Komünist 72’den: Dünyada ve Türkiye’de Durum – I. BÖLÜM

1.9) Dünyada Yoksulluğun Boyutu

1.9) Dünyada Yoksulluğun Boyutu

a) Kitlesel Yoksulluk

Dünya hızla yoksullaşmaktadır. Yoksulluk kalıcı bir sorun olarak Afrika, Asya, Latin Amerika, ABD ve AB dahil olmak üzere tüm kıtaların temel sorunu olmaya devam etmektedir. Kıtalar arası yoksulluk sınırı ekonomik şartların bölüşümdeki payıyla orantılı olarak belirlense de değişmeyen tek şey kitlelerin yoksullaşmasıdır. Örneğin ABD emperyalizmi yılda 19 trilyon dolar GSMH ile dünyanın en zengin ülkesi olmasına karşın, ABD’deki yoksulluk çok ciddi boyutlardadır. Yapılan bir araştırmada Amerika’nın Alabama eyaleti dünyanın tüm gelişmiş ülkeleri arasında en yoksul insanların yaşadığı eyalet olarak tespit edilmiştir. 2015 yılında yapılan bir diğer araştırmada ise tüm ABD çapında 43 milyon insanın yoksulluk içinde yaşadığı tespit edilmiştir.

Dünyamız her geçen gün açlığın ve yoksulluğun pençesinde kıvranmaktadır. Kriz derinleştikçe yoksulluk, işsizlik barınma ve sağlık ve eğitim sorunları kendisini kitlesel olarak daha ciddi boyutlarda göstermektedir. Dünyada 2 milyar kişi yoksulluk, 800 milyon kişi ise aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Bu oran sadece sömürge, yarı sömürge ülkeler için değil, en gelişmiş kapitalist emperyalist ülkeler için de geçerlidir.

Yoksulluğu etkileyen bir diğer neden de emperyalist-kapitalist sistemim aşırı kâr hırsı nedeniyle ekolojik sistemde yarattığı tahribat, iklim değişlikleri, doğal afetler, tarım alanlarının yok olması olarak karşımıza çıkmaktadır. Afrika Boynuzu’ndaki kuraklık, Karayipler’deki doğal felaketlerle, bugün dünyada 201 milyon insanın yoksulluk içinde, yardıma muhtaç durumda yaşam mücadelesi vermektedir.

Yoksulluğun bir diğer nedeni de iç savaşlar ve bölgesel savaşlardır. Suriye, Yemen, Güney Sudan, Nijerya’daki savaşlar ve çatışmalar beraberinde milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesine yol açmıştır. Mülteciler ulaştıkları ülkelerde başta ırkçılık olmak üzere her türlü insanlık dışı muameleye tabi tutulmakta, açlık ve yoksulluğun pençesinde kıvranmaktadırlar.

Dünyanın en gelişmiş ekonomisine sahip AB’nin hiç de göründüğü gibi bir refah kıtası olmadığı görülmektedir. Kriz ve krizin doğrudan sonucu olarak artan işsizlik, sosyal haklardaki kısıtlamalar yoksulluğun doğrudan sonucu olarak toplumsal tüm kesimleri etkilemektedir. Fransa’da 8, İngiltere’de 14.2, Almanya 16, İtalya 5.1, milyon, Hollanda 559 bin kişi yoksulluk içinde yaşamaktadır. Bu oranlar elbette ki sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde daha da artmaktadır.

b) Yoksulluktan En Fazla Etkilenen Kesim Olarak Çocuklar

Dünyanın en büyük insani sorunlarından biri de çocukların karşı karşıya kaldığı açlık ve yoksulluktur. Bu insani drama her gün binlerce yeni çocuk eklenmektedir. Barınma, yetersiz beslenme, temiz içme suyuna ulaşamama, okula gidememe, sağlıktan yararlanamama başlıca sorunlar olarak dünyadaki tüm yoksul çocukların ortak sorunları olarak devam etmektedir.

Yapılan araştırma ve yayımlanan raporlar çocukların geleceğini derinden etkileyen sonuçlar ortaya koymaktadır. Çocukların yaşadıkları sorunlar sadece ekonomik olarak geri olan, yoksul ülkeler için değil, “gelişmiş” ülkeler açısında da büyük sorunları beraberinde getirmektedir. Ekonomik olarak “gelişmiş” ülkelerde her 7 çocuktan biri yoksulluk içinde yaşamaktadır. Bu durum sistemin içine girdiği ekonomik krizin doğrudan sonuçları olarak kitlelere yansımaktadır. 2008 ekonomik krizi sonrası bu oranın daha da büyüdüğü görülmektedir. Yunanistan, İspanya İtalya, Almanya ve Fransa’da bu oran daha da yükselmiş durumdadır. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün yayımlandığı son rapor dikkate alındığında “Çin, yüzde 33.1 oranla çocuk yoksulluğunda” ilk sırada yer yer alırken, “Türkiye 25.3” oranıyla dünya sıralamasında 6. sıradadır. Bunu rakamı Hindistan, Brezilya, ABD, Şili, Meksika ve İsrail izlemektedir.

Bugün iç savaşın sürüdüğü Yemen’de çocukların hayatını kurtarmak için 2019 yılı için 542 milyon dolara ihtiyaç duyulmaktadır. 11 milyon çocuğun yaşadığı Yemen’de çocukların % 80’i doğrudan insani yardıma ihtiyaç duymaktadır. Ortadoğu’nun en fakir ülkesi olan Yemen’de Suudi Arabistan’ın destek verdiği Abdurabbu Mansur Hadi’ye bağlı güçlerin Husilere karşı açtıkları savaşta son üç yılda 15 bin çocuk hayatını kaybetmiştir.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) açıkladığı rakamlar dünya çapında yaşanan çocuk ölümlerinin korkunç boyutta olduğunu göstermektedir. UNICEF, dünya çapında 2 milyon 600 bin çocuğun doğumunun ilk ayında hayatlarını kaybettiğini açıklamaktadır. Bunun nedenleri arasında erken doğum ve annenin hamilelik döneminde yeterli sağlık hizmetinden yararlanmaması vb. gösterilmektedir. Buna karşın emperyalist ülkelerde bu oranın binde üç olduğu tespit edilmiştir.  UNICEF raporu, en büyük çocuk ölüm oranına sahip 10 ülkeden 8’nin Sahra Altı Afrika ülkelerinde olduğunu ifade etmektedir.

Alman Bertelsman Vakfı’nın yaptığı ve kamuoyuna da yayımladığı raporda Almanya’da gelir dağılımında ailelerin yeterli gelire sahip olmamalarından kaynaklı olarak çocukların % 21’inin bundan ciddi olarak etkilendiklerini, % 10 çocuğun ise yoksulluk içinde yaşadığını ortaya koymaktadır. Bu çocukların “toplumsal eşitlik” bakımından birçok olanaktan yararlanamadıklarını ortaya koymaktadır. Vakıf, yoksulluğun sadece yeterli beslenmeyle izah edilemeyeceğini, bunun yeterli bir konut, yeterli gelir ve diğer sosyal olanaklardan yararlanma olarak belirtmektedir.

Diğer yandan Fransa, İngiltere gibi emperyalist ülkelerde de yoksulluk giderek büyümektedir. Fransa’da yapılan araştırmalarda 30 bin çocuğun evsiz olduğu, 9 bin çocuğun ise baraka (gecekondu) evlerde yaşadığı tespit edilirken, her yıl maddi olanaksızlıklardan 140 bin çocuğun okulu bıraktıkları tespit edilmiş durumdadır. Fransa’da yayımlanan bir diğer rapor ise 3 milyon çocuğun yoksulluk içinde yaşadığını göstermektedir. İngiltere’de ise 4.1 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşamaktadır.

Bugün dünyanın birçok bölgesinde süren iç savaş ve bölgesel savaşlardan en fazla etkilenenlerin başında çocuklar gelmektedir. Dünya genelinde dönemsel olarak yayımlanan raporlara göre savaşlardaki çocuk ölümleri korkunç boyutlardadır. Örneğin sadece 2013 yılında Kongo Cumhuriyeti’ndeki iç savaşta 2.7 milyon çocuk hayatını kaybetmiştir. BM tarafından yayımlanan 2017 raporunda ise İsrail tarafından 345 çocuk katledildiği görülmektedir. Keza, İsrail her yıl yaşları 10-12 arasında değişen 500 ile 700 çocuğu tutuklayarak hapsetmektedir.  2016 yılında Afganistan iç savaşında 3.512, Suriye iç savaşında ise 24 bin çocuk hayatını kaybetmiştir.

Savaş, yoksulluk ve doğal afetlerden kaynaklı olarak bugün dünyada 50 milyon çocuğun bakıma ve korunmaya ihtiyacı vardır. Bu çocukların 28 milyonu bölgesel ve iç savaşlardan yerlerinden olmuş çocuklar olarak tespit edilmiştir. Yayımlanan raporlarda, savaşlar ve doğal afetlerden tüm aile fertlerini kaybeden çocukların sayısının 400 milyon olduğu tespit edilmiştir. 2016 yılında ABD sınırını ulaşan 26 bin çocuğun yanında hiçbir yetişkinin olmadığı tespit edilmiştir. Keza, 2016 yılında yine yanında kimse olmadan Avrupa’ya ulaşan çocuk sayısı 63.000 olarak tespit edilmiş, bu çocukların 96.465’nin ise kayıp olduğu ifade edilmektedir.

c) Yoksulluk Kıskacında Kadınlar

Yoksulluğun etkilediği toplumsal kesimlerin bir diğer boyutunda ise kadınlar bulunmaktadır. Dünya nüfusunun yarısı günde 2 dolardan az kazanıyor ve bunların çoğu kadın. Milyonlarca kadın daha iyi bir hayat umuduyla değişik ülkelerde çalışıyor, çocuk bakıcılığı, temizlik ve garsonluk yapıyor; fabrikalarda ya da tarlalarda çalışıyor.

Bölgesel ve iç savaşlarda kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunların en başında çocuklarını ve diğer aile ferlerini kaybetmeleri taciz ve tecavüze uğramaları gelmektedir. Örneğin Suriye’de iç savaşında kadınlar IŞİD tarafından kaçırılarak köle pazarlarında satılmış, tecavüze uğramışlardır. Genel olarak dünya üzerinde bakıldığında da mültecilerin çoğunlukla kadınlar olduğu görülmektedir. Bu ve benzeri saldırılar kadınların yaşadığı travmalar, kadınların yıllarca yaşamak zorunda kaldığı sorunların başında gelmektedir.

Göçmen kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunlar toplumsal bir boyut almış durumumdadır.  Kapitalist emperyalist ülkelerde kadınların en kötü işlerde ve düşük ücretle çalıştırılmakta, kadınlar yoksulluk içinde yaşamaya mahkum edilmektedir.

d) İç Savaşlar, Bölgesel Savaşlar Sonucu Göç

Göç insanlığın en büyük sorunu olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü (UNCHR) 2017 yılında dünya genelinde göç etmek zorunda kalan kişi sayısının 68.5 milyona ulaştığını açıklamaktadır. (20.06.2018) İnsanlar kitleler halinde göç etmekte, göç yollarında ölüm de dahil olmak üzere her türlü insanlık dışı muameleye maruz kalmaktadır.

İç savaşlar nedeniyle yerlerinden edilen insan sayısı 42.2 milyondur. 2018 yılında ülkelerini terk ederek bir başka ülkeye ulaşmak isteyen göçmenlerden tespit edilebilen rakamlara göre 4 bin 476 kişi hayatını kaybetti. Akdeniz, adeta bir göçmen mezarlığına dönmüş durumdadır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin raporuna göre 2017’de Avrupa’ya geçmeye çalışan 1.600 civarında göçmen yaşamını yitirmiş durumdadır. Bu rakam, 49 mülteciden birinin yaşamını yitirmesi anlamına gelmektedir. (3 Eylül 2018)

2018 yılında Avrupa ülkelerine göç eden insan sayısı 135 bin 607 kişi olarak tespit edildi. Suriye, Tunus, Afganistan, Fas, Eritre, Pakistan, Irak ve Mali en fazla göç veren ülkelerdir. Buradaki iç savaş, yoksulluk insanların tek çare olarak ülkelerini terk ederek bir başka ülkeye gitmelerinin nedenini oluşturmaktadır. Keza, 2018 raporları dikkate alındığında 396 bin kişi ABD’ye göç etmiş durumdadır. Orta ve Güney Amerika ülkelerinden ABD sınırına ulaşan ancak içeri alınmayan 125 bin kişi ise ABD sınırında beklemek zorunda kalmış ve ülkeye alınmamışlardır.

Yerinden yurdundan edilen ve göç etmek zorunda bırakılan insanlar emperyalist kapitalist sistemin yaşadığı krizin, uygulamaya koyduğu politikaların ve savaşların önemli bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.