Komünist 72’den: Dünyada ve Türkiye’de Durum – I. BÖLÜM

e) Sonuç

e) Sonuç

Lenin, emperyalizm döneminde dünya topraklarının paylaşıldığını ve bu andan sonra toprakların “ele geçirilmesinin” değil, bir sahipten ötekine “geçmesinin” yaşanacağını ifade etmektedir. Şu anda Çin ve ABD emperyalistlerinin karşıtlığında/çelişkisinde bu gelişmeler yaşanmaktadır. AB emperyalistleri ve Rusya’da kendilerine yer açmaya çalışsalar da, esas olarak ABD ve Çin emperyalistleri arasındaki karşıtlığa/çelişkiye göre pozisyon almaktadırlar. ABD ve Çin emperyalizminin şu anki pozisyonları itibariyle oluşacak kampların ekonomik-politik-askeri olarak önderliklerini alacak pozisyonda bulunmamaktadırlar.

AB her ne kadar Almanya önderliğinde (Fransa daha etkin olmaya çalışsa da) ABD karşıtlığı söylemlerde bulunmasına, NATO karşısında PESCO adlı askeri pakt oluşturma adımları atmış olsa da, “en azından” yakın bir zamanda uyumlu bir birlik oluşturmaları mümkün görünmemektedir. Almanya, Japonya, Güney Kore, G. Afrika, Avusturalya, Arjantin, Meksika ve Kanada ile “serbest ticareti ve düzeni koruyacak” bir uluslararası ittifak planlasa da, ABD’nin Kanada ve Meksika ile NAFTA anlaşmasını iptal edip yeni bir anlaşma yapması, G. Kore ve Japonya’yı K. Kore ve Çin “kozlarını” kullanarak belli bir noktaya çekmiş olması, bu durumu zora sokmuş görünmektedir.

2018 Davos Ekonomik Forumu’nda ABD Başkanı Trump, diğer ülke egemenlerine ve tekel yöneticilerine “Yeniden büyük Amerika” sloganının benzerini kendi ülkeleri için uygulamalarını öğütlerken, Çin Başkanı S. Cinping aynı zirvede küreselleşmenin ve neo-liberalizmin propagandasını yapmıştır. Böylelikle Çin gelecekte bu çizginin “önderliğine” aday olduğunu göstermektedir. Kuşkusuz ki S. Cinping’in güvendiği Çin’in “devlet kapitalizmi” altında sosyal emperyalist karakteridir. Yoksa kendileri de çok iyi bilmektedir ki, neo-liberalizm iflas etmiş durumdadır. Çin sosyal emperyalizmi rakip emperyalistleri küreselleşme adı altında kendi silahlarıyla vurmaya çalışmaktadır.

ABD, Çin ile savaşı ekonomik boyutta tutarak son hızla sürdürmektedir. Ancak, Çin de aynı hızla ve aynı sertlikle yanıt vermektedir. Ağustos 2018’de Çin devlet yetkilileri; “ABD’nin ticaret savaşlarını tırmandırma eğilimine teslim olmayacaklarını ve tamamen hazır olduklarını” açıklamışlardı. Bugün Çin’in ABD’nin her hamlesine aynı şekilde karşılık vermesi bu söylemlerinin altının boş olmadığını göstermektedir. ABD’nin Çin’e karşı gerçekleştirdiği son hamle, Çin’in Rusya’dan S-400 ve SU-35 savaş uçağı almasından dolayı Çin Savunma Bakanlığı yetkililerine “yaptırım” kararı almak olmuştur. Yine ABD-Kuzey Kore çelişkisinin arkasında gerçekte ABD-Çin çelişkisi vardır. Bu ve benzeri örnekler ABD-Çin arasında restleşme ve saflaşmanın devam ettiğini göstermektedir.

Yaşanan bütün bu gelişmeler ve askeri-ekonomik-politik olarak ortaya çıkan sonuçlar; Stalin’in “Lenin, emperyalizm şartları altında kapitalizmin eşitsiz gelişmesinin ve çelişmelerinin özellikle keskinleştiğini” belirttiği ve “…Emperyalizm çağında kapitalizmin gelişmesi son derece eşitsiz ve sıçramalı olur: Önceleri birinci sırayı tutan bazı ülkelerin sanayi nispeten yavaş gelişir, eskiden geri olan başka ülkeler büyük sıçramalarla onlara yetişip onları geçer. Emperyalist devletlerin ekonomik ve askeri güç dengesi değişiyordu. Dünyayı yeniden paylaşma çabası ortaya çıktı. Dünyanın yeniden paylaşımı uğruna mücadele emperyalist savaşı kaçınılmaz kıldı…” (Seçme Eserler, c. 15, s. 184) ifadelerini doğrular niteliktedir. Günümüzde emperyalist güçler arasında yaşanan gelişmeler benzer özellikler arz etmektedir. Bu gelişmelerin bir dünya savaşına yol açıp açmayacağını ise zaman gösterecektir.