Komünist 72’den: Dünyada ve Türkiye’de Durum – I. BÖLÜM

2.2) Uluslararası Komünist Hareket

2.2) Uluslararası Komünist Hareket

Emperyalizmle ezilen halklar ve uluslar arasındaki baş çelişki, dünyanın çeşitli coğrafyalarında anti-emperyalist mücadeleye de rengini vermektedir. Emperyalizmin boyunduruğu altında ezilen, sömürge ve yarı-sömürge ülkelerde devrimci durum sürekliliğinin bir devrimle alt üst olmaması, bu ülkelerdeki subjektif (KP’lerin) güçle doğrudan ilişkilidir.

Dünya çapında gelişen hareketlerin nitelikleri daha çok ekonomik içerikli ve emperyalist kapitalist sistemin yarattığı sorunlara itiraz temelli hareketler olarak kedisini göstermektedir. Örneğin “Arap Baharı” eylemlerinin ilk kıvılcımı işsizlik ve yoksulluğa karşı bir tepki olarak doğdu. “Arap Baharı” ayaklanmalarının hedefi, ülke içindeki diktatörlere karşı bir ayaklanma olsa da bu ayaklanmaların politik hedefinde anti-emperyalist bir hedef yoktu. Bunun böyle olması önderliklerin niteliğiyle doğrudan alakalıdır. Benzer şekilde kendisini “küreselleşme karşıtı” olarak tanımlayan hareketlerin de politik iktidar perspektifinden çok, yaşanan sorunlara itiraz ve “düzeltme talepli” olarak ortaya çıkmalarıdır.

Gelişen kitle hareketlerinin ekonomik taleplerle ya da kapitalist emperyalist sistemin parçada ortaya çıkardığı sorunlarla sınırlı kalması önemli bir sorundur. Sınıf hareketi birçok yönüyle hala zayıf konumdadır. Sendikalar istisnalar haricinde bürokratlaşmış, sınıfı düzen karşıtı bir harekete dönüştürme diye bir dertleri olmayan pasif ve düzenle uzlaşan bir konumdadırlar. Sınıf hareketiyle birleşmeyen diğer toplumsal hareketlerin daha fazla ileri gitme şansları ise olmamaktadır. Bunun da subjektif gücün sınıfı örgütlemesi, toplumsal dinamikleri etkisine almasındaki zayıflık, kitle hareketlerinin belli bir sınırda kalıp, daha öteye gidememesindeki temel etkenlerden başında gelmektedir.

UKH, Başkan Mao’nun ölümünden, Çin’de kapitalist yolcuların iktidarı gasp etmesinden sonra kimi ülkelerde yükseltilen Halk Savaşları’nın etkisiyle belli bir toparlanma görüntüsü vermiş olsa da gelinen aşamada dünya çapında emperyalist kapitalist-sistemin saldırılarına etkili bir şekilde yanıt verme gücünden yoksun durumdadır.

Dünya çapında MLM güçler hala zayıf bir konumdadır. Birçok coğrafyada; Hindistan, Brezilya, Şili, Peru, Filipinler, Türkiye’de MLM partiler bir güç olarak emperyalizme ve onların yerli uşaklarına karşı verdikleri mücadele, hala yeterli ve kitlesel bir karaktere bürünmüş değillerdir. Son yıllarda HKP(M)’nin silahlı mücadeleyi yükseltmede attığı adımlar umut vermekle birlikte, özellikle kadrosal düzeyde aldığı kayıp ve engellenmeler ciddi bir sorundur. Nepal’de yaşanan revizyonizme ve parlamentarizme dümen kırış, kimi itirazları getirse de hareketin ciddi darbe aldığı ortadadır. Ancak Maoistlerin yeniden örgütlendiklerine yönelik bilgiler de mevcuttur. Filipinler’de Maoist hareket 50. yılını kutlamaktadır. Filipinler Komünist Partisi’nin kimi hatalı yönleri beraberinde istenen sıçrama ve gelişmeyi yaratamamayı getirmektedir. Brezilyalı komünistler, Peru’da Maoist devrimin geriye çekilmesinden sonra kimi adımlar atmış ve böylelikle Latin Amerika’da belli bir çekim merkezi olmuşlarsa da, Halk Savaşı yönünde somut bir adımların olmayışı, bir sorun olarak görülmelidir.

Emperyalist kapitalist merkezlerde kendilerine Maoist adını veren çeşitli gruplar olsa da, bu örgütlenmelerin kitlelerle ilişkisi güçlü değildir. Genellikle, kimi ülkelerdeki Halk Savaşlarını desteklemek ve propaganda etmek üzerinden bir faaliyetleri söz konusudur.

Dünya çapında yaşanan kitlelerin hareketliliğinin ’68 Hareketini andırdığı koşullarda, kitleler “küreselleşme” adı altında emperyalist kapitalist sisteme, yine “küreselleşme”nin yarattığı imkanlarla itiraz etmektedir. Partimizin 8. Konferans’ından günümüze kadar, son 10 yılda görülen sosyal talepli kitle hareketleri, farklı çelişkiler etrafında örgütlenmeyi toplumun bütün katmanlarına ve mekanlarına indirme ve toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmeyi başarmış olsa da hareketin temel hedefinin kapitalizmi aşmak olmaması, sadece kapitalist emperyalist sistemin “küreselleşme” adı altında yaşattığı sorunlara itiraz etmesi sınırına da işaret etmektedir. Kitlelerin eskisi gibi yaşamak istemediği koşullarda devreye sisteme alternatif sunacak komünist hareketin girmesi gerekmektedir.

Ne var ki; emperyalist kapitalist sistemin bütün yanlarıyla bir tıkanma hali yaşadığı, kitlelerin hareketinin çeşitli gündemler etrafında sürdüğü koşullarda, UKH’nin bu duruma müdahale edememesi beraberinde başka tartışmaları ve sorgulamaları gündeme taşımakta ve “yeni yol”lar aranmaktadır. MLM ideolojinin temel kavramları sorgulanmaya başlanmakta ve “çözüm adına” proletaryanın biliminden uzaklaşılmaktadır. Bunun bir çözüm olmadığı, yaşanan tarihsel tecrübelerle sabittir.

Bu noktada UKH’nin önündeki temel görev yaşanan toplumsal hareketleri ve kitle eylemlerini doğru analiz etmek ve bu hareketlerle MLM temelde ilişkilenmektir. Kuşkusuz ki emperyalist kapitalist ülkelerde ve yarı sömürge, yarı feodal ülkelerde yaşanan hareket ve eylemleri, o ülkelerin koşullarına göre ele almak ve değerlendirmek gerekir. Bu anlamıyla devrimin fırtına merkezleri halen bağımlı ülkeler olmaya devam etmektedir. Ancak bu durum, emperyalist kapitalist merkezlerde gelişen toplumsal hareket ve eylemlere dikkat etmemek anlamına gelmemektedir. Hele ki dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen toplumsal hareketliliğin ve eylemlerin anında dünyanın başka bölgelerini etkilediği koşullarda.

Dolayısıyla emperyalist kapitalist merkezlerde MLM’ler bu hareketlerle ilişkilenmek ve onlara yön vermeye çalışmakla karşı karşıyadırlar. Yarı sömürge, yarı feodal ülkelerde ise MLM’ler, içinde bulundukları koşulları doğru tahlil etmek, yaşanan değişimleri ve gelişmeleri iyi değerlendirip, silahlı mücadeleyi güçlendirmekle karşı karşıyadırlar. Bunun yolunun da başta işçi sınıfı merkezli ortaya çıkan eylemlilikler olmak üzere, ezilen sınıfların geliştirdiği toplumsal hareketler ve eylemliliklerle doğru temelde ilişkilenmekten geçtiği açıktır.

Toplamda ise hem emperyalist kapitalist merkezlerde hem de yarı sömürge yarı feodal ülkelerde mücadele yürüten komünist hareketin önünde MLM biliminde ısrar, ideolojik olarak net bir duruş sergilemek görevi bulunmaktadır. UKH acil görevi proletaryanın enternasyonal örgütünü yaratmak olsa da ideolojik meselelerde tartışmak, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak ve sürece belli merkezi olarak yön vermeye çalışmak, UKH’nin geleceği açısından yaşamsal önemdedir.

DEVAM EDECEK