağma ve Kapışma Alanı

Afrika son yıllarda bütün emperyalist ve gerici devletlerin özel strateji ve projelerle daha yoğun biçimde karşı karşıya geldiği bir konum almıştır. Bunlardan Çin sosyal-emperyalizminin kıta ülkeleriyle ticaret hacmi 166 milyar doları aşmış durumdadır. Afrika’nın 50 devleti geçtiğimiz yıl Çin’de düzenlenen “Çin-Afrika İşbirliği Forumu” (FOCAC) zirvesine katılmış ve burada milyarlarca dolarlık anlaşmalar imzalanmıştır. Kıtada faaliyet gösteren Çin şirketlerinin sayısı 2 bine, kalifiye eleman sayısı onbinlere, Çinli nüfus sayısı da 1 milyona yükselmiştir.

Kıta TC’nin bile ilgisi çektirilerek hamle yaptırılmasına neden olacak derecede önem arz eder hale gelmiş durumdadır. ABD’nin yukarıda aktardığımız çıkarma planı bunun bir göstergesidir. Nitekim Ocak ayının son haftasından göreve başlayan yeni Dışişleri Bakanı John Kerry, senato komisyonunda, Çin’in Afrika’nın her yerinde olduğunu belirttikten sonra, açıkça Çin ile ABD’nin Afrika’da etki alanı oluşturma yarışında olduğundan söz etmiştir.

Gelişmeler Sarkozy tarafından Ocak 2007’de şu şekilde anlatılıyordu: “Amerika ile Çin çoktan Afrika’nın fethine giriştiler. Avrupa, yarının Afrika’sını inşa etmek için daha ne kadar bekleyecek? Avrupa düşünürken, diğerleri yol alıyor.”

Nitekim Fransa’nın çok beklemesi gerekmemiş önce Libya’da öne fırlamış ardından da yeni yılın işgalini Mali’de gerçekleştirmiş ve 16 Ocak’ta kara harekâtına başlamıştır. Fransa’nın işgali Avrupa’nın 15 devletinden fiili yardım görmektedir. İngiltere Başbakanı 11 Eylül’ün kavramlaştırdığı “terörizme karşı savaş” üzerinden tanımladığı Kuzey Afrika süreci için, “onlarca yıl sürebilir” (20.01.13) açıklamasında bulunmaktadır.

Mali, işgale uğrayan ülke gerçeklerinden kolayca tahmin edilebileceği gibi, jeo-politik ve ekonomik nedenlerle önem arz eden bir konuma sahiptir ve bu yarı-sömürgede “olağan” yollarla çıkarları korumak sıkıntılı hale gelince efendilerin açık zoru devreye girmiştir. Sürecin, “iç savaş” bahanesiyle yol aldığına dair anlatım, emperyalistlerin her zamanki taktiği olarak okunmalıdır. Kaldı ki bu “iç savaş” süreçlerinin çoğu kez emperyalistler tarafından tetiklendiğini de unutmamak gerekir.

Batı Afrika’nın “Altın Kuşağı” olarak bilinen bölgesinin tam göbeğinde bulunan Mali 90’lı yıllarda başlayan altın üretiminde Afrika üçüncüsü durumundadır. Kaldı ki ülkedeki zenginlik altından ibaret değildir ve ülke topraklarında uranyum, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere birçok madene ait zengin yataklar bulunmaktadır. Ama Mali’yi son dönemde politik açıdan çatışma alanı haline getiren politik nedenler de vardır ve bunda Arap İsyanlarının devamında mobilize olan etnik grupların dengeleri değiştiren durumunun rol oynadığı görülmektedir.